Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1368 E. 2021/1236 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1368
KARAR NO: 2021/1236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2019
NUMARASI: 2016/864 E. – 2019/157 K.
DAVANIN KONUSU:Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait iş makinesinin … nolu poliçe ile davalı … şirketi tarafından sigortalandığını, sigortalı makinesini … isimli kişiye kiralandığını ve kiracının kullanımında olan makinenin çalındığını, makinenin bedelinin 78.957,64 TL olduğunu, hırsızlık olayına ilişkin Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/226 esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, zararın tazmini için davalı … şirketine yaptığı başvuruya olumsuz cevap verildiğini ileri sürerek, 78.957,64 TL tazminatın rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren bankalarca uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu iş makinesinin müvekkili şirkete Leasing All Rısk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu ve bu poliçenin sigortalısının … A.Ş. olduğunu, tazminat talep etme hakkının da sigortalı … A.Ş.’ye ait olduğunu, davacının ancak sigortalının açık muvafakati ile davanın açabileceğini ve böyle bir muvafakat belgesinin bulunmadığından davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, TTK’nın 1420. maddesi uyarınca sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin iki yılda zaman aşımına uğrayacağını, makine kırılması sigortası genel şartlarının 22. maddesi ile hırsızlık sigortası genel şartlarının c.10 maddesi gereğince, sigorta mukavelesinden doğan bütün taleplerin iki yıldazamanaşımına uğrayacağını, rizikonun 01.04.2014 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, makinenin 22.09.2011-2015 tarihleri arasında sigorta örtüsü altına alındığını, poliçenin “Sigortanın Konusu” başlığını taşıyan maddesinde belirtildiği üzere poliçe ile makinenin makine kırılması, elektronik cihaz, yangın, hırsızlık ve montaj sigortaları genel şartları kapsamında teminat altına alındığını, hasar nedeni ile yapılan başvuru sonrasında yapılan incelemede, sigortalı asfalt serme makinesinin Bingöl Belediyesinde kiralık olarak kullanıldığını ve belediyeye ait inşaat sahasında asfalt serme işi yaptığını, 01.04.2014 tarihinde park halinde bulunan makineye ait bazı parçaların alındığını, inşaat sahasında park halinde bulunan makinanın ekipmanlarının tel ile çevrili, bekçisi bulunan, kamera ile denetlenen inşaat sahasından şantiyeyi bilen ve makine parçalarının bekçi ve sürücünün bilgisi ve izniyle emniyeti suistimal sureti ile alındığını, olay günü görev yapan bekçinin olay nedeni ile gözaltına alındığını, makineyi alın kişinin tutuklandığının belirlendiğini, rizikonun emniyeti suistimal suretiyle gerçekleştiğini ve bu tür bir rizikonun teminat kapsamında bulunmadığını, talep edilen rizikonun fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyadaki bir diğer uyuşmazlık olarak davanın zamanaşımına uğradığı savunmasının tetkikinde; TMK’nun 5. maddesi delaletiyle TTK’nun 1. ve TBK’nun 72/1-son maddeleri gereğince uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasının somut olaya uygun olduğu, rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede TCK’nun belirlediği 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşıldığı, davacının dava tarihi itibariyle sigorta tazminatını talep edebileceğinin görüldüğü, Poliçe kapsamının yalnızca hırsızlık fiilini kapsadığı, iş makinesi ekipmanlarının hırsızlık fiili ile çalınmış olmayıp güveni kötüye kullanma suçunun işlediğinden bahisle davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığına dair savunmanın, poliçede yalnızca TCK’nun hırsızlık suçuna ilişkin maddesinin teminat kapsamında olduğuna dair kabulün TMK’nun 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralına uygun olmayacağından dinlenebilir olmadığı, nitekim davaya konu ceza yargılamasında Bingöl Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/226 esas, 2018/48 karar sayılı ilamında suçun ‘kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında hırsızlık’ olarak nitelendirildiği görülmekle bu bakımdan da suçun zaten hırsızlık olduğu anlaşılmakla gerçekleşen rizikonun poliçe teminatı dahilinde olduğu,Konusunda uzman bilirkişinin denetlenebilir ve hükme esas alınması mümkün kök ve ek raporlarında, tespit edilen miktar kadar davacının sigorta tazminatı almaya hakkı olduğunu anlaşılmakla temerrüt faizinin başlangıç tarihi bakımından, davacı tarafça daha önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulmayıp sigorta şirketine telefonla sözlü olarak başvuruda bulunulduğuna dair davacı vekilinin 7 nolu celse ara kararı gereğince 07.02.2019 tarihli beyan dilekçesi ibraz ettiği, sigorta şirketine daha önce yapılmış yazılı başvuru bulunmadığından temerrüdün en erken davanın açıldığı tarih itibarıyla gerçekleşmiş olduğu, davalı taraf tüzel kişi tacir olmakla birlikte poliçe konusunun da ticari işletmeyi ilgilendiren iş makinesi olması dolayısıyla davacı lehine avans faizine hükmedilmesinin yerinde olacağı…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 63.166,108 TL alacağın, 12/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tarafından vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulünün hatalı olduğunu, zeyilname ile davacının sigortalı olarak değil sigorta ettiren olarak poliçeye eklendiğini, poliçede sigortalının … Şirketi olduğunu, TTK’nın 1454. maddesi uyarınca sigorta sözleşmesinden doğan hakların sigortalıya ait olduğunu, aksine sözleşmenin olmaması halinde sigortalının sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebileceği ve onu dava edebileceğini, yasal düzenleme karşısında, sigorta etirenin sigortalının muvafakati olmadan dava ve talep hakkının olduğunun kabul edilemeyeceğini, davanın TTK’nın 1420. maddesinde belirlenen iki yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığını; ceza mahkemesi ilamında suçun hırsızlık olarak nitelendirilmesi nedeni ile rizikonun poliçe teminatında olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/226 E. 2018/43 K. sayılı olayın açıkta bırakılan eşyaya yönelik hırsızlık olarak değerlendirilmesine karşın sanıklar ile emtianın emanet edildiği bekçinin eyleminin emniyeti suistimal suçunu oluşturması nedeniyle rizikonun teminat harici olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı … şirketinin Leasing All Risks Sigorta Poliçesi kapsamında sigortaladığı emtianın çalınması nedeniyle sigorta tazminatı alacağının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süreleri içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamındaki poliçenin incelenmesinde; mülkiyeti dava dışı … A.Ş.’ye ait olup, davacıya finansal kiralama sözleşmesi ile kiralanan iş makinesinin 22.09.2011/2015 yılları arasında hırsızlık rizikosunu da kapsar şekilde sigorta örtüsü altına alındığı sabittir. Dosyada bulunan poliçe ve zeyilnamede davacı … ettiren olarak yer almış olup, sigortalının ise dava dışı … A.Ş. olduğu anlaşılmaktadır. Davacının, finansal kiralama sözleşmesi kapsamındaki ödemelerini yaparak aracın mülkiyetini Beşiktaş …Noterliğinin 24.03.2015 tarih ve … yevmiye numaralı iş makinesi satış sözleşmesi ile aldığı anlaşılmıştır. Satım sözleşmesinde, aracın satış tarihine kadar olan vergi, resim, harç ve ceza bedellerini satım tarihine kadar olanların satıcıya ait olduğu, bu tarihten sonrakilerin ise alıcı/davacıya ait olduğu belirlenmiştir. TTK’nın 1454. maddesinde başkasının lehine sigorta düzenlenmiş olup, sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine bir sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir. Üçüncü kişinin adının belirtildiği durumlarda tereddüt halinde, sigorta ettirenin, üçüncü kişinin temsilcisi olarak değil kendi adına fakat üçüncü kişi lehine hareket ettiği kabul edilir. Somut olayda, sigorta poliçesinde açıkça sigortalının poliçe tarihindeki maliki … A.Ş. olduğu açıktır. Sonradan mülkiyeti davacıya geçmiş olması davacıyı sigortalı haline getirmez. Bu nedenle, ilk derece mahkemesinin bu husus üzerinde durularak aracın mülkiyetinin devir edildiği de dikkate alınarak, sigorta tazminatının davacıya ödenmesi konusunda sigortalının muvafakatinin bulunup bulunmadığının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, tarafların sıfatına ilişkin bu eksiklik giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde kendisine iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.14.10.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.