Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1276 E. 2019/936 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1276
KARAR NO : 2019/936
KARAR TARİHİ: 03/07/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2019 ve 25/03/2019
NUMARASI : 2019/97 D.İş- 2019/121 K.
TALEP KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itirazın incelenmesi hakkında kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın kabulüne yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkili ile ….Tic.Ltd Şti arasında Eylül 2016 tarihinde bayiilik sözleşmesi imzalandığını, aleyhine ihtiyati haciz istenen …’in bayilik sözleşmesinin garantörü olduğu gibi, şirketin tek yetkili müdürü olduğunu, şirketin müvekkiline toplamda 1.413.209,00 TL borcunun bulunduğunu, bu borcun müvekkili tarafından düzenlenen faturalar, teslim belgeleri ve şirketin konkordato talep dilekçesindeki beyanları ile sabit olduğunu, borçluya garantör olmasından dolayı keşide edilen ihtarnamenin semeresiz kaldığını ileri sürerek 1.413.209,00 TL üzerinden borçlu hakkında ihtiyati hacze hükmedilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince talep uygun olarak %15 teminat mukabilinde ihtiyati hacze karar verilmiştir. İtiraz eden borçlu vekili, müvekkilinin ihtiyati haciz kararına dayanak bayilik sözleşmesinde taraf olmadığını, müvekkilinin sorumluluk tanımı yapılmaksızın sadece sözleşmede imzasının bulunduğunu, alacağın miktarı hususu da yargılamaya açık olduğunu belirterek ihtiyati hacze itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan duruşmada, ihtiyati hacze itiraz incelendiğinde, alacaklı vekilinin arabuluculuk tutanağına dayanarak itirazın süresi içerisinde yapılmadığı ileri sürülmüş ise de; haciz talebi, taraflar arasında yapılan 01/03/2019 tarihli ilk oturum, tarihi itibari ile oturumun esas alınamayacağı, tarafların kabulünde olan 24/01/2019 tarihli ödeme emri tebliğ tarihine dayanılmış ise de Yargıtay 12. HD.’nin 2015/7045 E. 2015/9393 K. Sayılı 13/04/2013 tarihli kararı gereğince ödeme emrinin tebliği ile gayrimenkule haciz konulduğunun haberdar olunduğu anlamına gelinemeyeceğinden, borçlu vekilinin ileri sürdüğü 20/02/2019 tarihi öğrenme tarihi olarak kabul edilerek, itirazın süresinde olduğu sonucuna ulaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşmede itiraz eden borçlunun sıfatı garantör olarak düzenlenmiş olup, sözleşme garanti sözleşmesi olarak kabul edilse dahi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/725 E. Sayılı kararı gereği sözleşmede garantör olarak gösterilen miktar belli ve belirlenebilir olmadığından, cari hesaba ilişkin çalışma şekli belirlendiğinden, teslim edilen traktörler miktar ve fiyat olarak sözleşme anında belli olmadığından, garanti sözleşmesinden kaynaklı talep yargılamayı gerektirdiği gibi, itiraz eden borçlunun garanti taahhüdünün asıl borç ilişkisinden bağımsız olmadığı, asıl borç ilişkisine bağlı feri nitelikte kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğu ileri sürülse dahi kefalet sözleşmesinin ana unsuru olan kefil olunan miktarın sözleşme anında belirli olması şartı açısından da ihtiyati haczin dayandığı sözleşme hükmünün yargılamayı gerektirdiği, dolayısıyla ihtiyati hacze itirazın yerinde olduğu gerekçesiyle ihtiyati hacze vaki itirazın kabulü ile borçlu yönünden verilen ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.Bu karara karşı ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden istinaf dilekçesinde özetle; itiraz eden borçlunun hakhında girişilen icra takibine 24.01.2019 tarihinde itiraz ettiğini, bu nedenle, borçlunun ihtiyati haciz kararını ödeme emrine itiraz ettiği tarih itibariyle öğrendiğinin kabulü gerektiğini, ihtiyati hacze itiraz tarihi 26.02.2019 olduğuna göre, itirazın süresinde olmadığını, garantör olan borçlunun şirketin borçlarını ödemeyi üstlendiğini, şirketin borcunun fatura, teslim belgeleri ve şirketin mahkemeye sunmuş olduğu konkordato talep dilekçesi ile sabit olduğunu, teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, bu nedenle müvekkilinin bakiye 648.209,00 TL alacağı kaldığını, bu miktar üzerinden ihtiyati haczin devamına karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Talep,İİK 265 vd. maddeleri kapsamında ihtiyati hacze itiraza ilişkindir.İİK 265/1.maddesi “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.Somut olayda İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası incelendiğinde, icra takibinin 21.01.2019 tarihinde başlatıldığı, aynı tarihte borçlunun araçları ve taşınmazları üzerine ihtiyati haciz şerhi işlendiği, ödeme emrinin 23.01.2019 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 24.01.2019 tarihinde borca itiraz ettiği görülmüştür. Öte yandan ödeme emrinin tebliğine ilişkin belgede ihtiyati haciz tutanağının borçluya gönderildiğine dair bir ibareye rastlanılmadığı gibi, dosya kapsamında borçlunun 20.02.2019 tarihinde, icra müdürlüğüne sunmuş olduğu taşkın hacizlerin kaldırılması istemli dilekçesinde ihtiyati hacizden haberdar olduğu sabit olup, bu tarihten itibaren 7 günlük süre içinde (26.02.2019 tarihinde) ihtiyati hacze itiraz edilmiş olduğundan itirazının süresinde olduğunun kabulü gerekir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 16.10.2012 tarihli 2012/11459 E., 2012/15120 K. sayılı emsal kararı).İhtiyati haciz talep eden ile …Tic. Ltd Şti arasında akdedilen Eylül 2016 tarihli bayiilik sözleşmesinde borçlu …’in garantör olarak yer aldığı, bu bağlamda herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın şirketin doğmuş tüm borçlarını ödemeyi üstlendiği, herhangi bir limit belirtilmediği, (sözleşmenin 19.1 md) görülmektedir.İhtiyati haciz isteyebilmek için İİK’nun 257/1. maddesine göre, alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması gerekir.TBK.nın 603.maddesinde “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Anılan hüküm, kefalet sözleşmesine ilişkin onbeşinci bölümün en sonunda yer almakta ve “uygulama alanı” kenar başlığını taşımaktadır. Madde gerekçesinde; “Madde, kefili koruyucu hükümlerden kurtulmak amacıyla başka adlar altında yapılan sözleşmelere de kefalet hükümlerinin uygulanacağını belirtmektedir. Böylece, mesela, kefalet sözleşmesi yerine, üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesi yapılmasında olduğu gibi, alacaklıların kefili koruyucu hükümlerden kurtulmalarının ve bunları dolanmalarının önlenmesi amaçlanmıştır.” denilmiştir. Dolayısıyla garanti adı altında da olsa, bu tür teminat sözleşmelerinin kefalet hükümlerine tabi olacağı anılan yasanın emredici nitelikteki hükmü gereği olup, bu husus hakim tarafından resen nazara alınmalıdır ( Bkz. Şükrü Saraç, Banka Kredi Kartlarında Kişisel Teminat Sorunu, Ankara 2013, Sf 249). TBK 583/1 maddesi “Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” şeklinde, 584.maddesi “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. …(Ek fıkra: 28/03/2013-6455 S.K./77. md) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, …. için eşin rızası aranmaz.” şeklinde düzenlenmiş olup, somut olayda kefaletin şekli koşullarının gerçekleşmediğinden ilk derece mahkemesince, ihtiyati hacze itirazın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yön görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK.’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Talep edenin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK.353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03/07/2019