Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1522 E. 2020/1459 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1522
KARAR NO: 2020/1459
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:25/04/2017
NUMARASI:2014/751 E. – 2017/377 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 100.000,00 Euro bedelli (236.000,00 TL) 25.03.2010 düzenleme ve 21.03.2011 vade tarihli alacaklısı davacı şirket olan teminat senedi senedi verildiğini, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, müvekkilinin yöneticisi olduğu Romanya merkezli … şirket ile davalı şirket arasında düzenlenen bayilik sözleşmesine müvekkilinin garantör olarak taraf olduğunu, takip konusu bononun garanti sözleşmesi kapsamında düzenlenerek makbuz karşılığı davalıya verildiğini, sözleşme kapsamında müvekkilinin bir kısım taşınmazlarını davalıya ipotek verdiği gibi ipoteğin teminatı olarak takip konusu bononun verildiğini, ancak bononun garanti sözleşmesine aykırı şekilde doldurularak müvekkilinin borcu varmışcasına takibe konu edildiğini, müvekkilinin, taraflar arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığından müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını, sözleşme sırasında bononun kısmen doldurulduğunu, ancak bononun sonradan, davacının nakden aldığı para borcuna karşılık verdiği şeklinde düzenlenerek takibe konduğunu, bonoda ilk yazılan kısımların büyük harflerle yazıldığını, sonradan anlaşmaya aykırı olarak tanzim yeri, tanzim tarihi ve yetkili mahkemenin eklendiğini, kısmen doldurulan sözleşme ekindeki bono ile takip konusu bononun aynı olduğunu, garanti sözleşmesi gereği taahhüt edilen borcun muaccel borç olmadığını, borcun varlığını tespit edecek bir işlem yapılmadığı gibi borç yönünden ihtar keşide edilerek temerrüdün oluşturulmadığını, belirlenen borcun ödenmesi ihtar edilerek ödenmemesi halinde takip yapılması gerektiğini, müvekkilinin garanti sözlmeşmesi kapsamında yükümlülüklerinin teminatını oluşturmak üzere taşınmazlarını ipotek ettirdiğini, ipoteğin teminatı olarak verilen bononun takibe konmasının kanuna aykırı olduğunu, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılarak daha sonra teminat senedine dayalı takip başlatılması gerektiğini, takip dosyasındaki tebligatların farklı adreslere TK’nın 21.maddesine göre yapılarak müvekkilinin takipten haberdar edilmediğini, takipten 24.10.2011 tarihinde yapılan ihtiyati haciz işlemleriyle haberdar olunduğunu ileri sürerek, müvekkilinin İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu edilen 25.03.2010 düzenleme ve 21.03.2011 vadeli 100.000,00 Euro bedelli bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine, takibin kötü niyeti olması nedeniyle ihtiyati tedbir yoluyla tedbiren durdurulmasını, davalının %40 oranından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, sözleşmeyle kararlaştırılan 35.000,00 TL vekalet ücretinin HMK’nın 329.maddesi gereğince davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, tebligatın davacının mernis adresine TK’nın 21.maddesine uygun şekilde yapıldığını, davacının, müvekkiline borcu olmadığını iddia etmediğini, sadece senedin teminat senedi olduğunu ve davalıya ipotek verdiğinden bahsettiğini, davacının İstanbul 8.İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/1257 Esas sayılı dosyasında taşkın haczin iptaline yönelik açtığı davada borca itiraz edilmeyerek, borcu aşan haciz gerçekleştiğinden bahisle taşkın haczin iptalini istediğini, senedin teminat senedi olarak verildiğinin davacının ispatlanması gerektiğini, bayilik ve garantörlük sözleşmelerinde takip konusu senede herhangi bir atıf yapılmadığını, makbuzda düzenleme tarihi olarak 03.05.20017 tarihli bononun verildiğinin belirtildiğini, oysa takip konusu bononun 25.05.2010 düzenleme tarihli olduğunu, bu nedenle davacının senedin teminat senedi olarak verildiğini kanıtlaması gerektiğini, kaldı ki bir an için bononun teminat amacıyla verildiği kabul edilse dahi davacının dayandığı sözleşmelerin müşterek ve müteselsil olarak garantörü olduğunu, garantörün sorumluluğunun asıl borçlu ile aynı olduğundan asıl borçlu takip edilmeden doğrudan garantöre karşı takip başlatılabileceğini, senedin tamamen doldurulmadan tedavüle koyulabileceğini, davacının senedin tanzim yeri ve tanzim tarihi kısımlarında tahrifat olduğundan bahsettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacı tarafın iddiası doğru olduğu kabul edilse dahi bir senedin tamamen doldurulmadan tedavüle çıkartılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının da davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini, senedin teminat için verildiği iddiasının ispat edilmemesi nedeniyle muacceliyet iddiasının yerinde olmadığını, ipotek verilen borç için ayrıca kambiyo senedi düzenlenmesi halinde kambiyo senetlerine özgü yolla takip yapılabileceğini savunarak, davanın reddine, davanın kötüniyetli olması nedeniyle sözlemeyle kararlaştırılan vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesi istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” İstanbul C.Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosunun 2011/169890 soruşturma, 2012/28480 karar sayılı dosyası, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası , İstanbul 2 İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/2243 esas sayılı, 2012/1762 karar sayılı dosyası, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası, B.Çekmece … İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosya örneği, dosyaya celp olunan belge ve bilgiler, usul ve yasaya, dosyadaki belge ve bilgilere uygun, itirazlar yerinde bulunmayan, haklı gerekçelere dayanan karar vermeye yeterli olduğu kabul ve takdir olunan bilirkişi raporu, Adli Tıp Raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, İstanbul …İcra Müdürlüğünü … esas sayılı dosyasında mahkememiz dosyasındaki davalı … …. Ticaret AŞ vekili tarafından mahkememiz dosyasındaki davacı … aleyhine 25/10/2010 tanzim tarihli, 21/03/2011 vadeli 100.000 Euro bedelli senede ilişkin 100.000 Euro (asıl alacak 236.000,00 TL) miktar üzerinden icra takibi yapıldığı, İstanbul 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/2243 esas sayılı, 2012/1762 sayılı karar dosyasında davacı … vekili tarafından davalı … …. AŞ aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki icra takibinin durdurulması talebiyle dava açıldığı, 07/11/2011 tarihinde davanın reddine dair karar verildiği, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 11/04/2013 tarihli kararıyla bu kararın onandığı anlaşılmıştır. Davalı … …. AŞ ile, dava dışı … arasında distribütörlük sözleşmesi düzenlendiği, davacı ile davalı arasında ise; distribütörlük sözleşmesiyle bağlı olarak 22/08/2007 tarihli Garanti Sözleşmesi düzenlendiği ve sözleşmede davacı …’ın Garantör olarak yer aldığı, Garanti Sözleşmesinin 7. Maddesinde ” garanti sözleşmesi çerçevesinde garantör tarafından çek veya bono verildiği takdirde, müşterinin borcunun muaccel olması durumunda verilmiş olan kambiyo senetlerinin vadesi beklenmeksizin tamamı tahsile verilebilir ve ödenmediği takdirde yasal işleme konulabilir, bu kambiyo senetlerinin yasal işleme konulmasına karşı bir itirazının olmadığı garantör tarafından kabul ve beyan edilmiştir. ” hükmünün yer aldığı, 22/08/2007 tarihli Garanti sözleşmesi çerçevesinde garantörden 22/08/2007 düzenleme tarihli 100.000 Euro bedelli bononun alındığına ilişkin 22/08/2007 tarihli makbuz düzenlendiği, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davaya konu takip konusu senedin ise 25/03/2010 tanzim tarihli 21/03/2011 vade tarihli 100.000 Euro bedelli senet olduğu, davaya konu takip konusu senedin teminat senedi olduğuna ilişkin her hangi bir beyan veya kayıt bulunmadığı, Garanti Sözleşmesinin 7. Maddesinde garantörün ne şekilde sorumlu olduğunun belirtildiği, yapılan bilirkişi incelemesi ve bilirkişi raporuna göre, davacının distribütörlük sözleşmesine bağlı olarak garanti sözleşmesi düzenlediği ve garantör olduğu dava dışı … ‘nin davalı … ….AŞ ‘ye takip tarihi itibarıyla 159.583,50 Euro borcu bulunduğu, dolayısıyla garanti sözleşmesi kapsamında davacının sorumlu olduğu anlaşılmakla, davanın reddine dair takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurma gereği hasıl olmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine, 19.810,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece hüküm kurmaya elverişli olmayan ve çelişki bilirkişi raporuyla delil vasfı olmayan davalı defterlerine dayanarak yapılan tespitin kabul edilerek hatalı karar verildiğini, kök ve ek rapora yapılan itirazların dikkate alınmadığını, rapora dayanak olan davalı defterlerinin delil vasfında olmadığını, bilirkişi raporunda dava dışı bayii …’nin davalıya borçlu olduğunun belirlendiğini, ancak tespit yapılan davalı defterlerinin TTK’ya uygun tutulmadığından HMK’nın 222.maddesine göre delil vasfı bulunmadığını, usulüne uygun düzenlenmeyen defterlerle davalının alacaklı olduğunun belirlenmesinin yerinde olmadığını, bilirkişi raporunun 3.sayfasında davalı tarafından sunulan yevmiye defterinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığını ancak defteri kebir ve envanter defterinin sunulmadığının tespit edildiğini, aynı sayfada yevmiye defterinden başka defter ve evrakın olmadığının tespit edildiğini, TTK’nın 64.maddesi gereğince tacirin yevmiye defteri, envanter defteri, defteri kebiri tutması ve faturaları sunması gerektiğini, oysa yevmiye defteri dışında başkaca bir defter ve kayıt sunulmadığını, defteri kebir, envanter defteri ve faturaların bulunmadığını, defterlerin bir birini doğrulamadığını, yevmiye defterindeki kayıtları doğrulayan belge ve fatura bulunmadığını, bilirkişinin sadece yevmiye defterini incelemesi nedeniyle HMK’nın 222/2. maddesine göre eksik ticari defterlerin delil vasfının olmadığını, buna rağmen yevmiye defterinde yazılı olan borcu sabit kabul edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu; mahkemece dava dışı …’nin defterlerinde davalının alacağının olup olmadığının incelenmesi için yurt dışındaki defterlerin getirilip getirilemeyeceği araştırılmış, şirketin iflasına karar verildiği, şirket idaresinin iflas masasına geçtiği tespit edilerek Bükreş Adliyesi iflas masasının … numaralı dosyasındaki alacaklılar tablosunun yeminli tercümesi getirtilerek dosyaya sunulduğu, davalının alacaklılar arasında isminin bulunmadığı ve bayi olan …’nin davalıya her hangi bir borcunun olmadığının belirlendiğini, ancak mahkemece dosyada bulunan alacaklılar listesinin göz önüne alınmadan karar verildiğini; mahkemece ispat külfetinin hatalı olarak davalıya yüklediğini, davalının teminat senedinin ihdas nedenini talil etmesi nedeniyle ispat külfetinin davalıya geçtiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/169890 Hzr. sayılı dosyasında şüpheli olan davalı şirket yetkilisi …’ın senedin ürün bedeli karşılığında alındığını beyan etti halde bononun nakden düzenlendiğini, ihdas nedeninin talil edildiğini, davalının senedin satılan ürün bedeli olduğunu ispatlanması gerektiğini; müvekkilinin mal satımı nedeniyle borçlu olmadığının sabit olduğunu, bilirkişi incelemesinde müvekkilinin davalıyla ticari ilişkisinin bulunmadığının açıklığa kavuşturulduğunu, dava konusu bononun davalı kayıtlarında bulunmadığının belirlendiğini, davalı defterlerinde bulunmayan teminat senedi nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını; garanti sözleşmesi gereğince borcun muaccel olması halinde davalının bildirimde bulunacağı, sonra senedin tahsile verileceği ödenmemesi halinde yasal işlem yapılacağının belirlenmesinde rağmen ön şartların yerine getirilmeden senedin doğrudan takibe konu edildiğini, garanti sözleşmesinin 2 ve 7.maddelerinde belirtilen usuli işlemlerin yerine getirilmeden senedin takibe konu edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin dava dışı borçlunun borcu için ipotek verdiğini, davalının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile garanti sözleşmesinden doğan alacaklarını tahsilini istediğini, bilirkişi tarafından davacının usulsüz defterlerine göre 55.000,00 Euro fazla tahsilat yapıldığını tespit ettiğini, hesap bakiyesinin 55.000,00 Euro bazla verdiğini, bu durumda dahi teminat alacağından 55.000.00 Euro fazla tahsilat yapıldığından alacağının en fazla 45.000.00 Euro olabileceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece davanın reddine karar verilmesine rağmen hükmedilen 19.810,00 TL vekalet ücretinin yerinde olmadığını, 29.12.2015 tarihli celsede oluşturulan 2 nolu ara karar gereğince takip nedeniyle davacıya ait taşınmazların paraya çevrilmesinden dolayı davacıdan 352.671,25 TL tahsilat yapıldığı belirlenmesi nedeniyle davanın istirdat davasına dönüştüğü belirlenerek dosyanın heyete tevdi edildiği, gerekçeli kararda da bu hususun belirlendiğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, 352.671,25 TL değerindeki davanın reddine hükmedilmesi halinde, müvekkili lehine 27.110,28 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maddi hesap hatası sonucunda sehven 19.810,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle kararının kaldırılarak düzeltilmesine, müvekkili lehine 27.110,28 TL vekalet ücretine hükmedilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, davacının dava dışı şirketin davalıyla olan bayilik sözleşmesinin garantörü olduğu, takip tarihi itibariyle davalının 159.583,50 Euro alacaklı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı esas yönünden davacı vekili, vekalet ücreti yönünden davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı ile davacının ortak ve yöneticisi olduğu, Romanya merkezli … arasında 01.01.2007 tarihli disritübörlük sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşme gereğince distiribütör davalıdan alacağı ürünlerin Romanya’da pazarlama yetkisine sahip olup yılda asgari 300.000,00 Euro mal almak zorunda olup, distribütör kendi adına faaliyette bulunacaktır. Davacı ile davalı rarasında düzenlenen 22.08.2007 tarihli garanti sözleşmesinin incelenmesinde, …’nin davalıdan almış olduğu veya bundan sonra alacağı her türlü mal, ayni yada nakdi yardımlar desteklemeler, sözleşmeli veya sözleşmesiz satışlar, her türlü kıymetli evrak ve faturadan doğan borçların tamamı ile faiz, vergi ve harçları için BK’nın 110.maddesi çerçevesinde davalı … (garantör) tarafından garanti edilmiştir. Vadesi dolduğu veya ödeme günü geldiği halde müşterinin borcunu ödememesi durumunda garantöre yapılacak ilk bildirimde, muaccel borcun tamamı garantör tarafından derhal, nakden veya tamamen ödenecektir. Alacağın talebinde önceden bir bildirime gerek olmayıp, müşterinin temerrüdü halinde, garantöründe temerrüde düştüğü kabul edilecek olup, müşterinin temerrüdü ile işleyecek her türlü faizinde garantör tarafından kabul edildiği, işleyecek her türlü faizin garanti kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Sözleşmenin 7.maddesinde garanti sözleşmesi çerçevesinde garantör tarafından kıymetli evrak verildiği takdirde, müşterinin borcunun muaccel olması durumunda verilmiş olan kambiyo senetlerinin vadesi beklenmeden tamamı tahsile verilebilir, ödenmediği takdirde yasal işleme koyulabilir. 8.maddede ise garanti sözleşmesi çerçevesinde her türlü borç ve hakkın talebinde veya yapılacak her türlü yasal işlemde satıcının her türlü muhasebe kayıtları ve sair belgelerinin kesin delil niteliğinde olacağı ve bunlar dışında delil gösterilmeyeceği kabul edilmiştir. Davacı tarafından sunulan makbuzla, 22.08.2007 düzenleme tarihli 100.000,00 Euro bedelli senedin aynı tarihli makbuzla davacıdan alındığı anlaşılmıştır. Dava dilekçesine ekli bono suretinin borçlusunun davacı, lehtarının davalı olduğu miktar hanesinin yazılı olduğu, bunun dışındaki düzenleme nedeni, düzenleme tarihi, vade ve yetkili mahkeme kısmının boş olduğu anlaşılmıştır. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, 25.03.2010 düzenleme, 21.03.2011 vade tarihli 100.000,00 Euro bedelli bonoya dayalı olarak davacı tarafından davalı aleyhine takip başlatıldığı, toplam 352.671,25 TL ‘nin tahsil edildiği, davanın nispi harcı ödenerek 231.000,00 TL üzerinden açıldığı, yargılama sırasında 29.12.2015 tarihli ara kararda davanın istirdat davasına dönüştüğü belirlenerek, belirtilen miktar üzerinden harcın tamamlanmasının istenildiği, davacı tarafından 15.03.2016 tarihinde 352.671,25 TL üzerinden harcın ödendiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalı şirket yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/169890 soruşturma sayılı dosyasında dinlenen davalı şirketin yönetim kurulu başkanı …’ın 07.12.2011 tarihli beyanında, davalının alım karşılığı borçlarının ödememesi nedeniyle satılan ürünler nedeniyle bono alındığını ve bononun takibe konulduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Diğer yandan davalı vekili cevap dilekçesinde bononun teminat niteliğinde olmadığını, kaldı ki; davacının dayandığı sözleşmelerde davacının müşterek ve müteselsil olarak borcun garantörü olması nedeniyle asıl borçluya başvurulmadan doğrudan borçlunun takip edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığını beyan etmiştir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 31.07.2013 tarihli rapor incelemesinde takip konusu bono ile davacı tarafından vade, düzenleme, ihdas nedeni yazılı olmayan bonodaki yazıların aynı olduğu, her ikisinin aynı senet olduğu anlaşılmıştır. Kambiyo evrakının imza dışında eksik unsurlu olarak tedavüle sokulması mümkün olup, senedin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğunun kanıtlama yükümlülüğü iddia eden davacıdadır. Davacı taraf 24.04.2013 havale tarihli dilekçesi ile davalı defterleri üzerinde inceleme yapılarak, bayiinin borcunun bulunup bulunmadığının tespitini istemiştir. Davacı vekili aynı şekilde 01.10.2013 tarihli dilekçesi ile de davacı defterleri üzerinde inceleme yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece davalının ticari defterlerinin incelenmesi için Biga Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış olup, davacının defterlerinin İstanbul ilinde olması nedeniyle, inceleme yapılmadığına ilişkin 03.03.2014 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. Mahkemece 26.03.2014 tarihli inceleme kararıyla, davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasına karar verilmiş olup, davalının belirlenen gün ve saatte kayıtlarını ibraz etmesi, aksi takdirde incelemeden vazgeçilmiş sayılacağı ihtar edilmiştir. İnceleme gününde davalının 2010 ve 2011 yılına ait yevmiye defteri ibraz ettiği, diğer defterlerin ibraz edilmediği, bilirkişi tarafından usulüne uygun düzenlenen yevmiye defterinin incelendiği, defteri kebir ve envanter defterinin sunulmadığı belirlenmiş, yevmiye defterine göre davalının takip tarihi itibariyle 159.583,50 Euro alacağı bulunduğu belirlenmiştir. Davalı vekili rapora itirazında ticari defterlerin tümünün sunulmaması nedeniyle delil vasfında bulunmadığını beyan ederek, ek rapor alınmasını istemiştir. Mahkemece 25.05.2016 tarihli oturumda itirazların değerlendirilmesi amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, dava dışı şirketin davalıya 159.583,50 Euro borcunun bulunduğu belirlenmiştir. HMK.’nın 222.maddesi ticari defterlerin ibraz ve delil olmasını düzenlemiş olup, mahkemece, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi ile karar verilebileceği düzenlenmiştir. HMK.222/2.maddesi gereğince ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. TTK.’nın 64.maddesinde ise tacirin tutmakla yükümlü olduğu defterler düzenlenmiş olup anılan maddenin 3.fıkrasında yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defterinin tutulması zorunlu tutulmuştur. Somut olayda davacı taraf davalının ticari defterlerine dayanmış olup mahkemece ticari defterlerin ibrazı emredilmesine rağmen davalı tarafından sadece yevmiye defteri ibraz edilmiş, TTK hükümleri gereğince tacirin tutmakla yükümlü olduğu defteri kebir ve envanter defteri incelenmek üzere ibraz edilmemiştir. Mahkemece, aydınlatma yükümlülüğü kapsamında, sözleşmede münhasır delil olarak belirlenen davalı defterlerinin hangi yıllara ilişkin ve hangi defterlerin ibrazı gerektiği konusunda ara karar oluşturulmalı, TTK’nın 83.maddesi gereğince incelenmesine gerek duyulan defterlerin açık şekilde belirtilerek ibrazı istenilmelidir. Belirtilen yön dikkate alınmadan bir kısım defterlerin incelenerek karar verilmesi yerinde olmadığı gibi, davacı delilleri arasında yemin delili de bulunduğu dikkate alınarak, mahkemece yemin delilinin hatırlatılmamadan eksik incelemeyle karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Mahkemenin açık şekilde hangi yıllara ait hangi ticari defterlerin ibrazının gerektiği konusunda açıkça ihtarda bulunmaması ve yemin delilinin hatırlatılmaması karşısında HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının esaslı delillerin tam olarak toplanmadan verilmiş olması nedeniyle kaldırılması gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin harçlarının, talep halinde iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.24.12.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.