Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1449 E. 2019/1005 K. 17.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1449
KARAR NO : 2019/1005
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2019
NUMARASI : 2019/221E. 2019/107K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin, üretimini Akyazı/Sakarya’da kurulu 5,000 m² büyüklüğünde ve 50,000 m²/ay üretim kapasiteli fabrikasında yaptığı, Üretimini, hali hazırda 60’a yakın çalışanı ile yürüttüğü, müvekkili Şirket 101 tanesi yurt içinde, İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda, Kanada, Avusturya, İsrail, İrlanda, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan, Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Kıbrıs olmak üzere 16 tanesi yurt dışında toplam 117 bayisi ile üretimini yaptığı ürünlerin tamamını bayilik sistemi üzerinden nihai tüketicilere ulaştığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesine istinaden davalının müvekkili şirket bünyesinde satış ve pazarlama müdürü olarak istihdam edildiğini ve en son 28 Ağustos 2018 tarihinde iş akdi sona erdiğini, istihdam edildiği bu pozisyonda davalı, yurt içi ve yurt dışındaki tüm bayi bilgilerine, diğer bir deyişle bayi listesi, sözleşmeleri, satış kotaları, fiyatlar, firmanın bayilere uyguladığı satış ve pazarlama politikalarına vakıf olduğu, ayrıca pozisyonu dolayısıyla fabrika müdürü ile de yakın temasta olduğunu, davalının, rakip şirket adına müvekkili şirketin Marmara bölgesinde bulunan bayilerine yeni bir şirket kurduğunu whatsapp ve sms olarak bildirildiğini ve bu bayilerin bir kısmını ziyaret ederek kendisinin gizli ortağı ve aynı zamanda SGK’lı çalışanı olduğu rakip şirketin tanıtımını ve ürünlerinin satış ve pazarlamasını yaptığını, davalının amacı Müvekkili Şirket’in bayilerini caydırarak rakip firmaya bağlamak olduğunu, bayilerin müvekkili şirket ile irtibata geçmesi üzerine davalının sözleşmeye ve hukuka aykırı eylemleri öğrenildiğini, faaliyetini tamamen bayilik sistemi üzerinden yürütmekte olan müvekkili şirket için bayilerin caydırılarak rakip firmalara bağlanması müvekkili şirkete ticari olarak büyük zararlar vereceği, davalının müvekkili şirket ile imzaladığı iş sözleşmesinin 4.8.b. maddesine aykırı olarak rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlali dolayısıyla aynı maddede yer alan cezai şartı iş sözleşmesinin sona erme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesi, dilekçelerin teatisini yapmadan, dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda; ”…19/12/2018 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7155 Sayılı Kanunun 20. madddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konu bir miktar paranın ödenmesi olup olarak ve teminat talepleri hakkında dava açılmasından öcne arabulucuğa başvurulmuş olması dava şartı hükmü gereğince ve 7155 Sayılı Kanunun 23. Maddesi ile 6325 sayılı Hukum Uyuşmazlıklar Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A (2) maddeleri gereğince ‘Arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir’ hükmü ile 6100 Sayılı HMK’nun 114 (2) ve 115.maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine…” karar verilmiştir.
Bu karara karşı, yasal süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Dava açılmadan önce taraflarınca arabulucuya başvurulduğunu ve buna ilişkin tutanağın da davanın açıldığı gün dosyaya sunulduğunu,
28.11.2018 tarihinde arabuluculuk toplantısı yapıldığını, taraflar arasında anlaşma gerçekleşmemiş olduğuna dair tutanak düzenlendiğini, 15.01.2019 tarihinde davanın açıldığını, ilk derece mahkemesine bu evrakın sunulduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka ve dosya kapsamına aykırı olduğunu belirterek, kaldırılmasına ve davanın görülmesi için dosyanın, kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, işçinin sözleşme sona erdikten sonra rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart alacağı davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın ticari dava olup arabulucuya başvurulmadan dava aldığı, TTK’nın 5/A maddesindeki dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır.Alacak davalarında da davacı, bir para alacağının tahsilini amaçladığından, alacak davası açılmadan önce, yukarıdaki yasal düzenlemeye göre arabulucuya başvurulmuş ve arabulucu tarafından onaylanmış anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklenmiş olması dava şartıdır. Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; alacak davalarında arabulucuya başvurulmasının TTK’nın 5/A maddesi uyarınca dava şartı olduğuna dair ilk derece mahkemesinin değerlendirmesi isabetli ise de; davacının, iş bu davayı açmadan önce arabulucuya başvurduğu, arabulucunun katılımıyla düzenlenmiş olan anlaşmaya varılamadığına ilişkin 28.11.2018 tarihli tutanağın mevcut olduğu, mahkemece, arabuluculuk nihai tutanağının sunulması konusunda yukarıdaki yasal düzenleme uyarınca davacıya süre vermeden ret kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, arabulucuya başvurulmuş olmasına dair dava şartının somut olayda yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince dava şartlarına aykırı karar verildiği anlaşılmakla, HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 17/07/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.