Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1462 E. 2019/1177 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1462
KARAR NO : 2019/1177
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2019
NUMARASI : 2019/464 E.2019/464K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
İhtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince reddine dair karara karşı, ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelindi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden vekili, talep dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 06.07.2016 tarihli Çerçeve Satın Alma Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin davalıya mal satıp teslim ettiğini, mal tesliminin sözleşmenin 5. maddesine uygun olarak karşı tarafın belirlediği taşıyıcıya yapıldığını, buna ilişkin ATR dolaşım belgelerinin ve elektronik posta yazışmalarının ekte olduğunu, altı adet fatura bedeli toplam 565.176,60 Euronun davalı tarafından vadelerinde ödenmediğini, faturalarda 90 günlük vade kararlaştırıldığını, alacağın muaccel hale gelmesine rağmen ödenmediğini, karşı tarafın ekonomik durumunun kötüye gitmesi nedeniyle ödeme kabiliyetinin azalmaya başladığını öğrendiklerini, ayrıca karşı tarafın benzer nitelikteki malları başka kaynaklardan temin edip satarak haksız rekabete giriştiğini tespit ettiklerini belirterek sonuçta, 565.176,60 Euro alıs alacak, 86.448,90 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 651.353,20 Euro alacağın TL karşılığı olarak belirlenen 3.805.310,90 TL alacağı teminen, karşı taraf borçlunun malvarlığı üzerine İİK’nın 257 vd maddeleri uyarınca ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; “… İhtiyati haciz talep edenin dilekçesinin incelenmesine göre, taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen ve alacağın dayanağını teşkil eden 06/07/2016 günlü Çerçeve Satın Alma Sözleşmesinin, faturalar, mail yazışmaları ve A.TR dolaşım belgesi olarak addedilen belgelerin fotokopi olduğu, işbu belgelerin sadece tercümesinin sunulduğu, ibraz edilen fotokopi belgelerin bir ksımının talep eden şirket kaşesi altında paraflandığı, bir kısmında sedece kaşenin basılı olduğu, usulünce belgelerin asılları veya onaylı suretlerinin sunulmamış olduğu, bunun yanı sıra talebe konu faturaların karşı tarafa teslim edildiğine dair bir bilgi veya belgenin sunulmadığı ayrıca taraflar arasında olduğu iddia edilen sözleşme gereğince ihtiyati haciz talep eden tarafın ediminin ne kadarını yerine getirdiğinin, sözleşme şartlarına uyulup uyulmadığının, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen tarafın bundan sorumlu olup olmadığı hususlarının tespitinin de yargılamayı gerektirmekte olup, mevcut usulüne uygun onaylanmamış fotokopi belgeler ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispata yeterli değildir. İhtiyati haciz talep edenin fatura düzenlediği kabul edilse bile, faturanın içeriğini oluşturan edimin yerine getirilip getirilmediği konusundaki çekişme yargılamayı gerektirmekte olup, talep tarihi itibariyle 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında mahkemece kanaat edinmiş olması koşulu hukuken gerçekleşmemiştir…” gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ret gerekçesinin isabetli olmadığını, belge asıllarının sunulmasının zorunlu olmadığını, emsal Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, nitekim belge asıllarını da ekleyerek tekrar ihtiyati haciz talep ettiklerini, aynı mahkemenin 2019/464 D.İş numarasında işlem gören ikinci dosyada da talebin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ret kararı verilmesinin çelişki oluşturduğunu, alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ret kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, böyle bir ret gerekçesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, İİK’nın 258/1. maddesi maddesi hükmü uyarınca alacağın varlığına ve miktarına dair kanaat oluşturmaya yeterli belgeleri sunduklarını, çerçeve sözleşme, faturalar, taraflar arasındaki yazışmalar ve dolaşım belgeleriyle alacağı kanıtladıklarını, ihtiyati haciz verilebilmesi için mutlak bir ispat aranamayacağını, bu belgelerin yaklaşık kanaat oluşturmaya yeterli olduğunu, sözleşmede fatura tutarlarının ödenmesi konusunda 90 günlük vade konulmuş olup bu vadelerin de geçmiş olması nedeniyle alacağın muaccel hale gelmesi nedeniyle ihtiyati haczin tüm koşullarının gerçekleştiğini, ilk derece mahkemesince talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.Borçlu vekili, istinaf başvurusuna karşı verdiği cevap dilekçesinde; karşı tarafın faturalarının sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiğini, faturalara itiraz ettiklerini, buna dair yazışmalar bulunduğunu, karşı tarafın sözleşmeye aykırı olarak kar marjı ve komisyon içeren faturalar düzenlediğini, müvekkilinin borçlu değil alacaklı konumunda olduğunu, bu konudaki düzeltme taleplerinin yerine getirilmeden ihtiyati haciz talep edilmesinin yerinde olmadığını belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, İİK’nın 258/3. maddesi uyarınca, alacaklı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Alacaklı vekilinin, başka bir talepte bulunduğuna ve o dosyada belge asıllarını sunduğuna ilişkin iddiaları bu dosyanın konusu olmayıp, ikinci yapılan talepte dikkate alınabilecek bir husustur.Davacının ihtiyati haciz talebine konu yaptığı alacak, çerçeve satım sözleşmesinden doğan cari hesap alacağıdır. Talep eden, alacağını sözleşmeye, faturalara, ATR belgelerine ve e posta yazışmalarına dayandırmıştır.İİK’nın 258. maddesi uyarınca, ihtiyati haciz talebinde bulunan alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ispat, HMK’nın 391/3. maddesinde olduğu gibi yaklaşık ispattır. Buna göre, alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, alacağın muaccel olduğunu mahkemede bir kanaat oluşturacak şekilde ispatlamış olmalıdır.Somut olayda alacak iddiasına konu faturaların içeriklerinin kesinleşip kesinleşmediği, faturalara itiraz edilip edilmediği, sözleşme hükümlerine ve çerçeve ilişkinin bütününe göre davacının alacaklı olup olmadığı, alacak miktarının ne olduğu konularında bir kanaat oluşturulamamaktadır. Esas hakkında açılacak bir davada iddia, savunma ve sunulan deliller ışığında bir kanaat oluşturulabilir ise de bu aşamada İİK’nın 258. maddesindeki kanaati oluşturmaya yeterli yaklaşık ispatın sağlanmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Talep edenin istinaf başvurusunun reddine, 2-Talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26/09/2019