Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1402 E. 2021/1243 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1402
KARAR NO: 2021/1243
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2019
NUMARASI: 2017/632 Esas – 2019/424 Karar
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
Taraflar arasında görülen ipoteğin fekki davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı banka tarafından dava dışı … Ltd Şti lehine kredi kullandırıldığını, davacının da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak kredi sözleşmesine imza attığı iddia edilerek kredi borcunun asıl borçlu tarafından ödenmemesi üzerine Bakırköy … Noterliğinin 30/03/2016 … ve … yevmiye nolu ihtarnamelerinin gönderilmesi neticesinde kredi sözleşmesinden ve borçtan haberdar olduğunu, davacının ne borçlu şirket ne de banka ile herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadığını, kredi borcuna kefaletinin yada ipoteğinin bulunmadığını, davalı banka tarafından davacıya ait … plakalı araç üzerine rehin sözleşmesine istinaden rehin konulduğunu, davacının kat ihtarnamelerinin kendisine tebliğinden sonra Bursa … Noterliğinin 04/04/2016 tarih … yevmiye nolu ve 06/04/2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnameleri ile cevap verdiğini, kredi sözleşmesindeki kefaleti, rehin sözleşmesini, borcu ve ferilerini kabul etmediklerini, kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, davacının aracı üzerine konulan rehnin kaldırılmasını, her türlü maddi ve manevi tazminat talep hakkını saklı tuttaklarını, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; yetki itirazlarının bulunduğunu, yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava dışı borçlu şirket davalı bankanın Kocasinan- Bahçelievler/ İstanbul şubesinden ( Alemdar/Kocaeli şubesi müşterilerinden iken 27/01/2016 tarihinde Kocasinan – Bahçelievler / İstanbul Şubesine devrolunduğundan) takip edildiğini, dolayısıyla yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, esasa ilişkin olarak da dava dışı şirketin borcu nedeniyle davacı ile yapılan Taşıt Rehni Sözleşmesi nedeniyle rehin borçlusu sıfatıyla adına kayıtlı … plakalı araç üzerine rehin tesis edildiğini, Bakırköy … Noterliğinin 30/03/2016 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesinin davacıya gönderildiğini, dava dışı asıl borçlu şirket hakkında da İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, borçlu şirket tarafından davacı …’in imzaladığı rehin sözleşmesi belgesinin e-mail ile davalı bankaya gönderilmiş olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava hukuki nitelik itibariyle dava dışı asıl borçlu şirketin davacı bankadan kullandığı kredi için davalının … plakalı aracına konan rehnin kaldırılması talebi ile açılmış olan dava olup, banka şubesine yazılan müzekkere cevabında müşterisi … Ltd. Şti.nin şubelerine gönderilen kredi dosyasında …’e ait taşıt rehin sözleşmesinin aslına rastlanamadığı beyan edilmiş olup … ltd. Şti.ne ait ticaret sicil kayıtları celp edildiğinde …’in şirket ile ilgisi bulunduğuna dair delil elde edilememiştir. 6750 sayılı ticari işlemlerde Taşınır Rehni Kanunu taşınır kurulması için rehin sözleşmesi yapılması gerekli olup bu sözleşmenin yazılı olarak hazırlanabileceği gibi elektronik ortamda da hazırlanabilir. Yazılı olarak hazırlanan sözleşmenin rehinli taşınabilir sicili nezdinde imzalanması veya taraf imzalarının noterce onaylanması gerekmektedir. Elektronik ortamda hazırlanan rehin sözleşmeleri ise güvenli elektronik imza ile imzalanır. Söz konusu rehin sözleşmelerinin tarafların açık irade beyanlarını içermesi gerektiği, geçerlilik şartı olarak belirtilmekteidir. Davacının davalı banka ile aralarında bu hususları içeren geçerli rehin sözleşmesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne davacı adına kayıtlı … plakalı araç üzerindeki hacizin kaldırılması gerektiği, …” gerekçesiyle, davacı adına kayıtlı … plakalı araç üzerindeki davalının koymuş olduğu rehnin kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Dava dışı borçlu firmaya kullandırılan krediye teminat olarak taşıt teminatları alındığını, alınan taşıt rehin sözleşmelerinin firma yetkilisinin zamanının kısıtlı olması nedeniyle e-mail yolu ile talep edildiğini, taşıt rehin sözleşmelerinin e-mail ortamında temin edilmesinin akabinde araç sahibi firma yetkilisinin şubeye gelerek rehin sözleşmesi asıllarını imzaladığını, firmanın teminatında bulunan mevcut taşıtlar için de aynı yöntemin uygulandığını, iş bu davaya konu rehinli araca ilişkin rehin sözleşmesinin de e-mail ortamında imzalandığını ancak sürekli olarak şube tarafından hatırlatılmasına rağmen imzalanan rehin sözleşmesinin aslının gönderilmediğini, Motorlu taşıt üzerinde rehin tesis edilmesini sağlayan rehin sözleşmesinin geçerliliğinin şekle tabi olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştin.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı asıl borçlunun imzalamış olduğu kredi sözleşmesi kapsamında verildiği söylenilen rehnin fekki davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Bankası A.Ş., borçlunun … olduğu, 250.000,00 TL asıl alacak, 2.732,88 TL işlemiş faiz, 750,00 TL komisyon, 81,60 TL ihtiyati haciz masrafı, 400,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere 253.964,48 TL asıl alacak tutarının takibe konu edildiği, takip sebebi olarak İstanbul 5.ATM’nin 2016/653 D.İŞ sayılı 27.04.2016 tarihli ihtiyati haciz kararının gösterildiği, söz konusu ihtiyati haciz kararının da 01.04.2016 vade tarihli 250.000,00 TL tutarlı bonoya ilişkin olarak verildiği görülmektedir. Dosya içerisindeki bahsi geçen bononun sureti incelendiği, düzenleme tarihinin 08.08.2014, muhatabın … Bankası A.Ş., keşidecesinin … Şirketi olduğu, senet bedelinin 250.00,00 TL olduğu görülmüştür. Dosyanın incelenmesinde, 15.01.2014 tarihli 8486 sayılı Türkiye Ticaret Sİcil Gazetesinde görüleceği üzere eski ünvanı … Şti. Olan … Otomotivin hisselerinin devre konu olduğu ve …’in kendisine ait 800 adet hisseyi …’a devrettiği ve böylece şirketin tek kişilik limited şirket halinde geldiğinin belirtildiği görülmüştür. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 18.09.2018 tarihli belgesinin incelenmesinde … Şti.’yi münferiden temsile yetkili kişinin … olduğu, …’un 20.03.2018 tarihinde göreve başladığı bildirilmiştir. Davaya esas İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklının …, borçlunun … olduğu, 23.209,22 TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere toplamda 28.695,74 TL alacak için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip sebebi olarak …. , …., … Nolu kredi kartı üyelik sözleşmeleri, ihtarname ve hesap özetinin gösterildiği anlaşılmaktadır. İstanbul 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/381 Esas 2012/970 Karar sayılı 06.06.2012 tarihli kararı incelendiği, davacı temlik alanın … A.Ş., davalının … olduğu, davacı dava dilekçesinde, taraflar arasındaki kredi kartı üyelik sözleşmesine istinaden kat ihtarnamesinin karşı tarafa tebliğ edildiği, itiraz etmediği sebepleriyle davalı beyanında davanın reddini talep etmekle, dosya kapsamında bilirkişi inceleme yapılmış ve davalının kredi kartı ile yaptığı harcamalar ile davacı bankaya borçlu bulunduğu sebebiyle davanın kısmen kabulüne, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra takip dosyasında 28.599,39 TL alacak üzerinden itirazın kaldırılmasına,18.473,31 TL asıl alacağa Merkez Bankasınca 3 ayda bir yayınlanan gecikme faizinin ve %5 oranında BSMV uygulanmak üzerene devamına karar verilmiştir. Dosya içerisindeki Bakırköy …Noterliğine ait … yevmiye nolu kat ihtarnamesinin incelenmesinde, keşidecinin … Bankası, … Şti. …, … Şti, … oldukları, ihtarname konusunun 15.08.2014 tarih ve 1 sayılı kredi sözleşmesi ile … lehine açılmış ve kullandırılan kredilerin oluşturduğu, diğer muhataplarınsa müteselsil kefil ipotek borçlusu oldukları bildirildiği, 08.08.2014 tarihi itibariyle 261.983,87 TL borç bulunduğunun bildirildiği, yine Bakırköy …Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile keşidecinin … Bankası A.Ş.tarafından az yukarıda bahsi geçen muhataplara 30.03.2016 tarihi itibariyle kat edilen toplam alacağın 261.983,87 TL tutarında olduğunun bildirildiği, Bursa …Noterliği’nin 04.04.2016 tarihli ihtarnamesinin incelenmesinde, … tarafından … Bankası A.Ş.’ye gönderildiği, Bakırköy …Noterliğinin 30.04.2016 tarihli … ihtarına karşı cevap dilekçesi mahiyetinde olduğu, söz konusu ihtarnamede …’in banka nezdinde veya herhangi bir şube nezdinde kefalet, ipoteği ve rehni bulunmadığı gibi herhangi bir borcu olmadığının da belirtildiği görülmüştür. Bursa …Noterliğinin 06.04.2016 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesinin incelenmesinde; … tarafından … Bankası A.Ş.’ye gönderildiği, Bakırköy …Noterliği’nin 30.03.2016 tarih … yevmiye nolu ihtarına karşı cevap niteliğinde olduğu, …’e ait … plakalı araç üzerindeki rehnin kaldırılması ve taraflarına borç bulunmadığına ilişkin yazı verilmesi hususunun bildirildiği görülmüştür. Bahçelievler İlçe Emniyet Müdürlüğünün mahkemeye göndermiş olduğu 28.03.2018 tarihli cevabı yazısında …’e ait … plakalı … markalı aracın üzerinde … Bankası tarafından 16.12.2014 tarihinde eklenmiş olmakla rehin bulunduğu bilgilerinin yer aldığı görülmektedir. … Bankası A.Ş.’nin 12.03.2018 havale tarihli cevabı yazısının incelenmesinde, yazının ekinde ” Taşıt Rehin Sözleşmesi ” isimli belgenin olduğu, taşıt rehin sözleşmesinin 08.08.2014 tarih ve 2014/64 sayılı genel kredi sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası olduğunu, rehin verenin …( … yetkilisi ) olarak görüldüğü ,rehin konusu aracın ruhsat tarihinin 04.12.2013, plakasının … markasının … olduğu, aracın 278.00,00 TL üzerinden … Bankası A.Ş. Alemder -Kocaeli Şubesine fekki bankadan bildirileceği kadar süresiz olarak rehin edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 08.08.2014 tarih ve 2014/64 sayılı genel kredi sözleşmesine ilişkin olduğu söylenilen kredi nedeniyle taşıt üzerine tesis edilen rehnin davacı açısından bir bağlayıcılığının bulunup bulunmadığı ve bağlamda bahsi geçen kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olduğu iddia edilen … Şirketinin borcunun teminatı oluşturup oluşturmayacağı noktalarında toplanmaktadır. Dosya içerisinde bahsi geçen kredi sözleşmesinin sadece ilk sayfasının fotokopisi yer almakla yani tüm sözleşme bulunmamakla birlikte, kredi sözleşmesinin hangi tarihte yapılmış olduğu da anlaşılmamaktadır. Davacı banka 2014 yılında akdedilen kredi sözleşmesi nedeniyle borcun ödenmemesi üzerine farklı iki tarihte hesabı kat ederek davalı şirkete ihtarname göndermiş, ihtarnamelerde ise davalının sözleşme kapsamında diğer bazı muhataplarla birlikte ”müşterek borçlu müteselsil kefil ipotek borçlusu” sıfatıyla borçtan sorumlu olduğu belirtilmekle davaya esas rehin sözleşmesine konu aracın bahsi geçen kredinin teminatını teşkil ettiğine dair bir bilgi ihtarnamelerde yer almamaktadır. Davacı vekili şirketin asıl borçlusu ile müvekkili arasında herhangi bir temsil ilişkisi bulunmadığını, kredi borçlusu şirket yetkilisinin şirketin mülkiyetinde olmayan araca ilişkin rehin sözleşmesini mail yoluyla bankaya göndermesi üzerine banka tarafından haksız şekilde bahsi geçen sözleşmeye itibar edilerek müvekkilinin sorumluluk altına sokulduğunu ileri sürmüş ve davanın reddini talep etmiştir. Davalı vekili, şirket yetkilisi tarafından kendilerine mail yoluyla gönderilen rehin sözleşmesi üzerine davacının hukuki sorumluluğunun doğduğunu dolayısıyla rehin sözleşmesinin dayanağının bulunduğunu iddia etmektedir. Dosya içerisindeki rehin sözleşmesinin suretinin incelenmesinde, 08.08.2014 tarih ve 2014\64 sayılı genel kredi sözleşmesi kapsamında yapıldığı, müşteri ibaresinin altına imza ve kaşe vurulmamış olduğu , …’in rehin veren sıfatı ile isim ve imzasının yer aldığı görülmektedir. Ancak rehin sözleşmesi herhangi bir tarih ihtiva etmemektedir. Davalı banka tarafından Trafik Şube Müdürlüğüne yazılan ve kredi kullanan davalı şirketin borcuna teminat olarak davacıya ait aracın rehin alındığı belirtilerek rehin şerhinin işlenmesi yönünde sicili haberdar eden nitelikte yazısı üzerine gönderilen Bahçelievler İlçe Emniyet Müdürlüğünün 28.03.2018 tarihli cevabı yazısı mevcuttur. … Bankası A.Ş.’nin 12.03.2018 havale tarihli cevabı yazısı kapsamında gönderilen ”Taşıt Rehin Sözleşmesi ” isimli belgede açıkça sözleşmenin, 08.08.2014 tarih ve 2014/64 sayılı genel kredi sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası olduğu hususu yazılıdır. Dolayısıyla aracın az yukarıda bahsi geçen kat ihtarlarına konu 08.08.2014 tarih ve 2014\64 sayılı kredi sözleşmesine istinaden rehin olarak verilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. TBK’nın 14/2. maddesi uyarınca ”Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış, telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla fax veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer. Somut olayda davalı, taraflar arasında mail gönderilmek suretiyle rehin sözleşmesinin kurulduğunu, davalının daha sonra banka şubesine gelerek sözleşme asıllarını imzaladığını ileri sürmekte davalı vekili ise dava konusu edilen rehin sözleşmesinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, bu şekilde bir sözleşmeden kat ihtarının müvekkiline tebliğ edilmesiyle haberlerinin olduğunu ileri sürmektedir. İlk derece mahkemesince davalı bankaya müzekkere yazılarak rehin sözleşmesinin aslı istenilmiş ancak banka az yukarıda bahsi geçtiği üzere 12.03.2018 tarihli cevabi yazısında taşıt rehin sözleşmesinin aslı bulunulmadığından fotokopisinin gönderildiğini belirtmiştir. Ancak ilk derece mahkemesinin bu husus üzerinde hiç durmadan eksik yargılamayla sonuca ulaştığı görülmüştür. Bahsi geçen bu husus uyuşmazlığın çözümünde önemli olmakla ilk derece mahkemesi tarafından, hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında sözleşmenin taranıp davacıya gönderilip gönderilmediği, davacının sözkonusu sözleşmeye mail yoluyla onay verip vermediği, konusunda izahat istenip gerekirse araştırma yapılmalıdır. Bu suretle, davaya konu edilen sözleşmenin e-posta adresi üzerinden teati edildiğine dair iddiayı açıklığa kavuşturduktan sonra, rehin sözleşmesinin davacı açısından bağlayıcı olup olmadığı hususundaki tereddüt tam olarak giderilmek suretiyle sonuca ulaşılmalıdır. Kaldı ki kabule göre de; ilk derece mahkemesince taşıt rehin sözleşmesinin yazılı olarak yapılması geçerlilik şartı olarak kabul edilmiştir. Ancak 4721 Sayılı TMK’nın Taşınır Rehni Başlıklı 940/2 maddesinde “Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabileceği, rehin kurulmasına ilişkin diğer hususların tüzükle belirleneceği” düzenleme altına alınmıştır. Şu halde somut olayda rehin sicile tescil edilmiş olduğundan ilk derece mahkemesince rehin sözleşmesinin yazılı olarak yapılmasının sözleşmenin geçerlilik şartı olduğunun kabulü hukuka aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca işin esası incelenmeden kararın kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.10.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.