Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1327 E. 2019/979 K. 17.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1327
KARAR NO : 2019/979
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2019
NUMARASI : 2019/166
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
Taraflar arasında görülen ortaklıktan çıkma veya çıkarılmaya ilişkin davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden … Hizmetleri Ltd. Şti.’nin yüzde 50 hissesinin müvekkili … Tanıtım Limited Şirketine, diğer yüzde 50 hissesinin ise davalıya ait olduğunu, her iki ortağın da münferit imza yetkisine sahip müdür konumunda olduğunu, her iki şirketin kurucusunun da … olduğunu, …’nin tali yatırımları olarak kurduğu şirketlerin yönetimini hissedar yaptığı gençlere bıraktığını, davalının, ilk etapta şirkette çalışan olarak işe başladığını daha sonra şirketin yüzde 50 hissedarı haline getirildiğini, şirketin sevk ve idaresinin davalıya bırakıldığını, davalının kendisine tanınan yetkileri kötüye kullanarak TTK m.613’te şirket ortakları için düzenlenen “Bağlılık Yükümlülüğü ve Rekabet Yasağı” ve TTK m. 626’da şirket müdürleri için düzenlenen “Özen ve Bağlılık Yükümü, Rekabet Yasağı”na dair düzenlemeleri ihlal ettiğini, davalının müdürü ve hissedarı olduğu … şirketi ile rekabet edecek faaliyetlerde bulunmak üzere … Reklam ve Pazarlama İletişimi Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi kurduğunu, müdürü ve hissedarı olduğu şirketin iş yaptığı müşterilerini kendi kurduğu … şirketine aktardığını, …şirketinin kendi bünyesinde yapabileceği veya piyasada daha düşük bedellerle yaptırabileceği prodüksiyon işlerini kendi şirketi olan …’a yüksek bedellerle yaptırdığını ve …’a yaptırılan birçok işi kendisi tarafından yönetilen müvekkili …şirketi tarafından hiç kâr olmaksızın müşterilere fatura ettiğini, …’nin çok sayıda müşterisini kendi şirketine aktardığını, şirket içerisinde genel adaba, iş disiplinine uygun olmayan hareket ve eylemlerde bulunduğunu, sadece son bir yılda çok sayıda çalışan sadece davalının davranışları, sebebiyle işten ayrıldığını veya çıkartıldığını, TTK’nın 630. maddesini, 613 ve 626. maddelerini ağır şekilde ihlal eden davalının yönetim hakkının ve yetkilerinin kaldırılmasını gerektiğini belirterek, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile dava sonuçlanana kadar davalının müdürlük yetkilerinin kaldırılmasına, bu talebin kabul edilmemesi durumunda davalının yönetim hak ve yetkilerinin sınırlandırılmasına, bu taleplerinin de kabul edilmemesi durumunda şirketin yönetim ve temsil yetkisine sahip bir kayyum atanmasına, davalının rekabet yasağına aykırı davrandığının tespit edilmesine, davalının rekabet yasağına aykırı faaliyetleri dolayısıyla müvekkil şirkete vermiş olduğu zararın tespiti ile şimdilik 25.000,00 TL’nin (HMK m. 107. gereğince tespit edilen miktara arttırılmak kaydıyla) azami faizi ile davalıdan tahsili ile şirkete ödenmesine, davalının haksız faaliyetleri dolayısıyla müvekkili şirketin mahrum kaldığı kârın tespiti ile şimdilik 15.000,00 TL’nin (HMK m. 107. gereğince tespit edilen miktara arttırılmak kaydıyla) azami faizi ile davalıdan tahsili ile şirkete ödenmesine, davalının müdürlükten azledilmesine, müdürlük görevi sebebiyle ve müdürlük görevi esnasında elde etmiş olduğu menfaatlerin tespit edilerek şimdilik 5.000,00 TL’nin (HMK m. 107. gereğince tespit edilen miktara arttırılmak kaydıyla) azami faizi ile davalıdan tahsili ile şirkete ödenmesine, davalının kendi menfaatine yapmış olduğu işlemlerin tespiti ile tespit edilen işlemlerden elde ettiği şahsi menfaatlerin şimdilik 5.000,00 TL’nin (HMK m. 107. gereğince tespit edilen miktara arttırılmak kaydıyla) azami faizi ile davalıdan tahsili ile şirkete ödenmesine, TTK m.640/3 gereğince davalının şirket ortaklığından çıkartılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin haklı sebeple ortaklıktan çıkarılabilmesinin, ancak genel kurul kararı ile mümkün olup genel kurul yapılmaksızın açılan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, Avukat .. sadece davacı ortağın talebi ile bu davayı açtığını, diğer ortağının görüşünü ve onayını almadığını, diğer taraftan müvekkilini oyalayarak şirket satışı için görüşmeler yaptığını, bu sebeplerle müvekkili tarafından şirket vekilliğinden azledildiğini, davacı … İletişim Tanıtım Ltd. Şti.’nin işbu davayı açma ehliyeti de olmadığından davanın reddi gerektiğini, ortaklıktan çıkarma davasının yerleşik Yargıtay içtihadı uyarınca yalnızca şirket tarafından açılabileceğini, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olma dava şartı bulunduğundan, tazminat talepleri bakımından dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, şirketin denetimini yapan…, …nin akrabası olduğunu, …’in hazırladığı raporun bütünüyle sadece ve sadece müvekkili …’i hedef alan bir rapor olduğunu, …Şirketinin 13.09.2012 tarihinde kurulduğunu, bu şirketin ana faaliyetinin video çekimleri olduğunu, … şirketinin ise bir reklam ajansı olduğunu, dolayısıyla … Şirketi ile … şirketinin rakip faaliyet içerisinde olmadığını, …’nin müşteri edinimine …’ın katkı sağladığını, …Araştırma ve Geliştirme Hizmetleri A.Ş.’nin de yine %65 … Tanıtım Ltd. Şti’nin, %35 oranında ise Müvekkilin ortak olduğu bir başka şirket olduğunu, bu şirket de …’nin rekabet yasağı olan firmalara hizmet verebilmesi için kurulduğunu, …i ve eşinin sahibi oldukları … Ltd. Şti.’nin ve … Yayıncılık Hizmetleri Ltd. Şti.’nin de reklam sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının bu şirketlere ortak olurken müvekkilinin onayını almadığını belirterek, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesi, davacının ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 02/04/2019 tarihli ara kararında; ”…TTK 630 maddesi dava açıldığında hangi tedbirlerin alınacağına dair bir düzenleme içermemektedir. Bu nedenle somut olayda 6100 sayılı HMK 389 vd. maddelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.”HMK’nun 389/1 maddesine göre ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.’ hükmü yer almaktadır. HMK 389 maddesi uyarınca dava konusu (uyuşmazlık konusu) hakkında tedbir kararı verilebilir. Ayrıca HMK’nun 390/3. maddesine göre ‘Tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.’ düzenlemesi yer almakta olup buna göre ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için tam bir ispat aranmaz, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delillerin varlığı yeterlidir. Somut olayda davacı tarafça davalının müdürlükten azli için haklı sebep olarak öne sürülen iddiaların doğruluğunun tespiti yönünde yargılama yapılması gerekmektedir. HMK 393. maddesindeki koşulun bu aşamada gerçekleşmediği… ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından, süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava dilekçesini tekrarla, dava dosyasına şirketin muhasebe evraklarının ve hazırlanan özel denetim raporunun sunulduğunu, sadece bu evraklar ve rapor incelendiğinde davalının müdürü ve hissedarı olduğu şirketin iş yaptığı müşterileri kendi kurduğu… şirketine aktardığının, … şirketinin kendi bünyesinde yapabileceği veya piyasada daha düşük bedellerle yaptırabileceği prodüksiyon işlerini kendi şirketi olan ….’a yüksek bedellerle yaptırdığının ve…’a yaptırılan birçok işi kendisi tarafından yönetilen müvekkili … şirketi tarafından hiç kâr olmaksızın müşterilere fatura ettiğinin, … şirketinin müşteri kaybetmesine sebep olduğunun görülbileceğini, bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının yasa ve usule aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kaldırılarak, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, şirket ortaklığından çıkarma, müdürlükten azil ve tazminat istemlerine ilişkindir.Davacı vekili, dava içinde ihtiyati tedbir talep etmiş, mahkemece ihtiyati tedbir talepleri, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu; davacı ortağın talebi üzerine şirketin yüzde elli ortağı ve münferiden temsile yetkili müdürü olan davalının yönetim ve temsil yetkilerinin tedbiren durdurulması koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.6102 sayılı TTK’nın 630/2.maddesine göre de her ortak haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. 3. Fıkraya göre de yöneticinin özen ve bağlılık yüküm ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. Talep, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, dava içinde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.TTK’nın 630. maddesinde, azil davası yönünden özel bir geçici hukuki koruma öngörülmediğinden, bu konuda HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir.İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır (m. 389/1). Kanun, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Ancak, ihtiyati tedbir verilebilmesi için, HMK’nın 390/3.maddesi uyarınca, davacının, yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmiş olması gerekir.Somut olayda; ilk derece mahkemesince talep dava açılış tarihi itibariyle değerlendirilmiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında, taraflarca yeniden tedbir talep edilmesi her zaman mümkündür. Mahkemece ara kararının verildiği aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin ret kararı isabetlidir.
Açıklanan bu gerekçelerle istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 17/07/2019
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.