Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1471 E. 2022/182 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1471
KARAR NO: 2022/182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2018/389 E. – 2019/477 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin davalı taraftan 12.04.2016 tarihinde 4.153,50 TL bedelli fatura karşılığında led panel beyaz aydınlatma emtiası aldığını, 5-6 ay sonra lambaların sararmaya başladığını, ürünlerin sağlıklı bir şekilde ortamı aydınlatmadığını belirterek, söz konusu ayıplı ürünün satış bedelinin iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; TTK’nın 23. maddesine göre süresinde ayıp ihbarının yapılmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “..Davacının dava dilekçesinde, davalıdan almış olduğu lambaların 5-6 ay sonra sararmaya haşladığım hali raiyi, dosya kapsamında dinlenen t anıkların da beyanlarında hu hıra İMİ doğruladıkları, teknik bilirkişi raporuna göre armatürlerde oluşan sarımsı rengin kullanıcı halasından değil led modülleri ve led sürücülerinde oluşan amadan kaynaklandığı re uydun gidi ayıp olduğu, lambaların 12.04.2016 tarihimde satın alııuğı. bu tarihim 5-6 ay sonra sararıınıva başladığıyım davacı tavafça da gözlemlendiği, ancak buna rağmen tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere kullanılmaya devam edildiği, satın alma tarihinden itibaren 2 yıla yakın bir şiire, ayıbın ortaya çıktığı tarihten itibaren ise 1,5 yıla yakın bir süre geçtikten sonra davalına ihbarname ile ihtarda bulunulduğu, ihtarname tebliğinden 8 gün sonra da huzurdaki davanın ikame edildiği. hu kapsamda davacı tarafın gizli ayıp nedeniyle uygun bir süre içinde karşı tarafa bildirimde bulunma yükümlülüğüne uymadığı, ayıbın ortaya çıkmasından itibaren uygun bir süre içinde ihbarda bulunması gerekmesine rağmen, ayıplı malı bir süre içinde daha kullanmaya devam edip akabinde başka bir firmaya yeni lambalar taktırdığı, bu açıklamalar ışığında davacı tarafın ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmış olup… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili taralından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; Ayıp ihbarının herhangi bir şekil şartına tabi tutulmadığını, ihbarın yapıldığının her türlü delille kanıtlanabileceğini, tanık anlatımları ile ayıp ihbarının süresi içinde yapıldığının kanıtlanmasına rağmen, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, Ayıp ihbarında bulunulmakla, satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun başladığını, kaldı ki dava konusu ürünlerin gizli ayıplı olduğunun davalı satıcı firma tarafından da bilindiğini, bu durumda zaten ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının bir öneminin de bulunmadığını, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasın ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satın alınan emtiadaki ayıp sebebiyle, TBK’nın 227. maddesi uyarınca satımdan dönme ve bedelinin iadesi talebine ilişkindir İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, isiinnf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, davalı tarafından davacıya satılan emtialarda ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ayıbın niteliği ile bu niteliğine göre davacı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı noktalarında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 11.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacının satın aldığı ürünlerdeki renk sararmasının davacının kullanım hatasından kaynaklanmadığı, davalının sattığı ürünlerin ayıplı ürün olarak değerlendirilmesi gerektiği ve ayıbın gizli ayıp olduğu yönünde değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiş olmakla birlikte, davacının süresinde ayıbı ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlaması gerekir. TTK’nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı, malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nın 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden ayıp nedeniyle satıcıdan mal bedeli ve zarar giderimi talebinde bulunamaz. Davacı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas 2015/15327 Karar 23/11/2015 T.). Somut uyuşmazlıkta davalı süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını ileri sürdüğünden, davacının ortaya çıkan gizli ayıpları derhal karşı tarafa bildirme yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğunu ispat etmesi gerekmekledir. Davacı ise ihbar yükümlülüğü konusunda tanık anlatımlarına dayanmış olmakla birlikte, davalı vekili 12.10.2018 tarihli dilekçesiyle ayıp ihbarının yasada belirtilen sürelerde yapıldığına ilişkin savunmanın tanıkla kanıtlanmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Davalı vekilini davacının tanık dinletme talebine açık bir muvaffakatı bulunmamaktadır. Buna rağmen ilk derece mahkemesince tanık dinlenilmiştir. Dolayısıyla tanık anlatımlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Somut olayda, davacı tarafından davalıya ihbarda bulunulduğuna dair belge sunulmamıştır. Buna göre davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.17.02.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.