Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1459 E. 2021/1443 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1459
KARAR NO : 2021/1443
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2019
NUMARASI : 2008/314 Esas 2019/333 Karar
DAVANIN KONUSU : İstirdat
Taraflar arasında görülen istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar vekili, davasında özetle; müvekkili ile davalı arasında genel kredi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, söz konusu genel kredi sözleşmesinde müvekkili şirketi temsile yetkili…’un imzalarının alındığını, genel kredi sözleşmesindeki müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak dava dışı … İnşaat Ltd. Şti. ve … İnşaat Ltd. Şti. adına davalı bankaca teamüle aykırı olarak …’nun sahte imzalar atmış olduğunu, bu şekilde gerçek bir genel kredi varolduğu izlenimi yaratıldığını, müvekkili şirketin temsilcilerinden onay ve izin alınmadan müvekkili şirket adına sahte imzalar ile kredi çıkartıldığını, müvekkili şirketin yetkililerinin imzalarını sahte olarak taklit eden …’nun bu eylemleri içerisinde buna ilaveten tamamen sahte olarak başka firma ve şahıslar adına çek de bastırdığını, söz konusu çek vasfındaki bu belgelerin arkalarına müvekkili şirketin kaşesinin vurulduğunu, aynı şekilde kaşe üzerinde sahte imza kullandığının da ortaya çıktığını, davalı bankanın sahte talimatlarla teyit almaksızın – imza sirküleri kontrolü dahi yapılmaksızın kredi verirken yine hukuka aykırı olarak şirket çalışanından tamamıyla sahte olan çekleri de teminat olarak kabul ettiğini, müvekkilinin söz konusu sahte belgelerden dolayı davalı bankadan yine sahte talimat yazısına istinaden bilgisi dışında alınan krediden dolayı borçlu olmasının mümkün olmadığını, davalı bankanın özensiz davrandığını ileri sürerek; borçlu olmadığı halde icra tehdidi altına müvekkili tarafından davalı bankaya ödenmek zorunda kalınan 158.460,00 TL’nin, ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Güneşli Şubesi tarafından davacı şirket ile imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi hesabı açıldığını ve kredinin kullandırıldığını, davacı tarafından da bu hususun dilekçesinin 1. maddesinde belirtildiğini, davacı ve dava dışı diğer şirket ile kefillerin genel kredi sözleşmesi ve munzam senetteki imzalarının gerçek dışı olduğunu, bir sahtecilik varsa özen yükümlülüğünü çek karnesini tahsis eden bankaların göstermesi gerekeceğinin de aşikar olduğunu, …’nun geniş yetkili vekaletnamesinin bulunduğunu, müvekkili bankanın teyit zorunluluğu bulunmadığını, davacının herhangi bir itirazda bulunmaksızın borcu ödediğini beyan ederek; davanın reddine, davacının dava konusu miktarın %40 ‘ından az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce grafolog bilirkişi … ‘dan aldırılan 28/09/2018 tarihli raporda özetle, İnceleme konusu … Güneşti Şube Müdürlüğü/İstanbul tarafından düzenlenen, 2S.12.2007 tarihli “Melda Hanımın Dikkatine” hitaplı 3 adet Talimat, 19.03.2008 vade 01.0S.2007 tanzim tarihli, 009999 numaralı “290.000-İkiyüzdoksanbin YTL” tutarlı Senet, …Bank A.Ş. Güneşli şubesine ait, 28.12.2007 tarihli, 1361495 barkod numaralı Genel Kredi Sözleşmesi, …bank A.Ş. Çarşı Güneşli şubesine ait, keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 10.04.2008 olan, 030988 çek numaralı ve … Bankası A.Ş. Çekmeköy Şubesine ait, keşide yeri İstanbul keşide tarihi 10.03.2008 olan, 6949746 çek numaralı 2 adet çekte, “…Tur. San.ve Tic. Ltd. Şti.” adına atılmış imzalar ile …a ait mevcut mukayese imzalar arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından aynı eli ürünü olduklarını gösterir nitelikte grafolojik ilişki kurulamadığı kanaati bildirilmiş, tam bir sonuca varılamamış, Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/361 esas sayılı dosyasından aldırılan rapor ile, davacı tarafça sahte olduğu ileri sürülen çeklerin sahte olmadıkları belirlenmiş ise de, genel kredi sözleşmesindeki kefillere ait imzaların aidiyeti, sözleşmenin teminatı olarak verilen çeklerdeki imzaların aidiyeti, sözleşmenin teminatı olarak verilmiş olan çeklerin sahte olup olmadıkları hususları kefiller yerine sahte imza attığı ve sahte çek düzenlediği iddia edilen…’nun cezai sorumluluğu açısından önem arz etmekte olup iş bu davadaki uyuşmazlık noktalarını oluşturmamaktadır. Bu bağlamda incelemesi yapılmayan iki çek yönünden imza ve sahtecilik incelemesi yapılması ve Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/361 esas sayılı dosyasının beklenmesi gerekmediği anlaşılmıştır.Davacı tarafça, sözleşmede dava dışı müşterek borçlu ve müteselsil kefiller… İnşaat Ltd. Şti ve …İnşaat Ltd. Şti’nin imzalarının sahteliği ve buna bağlı olarak sözleşmenin geçersizliği ileri sürülmüştür. Taraflar arasında geçerli bir genel kredi sözleşmesi vardır. Genel kredi sözleşmesinde şirket yetkilisi …’un imzasının varlığı ile sözleşme davacı şirket için bağlayıcı hale gelmiştir. Genel kredi sözleşmesinde kefil imzalarının sahteliği, kefalet ilişkisinin geçersizliği anlamına gelir ve kefillerin sözleşmeden dolayı sorumluluklarının doğmaması sonucunu doğurur, davacı şirketin sözleşmeden doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davalı bankanın davacı şirkete kredi borçlarından dolayı yönelmesinde hukuka aykırılık yoktur. Davacı tarafın borcun icra tehdidi altında ödendiği iddiasının da ihtirazi kayıt olmaksızın borcun ödenmiş olması karşısında yerinde olmadığı ve ödeme yapılmakla davalı bankanın ibra edildiği kabul edilerek davanın reddine, davalının alacağını almış ve zarara uğramamış olması nedeni ile davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Davalı bankanın kefil imzalarının sahteliği hususunda araştırma yapmasının basiretli bir tacir olarak davalı bankadan beklenebileceği ancak kefil imzalarının sahte olup olmadığı, kefaletin geçerli olup olmadığı sorununun dava konusu ile ilgili olmadığı zira davacının davadaki talebinin davacı “asıl borçlu” tarafından ödenmiş olan kredi borcunun istirdadına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle dava konusuna göre davalı bankanın kusurunun var olup olmadığının tespiti gerekmemekte olup gerekse bile kusur irdelemesinin mahkemeye ait olduğu ve …u’nun davacı şirkete ait geniş yetkili vekaletnamesi bulunması dikkate alınarak davalı bankanın teyit yükümlülüğü bulunmadığından kusurlu olmadığı ayrıca borç miktarının ihtilaflı olmadığı dikkate alınarak kusur ve alacak miktarının hesaplanması yönlerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması mahkememizce gerekli görülmemiştir.” gerekçesiyle; davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.
Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlamış ve dava konusu kredinin kullandırımı için gönderilen talimatların sahte olduğunu, nitekim dava konusu kredinin kullandırımı için gönderilen talimatlardaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının da mahekemece yapılan grafolojik inceleme sonrası bilirkişi tarafından tespit edildiğini,
Davalı bankanın dava konusu zarara dayanak kredinin kullandırılması aşamasında sahte talimatları gereği gibi incelemeyerek objektif özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve dolayısıyla kusurlu olduğunu,
Kaldı ki davalı banka ile müvekkili şirket arasında huzurdaki davaya mesnet sahte talimatla kredi kulladırılmadan evvel fax/talimat yolu ile işlem yapılmasının sözkonusu olmadığını,
Müvekkil şirketin 2008 yılında sadece davalı banka nezdinde değil, birçok bankadan sahte talimatlarla kredi çekilerek ve yine sahte imzalı şirket çekleri faktoring şirketlerine kırdırılarak 4.500.000 TL zarara uğradığını,
Davalı bankanın haksız icra takibi karşısında büyük şaşkınlığa düşen müvekkili şirket yetkililerinin, bir taraftan büyük bir dolandırıcılık organizasyonu ile mücadele ederken diğer yandan bankalar ve piyasa nezdindeki itibarının zedelenmesini de önlemek saiki ile takip borcunu ödediklerini, söz konusu ödemenin hemen akabinde de huzurdaki davanın açıldığını, sözkonusu ödemenin ve ibranın serbest irade ile yapılmadığının çok açık olduğunu,
…’nun gerek kredi kullanımı talimatını gerekse dava konusu kredi için verilen sahte teminat çeklerini imzalarken ilk derece mahkemesinin belirttiği şekilde vekil sıfatı ile hareket etmediğini, …’nun bahsi geçen tüm belgeleri, şirket yetkilsinin imzasını taklit etmek suretiyle sahte belgeler olarak ürettiğini, burada bir yetki/vekalet/temsil iradesinden sözetmenin mümkün olmadığını,
Mahkemenin ,müvekkil şirketin huzurdaki dava konusu olay ile emsal nitelikte olan ve başka bir bankaya karşı İstanbul 8. ATM’nin 2013/227 E. sayılı dosyasında verilen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen emsal kararının dahi incelenmediğini,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, icra takip dosyasına haciz baskısı altında ödendiği söylenen paranın istirdatı talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda bahsedilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

İstanbul 8. ATM’nin 2013/227 E, 2014/37 K sayılı gerekçeli kararı incelendiğinde; davacının …. İnşaat, davalının …bank T.A.Ş. olduğu, davacı şirketin uzun yıllardır çalışanı olan…’nun güven ilişkisini kötüye kullanarak şirkete ait birçok çeki sahte imza ile tedavüle soktuğunu, davalı bankanın da aralarında bulunduğu dört bankada sahte imzalı faks talimatları ile kredi kullandığı, … hakkında Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinde 2008/361 esas sayısı ile kamu davası açıldığını, davalı … yedindeki sahte olarak düzenlenen çeklerdeki davacı şirkete ait cironun da sahte imzalanması sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 95.150.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep ettiği görülmektedir. Davacı, dava dilekçesinde davalı bankanın sahte talimatlarla teyit almaksızın imza sirküleri kontrolü dahi yapmadan kredi verirken, şirket çalışanı…’nun teminat mukabilinde verdiği sahte çekleri kabul ettiğini, dolayısıyla bankanın müşteri çeklerinin kontrolünde gerekli dikkat ve özeni göstermediği, çeklerin sahte olduğunun fark edilmesi halinde nakit kredi talebinin bankanın geri çevirme imkanı olduğunu, dolayısıyla bankanın kusurlu bulunduğunu öne sürmektedir. İlk derece mahkemesince, Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/361 esas sayılı dosyası üzerinden davacı şirket temsilcisi …’un şikayeti üzerine aralarında…’nun da bulunduğu on beş sanık hakkında 19/03/2008 tarihi olan suç tarihi itibariyle banka aracı kılınarak müteselsilen dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve bu suçlara iştirak, aynı zamanda 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarından kamu davasının açıldığının belirlendiği, söz konusu dosyanın incelenmesinde; Beyoğlu 1. Ağır ceza Mahkemesinin 2010/273 esas 2010/372 karar sayılı dosyasında iki farklı çek hakkında… ve …r haklarında eldeki dava dosyası ile birleşen başka bir dosya olan Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/332 esas sayılı dosyasında da çekte sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmış olduğundan Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/373 esas sayılı dosyaları ile sanıklar… ile … hakkında açılan davanın reddine karar verildiği, sanık…’nun katılan … … ile katılan şirketler …ve … şirketlerine karşı eylemlerini müteselsilen hizmet bedeli ile emniyetin suistimal suçunu oluşturduğundan bahisle hakkında mahkumiyet hükmü verildiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davalı bankanın Güneşli şirketi ile davacı şirket arasında düzenlenen 27/12/2007 tarihli ticari hizmetler sözleşmesi ile 100.000 TL bedelli genel kredi taahhütnamesinin …İnşaat, .İnşa..at, … ve…tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, bahsi geçen genel kredi taahhütnamesi paralelinde kullandırılan kredilere ilişkin olarak davacı şirket hesabında farklı tarihlerde kredi kullandırılmasında talimatlar yazıldığı, talimatlar altındaki şirket kaşesinin üzerinde tek imza bulunduğu, tüm talimatlardaki imzaların birbirlerine benzetilmeye çalışıldığı hususunda değerlendirme yapılmıştır. İstanbul 8. ATM’nin 2013/227 E sayılı dosyasındaki yargılama aşamasında 05/07/2010 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, söz konusu raporda, davalı bankanın objektif özel yükümlülüğünü ihlali nedeniyle % 50 oranında kusurlu sayılması gerektiği, kusuru geri kalan %50’sinin de dava dışı…’yu serbest ve denetimsiz bırakan davacıya yüklenmesi gerektiği, zira muhtelif talimat fotokopileri ile…’ya yapılan ödemelerin yerleşik uygulama haline geldiği yönünde tespitlerle ilk derece mahkemesince hüküm verilmiş, ancak söz konusu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22/01/2013 tarih, 2011/1576 – 1356 karar sayılı kararı ile bozulmuştur. İlk derece mahkemesince davacıya ait hesaba aktarılan paralar ve bu hesaptan yapılan para çıkışları şirket adına bir ödemede kullanılıp kullanılamadığı dolayısıyla…’ya ilişkin olarak zimmet eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında mahkeme Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapmış ve kullanılan 133.700 TL krediden 114.030,00 TL’nin davacı çalışanı… tarafından zimmete geçirildiği aradaki fark kadar kredinin davacı şirket hesabında kaldığı ve şirket ödemelerinde kullanıldığı, kusur oranları kesinleştiğinden, zimmete geçirilen miktarın %50’sinin 57.115 TL olarak hesaplanmakla davacının talebi ile sınırlı olarak 47.575 TL bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, söz konusu hüküm Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/11/2016 tarih, 2015/11910 esas, 2016/8658 karar sayılı ilamı ile onanmıştır.Eldeki istinafa konu davada davacı ….İnşaat, davalı …Bank A.Ş.’den borçlu olmadığı halde İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı 158.460 TL’nin istirdatını talep etmektedir. İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …Bank A.Ş., borçluların …İnşaat, …, …İnşaat, …İnşaat oldukları anlaşılmaktadır. Alacaklı vekilinin icra dosyasına vermiş olduğu 07/05/2008 tarihli dilekçesinde alacağın haricen tahsil edildiği beyan edilerek dosyanın infazen takipten kaldırılması talep edilmiştir. Dosya içerisindeki takip talebinin incelenmesinde, alacaklı …Bank A.Y.’nin yukarıda ismi yazılı gerçek ve tüzel kişileri borçlu olarak gösterdiği, 95.725 YTL asıl alacak, olmak üzere faiziyle birlikte 96.191.71 YTL tutarında toplam alacağı takibe konu ettiği, takip sebebi olarak 28/12/2007 tanzim 19/03/2008 vade tarihli 280.000 YTL miktarlı bonoyu gösterdiği anlaşılmaktadır. İstanbul 11. ATM’nin 2008/450 D. İş sayılı kararının incelenmesinde; ihtiyati haciz isteyenin …Bank, aleyhine ihtiyati haciz talep edilenlerin ise … İnşaat, …, …oldukları, 19/03/2008 vade tarihli 291.000 YTL bedelli bono için toplamda 100.000 TL alacağın tahsilinin ifhasını temin bakımından ihtiyati haciz talep edilmekle %15 teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, dava dilekçesindeki beyanlarında; davalı bankanın kendi özensizliğinden kaynaklı olarak kredi sözleşmesinin tanziminde almış olduğu iki adet boş bonoyu müvekkilinin bilgisi dışında doldurularak İstanbul 8. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyası ile icra takibine konu ettiği öne sürülmektedir.Dosya içerisindeki genel kredi sözleşmesinin taraflarının …Tic. Ltd. Şti. Ve …Bank A.Ş., kredi limitinin 291.000 YTL olduğu, …İnşaat, … İnşaat, …, …ve …’un söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları görülmüştür.Eldeki istinafa konu dava, 27/05/2008 tarihinde açılmıştır. Dosya içerisindeki 28/04/2008 tarihli ibraname başlıklı belgede …bank’ın Güneşli şubesi ile …İnşaat arasında düzenlenen 28/12/2007 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca firmaya kullandırılmış olan 133.133,11 YTL kredi ile… İnşaat ve Petrol ürünleri ile banka arasında düzenlenen 28/12/2007 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca firmaya kullandırılmış olan 89.997,14 YTL krediden kaynaklanan 223.130,25 YTL borç, ana para, faiz, BSMV, icra masrafları, feragat harçları ve vekalet ücreti ile birlikte toplam 265.824,00 YTL olarak tahsil edilmiş olup, her iki firmanın ve firmaya kefil olan …, …un işbu genel kredi sözleşmeleri ve kredilerin tahsili için açılmış olan İstanbul 8. İcra Dairesinin…e…takip dosyaları nedeniyle herhangi bir borcunun kalmadığı sebebiyle karşılıklı olarak birbirlerinden herhangi bir alacaklarının kalmadığından birbirlerini ibra ettiklerine yönelik ibareler mevcuttur. Söz konusu ibranamenin altı …Bank yetkilileri tarafından imzalanmıştır.İlk derece mahkemesince alınan 28/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; 28/12/2007 tarihli 30.000 TL tutarlı talimat aslı, 28/12/2007 tarihli 100.000 TL tutarlı talimat aslı 28/12/2007 tarihli 90.000 TL tutarlı teminat aslı 19/03/2008 vade, 01/05/2007 tanzim tarihli 291.000 TL tutarlı senet aslı, …Bankasına ait 28/12/2007 tarihli genel kredi sözleşmesi aslı ve farklı tutarlarda iki ayrı çek imza incelemesine tabi tutulmuş, sonuç olarak söz konusu belgelerdeki… İnşaat adına atılmış imzalar ile …,…’a ait mevcut mukayese imzalar karşılaştırılarak aynı elin ürünü olduğu yönünde grafoloji ilişkisi kurulamadığına dair kanaat bildirilmiştir.İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında takibe konu edilen bononun incelenmesinde;01/05/2007 tanzim tarihli olduğu, 294.000 TL bedelli olduğu, keşidecisi … İnşaat Turizm, müşterek borç ve müteselsil kefilin … ve ….olan vadesi 8/03/2008 olarak gösterilen üzerinde … İnşaat’ın kaşe ve yetkili temsilcilerinin imzalarının yer aldığı bono olduğu anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamında yapılan yargılama neticesi, davalı bankanın Güneşli şirketi ile davacı şirket arasında düzenlenen 27/12/2017 tarihli ticari hizmetler sözleşmesi ile 100.000 TL bedelli genel kredi taahhütnamesinin …İnşaat, … İnşaat, … ve …arafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, bahsi geçen genel kredi taahhütnamesi paralelinde kullandırılan kredilere ilişkin olarak davacı şirket hesabında farklı tarihlerde kredi kullandırılmasına dair talimatlar yazıldığı, söz konusu talimatların davacı şirket çalışanı dava dışı … tarafından sahte şekilde düzenlendiği, bu şekilde az yukarıda bahsi geçen genel kredi kapsamında krediler kullandırıldığı, bahsi geçen kredi sözleşmesinin tanzimi sırasında davacı tarafından davalı bankaya verilen iki adet boş bonodan birine ilişkin olarak davalı banka tarafından ihtiyati haciz kararı alındığı ve İstanbul 8. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine konu ettiği, eldeki istinafa konu davada davacı… İnşaat, davalı …Bank A.Ş’den borçlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı 158.460 TL’nin istirdatını talep etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı bankaca davalıya bahsi geçen icra dosyasındaki alacağın tahsil edilmiş olması sebebiyle 28/04/2008 tarihli ibraname verilmiştir. Dosya içerisinde grafoloji uzmanı bilirkişinin raporu bulunmakla İstanbul 8. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 28/12/2007 tanzim 19/03/2008 vade tarihli 280.000 YTL miktarlı bonoyu gösterdiği anlaşılmaktadır. Söz konusu bilirkişi raporunda; … İnşaat adına atılmış imzalar ile …, …e …’a ait mevcut mukayese imzalar karşılaştırılarak aynı elin ürünü olduğu yönünde grafoloji ilişkisi kurulamadığına dair kanaat bildirilmiştir. Bahsi geçen bononun dosya içerisindeki genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiği yönünde bir ihtilaf olmamakla birlikte, davacının iddiası az yukarı da bahsi geçtiği üzere, kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonra davacının bilgisi dışında, davacı şirket çalışanı…’nun subuta eren ve ceza hukuku anlamında suç teşkil eden eylemleri ile muhtelif sayıda sahte talimatlar oluşturmak suretiyle farklı tarihlerde davacının davalıdan kredi kullanmış olmasına sebebiyet vermiş olmasıdır. Davacının iddiası, kredi sözleşmenin teminatı olarak verildiği itilafsız bulunan bononun sonradan davacının rızası dışında kullanılan kredinin tahsilini sağlamak üzere doldurulduğu yönündedir. Dava dışı…’nun az yukarı da bahsi geçtiği üzere Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı, suçunu ikrar ettiği ve subuta eren eyleminden ötürü hakkında mahkumiyet kararı verildiği görülmektedir. Zira az yukarı da bahsi geçtiği üzere İstanbul 8. ATM’nin 2013/227E- 2014/37 K sayılı gerekçeli kararı davamız açısından da emsal teşkil etmektedir. Söz konusu kararda, dava dışı….’in zimmet suçunu işlediği ve eylemlerinden ötürü davacı şirketin ve bankanın müterafik kusurlu bulunduğuna hükmedilmiştir. Bonodaki imzaların şirket yetkililerine ait olmadığı yönünde açılmış bir menfi tespit davası yoktur. Kredi sözleşmesi düzenlerinken bu bononun verildiği, ancak sonrasında davalı tarafından doldurularak takibe konu edildiği hususu ileri sürülmüştür. İlk derece mahkemesince davaya esas icra dosyasına konu edilen bononun söz konusu kredi sözleşmesine teminat olarak verildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere, kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalamış olanların imzalarındaki sahtelik sadece kefillerin sorumluluğu ile ilgilidir. Davacının iddiası ise kredinin sahte talimatlarla kullanıldığı, bankanın bu konuda özen yükümlülüğüne aykırı davranarak zarara sebebiyet verdiği yönüdedir. Sahte talimatlarla kullandırılan krediler sebebiyle bahsi geçen bonoya dayanarak alınan ihtiyati haciz kararıyla, davacı şirket mal varlığı üzerinde ihtiyati haciz konulmuş olduğundan, ödemenin cebri icra baskısı altında yapıldığının kabulü gerekir. Gerekçeli kararda bahsi geçen ve dosyada bulunan ibranamede davacı şirketin herhangi bir imzası bulunmamakla davalı tarafından tek taraflı olarak düzenlenmiştir. O halde davacı açısından bağlayıcı olmadığı kabul edilmelidir. Davacının eldeki dava dosyasına esas icra dosyasına yapmış olduğu ödeme ve tarihi bellidir. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere olaya emsal nitelikte kabul edilebilecek bir dosyada…’nun eylemleri nedeniyle oluşan zarardan tarafların yüzde ellişer oranda müterafik kusurlu olduğu belirlenmiş ve Yargıtay incelemesinden geçip kesinleşmiştir. Somut olayda da benzer bir durum mevcut olup, çalışanını yeterince denetlemeyen davacı şirket zararın oluşmasında kusurlu olduğu gibi, kredi talimatlarının sıhhatini hiç araştırmadan ve teyit almadan krediyi kullandırıp davacıyı borçlandıran davalı banka da kusurludur. Tarafların, bu zararın oluşmasında müterafik kusurlu olduğu Dairemizce de kabul edilmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince, eşit müterafik kusura göre, İstanbul 8.İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davacı tarafından yatırılmış 158.460.00 TL’nin yarısı olan 79.230.00 TL’nin ödeme tarihi 07/05/2008 olan tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken, davanın bütünüyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü gerekmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
1-Davanın kısmen kabulü ile 79.230,00 TL alacağın, 07/05/2008 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı kanun’un 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.412,20 TL nispi harçtan, dav açılırken peşin olarak yatırılan 2.139,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.272,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 2.139,30 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 825,90 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre belirlenen 412,95 TL’lik bölümünün davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 11.099,90 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 11.099,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Gider avanslarını harcanmayan kısmlarının, yatıran tarafa iadesine,
8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;
a-Davacı tarafça yatırılan 121,30 istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine,
b-Davacı tarafından harcanan 121,30 TL başvuru harcı giderinin ve 35,00 TL posta giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
c-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, istinaf kanun yolu için ayrıca vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
10-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
11-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25/11/2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: Kabul ve reddedilen kısımların değerine göre, HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca karar her iki taraf yönünden kesindir.