Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1396 E. 2019/1131 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1396
KARAR NO : 2019/1131
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1204 Esas
KARAR TARİHİ: 03/05/2019
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)- İ. Tedbir.
Davacı tarafça açılan yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ile iptali istemli açılan dava içinde talep edilen ihtiyati tedbirin reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in davalı şirketin %9 oranında ve toplam itibariyle 3.600.000,00 TL hissesine sahip pay sahiplerinden biri olduğunu, davalı şirket nezdinde Yönetim Kurulu tarafından 22.12.2014 tarihinde yapılan toplantıda alınan 17 nolu karar ile “6552 sayılı Kanunun 74. maddesine göre ortaklardan 53.035.036,00-TL alacağın silinmesine ve bu işlemin tamamlanması için %3 verginin 31.12.2014 tarihine kadar vergi dairesine yatırılmasına” şeklinde karar alındığını, bu kararın açıkça şirketin mal varlığının korunması ilkesini ihlal ettiğini belirterek, davalı şirket ile ilgili olarak alınan 22.12.2014 tarih ve 17 sayılı Yönetim Kurulu kararının mutlak butlanla yokluğunun tespiti ve/veya iptaline; dava konusu kararın TTK’nın 449. maddesi gereğince icrasının geri bırakılmasına, dava konusu kararın TTK ve HMK kapsamında icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı şirket yönetiminin özen ve sadakat yükümlülüklerine açıkça aykırı zararlandırıcı eylemlerinin diğer ortakların ve müvekkilinin büyük mağduriyetlere uğramasına sebebiyet verdiği, ayrıca dava dışı üçüncü kişilere zarar verme kastıyla temsil etmeye de devam edildiği iddiasıyla HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla tedbiren kısıtlanmasına veya davalı şirkete geçici olarak şirket yönetim kuruluna yönetim ve denetim kayyumu atanmasına, davalı şirket nezdinde gerçekleştirilen zararlandırıcı eylemler ile davalı şirketin mal varlığının her geçen gün azaldığı ve davalı şirket mal varlığının aktifinde ciddi eksilmeler yaşandığı iddiasıyla davalı şirketin ve dolayısıyla müvekkilinin dava dışı kişilerin zararlandırıcı eylemleri ile daha da fazla zarara uğramasının önüne geçmek maksadıyla davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile kira gelirleri de dahil olmak üzere üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına, banka hesapları, teminatlar, hisse senetleri ve benzeri tür emval teminatsız ve süresiz olarak tedbir uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 03.05.2019 tarihli ara kararla: “…Somut olayda; davanın niteliği gereği bu aşamada davalı şirketin yönetim organının bulunması, şirkette yönetim organı boşluğu bulunmaması, kanunda bir ticaret şirketine kayyım atanmasının sıkı şart ve gerekliliklerinin bulunması, şirketin organsız kalması ve şirket yönetiminin başka bir yoldan sağlanamaması durumunun somut olayda gerçekleşmemiş olması, davanın yönetim kurulu kararının butlanı davası niteliğinde bulunması ve mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceğine veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağına yönelik olarak mahkememizde bir kanaat oluşmaması, yaklaşık ispatın davalı şirkete kayyım atanmasını isteyen davacı tarafça bu aşamada gerçekleştirilmemiş olması nedenleriyle; davalı şirkete kayyım atanması ancak esas hakkında yapılacak yargılama sonucunda mümkün olabileceğinden ve ihtiyati tedbir kararı davanın esasını çözer mahiyette olamayacağından davacı tarafın davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talebinin reddine,Davanın konusu genel kurul kararının butlanına ilişkin olduğundan, davacının davalı şirkete denetim kayyımı atanması talebi davanın konusunu teşkil etmediğinde, yukarıda detaylarıyla belirtildiği üzere HMK’nun 389. maddesine göre ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden, uyuşmazlık konusu dışında bulunan ve HMK 389 ve TTK 449 koşullarını taşımayan davalı şirkete denetim kayyımı atanması talebinin de reddine,Ayrıca, HMK’nun 389. maddesi uyarınca dava konusu olmayan; davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile kira gelirleri de dahil olmak üzere 3. kişilerdeki hak ve alacakları, banka hesapları, teminatlar, hisse senetleri ve benzeri tür emval üzerinde tedbir kararı verilemeyeceğinden bu yöndeki ihtiyati tedbir talebinin de yasal koşulları oluşmadığı…” gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin görevleri boyunca özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı ve kusurlu eylemleri nedeniyle müvekkilinin ve hissedarı olduğu davalı şirketin büyük zararlara uğradığının sabit olduğunu, dosyada mevcut deliller ve daha evvel alınan bilirkişi raporları ile mahkeme kararları göz önüne alındığında HMK’nın 389. maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, İlk derece mahkemesinin haksız ve hukuka aykırı kararının aksine, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin kusurlu yönetimleri neticesinde davalı şirket organlarının işlevsiz kaldığı ortada olduğundan, kayyum talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Şirketin her yıl olduğu gibi 2018 yılı olağan genel kurul toplantısı öncesinde de hissedarlara şirketin mali durumu ile bilgi verilmediğinden, boş ve fiktif bilançolar ile ortaklar oyalanarak, müvekkili dahil hissedarların bilgi alma veminceleme hakkı engellendiğinden, şirketin 2018 yılı olağan genel kurul toplantısının yapılamadığını ve yeni dönem için yönetim kurulu seçilemediğini, Davalı şirketin öz kaynaklarının dava konusu yönetim kurulu kararı ve başkaca işlemlerle bir kısım yönetim kurulu üyelerine aktarıldığı, yönetim kurulu üyelerine haksız şekilde aktarılan milyonlarca lira sebebiyle davalı şirketin kaynak bulamadığı ve bu sebeple de tamir ve bakımları yapılmadığından AVM’nin viran durumda olduğunun 2018 yılı olağan genel kurul toplantısında bizzat şirket yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi tarafından ikrar edildiğini, Kanunda tedbir kararı verilebileceği hallerde, işin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine dair karar tesis edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, İstinaf başvuru talebinin kabulüyle, duruşmalı şekilde yapılacak istinaf incelemesi neticesinde ilk derece mahkemesinin haksız ve hukuka aykırı 03.05.2019 tarihli ihtiyati tedbirin reddine dair kararının kaldırılmasına, davalı şirket ile ilgili olarak alınan “22.12.2014 Tarih ve 17 sayılı” Yönetim Kurulu kararlarının TTK m.449 hükmü gereğince icrasının geri bırakılmasına, davalı şirket yönetiminin özen ve sadakat yükümlülüklerine açıkça aykırı zararlandırıcı eylemlerinin diğer ortakların ve müvekkilinin büyük mağduriyetlere uğramasına sebebiyet verdiği gibi, ayrıca dava dışı üçüncü kişilere zarar verme kastıyla temsil etmeye de halen devam edildiği dikkate alınarak, HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince, davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla tedbiren kısıtlanmasına veya davalı şirkete geçici olarak şirket yönetim kuruluna yönetim ve denetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.Davacı yanca davalı şirket yönetim kurulunca alınan 22.12.2014 tarih 17 nolu yönetim kurulu kararının mutlak butlanla yokluğunun tespiti ve/veya iptali istemli açılan dava içinde, tedbiren kararın icrasının durdurulması, davalı şirket yönetim kurulunun yetkilerinin kısıtlanarak, şirkete yönetim ve denetim kayyımı atanması, davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile kira gelirleri de dahil olmak üzere üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati tedbir uygulanmasının talep edildiği, mahkemece talebin reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak incelenmiştir.İhtiyati tedbir, hukuksal niteliğinden dolayı uyuşmazlığı esastan çözmeyen geçici hukuki koruma olup, ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarar. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.HMK’nın 390/3. maddesinde, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünde kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda netice-i talep, davalı şirket yönetim kurulunca alınan 22.12.2014 tarih 17 nolu yönetim kurulu kararının mutlak butlanla yokluğunun tespiti ve/veya iptali istemine ilişkindir. Kararın icrasının durdurulmaması halinde telafi edilemez bir zararın oluşacağına dair bir olgu ispat edilmemiştir. Yukarıda yapılan yasa hükümleri ve davalı şirket yönetiminde boşluk ve organ eksikliği bulunmadığı da dikkate alındığında, davaya konu yönetim kurulu karar içeriği de gözetildiğinde, mahkeme karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12/09/2019