Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1473 E. 2021/1664 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1473
KARAR NO: 2021/1664
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/04/2019
NUMARASI: 2018/516 E. – 2019/386 K.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/515 ESAS SAYILI DAVASINDA
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen hükme karşı, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının 384.823,47 TL borcuna karşılık Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile müvekkillerine olan borcuna karşılık teminat olarak verilen diğer davalı …’ye ait Antalya İli, Aksu İlçesi, … Köyü, … Ada, … Parsel, … Cilt No, … Sahife, No:.. Bağımsız Bölüm No:…’ te bulunan taşınmaza ilişkin 17.03.2009 tarih … yevmiye Aksu Tapu Müdürlüğü tarafından düzenlenen 1. dereceda 75.000,00 TL bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını ve davalının itirazı ile takibin durduğunu,16.01.2007 tarihli profil satış sözleşmesi uyarınca alacaklı olduklarını, davacı müvekkili şirketin yegane delil olan ticari defterleri incelendiğinde söz konusu alacağın mevcut olduğunun anlaşılacağını, ayrıca davalılar ile 11.03.2016 tarihli protokolde davalıların davacı müvekkili şirkete olan borçlarını gayri kabili rücu olmak üzere kabul ettiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkillerinin davacı şirkete bir borcu bulunmadığından dolayı Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … E. Ve … E. sayılı dosyasında haklarında yapılan icra takiplerine itiraz ettiklerini, … şirketinin defterleri incelendiğinde bu hususun ortaya çıkacağını, davacı tarafından Büyükçekmece … Noterliğinden keşide edilen … nolu ihtarnameye müvekkillerinin Bakırköy … Noterliğinden keşide ettikleri … nolu ihtarname ile itiraz ettiklerini, iddia edilen alacak likit olmadığından müvekkiller aleyhine tazminat hükmedilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, davasında özetle; davalının davacıya olan 384.823,47 TL borcuna karşılık, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyası ile diğer davalı …’ye ait İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, … Mh,… Ada, … parselde bulunan taşınmazlara ilişkin 26.03.2012 tarih … yevmiye Arnavutköy Tapu Müdürlüğü tarafından düzenlenen 1. derece 184.000,00 TL bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, davalı borçluların ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takibe, asıl alacak ve faiz yönünden itiraz ettiklerini, itiraz üzerine takibin durduğunu, davalı borçluların itirazı haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı müvekkilinin davalı şirkete çeşitli tarihlerde mal satışı yapmış olduğunu, ancak davalı şirket kalan 384.823,47 TL anapara bakiye borcunu ödemediğini, davacı müvekkili ile davalılar arasında imzalanmış bulunan 16.01.2007 tarihli profil satış sözleşmesi uyarınca davacı müvekkili şirketin yegane delil olan ticari defterleri incelendiğinde, söz konusu alacağın mevcudiyetinin anlaşılacağını, davacı müvekkili şirket ile davalılar arasında imzalanan 11.03.2016 tarihli protokolde, davalıların davacı müvekkil şirkete olan borçlarını gayri kabili rücu olmak üzere kabul etmiş olduklarını belirterek; davalı borçluların icra takibine vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına ve alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, birleşen davaya ilişkin savunmasında özetle; müvekkillerinin davacı şirkete bir borcu bulunmadığından dolayı Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından haklarında yapılan icra takibine itiraz ettiklerini, müvekkillerin icra takibine itirazları haksız olmadığından ve iddia edilen alacak likit bulunmadığından dolayı müvekkilleri aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı, ticari satımdan kaynaklı alacağın tahsili için girişilen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan ilamsız icra takbine vaki itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı davacıya borcu bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. … … ile davacı arasında Profil Satış sözleşmesinin 16.01.2007 tarihinde imzalandığı bu sözleşmenin 5/n maddesi gereği diğer davalı …’nün … …’ in 200.000 $ a kadar olan borçlarına müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu, ipotek akit tablolarında davalı …nün …’nin mevcut ve bundan sonra doğacak borçlarının ve kefaletten kaynaklı borcun teminatı olarak ipotek verdiğinin belirtildiği, Taraflar arasında akdedilen 11/03/2016 tarihli protokolün 2. Maddesinde davacının davalı …’den 389.529 TL alacaklı olduğunun belirtildiği diğer davalı davalı …nün protokolü müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalının protokole konu borcun tamamını ödediğini usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 384.143,47 TL alakalı olduğu da nazara alınarak dava sonrasında yapılan 5.300 TL’lik ödeme düşüldükten sonra davacının davalıdan 378.843,47 alacaklı olduğu kanaati mahkememizde hasıl olmuştur. Tüm bu nedenlerle; Asıl dava yönünden davanın kabulü ile davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına, birleşen dava yönünden davanın kabulü ile davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,alacak miktarının davalılar tarafından bilinmesinin mümkün olduğu bu nedenle likit olduğu haksız itiraz nedeniyle hükmolunan miktarın takdiren % 20 ‘si tutarı davacı yararına icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; asıl ve birleşen davaların kabulüne, her iki davada davacının icra inkar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl ve birleşen davada davalılar verili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl ve birleşen davada davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkili şirketin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğu belirtilen 2012-2013-2015-2016-2017 yılı ticari defterlerindeki kayıtlar ile davacının ticari defterlerindeki aynı yıla ilişkin kayıtların örtüşüp örtüşmediği ya da birbirlerine aykırı kayıtlar içerip içermediği yönünde bir incelemeye gidilmediğini, müvekkilinin ticari defterlerine göre davacıya olan toplam borcun 112.300 TL olup, bilirkişi raporunda belirlenen ve hükme esas alınan 378.843,47 TL tutarındaki borç tespiti ve bu tespite göre kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, Ayrıca dava dayanağı icra takiplerinin kaynağını oluşturan ipotekler teminat ipoteği olup belirtilen ipoteklerin ipotek akit tablosunda yazılı bedel dışında müvekkillerin bir sorumluluğu bulunmadığını, mahkemenin ipoteklerin akit tablosunda yazılı bedelleri aşar şekilde hüküm kurmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davaya konu icra takiplerine borcun likit olmadığı ve yargılama neticesinde belirlendiği düşünüldüğünde, müvekkillerin icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmamaları gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen davalar, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisine teminat olarak verilen ipoteklerin, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ayrı ayrı icra takiplerine konu edilmesi üzerine icra takiplerine davalılar tarafından yapılan itirazların İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatlarının tahsili istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların kabulüne kararı verilmiş; bu karara karşı, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Asıl davaya esas Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının … borçluların … ve … oldukları, 75 bin TL ipotek alacağı için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, borç sebebi olarak taraflar arasında imzalanmış olan … profil satış sözleşmesi kaynaklı cari hesap alacağı ile 17.03.2009 tarih … yevmiye numaralı Aksu Tapu Müdürlüğü tarafından düzenlenen 1. Derecede 75 bin TL bedelli ipotek alacağının ve Büyükçekmece … Noterliğinin 20.03.2007 tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin gösterildiği, rehin edilen taşınmazın Antalya ili, Aksu ilçesi, … köyü, … ada … parselde bulunan … numaralı bağımsız bölüm olduğu, icra dosyasına borçlu … ve … vekilinin yapmış olduğu itiraz dilekçesinde, borca ve ferilerine itiraz edildiği anlaşılmıştır. Birleşen davaya esas Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibi olduğu, alacaklının …, borçlunun … ve … oldukları, alacak toplamının 184.000,00 TL olduğu, borç sebebi olarak taraflar arasındaki … satış sözleşmesi kaynaklı cari hesap alacağı ile 26.03.2012 tarih … yevmiye nolu Arnavutköy Tapu Sicil tarafından düzenlenmiş 1. Derecede 184 bin TL ipotek alacağı ve Büyükçekmece … Noterliğinin 20.03.2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin gösterildiği, rehnedilen taşınmazın ise İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, … mahallesi, … ada da kain … … ve … nolu parsellerde yer alan …’ye ait taşınmazlarının gösterildiği, borçlular … ve … vekilinin verdiği itiraz dilekçesinde, tüm borca ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu anlaşılmıştır. Büyükçeşmece … Noterliği aracılığıyla görderilen, keşidecisi …, muhataplarının asıl borçlu sıfatıyla …, müşterek borçlu kefillerinin …, …, …, ipotek borçlusunun … olduğu, ihtarname konusunun keşideci ile asıl borçlu … arasında imzalanmış profil satış sözleşmesi kapsamında ödenmemiş borçlar nedeniyle cari hesabın katı ile birlikte esas borçlunun 384.823,47 TL ana para 11.03.2016 tarihli protokol uyarınca 98.500 TL faizi ile 11.03.2016 tarihinden işbu ihtarnameyi keşide tarihine kadar profil satış sözleşmesi uyarınca işlemiş 51.583,00 TL faizin müşterek borçlu ve müteselsil kefillerinin her birinin 200 bin USD borçtan sorumlu oldukları gözetilerek ödenmesinin ihtaren bildirildiği anlaşılmıştır. … profil satış sözleşmesinin incelenmesinde; …’in satıcı sıfatının bulunduğu, sözleşmenin konusunun … ile satıcı arasında … marka profilden PVC pencere ve kapı profillerini alım satımı ile satıcının kuracağı atölyede … marka PVC kapı ve pencere sistemlerinin satıcı tarafından üretilmesi olduğu, söz konusu sözleşmenin tarihinin 16.01.2007 şeklinde düzenlendiği, sözleşmenin … ile …’in kaşe ve imzasını içerdiği, aynı zamanda …, …, …’nün sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları görülmektedir. Dosya içerisindeki “Protokol” başlıklı belgenin incelenmesinde; ikinci maddesinde protokol tarihi itibariyle …’in …’a profil satış sözleşmesinden kaynaklı doğmuş 389.529,14 TL ana para ve işbu protokol da belirtilen ödeme günlerine göre hesaplanmış 98.500 TL vade farkı olmak üzere toplam 488.029,14 TL borcu bulunduğu, …’nün ….’nin …’a olan doğmuş borçlularının tümüne müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu, üçüncü maddesinde ise … veya …, …’ a protokol konusu borcun ödenmesi kapsamında mülkiyeti … İnşaat’a ait bulunan taşınmaz bilgileri protokolde belirlenen iki adet bağımsız bölüme ilişkin tüm hak ve hisselerinin …’a devredeceğini, ayrıca işbu protokol fesih olunmadığı takdirde … veya …’nün taşınmazlar üzerinde herhangi bir hakkının kalmadığını, beşinci maddesinde protokol herhangi bir sebeple fesih olunursa hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın protokol borcun tamamının muaccel hale geleceği, ipoteğin paraya çevrilmesi dahil her türlü yasal işlemin … tarafından yapılabileceği konularında tarafların anlaşmış oldukları, protokolün …, … ve müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla … tarafından imzalandığı ve 11.03.2016 tarihli olduğu görülmektedir. Dosya içerisindeki “Resmi senet”in incelenmesinde; … köyü … ada … parselde … arsa kaydı …kat … nolu meskenin tamamı … adına kayıtlı iken … … A.Ş. lehine ipotek tesis ettiği hususlarını içerir 17.03.2009 tarihli ipotek belgesi olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu ipoteğin …’in mevcut ve bundan sonra doğacak borçlarına ve tüketicilerine verilecek zararlardan dolayı …’in uğrayacağı zararlara şamil olmak kaydıyla bu borçların aslini temin etmek üzere şimdilik 75 bin TL için maliki bulunduğu gayrimenkulünü … lehine ipotek ettiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki diğer resmi senedin incelenmesinde; … mh. … ada …-…-… parselde bulunan taşınmaz için 26.03.2012 tarihli ipotek belgesi olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu ipoteğin …’in mevcut ve bundan sonra doğacak alacaklarına ve tüketicilerine verilecek zararlardan dolayı …’in uğrayacağı zararlara şamil olmak kaydıyla bu borçların asli teminatını teşkil etmek üzere şimdilik 184 bin TL için maliki bulunduğu gayrimenkulünü … lehine ipotek ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında dosyaya kazandırılan 11.02.2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacının 2008-2014 yılları arasındaki ticari defterlerinin birbirini doğruladığı, 2014 veya müteakip yıllarda e-defter uygulamasına geçtiği, yani 2015-2016-2017-2018 yıllarında e-defter uygulamasıyla yasal defter tuttuğu, davalı tarafın ise 2018-2017 yılları arasındaki defterlerinin incelenmesinde 2012-2013-2015-2016-2017 yılına ait defterlerinin süresinde açılış ve kapanış tasdikinin yapıldığı, diğer defterlerinde bu yıllarla ilişkili olduğu, anlaşılmakla davalı tarafın 2009-2010-2011 yıllarına ait defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, 2008 yılı ticari defterinin ibraz edilmediği, 2014 yılı defterlerine ilişkin olarak ise davalı tarafından iş yerine hırsız girdiğinden dolayı defterlerinin bulunamadığı şeklinde açıklama getirildiği ve bu sebeplerle davalı taraf defterlerinin sahibi lehine delil niteliği bulunmadığı, davacı kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi olan 15.12.2017 tarihi itibariyle 384.143,47 TL, dava tarihi olan 17.05.2018 tarihi itibariyle de yine 384.143,47 TL alacağının bulunduğu, davalı kayıtlarında ise davalının davacıya 112.300,00 TL borcu olduğunun görüldüğü, davacının takip tarihine kadar davalıya 1.557.731,22 TL tutarında fatura keşide ettiği, davalının ise davacıdan 1.556.102,82 TL fatura aldığı ve yasal defterlerine işlediği, aradaki 1.628,40 TL farkın davacının keşide ettiği 28.02.2009 tarihli 1.604,80 TL tutarlı 16.05.2013 tarihli 23,60 TL faturalar olduğu, davalının iade faturası şeklinde kestiği toplam 12.544,11 TL tutarında faturanın davacı kayıtlarında da yer aldığı, davacı kayıtlarında görülmeyen ancak davalının kendi kayıtlarında yer verdiği ve bu şekilde davacı alacağı olarak kaydettiği 16.640,03 TL tutarın hukuki dayanağının anlaşılamadığı, yönünde değerlendirme yapılmıştır. Her iki taraf tacir olmakla, hukuki ihtilafa esas her iki taraf ticari defterleri yıllara göre incelenmiştir. Davalı yanın bir kısım ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olmasına rağmen bir kısmı tutulmamakla ticari defterler kendi içinde bütünlük arz edecek nitelikte olduğundan, uyuşmazlığa esas bazı yıllara ilişkin olarak ticari defterlerin usulüne uygun tutulmaması somut olaya ilişkin incelenen tüm davalı defterlerini sahibi aleyhine delil teşkil edecek niteliğe getirecektir. Bahsi geçen bu sebeple davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekir. Usulüne uygun tutulan ticari defterler ancak karşı taraf için delil teşkil eder; yani usulüne uygun tutulmayan defterler sahibi aleyhine delil oluştururken (lehine delil olarak kullanılamazken), usulüne uygun tutulan defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Sonuç olarak, az yukarıda bahsi geçen bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacının davalıdan takip ve dava tarihi itibariyle 384.143,47 TL alacağı olduğu yönünde değerlendirmenin doğru olduğu kanaatine varılmıştır. Az yukarıda bahsi geçen protokolde kefilin sorumlu olduğu miktarın limitinin yazılı belirtilmemiş olduğu görülmektedir. O halde somut olayda geçerli bir kefalet sözleşmesinin varlığından bahsetmek mümkün olmayacaktır. TBK’nın 598. maddesi gereğince kefalette, kefilin sorumluluğu asıl borcun geçerli oluşuna ve devamına bağlı iken, bir tür üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğini taşıyan garanti sözleşmesi, bağımsızlık ilkesi gereğince bu koşullara tabi tutulmamıştır. Bu farklı hüküm ve sonuçlardan anlaşılacağı üzere, garanti veren kişinin sorumluluğu, kefalet veren kimsenin sorumluluğundan çok daha ağır koşullara tabi tutulmuştur (Yargıtay 19 HD nin 2013/19331 esas 2014/15934 karar sayılı ilamı). Belirtilen ilkeler çerçevesinde somut protokol incelendiğinde; davalının kefil niteliği ile sözleşmeyi imzalamadığı, asıl amacın ortak ve yöneticileri oldukları şirketin üçüncü kişi yararın yaptığı sözleşme ile yüklendiği edimi garanti etmek olduğu, icra takibinde de sadece ipotek veren sıfatıyla taraf gösterildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında kısmi ödemenin bulunduğu anlaşılmakla, ödeme dava açıldıktan sonra cari hesaba yapılmıştır. Yukarıda bahsi geçenler ışığında somut olayda cari hesap alacağının takibe esas olan tutardan daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Alacaklının, kısmi ödemeyi, alacağının teminatsız olan kısmına mahsup etme yetkisi vardır (TBK m.100 f.2 ). Bu durumda yapılan kısmi ödemenin cari hesaptan mahsup edilmesinden sonra dahi ipotekli alacağın mevcut olduğu görülmektedir. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonucunda ipotekli taşınmazın satılması ile ipotek paraya çevrilmiş olur ve taşınmazlar üzerindeki ipotek de bu şekilde sona erer. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere somut olayda …’nün sadece ipotekli taşınmazlardan kaynaklı olarak sorumluluğu bulunmakla, istinafa sadece davalı vekili geldiğinden istinaf incelemesi neticesi davalının daha aleyhine değerlendirme yaparak karar vermek mümkün değildir. Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesi, ilk derece mahkemesinin kararı sonuç itibariyle doğru olmakla gerekçe yönünden düzeltilmesi gerekmektedir. Zira davalı …’nün somut olayda geçerli bir kefaleti bulunmadığından ve sadece borcu teminen ipotek olarak verilen taşınmazın maliki olmasından ötürü sorumluluğu bulunmaktadır. Yine, asıl ve birleşen davalara ilişkin hükümlerin ferilerini düzenleyen maddelerinde sanki bir davalı varmış gibi yazım hatası yapıldığı belirlendiğinden, hükümdeki “davalı” ibareleri “davalılar” şeklinde resen düzeltilmiştir. Alacak belirli ve likit olmakla davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de hukuka aykırılık yoktur. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, karar gerekçesinin HMK’nın 33 ve 355. maddeleri uyarınca resen düzeltilmesi gerektiğinden, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu karar gerekçesinin ve hükümdeki yazım hatalarının yukarıdaki şekilde düzeltilmek üzere kararın kaldırılarak davanın esası hakkında, yukarıdaki gerekçeyle yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeyle; Davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının, gerekçesi ve hükümdeki yazım hataları resen düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yukarıdaki gerekçeyle yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; ASIL DAVA YÖNÜNDEN 1-Davanın KABULÜ ile davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin AYNEN DEVAMINA, 2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, 15.000 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.948,55 TL karar harcından mahkeme veznesine yatırılan 1.487,14 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 4.461,41 TL karar harcının davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 1.487,14 TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 5-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 1.721,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.716,54 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN 1-Davanın KABULÜ ile davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin AYNEN DEVAMINA, 2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, 36.800 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 14.306,25 TL karar harcından mahkeme veznesine yatırılan 3.576,57 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 10.729,68 TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 3.576,57 TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 5-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 110,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 18.515,88 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a)Davalılar tarafından her iki dava için ayrı ayrı yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, b)İlk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm verildiğinden, davalılar vekilinin asıl ve birleşen davalar için yatırmış olduğu peşin istinaf karar harçlarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, c)Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16.09.2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.