Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1509
KARAR NO : 2019/1129
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/281 Esas
TARİHİ: 23/05/2019
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sırasında davacı tarafça talep edilen ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçede özetle; mahkemenin müvekkili lehine bir alacağa hükmetmesi halinde müvekkilinin alacağını elde etmesinin imkansızlaşacağını, zira davalı … şirketlerinin Türkiye pazarından çıkacağını ilan ettiğini ve bu karar doğrultusunda Türkiye’de davalı şirketlerin herhangi bir tüzel kişiliği kalmayacağını, dolayısıyla yargılama sürecinin sonunda müvekkilinin alacağını tahsil edebileceği bir muhatap bulamayacağını, bu nedenle … ile … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketlerinin menkulleri, gayrimenkulleri, banka hesapları ve sair tüm alacakları üzerinde ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 23/05/2019 Karar sayılı kararıyla; HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince, dosya kapsamı mevcut delil durumuna göre talep yargılamayı gerektirdiğinden yerinde görülmeyen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararının, mahkemenin bir alacağa hükmetmesi halinde müvekkilinin alacağını elde etmesi imkansızlaşacağı için talep edildiğini, zira müvekkilinin yetkili servis sözleşmesini haksız olarak fesheden davalı … şirketleri Türkiye pazarından çıkacağını ilan ettiğini ve bu karar doğrultusunda yapacakları işlemler sonucunda Türkiye’de davalı .. şirketlerinin herhangi bir mal varlığı ve tüzel kişiliğinin kalmayacağını, davalı … A.Ş.’nin diğer yetkili servislerle ibraname imzaladığını, ve bu ibranameyle müvekkilinin haksız fesihten kaynaklanan zararlarını tazmin etmek zorunda olduğunu kabul ettiğini, davalı … şirketlerinin Türkiye pazarından çekileceğini bildiren açıklaması ve müvekkilinin alacaklı olması göz önüne alındığında, mevcut durumda meydana gelen değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceğinin ortada olduğunu, HMK’nın 389. maddesindeki düzenlemeye göre davanın konusu bakımından bir sınırlamaya tabi olmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, keza yasa koyucu uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini belirtirken, davanın konusunu oluşturan alacağın, tazminatın ya da mal varlığının değeri ile sınırlı bir miktar hakkında tedbir kararı verilebileceğini anlatmak istediğini, bizzat müddeabihin kendisi hakkında tedbir kararı verilmesini şart koşmadığını, müvekkilin haklarının korunması amacı taşıyan taleplere ilişkin hukuki nitelendirmenin mahkemenin görevi olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı ret kararının kaldırılarak, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Davacı yanca davalıların ortak kusuruna dayalı haksız rekabet teşkil eden eylemleri sonucu davacının taraf olduğu sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak uğranılan maddi ve manevi tazminat talepli açılan davada, davalıların gayrimenkulleri, banka hesapları ve sair tüm alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edildiği, mahkemece tedbir kararının reddine karar verildiği, bu ara karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Para alacağı için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Koşulları varsa, ihtiyati haciz hükümlerinden yararlanılabilir. Yargıtay’ın emsal içtihadında da durum bu yöndedir (Yargıtay 19. HD. 2012/16760 E-2013/3136 K.sayılı, 19/02/2013 tarihli kararı). Yine, Yargıtay 21.HD.’nin E. 2015/5842, K. 2015/8588 sayılı, 20.4.2015tarihli kararında belirtildiği üzere: “…Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HUMK’nın 101 vd., HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine yarayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. “Somut olayda, maddi ve manevi tazminat talep edilmiştir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince dava konusu olmayan davalılara ait gayrimenkul, banka hesapları ve sair tüm alacakları üzerinde ihtiyati tedbir konulması talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Davacı vekilince 22.05.2019 tarihli dilekçe ile istemin ihtiyati haiz niteliğinde ihtiyati tedbir olduğu beyan edilmiş olup, sözleşmenin davalı yanca haksız fesh edildiği iddiasına dayalı tazminat alacak ve tutarının yaklaşık ispata muhtaç olduğu da dikkate alındığında; somut olayda davacının ileri sürdüğü iddialar bakımından, İİK’nın 257-258. maddeleri kapsamında ilk derece mahkemesinin ret kararı isabetli olup, ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12/09/2019