Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1397 E. 2021/1323 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1397
KARAR NO: 2021/1323
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2018
NUMARASI: 2015/736 2018/1155
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda kararda yazılı gerekçelerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili …’nin, mülkiyeti dava dışı …, … ve … adına kayıtlı olup üzerinde ipotek hakkı bulunan Çankaya/ANKARA adresinde kain taşınmazların kiracısı olduğunu, müvekkili bankanın aynı zamanda dava dışı şirkete kullandırılan krediler nedeniyle alacaklı durumda bulunup, …, … ve …’ın işbu kredi de müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatını haiz olduğunu, kredi borçlusuna ait hesapların kat edildiğini ve tüm borçlular hakkında yasal takibe geçildiğini, …, … ve …’a olan kira borçlarının, müşterek borçlu/müteselsil kefaletleri nedeniyle kredi alacaklarına takas edildiğine dair ihtarname ile bildirimde bulunulduğunu, ihtarnamelere adı geçen kiralayanların herhangi bir itirazlarının olmadığını, müvekkili bankaya huzurdaki davalı …’ın alacaklısı olduğu Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından muhtıralar gönderildiğini, 07/04/2014 tarihinde gönderilen muhtırada, kiracı olarak ikamet etmekte oldukları dava dilekçesinde yer alan taşınmazlar hakkında … Bankasına olan ipotek borcundan dolayı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başlandığı, İİK’nın 150/b maddesi uyarınca tahakkuk eden tüm kira bedellerinin dosyaya yatırılmasının istendiğini, Haziran ayından sonra tahakkuk edecek kira bedellerinin kiralayanların aynı zamanda bankaya borçlu olmaları nedeniyle takas edildiğini ve borç sona erdiğinden kira bedellerinin icra müdürlüğüne ödenmeyeceğine dair cevap verildiği, bunun üzerine şahsi bir hak olan takas hakkının ipotek alacaklısına karşı ileri sürülemeyeceğinden bahisle, icra dosyasına ödenmediği takdirde kira bedellerinin haczi cihetine gidileceği hususunun ihtar edildiğini, muhtıranın Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/2869 E. sayılı dosvası ile şikayet konusu yapıldığını, mahkemece şikayetin reddine karar verildiğini, müvekkili bankanın takas hakkının geçerliliği ve borcun sona ermiş olduğunun tespiti için iş bu tespit davasını açma zorunluluğunun doğduğunu belirterek; takas hakkını kullanarak borcu sona eren müvekkili bankanın, davalı …’ın alacaklısı olduğu Antalya …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına kira bedelleri adı altında karara konu edilen muhtıranın gereğinin yerine getirilmesi halinde müvekkili bankanın telafisi güç zarara uğraması muhtemel olduğundan dava sonuçlanana kadar Antalya … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına ödeme yapılmaması yönünde tedbir kararı verilmesini, davalıya da borçlu olan …, … ve …’ın müvekkili bankadan olan kira ilişkisinden doğan alacaklarının, Beyoğlu … Noterliğinin 06 Haziran 2014 tarih ve …, … ve … yevmiye nolu ihtarnamelerinde ileri sürülen ve itiraz edilmeyen takas hakkına dayalı olarak sona erdiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; alacakların karşılıklı, aynı nitelikte, muaccel ve dava edilebilir olmasının takasın olumlu şartlarını oluşturduğunu, karşılıklılık şartının bu davada mevcut olmadığını, takasa konu edilmek istenen kira alacağı üzerinde davacının ve kiracılarının tasarruf hakkı bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafın dava dışı kiralayan şahıslardan olan şahsi alacaklarını, müvekkili bankanın ipotek hakkı kapsamında olan ayni nitelikteki alacağına takas olarak ileri sürmesinin hukuken mümkün olmadığını, şikayetin reddine ilişkin İcra Mahkemesi kararının Yargıtayca onandığını savunarak; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, dava dilekçesinde dava değeri gösterilmediğinden harç, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin dava dilekçesi ekinde sunulan kira sözleşmesinde yazılı kira bedeli esas alınarak re’sen belirlenecek dava değeri üzerinden takdiri ile davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olay değerlendirildiğinde davalı …A.O’ nun alacaklısı olduğu Antalya … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından davacı tarafa muhtıralar gönderildiği ve kira bedelinin kendilerine ödenmesinin istendiği, davacı tarafın bu talebe karşı takas mahsup hakkını kullandığından bahisle icra müdürlüğüne ödeme yapmayacağını bildirdiği, Antalya İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/719 Esas sayılı dava dosyasının gerekçesinde de belirtildiği gibi kiralayanlar ile davacı banka arasındaki kira ilişkinin şahsi hak niteliğinde olduğu, TMK’nın 863 maddesi gereği ipotekli taşınmazların ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başlanmasından itibaren işleyecek kira bedelleri ipotek hakkının kapsamında olduğu ve bu şekilde şahsi bir alacak olmaktan çıkıp ipotek kapsamında ayni bir hak haline geldiği, söz konusu kira bedelleri üzerindeki hakların ve tasarruf yetkisinin münhasıran ipotek alacaklısına ait olduğu, davacı bankanın takas hakkını davalı banka tarafından gönderilen ihtarnamelerden sonra kullandığı, ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin icra takibi sonrası davacı tarafa gönderilen ihtarnameler değerlendirildiğinde TMK’nın 863/2 maddesinde düzenlenen ‘Rehin hakkı, kiracılara karşı ancak cebrî icra yoluyla takibin kendilerine bildirilmesi veya iflâs kararının ilânından sonra ileri sürülebilir.’ hükmü gereğince kira bedelinin artık ipotek kapsamına girmesi nedeniyle kira bedellerinin davalı bankaya ait olduğu, alacak veya borçların üçüncü şahıslara ait olması halinde ise takasın mümkün olamayacağı, bu suretle davacının davasının sübut bulmadığı kanaati hasıl olmakla…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Takas hakkının kullanılması ile taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisinin takasa konu miktarının sona erdiğini, dava dilekçesinde de söz ettikleri üzere takas hakkının ileri sürüldüğü tarihte kredi borçluları …, … ve …’tan olan müvekkili banka kredi alacağının muaccel olduğunu, takasın olumlu şartlarının oluştuğunu, takas hakkının olumsuz şartları itibariyle de dava konusu ihtilafta yasal şartların müvekkili banka hakları itibariyle yerine getirildiğine dair hususların ilk derece mahkemesince değerlendirilmeksizin karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, İlk derece mahkemesince dava konusu ihtilafta takas ve mahsup hakkına ilişkin olarak ileri sürdükleri hususlara itibar edilmeksizin, ipotek hakkı ve ipotek hakkından kaynaklanan kira bedelleri ile sınırlı ve dar bir şekilde yorum ve değerlendirme yapılarak karar verildiğini, Kira alacağının takasının mümkün olmadığı şeklinde emredici bir hüküm bulunmadığını, ilk derece mahkemesi gerekçesinde Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesi 2014/719 E. sayılı dosyası kapsamında verilen karardan bahisle usul ve yasaya uygun olmayan bir şekilde davanın reddine karar verdiğini, İlk derece mahkemesince dava konusu ihitilafın çözümünde ipotek takibinin ne zaman yapıldığına, kira bedellerine ilişkin tespitin ne zaman yapıldığına ve talebin icra dosyasına ne zaman sunulduğuna dair ayrıca araştırma yapılmaksızın karar verildiğini, Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda açıkça yer verilen tespit ve değerlendirmeler nazara alınmaksızın, sınırlı inceleme sonucu oluşan kanaat doğrultusunda davanın reddine karar verilmesinin hak ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmadığını, bu itibarla dahi eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı kararın kaldırılması gerektiğini, bilirkişi raporunda yer verilen tespit ve değerlendirmelerin dava konusu ihtilafta ileri sürdükleri hususların yasal dayanağının izah edilmesi bakımından hukuki önem arz etmesine rağmen ilk derece mahkemesince bu değerlendirmelere itibar edilmediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, HMK’nın 106.maddesi uyarınca açılmış bir tespit davası olup, davacı banka ile olan kira sözleşmesi uyarınca kiralayan ve aynı zamanda yine davacı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında müteselsil kefil sıfatı bulunan dava dışı şahıslara ait taşınmazın davalı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe konu edilmesi neticesi davalı banka, takibin başlangıç tarihine kadar muaccel olan kira alacaklarının icra dosyasına yatırılması hususunda davacıya ihtar göndermiş, davacı taraf ise muaccel hale gelen kredi borcuna ilişkin olarak takas mahsup hakkının kullanılması neticesi davalının ipotekli takip kapsamında talep ettiği kira alacaklarının sona erdiğinin tespiti talebiyle eldeki istinafa konu davayı açmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının Beyoğlu … Noterliğinin 06/06/2014 tarihli …, …, … yevmiye nolu iddianameleri ile takas bildiriminde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında dosyaya kazandırılan 06/09/2017 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde ; davacı …’nin genel kredi sözleşmesi imzaladığı, dava dışı kişilerin söz konusu sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatlarının bulunduğu, davacı ile dava dışı kişiler arasında 01/06/2007 başlangıç tarihli iki adet kira sözleşmelerin olduğu, söz konusu sözleşmelerde davacının kiracı, dava dışı kişilerin kiraya veren sıfatlarına sahip oldukları görülmektedir. Her iki kira sözleşmesinin konusunun da boş büronun banka şubesi olarak kullanılmasına ilişkin olduğu; Antalya … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı …’nin kiracısı olduğu Çankaya Ankara adresindeki … blk … nolu bağımsız bölüm hakkında alacaklı … bankasına olan ipotek borcundan dolayı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başlandığı, …’nin söz konusu dosyadaki cevabi yazısında … ve … yapılmakta olan kira ödemelerinin bundan böyle dosyaya ödeneceği ancak …’ın kira alacağı üzerinde SGK başkanlığının haczi bulunduğundan bu borçlu yönünden gönderilen muhtıraya itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Davacı banka kayıtlarında 02/05/2014 tarihi itibariyle genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan bakiye borç miktarı nakit olarak 9.722,504,09 TL, çek karnelerinden kaynaklı olarak da toplam kredi borcunun 30.420,00 TL olarak hesaplanmakla; davacı banka vekili 9.722.504,09 TL gayri nakdi kredi borcunun 6.130,00 TL lik kısmının nakde dönen teminat mektupları nedeniyle muaccel olduğunu ileri sürmektedir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi, davalı bankanın alacaklısı olduğu Antalya … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında davacı tarafa muhtıra gönderilerek kira bedelinin icra dosyasına ödenmesinin istendiği, davacının ise takas mahsup hakkın bulunduğundan ötürü ödeme yapmayacağını bildirdiği, dosya içerisindeki Antalya İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/7019 E sayılı dosyasının gerekçesinde belirlendiği üzere kira ilişkisinin şahsi niteliğinde bulunduğu ve ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başlanmasından itibaren işleyecek kira bedellerinin ayni bir hak haline geleceği, bu şekilde tahakkuk eden kira bedellerinin münhasıran ipotek alacaklısına ait olduğu, davacı bankanın takas hakkına davalı banka tarafından gönderilen ihtarnameden sonra kullandığı, dolayısıyla kira bedeli ipotek kapsamında girdiğinden davalı bankaya ait olmakla davacının takas hakkını kullanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı banka tarafından Ankara … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile …, …, …, … mirasçıları, …, …, …, …, … aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, 6.130,500,00 TL asıl alacağın ferileri ile birlikte takibe konu edildiği, dosya kapsamında borçlular tarafından sunulan bir itiraz dilekçesinin olmadığı tespit edilmiştir. …’nin kiracısı olduğu her iki bağımsız bölüme ilişkin kira sözleşmelerinin başlangıç tarihi 01/06/2007 , 01/07/2017 dir. İİK’nın 150/b maddesi; ”Rehin, kiraya verilmiş bir taşınmaz ise icra memuru, alacaklının talebi üzerine takibin kesinleşmesini beklemeden kiracıları da takipten haberdar eder ve işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesini emreder” hükmünü içermektedir. Buna göre ipotek konusu taşınmazdan elde edilen kira alacağı da ipotek kapsamında olup, kira parasının ipoteğe dayalı olarak yapılan takip dosyasına ödenmesi gerekmektedir. TMK’nın 863/1. maddesi uyarınca, kiraya verilmiş olan taşınmaz üzerindeki rehnin kapsamına, borçluya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlanmasından veya borçlunun iflasının ilanından başlayarak rehnin paraya çevrilmesi anına kadar işleyen kira bedelleri de dahildir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında, “Rehinli taşınmaz malikinin henüz muaccel olmamış kira bedelleri üzerinde yaptığı hukuki işlemler ile diğer alacaklılar tarafından koydurulan hacizler, kira alacaklarının muaccel olmalarından önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlamış olan rehinli alacaklılara karşı geçerli değildir.” hükmü yer almaktadır. TBK’nın 139. maddesinde, “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Takas, tek taraflı, şekle bağlı olmayan ve karşı tarafa varması gerekli bir irade beyanıyla kullanılır. Takasın olumlu şartlarından olan alacağın karşılıklı olmasını, tarafların birbirine karşı aynı zamanda hem alacaklı hem de borçlu olmasını gerektirir. Alacaklı ile borçlu arasında karşılık ilişkisi mevcut değil ise, yani aynı anda karşılıklı olarak alacaklılık ve borçluluk durumu söz konusu değil ise, takas beyanının ileri sürülmesi de mümkün olmayacaktır (EREN, Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, İstanbul 2003, s. 1226). Bu hukuki açıklamalara göre somut olayda; davalı yanın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişmiş olması nedeniyle rehinli taşınmazın kira gelirlerinin de rehnin kapsamında olduğu, davalı yanca ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takibin başlangıç tarihinden sonra muaccel olacak kira bedelleri açısından sözkonusu kira bedellerinin icra dosyasına yatırılmasının istenmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, rehin hakkı kapsamında davalının tasarrufuna geçen kira alacakları nedeniyle, davacının kendi kredi alacağını gerekçe göstererek takas hakkını kullanmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Yani, davanın tarafları arasında alacaklılık ve borçluluk ilişkisi bulunmamakla davalı tarafça kira bedellerinin artık icra dosyasına yatırılmasının ihtaren bildirilmesinin ardından davacının ipotekli taşınmaz maliklerinin kredi borcundan kaynaklı olarak muaccel olan alacaktan ötürü davalıya karşı takas defini ileri sürmesinin hukuken geçerli bir sonucu bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle ve ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde gösterilen nedenlerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.