Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1491 E. 2019/1159 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1491
KARAR NO : 2019/1159
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019 tarihli ara karar
NUMARASI : 2019/63
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 2014 tarihinde Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin, davalı şirketin genel müdürü, yönetim kurulu üyesi ve hissedarı olduğunu, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı …, mevzuata aykırı olan ve gerçeği yansıtmayan finansal rapor ve tablolara müvekkili tarafından imza atılması gerektiğini, aksi takdirde bunun sonuçlarına katlanacağına dair söylemlerde bulunarak müvekkilini tehdit ettiğini, müvekkilinin buna karşı çıkınca genel müdürlük görevinin fiili olarak sona erdirildiğini ve hizmet sözleşmesinin feshedildiğini, davalı şirket tarafından varlığı iddia edilen 16.01.2019 tarihli yönetim kurulu toplantısı ile alakalı, yönetim kurulu üyesi olan müvekkiline yapılmış herhangi bir çağrı bulunmadığını, davalının varlığını iddia ettiği 16.01.2019 tarihli yönetim kurulu kararının, hukuken yok hükmünde ve batıl olduğunu belirterek, davalı şirketin varlığını iddia ettiği 16.01.2019 tarihli yönetim kurulu kararın/kararlarının yoklukla malul olduğunun ve anılan yönetim kurulu kararının/kararlarının butlanının (kesin hükümsüzlüğünün) tespitine, söz konusu kararının yürütülmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş sözleşmesinin 16 Ocak 2019 tarihli Yönetim Kurulu kararına istinaden performans nedeniyle feshedildiğini, genel müdürlük sıfatı sona eren davacının tamamen bu sıfatı nedeniyle elde etmiş olduğu Yönetim Kurulu doğal üyeliğinin T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sigortacılık Genel Müdürlüğünün açık görüşü uyarınca 16 Ocak 2019 tarihinde sona erdiğini, davacıya müvekkili şirkette pay sahibi olma sıfatının şirketin çalışanların motivasyonunu arttırma politikaları çerçevesinde verildiğini, davacı dava dilekçesinde her ne kadar halen müvekkili şirketin genel müdürü, yönetim kurulu üyesi ve pay sahibi olduğunu iddia etse de genel müdür olmadığını, iş sözleşmesinin de feshedildiğini, davacının halihazırda 22 Mart 2019 tarihli olağan genel kurul kararı ile azledildiğinden yönetim kurulu üyesi de olmadığını, 16 Ocak 2019 tarihli yönetim kurulu kararının şirketin yönetim kurulu üyelerinden …’ın vermiş olduğu yazılı önerisine istinaden elden dolaştırma yöntemi ile alındığını, davaya konu yönetim kurulu kararının alınmasına ilişkin önerinin menfaat çatışması sebebiyle TTK’nın 393. maddesi uyarınca davacıya gönderilmediğini, davacının şirkete silah ile giriş yaptığını, davacının kavgacı kişiliği ile baş etmeyi bilmeyen yönetim kurulu üyelerinin davacı ile aynı ortamda dahi bulunmaktan imtina ettiğini, bu sebeplerle TTK’nın 393. maddesinde düzenlenen müzakerelere katılma yasağının şartlarının somut olayda oluştuğunu, zaten davacının çağrılmamasının kararın alınmasındaki nisaba herhangi bir etkisi bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından yapılan iç denetim sırasında, davacının müvekkili şirketin kaynaklarını kişisel ve özel ihtiyaçları için kullandığının tespit edildiğini, davanın kötüniyetle ve haksız şekilde açıldığını belirterek davanı reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 15/05/2019 tarihli ara kararında; “…Dosyada mevcut 16.01.2019 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile davacının 18.12.2014 tarihli Genel Müdürlük görevine dair belirsiz süreli iş sözleşmesinin sona erdirildiği, davalı şirketin Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğünün denetim ve kontrolünde sigortacılık faaliyeti yürüten şirket olduğu, dava konusu Yönetim Kurulu kararının 5 üyeli Yönetim Kurulundan 4 kişinin biraraya gelmesi ile alındığı, TTK 390/4 maddesinde üyelerden hiçbiri toplantı yapılması talebinde bulunmasa dahi Yönetim Kurulu kararlarının en az üye tamsayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak sureti ile de verilebileceği, aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması kararın geçerlilik şartı olduğu, davacının Ynötemi Kurulunun doğal üyesi olduğu, ancak TTK 393 maddesinde yönetim Kurulu üyesinin kendisinin kişisel yada şirket dışı menfaati ile şirketin menfaatinin çatıştığı müzakereye katılamayacağı hususu yasa metninden kaynaklanmakla ve alınan 16.01.2019 tarihli Yönetim Kurulu Kararı içeriğine göre davacı ile ilgili bir karar alınmış olmakla bu aşamada HMK 389 maddesindeki hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından veya tamamen imkansız hale gelmesinden bahsedilemeyeceği anlaşıldığından davacının Yönetim Kurulu kararının uygulanmasının tedbiren durdurulmasına ilişkin talebinin reddine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkilinin halen genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, kamu menfaati adına, bir an evvel ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, Davalı şirketin sözünü ettiği 22.03.2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantında alınan kararların hukuken yok hükmünde ve batıl olduğunu, bunun doğal sonucu olarak söz konusu kararların hiçbir zaman varlık kazanamadığını,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirket yönetim kurulu kararının yürütülmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 389. maddeleri kapsamında ihtiyati tedbir, geçici hukuki korumalardandır. Davacı, usulüne uygun bir çağrı yapılmadan alınan yönetim kurulu kararının yok hükmünde sayılması gerektiğinden bahisle bu aşamada kararın icrasının durdurulması için tedbir talep etmektedir. Yargılamayı esastan yürütüp sonuçlandıracak olan ilk derece mahkemesince delillerin değişmesi halinde her zaman talep üzerine tedbir kararı verilebileceği de dikkate alındığında, HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca davanın mevcut aşamasında yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, davacıvekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19/09/2019