Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1513 E. 2019/1123 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1513
KARAR NO : 2019/1123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/215 Esas – 2019/266 Karar
KARAR TARİHİ: 12/02/2019
TALEP : İhtiyati Haciz
İlk derece mahkemesinden talep edilen ihtiyati haczin kabulüne karar verildiği, ihtiyati hacze itiraz edildiği, itirazın reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde ihtiyati hacze itiraz eden tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … TİC A.Ş.’nin müşterek ve müteselsil kefilleri … (Kefalet limiti olan 1.500.000 TL ile sınırlı olmak üzere) 2.570.749,93 TL alacaklarını karşılayacak miktarda menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 12.02.2019 tarihli kararla, “Talep konusu alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla; 2.570.749,93 TL alacak yönünden alacağın %15’ine tekabül eden 385.612,49 TL teminat karşılığında İİK nun 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde İHTİYATEN HACZİNE….” karar verildiği anlaşılmaktadır.İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili mahkemeye vermiş olduğu 18/03/2019 tarihli itiraz dilekçesinde; Mahkemece verilen 12/02/2019 tarih ve 2019/215 D.İş – 2019/266 D.İş karar sayılı ihtiyati haciz kararını, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasından kendisine gönderilen ödeme emri içeriğinde yazması nedeniyle tebligatın tarafına tebliğ edildiği 15/03/2019 tarihinde öğrendiğini, takibe konu kredi sözleşmelerinde müvekkilinin imzası ve kefaletinin bulunmadığını, eşinin de rızasının olmadığını, müvekkilinin ….Ltd. Şti.’ndeki hissesini 05/06/2015 tarihinde devir ederek ortaklıktan ayrıldığını, hisse değişikliğinin tescil ve ilan edildiğini, müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasından sonra kullanılan kredilerden sorumluluğunun olmadığını, müvekkiline kat ihtarı ve hesap özetinin gönderilmediğini, böyle bir borcu olmadığını, mal kaçırdığına ilişkin iddiaların gerçek olmadığını belirterek, Mahkemeci verilen 12/02/2019 tarih ve 2019/215 D.İş esas, 2019/266 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 18/04/2019 tarihli, 2019/215 sayılı ek kararında; “…Her ne kadar itiraz eden taraf alacaklı olarak görünen tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, kefilin sözleşmede imzasının olmadığını, eş muvafakatinin bulunmadığını, hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediğini İhtiyati Haczin şartlarının oluşmadığını belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiş ise de; İtiraz edenin talebinin yasal dayanağının İ.İ.K.’ nun 265.md olduğu, İ.İ.K.’ nun 265.md. uyarınca İhtiyati Haciz sebeplerine, mahkememizin yetkisine ve teminata itiraz edebileceği anlaşılmakla birlikte İhtiyati haciz talebinde bulunanın talep aşamasında Kredi sözleşmesinin aslını, kat ihtarını ibraz ettiği, kredi sözleşmesinde itiraz edenin Müteselsil kefil sıfatı ile imzasının bulunduğu, Sözleşmenin düzenlendiği 03/06/2014 tarihinde şirketin yetkisi olduğu bu tarih itibari ile düzenlenen sözleşme nedeni ile eş muvafakatinin bulunmasının gerekmediği, kat ihtarının usulüne uygun şekilde tebliğe çıkarıldığı bu hali ile alacağın muaccel hale geldiği …” gerekçesiyle, ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, ihtiyati hacize itiraz eden vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle: Söz konusu ihtiyati haciz kararını müvekkilinin İstanbul .. icra müdürlüğü … esas sayılı icra dosyasından kendisine gönderilen örnek 7 ödeme emrinin tebliğ edildiği 15.03.2019 tarihinde öğrendiğini, yasal sürede ihtiyati haciz kararına karşı itirazda bulunduklarını, takibe konu kredi sözleşmelerinde müvekkilinin imzası ve kefaleti olmadığını, eşinin de rızası olmadığını, bu nedenle de müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını, müvekkilinin alacaklı bankanın da bilgisi olduğu üzere, …San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ndeki hissesini 05.06.2015 tarihinde devir ederek ortaklıktan ayrılmış ve hisse değişikliğini de tescil ve ilan ettirdiğini, alacaklı bankanın müvekkilinin ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonra şirkete kredi kullandırmasından dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca müvekkiline kat ihtarı ve hesap özeti de gönderilmediğini, müvekkilinin yerleşim yerinin belirli olduğunu, kredi sözleşmelerinde herhangi bir imzasın da olmadığını, bu nedenle taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlandığına yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunduğuna dair iddiaların gerçek olmadığını, davacı alacaklı tarafından icra dosyasında esas takibe geçilirken müvekkilinin hakkında ihtiyati haciz kararı ile talep edilen miktar olan 2.724.298,30 TL ihtiyati haciz kararı tutarı üzerinden değil, sadece 250.000 TL bedel üzerinden esas takibe geçildiğini, takip ve ödeme emrinde bu hususun açıkça harca esas değer olan 250.000 TL ve alacaklının beyanı ile açıkça belli olduğunu, davacı tarafından icra dosyasında 250.000 TL talep edilmesinin mahkemece göz önüne alınması gerektiğini, alacaklının 2.724.298,30 TL ihtiyati haciz kararı alarak müvekkiline ait tüm taşınmaz ve araçlarına bu rakam üzerinden ihtiyati haciz kararı uygulattığını, ancak alacak talep miktarının 250.000 TL olduğunu, bu hususun göz önüne alınması gerektiğini, haciz yapılan rakam ile esas takip rakamlarının çok fahiş farklı olduğunu, alacaklının kötü niyetli olduğunu, ayrıca sözleşme asıllarının ibrazı ile sözleşme üzerindeki isimler ve imzaların olup olmadığı hususu mahkemece resen araştırılması gereken bir husus olduğunu belirterek, ihtiyati hacze itirazın reddine dair ek kararın kaldırılarak, itirazın kabulüne ve ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemişir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine ilişkin karının istinafına ilişkindir.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Vadesi gelmiş muaccel bir alacak nedeniyle ihtiyati haciz talep edebilmek için başkaca bir koşul aranmamıştır.Somut olayda, istem dilekçesine ekli belgelerden de anlaşılacağı üzere, asıl borçlu şirket ile ihtiyati haciz talep eden banka arasında imzalanmış bulunan kredi sözleşmesinde itiraz edenin kefil olarak imzası bulunup, sözleşme çerçevesinde tahakkuk eden alacak tutarları için borçlulara hesap kat ihtarı gönderilmiştir. Hesabın kat edilmesi, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir. Asıl borçluya gönderilen ihtar borçlunun temerrüdüne yol açmaktadır. Kredi ilişkisinde asıl borçlu olan şirkete çıkarılan tebligatın şirketin GKS’de bildirdiği adrese çıkarıldığı, tebligatın yapıldığı anlaşılmaktadır.TBK’nın 586/1. maddesi uyarınca, müteselsil kefil olan borçluya alacaklının müracaat edebilmesi için gerekli olan “ihtarın sonuçsuz kalması” koşulunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hesabın kat edilmesiyle birlikte banka alacağı muaccel hale gelmiş, ihtarın hükümsüz kalmasıyla da müteselsil kefillere müracaat koşulu da gerçekleşmiştir. Bu nedenle itiraz edenin hesap kat ihtarının kendisine tebliğ edilmediği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İtiraz edenin kefalet sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki itirazı İİK’nın 265. maddesindeki ihtiyati hacze itirazda incelenebilecek nedenlerinden olmayıp, ancak bir menfi tespit davasına konu olabileceği ve yargılamayı gerektirdiğinden bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.İtiraz eden borçlunun kefalet sözleşmesini, asıl borçlu şirketin ortağı olarak imzaladığı anlaşılmakla, 28.03.2013 tarihli 6455 sayılı Kanun’la değişik TBK’nın 584/3. maddesi uyarınca, eş rızasının bulunmadığına ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Yine kefil olduktan sonra asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılmasının kefalet üzerinde bir etkisi de bulunmayacağından, bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde olmadığından, itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz edenin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İtiraz eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İtiraz eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.12/09/2019