Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1452 E. 2022/760 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1452
KARAR NO : 2022/760
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2018
NUMARASI : 2013/177 Esas – 2018/908 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen asıl ve birleşen davaların ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle her iki davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, asıl davadaki dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin içinde sıvı emtiası taşıması yapılabilen Big Bag ve flexitank isimli kapların imalatını yaparak bunları müşterilerine sattığını, ticari faaliyetinin bu olduğunu, bu kapsamda müvekkili şirketin ürettiği ürünlerle ilgili olarak doğabilecek ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği zararlara ilişkin risklerin davalı … tarafından düzenlenmiş olan K-100982-000 numaralı sigorta poliçesi ile sigorta kuvertürü altına alındığını, müvekkili şirket tarafından üretilen ve Tunus ülkesindeki müşterilerine satılan bir takım ürünlerin içerisine konulan sıvı emtiaların taşıma sırasında flexitankların dışına aktığını ve zarar oluştuğunu, bu zarara istinaden Tunus’ta bulunan … isimli firmanın müvekkili şirket aleyhine Tunus Sousa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde zararın tazmini için dava açtığını, müvekkilinin bu davayı davalı … şirketine ihbar etmesine rağmen olumlu bir cevap alamadığını, bunun üzerine müvekkili şirketin …’a karşı haklarının savunulması için Tunus’ta avukat tutmak suretiyle davayı Tunus’ta savunmak zorunda kaldığını, Tunus mahkemesinde müvekkilinden talep edilen bu tazminatın davalı sigortacı tarafından tazmin edilmesi gerekirken davalının sigorta şirketi olarak hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle sigorta tazminatının tahsili için davalı aleyhine İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın bu takibe haksız bir şekilde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, davalı şirket tarafından İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, %40 oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı …Ş. vekili, asıl davaya cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı tarafın itirazın iptali davasını yasal süresi içerisinde açmadığını, davacı şirket tarafından hasar dosyasını oluşturacak gerekli belgelerin hiçbirinin bugüne kadar müvekkili şirkete sunulmadığını, dava dilekçesine ibraz edilen mahkeme kararı, bilirkişi raporu gibi belgelerin müvekkiline sunulmadığını, davaya konu taleplerin müvekkili şirket nezdindeki ürün sorumluluk poliçesi teminatı dışında olduğunu belirterek, davanın zamanaşımı ve husumet yokluğu nedeni ile ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili, birleşen davadaki dava dilekçesinde özetle; ana davadaki iddialarını tekrarlamış ve ortaya çıkan zarara istinaden Tunus’ta bulunan …isimli firmanın müvekkili şirket aleyhine Tunus Sousa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi huzurunda zararın tazmini için dava açtığını, müvekkilinin bu davayı sigorta şirketine ihbar etmesine rağmen olumlu bir cevap alamadığını, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün…esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, Tunus Sousa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın sona erdiğini ve müvekkili tarafından üretilmiş olan flexitanklara kusur atfedilmesi sebebi ile müvekkilinin tazminat ödemesine karar verildiğini, bu zarardan davalı … şirketinin poliçe hükümleri uyarınca sorumlu olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; iş bu dosya ile İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/177 esas sayılı dosyası üzerinden açılan davanın tarafları, sebebi ve konusunun aynı olduğundan derdestlik itirazları bulunduğunu, davacı şirket tarafından hasar dosyasının oluşturacak gerekli belgelerin hiçbirinin bugüne kadar müvekkili şirkete sunulmadığını, hasarla ilgili değerlendirme yapılamadığını, davaya konu olayda müvekkili şirketin temerrüdü bulunmadığını, davacının yıllık %13 en yüksek orandaki faiz talebinin de haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davacı ile davalı … arasında akdedilen “3. Şahıs Sorumluluk Ve Ürün Sorumluluk Sigorta Poliçesi” ile 31/12/2007 ile 31/12/2008 tarihleri arasında davacının dökme mallar için FIBC çantalar ve sıvı malların taşınması için imâl etmiş olduğu esnek tankları sigortalanmıştır. Davalı … anılan poliçe ile sigorta süresi içerisinde ve sigortalının tesisi dışında meydana gelen kazalar sonucunda 3. şahıslara maddi zarar veya hasar ile ilgili olarak ödemekle yükümlü olduğu tüm tutarları tazmin etmeyi üstlenmiştir. Dava dışı … şirketi davacı şirketten içerisinde zeytinyağı koyup ihraç etmek için 24.000 litrelik. .k ve 1.000 litrelik K-Flexi Tank ürünleri doğrudan ithal etmiştir. Davacı tarafça dosyaya sunulan Tunus Sousa 2 Nolu 1. Derece Mahkemesi’nin 21744 dava numaralı kararından dava dışı … şirketinin davacıdan satın aldığı tankları yağ ihraç etmek için kullanmaya başladığında ürünlerin defolu olması nedeni ile yurt dışına taşıma sırasında bir miktar yağ sızıntıya uğradığı ve bu nedenle zararının oluştuğu iddiası ile zararın tahsili talebi ile davacı … Malzemeleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine 30/03/2010 tarihinde açılan davanın yargılaması sonucunda 23/02/2011 tarihli karar ile davacı … Ltd. Şti.’nin … şirketinin zararına karşılık yasal faizi ile birlikte 356.159.914-Tunus Dinarı ve yargılama giderlerini ödemeye mahkum edildiği anlaşılmıştır. Anılan kararda davanın davalı …’ne ihbar edildiğine ilişkin ibare yer almamaktadır. Davacı taraflar arasında akdedilen sigorta poliçesi ile Tunus’ta açılan anılan davaya ilişkin belgeleri dayanak göstererek davalı … aleyhine yukarıda özetlenen icra takiplerini başlatmıştır. Bilirkişi raporundan dava dışı… şirketinin söz konusu zararının davacı ve davalı … arasında akdedilen sigorta poliçesi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacı vekili 05/04/2018 tarihli duruşmadaki beyanında Tunus Sousa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin anılan tazminat kararına ilişkin dava dışı …şirketine müvekkili tarafından bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle dosyaya ödemeye ilişkin belge sunulmadığını, Tunus Mahkemesi’nin anılan kararının tanınması, tenfizi hususunda dava açılmadığını belirtmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun ve 818 sayılı BK’da yer alan halefiyete ilişkin genel hükümlere göre eda-tediye edilen oranda halef olunur. Somut olayda davacı, dava dışı … şirketine sigorta teminatına giren bir zarardan dolayı herhangi bir ödeme yapmamıştır. Bu durumda halefiyet hakkı doğmamıştır. Tunus Mahkemesi’nin anılan kararından dolayı dava dışı … şirketine ödeme tehdidi altında olduğunu savunmuştur. Davacının dava dışı …şirketine ödeme yapmış gibi davalı aleyhine icra takibinde bulunması hukuka aykırıdır. Tüm bu nedenlerden dolayı davanın ve birleşen davanın haksız olduğu kanaatine varılmakla davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Diğer yandan somut olayın özelliğine göre yasal koşullar oluşmadığından dava ve birleşen davada davalının kötü niyet tazminat talebi kabul edilmemiştir.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla;
Poliçe uyarınca, davacı (sigortalı) aleyhine bir dava açılırsa, davalının bu davayı sigortalı namına takip etmesi gerektiğini, böylenin bir davanın Tunus’ta müvekkili sigortalı aleyhine açıldığını ve bu davanın müvekkilinin diplomatik tebligat yoluyla bildirildiğini, müvekkilinin de bu davayı davalı sigortacıca ihbar ettiğini, ancak, davalı sigortacının bu davayı sigortalı müvekkili namına takip etmediğini, böyle olunca davayı müvekkilinin bizzat takip etmek zorunda kaldığını, netice itibariyle Tunus’taki bu davanın müvekkili aleyhine sonuçlandığını, müvekkilinin zamanaşımını durdurmak için icra takipleri yaptığını ve böylelikle zaman kazanıp meseleyi davalı sigortacı ile sulhen çözmeye çalıştığını,
Müvekkil bakımından elde kalan tek çarenin, itirazın iptali davalarını açmak olduğunu, çünkü aksi durumda müvekkilinin hak kaybına uğrayacağını, zira ileri bir tarihte Tunus kararı infaz/tenfiz edilirse, bu kez sigortacının yine ödemeden kaçacağını ve buna karşı müvekkilinin hukuki bir imkanı da olmayacağını, çünkü iki yıllık talep zamanaşımı süresinin sona ereceğini,
Tunus Sousa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın sona erdiğini ve müvekkili tarafından üretilmiş olan flexitanklara kusur atfedilmesi sebebiyle müvekkilinin tazminat ödemesine karar verildiğini,
Müvvekkili şirket tarafından üçüncü şahıslara henüz bir ödeme yapılmamış olmasının poliçe tazminatının davalı … şirketinden talep edilmesine engel olmadığını,
İlk derece mahkemesince alınan üçüncü bilirkişi raporunda talepleri olan 242.077,22 ABD doları tutarın talep edebileceği kanaatine ulaşmış olduğunu,
Tunus Mahkemesi’nin anılan kararın tanınması, tenfizi hususunda henüz dava açılmadığını,
Yukarıda da vurgulandığı üzere, müvekkilinin Tunus’taki mahkemeden Tunus’taki davanın Türk sigortacı davalıya ihbar edilmesini istemesini gerektiren bir yasal düzenlemenin Türk hukukunda bulunmadığını, davalı sigortacının Tunus’taki davanın davacı tarafından davalı sigortacıya ihbar edilmediği yönünde bir iddiayı da ileri sürmediğini,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davalar hakkında verdiği hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davaların kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Asıl ve birleşen dava, davalının düzenlediği ürün sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında olup davacının Tunus’ta bulunan müşterisine sattığı zeytinyağı kaplarındaki ayıp nedeniyle davacının Tunus mahkemesi kararıyla ödemekle yükümlü tutulduğu zarar tutarının davalı … şirketinden sigorta poliçesi hükümlerine göre tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takiplerine vaki itirazların İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarıca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Asıl davaya esas İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün …E sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … borçlunun … Sigorta A.Ş. olduğu, 200.000,00 USD asıl alacağın talep edildiği, takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesine göre hesaplanacak gecikme faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, takip tarihindeki Türk lirası kuru üzerinden yapılan hesaplama neticesi harca esas değerin 316.940,00 TL olarak belirtildiği, borç sebebi olarak K.100982-000 numaralı sigorta poliçesi ile alacaklı lehine Tunus’ta açılmış davaya ilişkin belgelerin gösterildiği, icra dosyasının ekinde sigorta poliçesi örneği ve Tunus hukuk mahkemesinde açılan davaya ilişkin dava dilekçesinin Türkçe tercümesine ilişkin suretlerin bulunduğu, bahsi geçen Türkçe tercümenin incelenmesinde ise zeytinyağı koyup ihraç etmek amacıyla satın alınan tanklarda taşıma esnasında yüksek miktarda sızıntı meydana gelmesi sebebiyle uğranılan zararın talep edilmiş olduğu görülmektedir. Borçlu vekilinin, icra dosyasına verdiği itirazında uyuşmazlığa esas poliçeye göre müvekkili şirketin takip alacaklısının herhangi bir tazminat ödeme hükümlülüğü olmadığını, husumet yönünden takibe itiraz ettiklerini, yine söz konusu sigorta poliçesinin vadeli olduğunu ve yasal zamanaşımı süresi içerisinde başvuruda bulunulmadığını, takip alacaklısının üçüncü şahıslara ödeme yapmadığı halde ödeme yapmış gibi tazminat talebinde bulunulamayacağını belirterek, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Birleşen davaya esas İstanbul 22. İcra Dairesinin … E sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …l, borçlunun … Sigorta A.Ş. olduğu, 100.000 USD asıl alacak ve 26.071,23 USD geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 126,071.23 USD’nin talep edildiği, asıl alacağın takip tarihinden işleyecek %13 oranındaki gecikme faizinin tahsilinin istendiği, borç sebebi olarak K.100982-000 numaralı sigorta poliçesi ile alacaklı lehine Tunus’ta açılmış davaya ilişkin belgelerin gösterildiği, icra dosyasının ekinde sigorta poliçesi örneği ve Tunus hukuk mahkemesinde açılan davaya ilişkin dava dilekçesinin Türkçe tercümesine ilişkin suretlerin bulunduğu, bahsi geçen türkçe tercümenin incelenmesinde zeytinyağı koyup ihraç etmek amacıyla satın alınan tanklarda taşıma esnasında yüksek miktarda sızıntı meydana gelmesi sebebiyle uğranılan zararın talep edilmiş olduğu görülmüştür. Borçlu vekilinin icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, borcu kabul etmeyerek, sigorta poliçesindeki vade tarihi itibariyle borcun zamanaşımına uğradığını, aksi durumda dahi herhangi bir alacağın mevcut olmadığını belirterek tüm borca ve faizlere itiraz ettiği anlaşılmıştır.İlk Derece Mahkemesince 11/06/2013 tarihli ara kararla davaya esas K-100982-000 numaralı sigorta poliçesi ve hasar dosyası örneğinin gönderilmesi istenmiştir. Sigorta şirketinin cevabı yazısında; 31/12/2007 / 2008 vadeli üçüncü şahıs ve sorumluluk sigorta poliçe örneğinin gönderildiği, dosya içerisinde poliçe ve zeyillerinin onaylı örneği dışında herhangi bir belge bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Dosya içerisindeki ”Üçüncü şahıs sorumluluk ve ürün sorumluluk sigortası” isimli belgenin incelenmesinde; sigortalının L…. Ltd. Şti., risk yerinin GESOPB Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi Cumhuriyet cad 41450 olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Sigorta poliçesinin cografik kapsam başlıklı 2. maddesinde, ürün sorumluluğunun dünya çapında “ABD/Kanada” dahil olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içerisindeki yabancı mahkeme ilamının incelenmesinde; Tunus Cumhuriyeti 2 nolu İptida (1.derece) mahkemesi tarafından 21774 dava dosyasına ilişkin olarak 23/02/2011 tarihinde karar verildiği, söz konusu kararda 30 Mart 2010 tarihinden ödemenin fiilen gerçekleşeceği tarihe kadarki yasal faiziyle birlikte davacıya 356.156,914 Dinar verilmesi yönünde hüküm tesis edildiği, dava konusunun davacı tarafından satın alınan tanklarda üretim hatası bulunmasından kaynaklı olarak yağların tank dışına sızmasından ötürü meydana gelen zarar tahsiline ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesindeki yargılama aşamasında alınan 16/11/2015 tarihli kök raporda, bilirkişi heyetinin sigorta uzmanlarından oluştuğu, söz konusu raporda davaya esas Tunus mahkemesinden alınan kararın da irdelendiği, davacı şirketin ürettiği sıvı emtia taşıma tanklarının sıvı sızdırması nedeniyle zarar oluştuğu hususunun Tunus mahkemesinin kararıyla kesinleştiği, sigortalının bu davada saplanan zarar tutarını ödeyip ödememesine ilişkin meselenin davacı şirket ile zarar gören şirket veya emtia sahibi şirket arasında olduğu, ancak somut olayda davacının sigorta şirketinden talep edilen tazminatı ödemediğinden davacı şirketin halef durumuna gelmediği, davacının ancak zarar gören üçüncü şahsın kendisinden talep etmiş olduğu asıl zarar ve kazanç kayıplarını talep edebileceği, ancak öncelikle bu noktada davacının kendisinin ifa yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği, Tunus Asliye Mahkemesi kararı ve bilirkişi raporlarına göre davacının alacağının 356,159,91 Tunus dinarı (TD) olduğunun hesaplandığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunun sigorta konusunda uzman bilirkişilerce hazırlandığı, söz konusu raporda, davaya esas mali sorumluluk sigortası genel şartları ve poliçede sayılan özel şartlar kapsamında ve verilen teminatlar dahilinde sigortanın kasıtsız olarak kusurundan dolayı üçüncü kişilerin verdiği zararı davalı … şirketinin ödemesi gerektiği, yabancı mahkeme dosyasında alınan raporun da bilirkişilerce incelenerek meselenin özünün imalat hatasından kaynaklandığı, sonuç olarak davacının talep edebileceği tutarların Tunus Asliye Hukuk Mahkemesinin kararına göre belirlenebileceği, Tunus Asliye Hukuk Mahkemesinin ilgili dava dosyasındaki bilirkişi raporunda hesaplanmış olduğu üzere eldeki davada davacı … şirketinden 356.159,55 TD tutarında tazminatı talep edebileceği, Tunus dinarının Türk lirasının karşılığı tespit edilemediğinden buna yönelik bir hesaplama yapılmadığı anlaşılmıştır.Bilirkişi kurulu 28/04/2016 tarihli ek raporunda; davacının üretmiş olduğu tankın hatalı olmasından dolayı meydana gelen zarara ilişkin zarar görenin ödemiş olduğunu gösteren bir belge bulunmadığı, davacı tarafında üretilmiş olan üründe fabrikasyon hatası bulunduğundan ürün içine konulmuş yağların tank dışına sızdığı, doğan zararın ürün sorumluluk sigorta poliçesi teminatı kapsamında olduğu, Tunus dinarının Türk lirası karşılığı ve Tunus’taki faiz oranı bilinmediğinden, yabancı mahkeme kararının TL ve USD karşılığının hesaplanamadığı değerlendirilmiştir.
17/04/2017 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda daha önceki ek raporla benzer tespitlerde bulunulmuştur.Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın 13 Ekim 2016 tarihli cevabı yazısında; 30 Haziran 2010 – 23 Şubat 2011 – 11 Haziran 2012 – 7 Haziran 2013 – 9 Temmuz 2013 tarihlerindeki 1 ABD dolarının Tunus Dinar’ı karşılığı ve 1 Tunus Dinarının Türk Lirası karşılığı 1.1541 TL olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. 14/12/2017 tarihli bilirkişi 3.ek raporunda; Merkez Bankasından gelen az yukarıda bahsi geçen yazı cevabı kapsamında yabancı mahkeme karar tarihi olan 23/02/2011 tarihi göz önünde bulundurularak hesaplamalar yapıldığı, sonuçta 356.159,914 Tunus Dinarı’nın karşılığının 252.077.22 ABD doları ve 399.433,344 TL ettiğinin hesaplandığı anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama esnasında 05/04/2018 tarihli celsede asıl ve birleşen davaların davacısı vekilinin müvekkili tarafından dava dışı şirkete henüz bir ödeme yapılmadığı, bu nedenle ödemeye ilişkin bir belge sunulmadığı, ayrıca müvekkili şirket ile dava dışı şirket arasında Tunus mahkemelerinde görülen davanın tanınması-tenfizi hususunda dava açılmadığına ilişkin beyanda bulundukları görülmüştür.Somut olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 1292/1. maddesi uyarınca “Sigorta ettiren kimse sigortanın taalluk ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren beş gün içinde sigortacıya haber vermeye mecburdur. Bu müddet, üçüncü şahsın sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıya sigortalının müdafaasına yardım etmeye mecbur tutan mesuliyet sigortalarında sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği, sigortalının üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesine ait mesuliyet sigortalarında ise hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini sigortalının öğrendiği veya dava olmaksızın yahut dava neticesi beklenmeksizin üçüncü şahsa sigortalının para ödemiş olması halinde parayı ödemiş olduğu tarihten başlar”.TTK sisteminde sorumluluk sigortalarında sigortalı tarafından sigortacıdan talepte bulunabilmesi için tazminatın ödenmesinin gerekli olup olmadığı konusunda açık bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda rizikonun ihbar yükümlülüğü ile ilgili TTK’nın 1292. maddesinden yararlanarak rizikonun gerçekleşme anının tespiti mümkündür. Anılan maddeye göre üçüncü şahsın sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıyı sigortalısının savunmasına yardıma zorunlu tutan sorumluluk sigortalarında sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği tarih, sigorta ettirenin üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesini ön gören sorumluluk sigortalarında ise hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini öğrendiği veya dava olmaksızın veya davanın sonucu beklenilmeden zarar gören üçüncü kişiye sigortalı tarafından ödeme yapılmış olması halinde bu ödeme tarihinin riziko tarihi olarak kabulü gerekir. Sonuç olarak somut uyuşmazlıkta olduğu gibi sigortalıya karşı üçüncü şahsın dava açması halinde sigortacıyı sigortalının müdafasına mecbur tutan sorumluluk sigortalarında sigortacıdan talepte bulunabilmesi için sigortalı aleyhine dava açıldığının öğrenilmesi yeterli olup, tazminatın ödenmesi zorunlu değildir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 18/01/2011 tarih, 2009/2283 esas, 2011/282 karar sayılı ilamı)Somut olayda davacının zarar gören lehine yabancı mahkemede hükmedilen tazminata ilişkin ödeme yapmadığı hususu kendisinin de kabulünde olmakla, dosya içerisinden davacının, sigortalı zarar gören şirketin kendisi aleyhine yabancı mahkemede açmış olduğu davadan kendi sigortacısı konumundaki davalıyı haberdar ettiği anlaşılmaktadır.Davacı vekili dosya içerisindeki beyanlarında karşı tarafın az yukarıda bahsi geçen Tunus’daki mahkemede görülen davadan haber ettiğine ilişkin beyanda bulunmakla, davalı vekilinin müvekkilinin söz konusu davadan haberinin olmadığına ilişkin karşı bir beyanı bulunmamaktadır. Davacı vekili dosya içerisindeki 02/03/2015 tarihli beyan dilekçesinin ekinde taraflar arasındaki e mail yolu ile yapılan bazı yazışmalara ilişkin suret sunarak karşı tarafın yabancı mahkemede açılan davadan bahsi geçen bu yazışmalar neticesi haberdar olduğunu ileri sürmektedir. Söz konusu dilekçe ekindeki yazışmalar UYAP üzerinden incelenmiş, 11 Temmuz 2010 tarihli e mailin …Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş’ ye gönderildiği, söz konusu mailin incelenmesinde dosya 08-55-812, hasar ihbar tarihi 04/07/20018, poliçe no 2240K….olarak bildirilen hasarla ilgili kusurlar olmadığına dair karşı tarafa itiraz ettiklerine dair Tunus’da taraflarına karşı dava açıldığına dair belgelerin kendilerine tebliğ edildiği, talep edilen hasar miktarının 356.134,91 Tunus dinarı olduğu bildirilmiştir. O halde, davalı … şirketince yabancı mahkemede görülmekte olan davanın eski TTK’nın az yukarı da bahsi geçen 1292 maddesi uyarınca 11 Temmuz 2010 tarihinde ihbar edilmiş olduğunun kabulü gerektiğinden, davalı … şirketinin aynı Kanun’un 1299/1.maddesi uyarınca bu tarih itibariyle ödeme borcunun doğduğunun kabulü gerekir.İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında bir kök ve üç ek bilirkişi raporu alınmış olmakla bilirkişilerce dosyaya ibraz edilmiş bulunan yabancı mahkemedeki yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu incelenmesi bilirkişi raporu ve test sonucu düzenlenen rapor incelenmiş ve sonuç olarak sigorta şirketine yazılan müzekkereye istinaden verilen cevapta ekspertiz raporu bulunmasa da; yabancı mahkemedeki ilk derece mahkemesi yargılamasına esas bahsi geçen bilirkişi raporu ve test sonucu düzenlenen raporun somut olayla uyumlu ve kadrimarufunda oldukları yönünde değerlendirme yapılarak, davacının toplam zararının 356.159.419 TD (Dinar) karşılığı 252.077.22 ABD doları olduğu yönünde kanaate varılmıştır.Dosya içerisindeki sigorta poliçesi ve yabancı mahkeme yargılaması aşamasında sunulan raporların değerlendirilmesinde; yabancı mahkemede dava açan üçüncü kişinin Türkiye’den ithal ettiği tankların değeri, ithalat masrafları, sızan yağın taşıma bedeli, (satın alma maliyeti ve mahrum olunun gelir miktarı), sızan yağın nakliye maliyeti ve masrafları ve müşteri kaybından kaynaklanan şeklindeki kalemler göz önünde bulundurularak yapılan değerlendirme neticesi dava dışı üçüncü şahsın toplam zararı hesaplanmış olmakla bu kapsamda istinafa konu kararı veren ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporunun da birbirleriyle tutarlı oldukları, sigorta konusunda uzmanca bilirkişilerce hazırlandıkları ve hüküm kurmaya el verişli oldukları anlaşılmakla davacının toplam zararının 356.159.414 TD şeklinde belirlenmesi hukuka uygundur. Davacı yabancı mahkeme ilamına dayanarak iki ayrı icra takibi başlatmış olmakla davaya esas takiplerden biri olan İstanbul 22. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında davacının 100.000 USD asıl alacak dışında 26.071,23 USD geçmiş gün faizi talep ettiği, takip tarihindeki kur itibariyle USD şeklinde gösterilen asıl alacak tutarının TL karşılığının 231.781,96 TL olduğu, davaya esas diğer icra takibinin ise 200.000 USD toplam alacak üzerinden başlatıldığı, takip tarihindeki kur itibariyle bu miktarın 316,440,00 TL tutarına tekabül ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda az yukarı da bahsi geçtiği üzere sigorta şirketinin davanın e mail yolu ile bildirildiği tarih olan 11 Temmuz 2010 tarihini muacceliyet tarihi olarak kabul ederek temerrüdün bu tarihten itibaren başlaması gerektiği dikkate alınarak, duruşma açılmak suretiyle dosyanın hesap bilirkişisine tevdine karar verilmiştir.İcra takipleri USD üzerinden yapılmıştır. Davcının USD olarak talep edebileceği alacak miktarının 252.077.22 ABD doları olduğu, bu tutardan poliçedeki 10.000 USD muafiyetin düşülmesi gerektiği, bu durumda davacının sigorta poliçesi kapsamında talep edebileceği sigorta tazminatının 242.077,22 USD olduğu bilirkişilerce hesaplanmıştır. Bu durumda davacının asıl davaya konu takipte talep ettiği alacak 200.000 USD olup asıl davanın kabulü gerekir. Asıl davaya konu takipte davacının, işlemiş faiz talebi bulunmadığından ayrıca bir hesaplama işlemine gerek bulunmamaktadır. Birleşen davada ise davacının talep edebileceği alacak miktarı olarak geriye 42.077,22 USD kalmaktadır. Birleşen davanın bu tutar üzerinden kabulü gerekir. Davacı vekili, birleşen davaya konu takibinde işlemiş faiz talep ettiğinden, faiz hesabı konusunda Dairemizce atanan bilirkişiden hesap raporu alınmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen 04 Nisan 2022 tarihli raporda işlemiş faiz miktarı 4.472,97 USD olarak hesaplanmış ise de bu hesaplamaya davalı vekili itiraz etmiştir. Bilirkişinin hesaplamada maddi hata yaptığı Dairemizce belirlenmiş ve davacının birleşen davada talep edebileceği işlemiş temerrüt faizinin miktarı 4,092,85 USD olarak hesaplanmıştır.
Bu açıklamalara göre, davacının davalı … şirketinden sigorta tazminatını talep edebilmek için zararı ödemiş olması zorunlu olmadığından asıl davanın kabulüne, birleşen davanın yukarıdaki hesaplama doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş olması hukuka aykırı bulunmuş, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun asıl dava yönünden kabulüne, birleşen dava yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı icra inkâr tazminatı talep etmişse de davalara konu alacak ve miktarı yargılama ile belirlendiğinden, yasal koşulları oluşmayan bu talebin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinafa konu kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;
A-Asıl davada:
1-İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca asıl davanın kabulü ile İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilmiş olan itirazın iptali ile takibin, takip talebindeki koşullarla devamına,
2-Davalının sorumluluğu yargılama sonucu belirlendiğinden, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 25.851,24 TL harçtan, (icra harçlarından mahsup edilen dâhil) peşin alınan 6.462,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.388,39 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı vekilince sarf edilen ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 1.916,28 TL yargılama giderinin ve ayrıca 6.462,85 TL peşin harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı vekili yararına AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 34.940,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-Birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/209 Esas sayılı davasında:
1-İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca davanın kısmen kabulü ile İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptali ile 42.077,22 USD asıl alacak, 4.092,85 USD işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 46.170,07 USD alacağın, asıl alacak tutarına icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 4/a. maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte ve takip talebindeki koşullarla tahsili için takibin devamına,
2-Fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine,
3-Davalının sorumluluğu yargılama sonucu belirlendiğinden, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gerekli 6.173,40 TL harçtan peşin alınan 4.214,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.959,15 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.995,05 TL harç giderinin davalıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı vekili yararına, davanın kabul edilen bölümü üzerinden AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 12.535,46 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı vekili yararına, davanın reddedilen bölümü üzerinden AAÜT’ndeki esaslara göre belirlenen 18.807,86 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Artan gider avansı olması durumunda karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
C-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;
1-Davacı tarafça asıl dava için yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından asıl dava için yatırılan 44,40 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça birleşen dava için yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından birleşen dava için yatırılan 44,40 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT’deki esaslara göre berilenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Birleşen davadaki kısmi ret kararı nedeniyle, AAÜT’deki esaslara göre berilenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça istinaf aşamasında sarf edilen 1.000,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 27,00 TL istinafa dosya gönderme gideri, 145,00 TL posta ve tebligat gideri ile asıl ve birleşen dava için sarf edilen 242,60 TL başvuru harç gideri olmak üzere toplam 1.414,60 TL yargılama gideri giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.