Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1344 E. 2021/421 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1344
KARAR NO : 2021/421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2017
NUMARASI : 2014/834 E. – 2017/1103 K.
DAVANIN KONUSU :Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
Taraflar arasında görülen pay devrinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davalılar … ve …tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı dava dilekçesinde özetle; ortağı olduğu davalı şirketin 4708 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde kurulan yapı denetim şirketi olduğunu, davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde devam eden dava dosyasına gelen davalı savunmalarından, şirkette yasa dışı hisse devirlerinin olduğu ve ortaklık yapısının değiştiğini öğrendiğini, aynı duruşmada davalı tarafından verilen evraklarda, yasa dışı değişen ortaklık yapısı içindeki tanımadığı kişilerce bilgisi ve onayı dışında şirketin tasfiyesine karar verildiğini öğrendiğini, yapılan incelemede kanuna karşı hile yapılarak gerçekleştirilen hisse devirlerinden sonra tasfiye kararı alınarak 20.03.2013, 10.04.2013, 14.05.2013 ve 05.12.2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını tespit ettiğini, davalı Ölçü Yapı Denetim şirketi ortakları elektrik mühendisi … ile inşaat mühendisi U…u’nun hisselerini, mimarlık ve mühendislik meslekleri olmayan … Halil .’a devrettiğini, şirket payını devir alarak ortak olan davalıların mimar yada mühendis olmamaları nedeniyle 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ve Yapı Denetim Yönetmeliğine karşı hile yapılarak devir işleminin gerçekleştirildiğini, pay devriyle ortak olanların İTO kayıtlarının incelenmesinden, mühendislik konularını içeren inşaat, kimya, metal, makine, madencilik, otomotiv, elektrik konularında iştigal eden çok sayıda şirkette ortaklıklarının bulunduğunu, bu hususun Yapı Denetimi Yönetmeliğin12/c maddesi hükmüne aykırı olduğunu, yapı denetim şirketinin sicilinin, 4708 sayılı Kanun’un 7.maddesi gereğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca tutulduğunu, ortakların yönetmeliğin 12/c maddesi gereğince taahhütname verdiklerin, ancak devir alan kişilerin mimar veya mühendis olmamaları nedeniyle taahhütname veremeyeceklerinden yapı denetim şirketine ortak olamayacaklarını, Yasanın birinci maddesinde yapı denetim şirketlerine ancak mimar veya mühendislerin ortak olabileceklerinin düzenlendiğini, yönetmeliğin 3 ve 12. maddesinde de aynı hükümlerin bulunduğunu ileri sürerek, açık yasal düzenlemeye aykırı şekilde davalı … tarafından davalı …a Bakırköy 6. Noterliğinin 24.04.2013 tarih ve …. sayılı işlemiyle yapılan hisse devri ve temlik sözleşmesinin, …tarafından …ya Bakırköy 6. Noterliğinin 24.04.2013 tarih ve…sayılı işlemiyle yapılan hisse devri ve temlik sözleşmesinin ve … tarafından …a Kadıköy 27. Noterliğinin 25.04.2013 tarih ve …ayılı hisse devri ve temlik sözleşmesiyle yapılan devirlerin iptaline, yetkisiz ortaklar …arafından alınan 20.11.2013 tarih ve 2013 / 4 karar nolu tasfiyeye giriş kararının iptaline, yetkisiz kişiler veya bunların seçtiği müdür veya görevlilerce alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı, 18.02.2014 tarihli dilekçesiyle, davalı şirketteki payını devir eden ortaklara ve şirkete karşı dava açtığını mahkemece tensip zaptıyla birlikte payı devir alan …nın davaya dahil edilmesinin istenilmesi nedeniyle, bu kişilerinde davaya dahil edilmesini isteyerek, davalıların ortağı olduğu yapı denetim şirketine ortak olmak için gerekli koşulları taşımadığını ileri sürerek davaya dahil etmiştir.Davalılardan …m Ltd. Şti cevap dilekçesinde özetle; 26.10.2000 tarihinde kurulan şirketin 4708 sayılı Kanun ve yönetmeliği gereğince ilgili bakanlıkça verilen izin çerçevesinde yapı denetim hizmeti verdiğini, ancak şirketin faaliyetinin ihlal nedeniyle 5 kez durdurulduğunu, 4708 sayılı Kanunun 8.maddesine göre faaliyeti 3 defa durdurulan yapı denetim kuruluşunun denetim faaliyetine son verileceği ve izin belgesinin iptal edileceği, bu kapsamda 29.06.2011 tarihli 27979 sayılı resmi gazetede yayınlanan kararla izin belgesinin sürekli olarak iptal edildiğini, bu durumdaki şirketin ya tasfiye edilmesi yada yapı denetim faaliyeti dışında başka bir faaliyeti için iştigal mevzunu değiştirmesi gerektiğini, yapı denetim izni süresiz olarak iptal edilen şirketin artık 4708 sayılı Kanun ve yönetmelik hükümlerine göre, gözetme ve uygulama imkanının bulunmadığını, payı devir alan ortakların iptal kararını bilerek payları devir aldıklarını, şirketin bilanço ve öz kaynaklarının yüksek olması, vergi ve sigorta borçlarının bulunmaması ve bankalar nezdinde şirketin kredibilitesinin uygun olmasının ortaklara cazip geldiğinden, ortakların iştigal mevzuunu değiştirip yapı denetim dışında başka bir alanda faaliyet göstermek üzere hisseleri devir aldıklarını, devir alanların yapı denetim faaliyeti dışında işler yapmayı düşündüklerini, ancak iştigal konusu ile ilgili yatırım maliyetinin düşünülenden daha fazla çıkması nedeniyle şirketin tasfiyesine karar verdiklerini, davacının kendisinden habersiz şekilde hisse devri ve tasfiye kararlarının alındığı iddiasının doğru olmadığını, hisse devirleri ile ilgili yapılacak toplantıya davacının taahhütlü mektupla davet edildiğini, toplantıya çağrı ilanının Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesine rağmen davacının toplantıya katılmadığını, davacının şirkete karşı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/104 Esas sayılı dosyasında ortaklıktan çıkma davası açtığını, ortaklıktan çıkma davası açan bir ortağın ayrıca hisse devir ve tasfiye kararlarının iptaline ilişkin dava açmasının çelişkili olduğunu ve bu durumun iyi niyetle bağdaşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalılardan … cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin % 1 payını şirketin eski ortağı …’ndan satın aldığını, şirket işlerini yürüten eski hakim ortak…nun, şirket hisselerini, kendisini kandırarak ve şirketin içinde bulunduğu durumu gizleyerek devir ettiğini, kendisinin mühendis olmadığını, yapı denetim şirketi ortağı olabilmek için mimar ve mühendis olmak gerektiğini bilmediğini, bu durumu dava dilekçesini okuduğunda anladığını, şirket hisselerinin devredildiği diğer ortaklar …ve …n arkadaşları olduğunu, dosyaya davalı şirket adına verildiği belirtilen dilekçedeki bilgilerin gerçek olmadığını, tasfiye memuru veya şirket yetkilisi olarak böyle bir dilekçeden haberi olmadığını, kendisine imzalatılan belgeler içerisinde şirketin tasfiyesine ve tasfiye memuru olarak atanmasına ilişkin kararlar bulunduğunu, ancak kararları bilmeyerek ve istemeyerek imzalamış olabileceğini, … tarafından yanıltılarak payı devir aldığını ve şirkete tasfiye memuru olarak atandığını, görevin hukuki ve cezai sorumluluklarını öğrenince tasfiye memurluğundan istifa ettiğini, daha fazla zarara uğramamak için hukuka aykırı olarak bilgisi ve rızası dışında yapılmakta olan tasfiyenin mahkemece durdurulması gerektiğini, pay devri sırasında şirketin faaliyetlerinin ilgili bakanlıkça durdurulduğunu bilmediğini, şirket işlerinin idaresi için kayyım atanmasının zorunlu hale geldiğini savunarak, tasfiye sürecinin tedbiren durdurulmasına, şirkete tarafsız olabilecek kayyım atanmasını, bilgisi ve rızası dışında alınan ortaklar kurulu kararlarının iptaline karar verilmesi istemiştir. Davalılardan ….ı cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin % 24 oranındaki payını …ndan satın aldığını, kendisinin mühendis veya mimar olmadığını, yapı denetim şirketi ortağı olabilmek için mimar ve mühendis olmak gerektiğini bilmediğini, bu durumu dava dilekçesinden öğrendiğini, dava dilekçesiyle şirket aleyhine açılan davalardan, şirketin eski ortağı … tarafından kandırıldığını anladığını, şirket hisselerinin devredildiği diğer ortaklar … .ın arkadaşları olduğunu, davalı şirket adına verilen dilekçedeki bilgilerin gerçek olmadığını, bu dilekçeden diğer ortakları…nın da bilgisi olmadığını,…na güvenerek getirilen tüm belgeleri imzaladığını, imzalatılan belgeler içerisinde şirketin tasfiyesine ilişkin kararların bulunduğunu bilmeden imzaladığını, pay devri sırasında şirketin yapı denetim izninin bakanlıkça iptal edildiğini bilmediğini, daha fazla zarara uğramamak için hukuka aykırı olarak bilgisi ve rızası dışında yapılmakta olan tasfiyenin tedbiren durdurulması gerektiğini, müdür olarak atanan …nın şirketin yönetimi ve tasfiyesi konularında bilgi ve donanımının bulunmadığını, bu durumda şirket işlerinin idaresi için şirkete kayyım atanmasının en uygun çözüm olacağını savunarak, şirketin tasfiyesinin durdurularak şirkete bir kayyım atanmasına, bilgi ve rızası dışında alınan ortaklar kurulu kararlarının iptaline karar verilmesi talep etmiştir. Davalılardan …cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin % 50 payını …ndan devir aldığını, …’nun, şirket hisselerinin kendisini kandırarak ve şirketin içinde bulunduğu kötü ve çıkmaz durumu gizleyerek sattığını, kendisinin mühendis ve mimar olmadığını, yapı denetim şirketi hissedarı olmak için mühendis veya mimar olma şartından habersiz olduğunu, dava dilekçesinden şirketin eski ortağı … tarafından kandırıldığını anladığını, şirket hisselerinin devredildiği diğer ortaklar …lı’nın arkadaşları olduğunu, davalı şirket tarafından sunulan cevap dilekçesinin doğru olmadığını, dilekçeden diğer ortakları …ı’nın da bilgi sahibi olmadıklarını,…’na güvenerek önüne koyulan tüm yazıları imzaladığını, şirketin tasfiyesine ilişkin hiçbir şekilde kendisine bilgi verilmediğini, tasfiyeden dava dilekçesiyle haberdar olduğunu, güvene dayalı olarak kendisine imzalatılan belgeler içerisinde şirketin tasfiyesine ilişkin kararlar da olduğunu, kararları bilmeden imzalamış olabileceğini savunarak, tasfiyenin tedbiren durdurulmasına, şirketin tasfiye memurunun değiştirilerek şirkete kayyım atanmasına, bilgileri dışında alınan yönetim kurulu kararlarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan Mahir Babaoğlu, davaya cevap vermemiştir.
Davalılardan Uğur Ağaoğlu, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesinin kararında; “….Davalı firmanın 26.10.2000 tarihinde kurulduğu, meslek grubunun mimarlık ve mühendislik olduğu, iş konusunun ise proje ve yapı denetimi hizmeti olduğu, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamında çalışan yapı denetim firması niteliğinde kurulduğu anlaşılmıştır. 14.06.2010 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile bütün illerde yapıdenetim uygulaması yapılmasına karar verildiği, 4708 sayılı Kanun’da yapı denetim kuruluşunun ‘bakanlıktan aldığı izin belgesi ile münhasıra yapı denetim görevi yapan ortaklarının tamamının mimar ve mühendislerden oluşması gerektiği ‘düzenlemesi mevcuttur. Dolayısıyla mühendis veya mimar olmayan kişilerin yapıdenetim firmasında hissedar olması veya yapıdenetim firmalarında hisse satın almaları yasal olarak mümkün değildir. Ayrıca aynı kanunun 3.maddesinde ‘yapı denetim firmalarının denetim faaliyeti dışında başka hiçbir ticari faaliyette bulunamayacağı’ düzenlemesi de mevcuttur. Davalılardan …ı ‘nın mühendis veya mimar teknik eleman ehliyetli biri olmadıkları, yapıdenetim şirketi hissedarı olmak için mühendis ya da mimar olmak şartının bulunduğu yasal düzenlemeden haberlerinin olmadığını beyan ettikleri ve bu beyanlarına göre bu kişilerin yasal olarak yapıdenetim firması ortaığı olabilecek ehliyete haiz olmadıkları anlaşılmıştır. Şirketin ticari kayıtlarına göre; davalı şirketin genel kurulunda alınan kararla davalılar arasında yapılan pay devirlerinin onaylandığı ve şirket ortakları ile sermaye miktarlarının 2005 tarihinde değiştiği anlaşılmıştır. Davalı şirkette 12.07.2006 tarihinde yeniden pay devirleri yapıldığı görülmektedir. 18.03.2008 tarihinde yapılan pay devirleri ile birlikte şirketin ortakları ve sermaye miktarları şu şekilde düzenlenmiştir: 74 pay karşılığı 3.700 TL …lu’na , 1 pay karşılığı 50 TL …na, 25 pay karşılığı 1.250 TL ‘nin …a ait olmasına karar verildiği, şirketin 26.05.2010 tarihinde sermayesini 300.000 TL artırdığı, yeni şekli ile bu sermayenin 222.000 TL sinin …75.000 TL sinin …, 3.000 TL sinin … tarafından taahhüt edilmiştir. Dava konusu oluşturan pay devirleri incelendiğinde; şirket hissedarlarından …’nun şirkette mevcut 222.000 TL hissesinin 150.000 TL sini Bakırköy 6. Noterliğinde düzenlenen hisse devir ve temlik sözleşmesi ile …a devrettiği, …nun mevcut 222.000 TL hissesinin 72.000 TL sini Bakırköy 6. Noterliği’nde düzenlenen hisse devir ve temlik sözleşmesi ile …’ya devrettiği, şirket hissedarlarından …nun şirkette mevcut 3.000 TL hissesinin tamamını Kadıköy 27. Noterliğinde düzenlenen hisse devir ve temlik sözleşmesi ile …ya devrettiği, bu kişilerin hiç birinin ana sözleşme ve 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’nda belirtilen ortak olma niteliklerini taşımadıkları anlaşılmıştır. Şirketin paylarının mühendis olmayan ortaklara devrinden sonra, ortaklar kurulunun aldığı kararla, şirketin faaliyetine devam etmesinde fayda görülmediğinden tasfiye halinde girmesine, şirket müdürü ….nın tasfiyeye girinceye kadar müdür olarak yaptığı işlemlerden dolayı ibra edilmesine, tasfiye memuru olarak şirket müdürü …nın atanmasına karar verildiği ve sicil gazetesinde 13.03.2014 tarihinde yayınlandığı anlaşılmıştır. Davalı şirket yapı denetim şirketidir, şirketin amacı; ‘can ve mal güvenliğini teminen imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimi yapmak’ olarak ana sözleşmede düzenlenmiştir. Şirketin bu amacını gerçekleştirirken yapı denetimi ile ilgili yasaların emredici hükümlerine aynen uymak zorundadır, oysa dava konusu edilen pay devirlerinin devir alanlar açısından ilgili yasanın emredici hükümlerine ve ana sözleşmeye açıkça aykırı olduğu anlaşılmakla bu pay devirlerinin ve temliklerin iptaline karar vermek gerekmiştir. Pay devirlerinin iptali gereken ortaklarla şirketin ana sözleşmesinin amaç ve hükümlerine aykırı olarak faaliyet izninin durdurulması ve tasfiye kararı alınması kanunun emredici kurallarına aykırı olduğu için bu ortaklarla alınan tasfiye kararının hükümsüz olduğu ve hukuki sonuçlarını doğurmayacağı kanaatine varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı …Denetim Limited Şirketi hissedarlarından davalı…’nun şirkette mevcut 222.000,00 TL hissesinden 150.000,00 TL’sini davalı …adına yapmış olduğu Bakırköy 6. Noterliği’nin 24.04.2013 tarihli, …yevmiye sayılı hisse devri ve temlik sözleşmesinin iptaline; … Limited Şirketi hissedarlarından davalı …’nun şirkette mevcut 222.000,00 TL hissesinden 72.000,00 TL’sini diğer davalı … adına yapmış olduğu Bakırköy 6. Noterliğinin 24.04.2013 tarihli ve … yevmiye sayılı hisse devri ve temlik sözleşmesinin iptaline, …Denetim Limited Şirketi hissedarlarından davalı …’nun şirkette mevcut 3.000,00 TL hissesinin tamamını diğer davalı …dına yapmış olduğu Kadıköy 27. Noterliğinin 25.04.2013 tarihli ve … yevmiye sayılı hisse devri ve temlik sözleşmesinin iptaline davalı ortaklar … tarafından 20.11.2013 tarihli tasfiyeye giriş yönünde verilen kararın hükümsüz olduğunun tespiti nedeniyle iptaline, karar vermiştir.
Bu karara karşı davalı … ve davalı …vasisi Av…. istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı…vasisi Av…. istinaf başvuru dilekçesinde;
Davalının, dava konusu ihlal ve kanuna aykırılıklardan dava dilekçesi ile birlikte haberdar olduğunu, cevap dilekçesinde bu hususu bildirerek dilekçedeki talep edilen esasa ilişkin hususları kabul ettiğini, buna rağmen mahkemece… aleyhine fahiş miktarlarda yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, oysa …ın dava öncesinde ihlallerden haberdar olmaması nedeniyle davanın açılmasına sebep olmadığını, Yargıtay kararlarına göre davanın açılmasına neden olmayan taraf aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilemeyeceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin davalı yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde;Davalı şirketin 26.10.2000 tarihinde 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ve yönetmelik kapsamında kurularak ilgili bakanlıktan aldığı 84 nolu yapı denetim izin belgesiyle faaliyetine devam ederken, faaliyet iznini önce geçici olarak durdurulduğunu, daha sonra da süresiz olarak şirketin yapı denetim izin belgesinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından iptal edildiğini, buna ilişkin kararların 21.07.2008/28001, 26.07.2008/26948, 04.08.2008/26957, 14.05.2011/27934 ve 29.06.2011 tarihli 27979 Resmi Gazetelerde yayınlandığını, ortaklık hisselerini devralan ortakların, şirketin yapı denetim izin belgesinin iptal edildiğini bilerek devir aldıklarını, TTK’da limited şirketlerin kurucu ortakları ile payların devredilebileceği kişiler için her hangi özel bir şart aranmadığını, gerçek veya tüzel kişilerin limited şirket ortağı olabileceğini, TTK’ da pay devirlerinin iptaline ilişkin bir hüküm bulunmadığını, yasada sadece genel kurul iptaline ilişkin düzenlemeler bulunduğunu, davacının 2006 yılından bu yana çağrılı yapılan hiçbir toplantıya katılmadığını, hisse devirlerinin görüşülmesine ilişkin toplantıya davacının tahütlü mektupla davet edildiğini ve toplantıya çağrı ilanının ticaret sicil gazetesinin 10.04.2013 tarihli sayısında yayınlanmasına rağmen davacının toplantıya katılmadığını, davacının hisse devrinin görüşüldüğü 26.04.2013 tarihli toplantıya katılarak muhalefet şerhini yazdırmaması nedeniyle davanın süresinde açılmadığını, davacının ortaklıktan çıkma davası açması nedeniyle aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi için davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı Uygur istinaf başvuru dilekçesinde:Davalı şirketin 26.10.2000 tarihinde 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu ve yönetmelik kapsamında kurularak ilgili bakanlıktan aldığı 84 nolu yapı denetim izin belgesiyle faaliyetine devam ederken, faaliyet iznini önce geçici olarak durdurulduğunu daha sonra da daha sonra süresiz olarak şirketin yapı denetim izin belgesinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından iptal edildiğini, buna ilişkin kararların 21.07.2008/28001, 26.07.2008/26948, 04.08.2008/26957, 14.05.2011/27934 ve 29.06.2011 tarihli 27979 Resmi Gazetelerde yayınlandığını, ortaklık hisselerini devralan ortakların, şirketin yapı denetim izin belgesinin iptal edildiğini bilerek devir aldıklarını, TTK’da limited şirketlerin kurucu ortakları ile payların devredilebileceği kişiler için her hangi özel bir şart aranmadığını, gerçek veya tüzel kişilerin limited şirket ortağı olabileceğini, TTK’ da pay devirlerinin iptaline ilişkin bir hüküm bulunmadığını, yasada sadece genel kurul iptaline ilişkin düzenlemeler bulunduğunu, davacının 2006 yılından bu yana çağrılı yapılan hiçbir toplantıya katılmadığını, hisse devirlerinin görüşülmesine ilişkin toplantıya davacının tahütlü mektupla davet edildiğini ve toplantıya çağrı ilanının ticaret sicil gazetesinin 10.04.2013 tarihli sayısında yayınlanmasına rağmen davacının toplantıya katılmadığını, davacının hisse devrinin görüşüldüğü 26.04.2013 tarihli toplantıya katılarak muhalefet şerhini yazdırmaması nedeniyle davanın süresinde açılmadığını, davacının ortaklıktan çıkma davası açması nedeniyle aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi için davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, davacının ortağı olduğu özel yasaya tabi şirketin paylarının ortak olma niteliğine sahip olmayan davalılara yapılan pay devirlerinin iptali ile şirket yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu tespitine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanını kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar …arafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalılar …un istinaf başvurusunun incelenmesinde; ilk derece mahkemesinin hükmünün davalı …’na 16.01.2019 tarihinde, …na 08.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği dosyada bulunan tebligat mazbatalarından anlaşılmıştır. HMK’nın 345. maddesindeki iki haftalık istinaf süresi …yönünden 30.01.2019 Çarşamba günü, M… yönünden 22.02.2019 Cuma günü dolmuştur…. istinaf süresi geçtikten sonra 31.01.2019 tarihinde,… ise 25.02.2019 tarihinde harcını ödemek suretiyle istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Dosyada bulunan belgelere göre istinaf dilekçeleri mahkemeye sunularak harcının yatırıldığı ve tebligatların geçersizliğine ilişkin her hangi bir iddianın öne sürülmediği anlaşılmıştır. HMK’nın 346.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince davacı istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince HMK’nın 346.maddesi uyarınca işlem yapılmaksızın, dava dosyası dairemize gönderilmiştir.HMK’nın 346.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinin yasal süresi içinde verilmediğinin tespiti halinde ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar vermesi gerekir ise de ilk derece mahkemesi bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar vermeden dosyayı doğrudan istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine göndermesi halinde, HMK’nın 352/1.c. maddesi gereğince istinaf mahkemesince bu konuda karar verilmesi mümkündür.Açıklanan bu gerekçelerle, davalılar … tarafından istinaf süresi geçirildikten sonra istinaf kanun yoluna başvurduğundan, istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK’nın 346, 352 maddeleri uyarınca süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı …l’ın istinaf başvurusunun incelenmesinde, davalı tarafından istinaf harçları yatırılmadan ilk derece mahkemesi kararının adli yardım talepli olarak istinaf edildiği, adli yardım talebinin dairemizce 06.05.2019 tarihli ara kararla itiraz yolu açık olmak üzere reddedildiği adli yardım talebinin reddi kararına süresi içerisinde herhangi bir itiraz olmaması üzerine dava dosyasının davalı …l yönünden harçların tamamlanması için HMK’nın 344. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesine geri çevrildiği, ilk derece mahkemesince davalı vasisine harçların tamamlanması için muhtıra çıkarıldığı ancak muhtıraya rağmen harçların tamamlanmadığı, ilk derece mahkemesince bu konuda herhangi bir karar verilmeden dosyanın istinaf incelemesi için dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar muhtıra tebliğinden sonra HMK’nın 344. maddesi gereğince ilk derece mahkemesince …ın istinaf başvurusu yönünden karar verilmesi gerekli ise de, bu konuda dairemizce karar verilmesi de mümkündür. Bu açıklamalar ışığında davalı … tarafından HMK’nın 344. maddesi uyarınca tebliğ edilen muhtıraya rağmen nispi istinaf harcı yatırılmadığından HMK’nın 344. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalılar…un istinaf başvuruları yönünden;
1)Davalılar…nun süresinde olmayan istinaf başvurularının HMK’nın 346 ve 352/1.c maddeleri uyarınca reddine,
2) Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; peşin istinaf karar harçlarının, karar kesinleştiğine ve talep halinde davalılara iadesine,
3) Bu davalılar tarafından sarf edilen istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B-Davalı Selim Bal’ın istinaf başvurusu yönünden;
1)-HMK’nın 344 ve 352/1.ç. maddeleri uyarınca, davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına,
2-İstinaf başvurusu sırasında harç yatırılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 01.04.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.