Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1273 E. 2021/1248 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1273
KARAR NO: 2021/1248
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2018/441 Esas – 2019/443 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili ile davalı tarafın yapmış oldukları anlaşma sipariş ve ticari ilişkiye istinaden düzenlenen 10.03.2017 tarih ve … nolu 21.099,82 EURO tutarlı “…” lenslerine ilişkin proforma fatura bedelinden davalının müvekkiline yapmış olduğu ödemenin düşümüyle kalan 10.099,82 EURO bakiye tutarın müvekkili tarafından defaten talep edilmesine rağmen ödenmediğini, 09.09.2017 tarih ve … nolu 23.850-EURO tutarlı “…” lenslerine (… kitleri – make-up and contact lenslerine) ilişkin proforma fatura bedelinin de müvekkili tarafından defaten talep edilmesine rağmen ödenmemiş bulunduğunu, müvekkilinin Şubat 2017 içerisinde “Clisol Solüsyonları” için verilmiş siparişi hazır ederek 03.03.2017 tarihli 020/2017 nolu, 29.850 EURO tutarlı proforma faturayı davalıya ilettiğini, davalı tarafça hiçbir sebep gösterilmeden tek taraflı olarak sipariş iptal edildiğinden müvekkilinin üretici firmalara karşı itibarının zedelendiğini ve zarara uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik davalının takibe konu toplamda 1.162,50 TL ile 36.355,61 EURO toplam alacağından dolayı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takipte borca, faiz ve ferilerine yapmış olduğu itirazın tümden iptaline, takibin aynen devamına, takip talebinde belirtildiği şekli ile EURO cinsinden gösterilen asıl alacak kalemlerine takip tarihinden (10.099,82 EURO ile 23.850 EURO tutar için 11.12.2017 tarihinden) itibaren kamu bankalarınca bir yıl vadeli EURO mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile TBK’nın 99/3 maddesi uyarınca tahsil tarihindeki TCMB EURO efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının tahsili ile TL cinsi asıl alacak kalemlerine ise takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; proforma faturalara konu ürünlere ilişkin geçmiş siparişlerde ayıpların tespit edildiğini, bu sebeple ürünlerin satılamadığını, müvekkili şirketin kabul etmediği proforma faturalardan sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin finansal durumun kötü olduğu yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin ihtarname bedellerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek; davanın reddine, haksız ve kötü niyete dayanan icra takibi nedeniyle takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İtiraz iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava olması nedeni ile takibin dayanağı davacı tarafından düzenlenen faturalar ve taraflar arasındaki ticari ilişkideki ihtilafın çözülmesi için davacı tarafından yapıldığı iddia edilen hukuki yardım, konaklama giderlerine ilişkin olduğu, dosya içinde mevcut türkçe tercümeleri sunulan 01.08.2015 tarihli Özel Marka Üretim Sözleşmesi ile ticari ilişkinin bulunduğu, davacı tarafından Tıbbi Cihazlar Yönergesi 93/42 EEC Kalite Sözleşmesindeki ürünlerin davalı için üretildiği , taraf şirketler arasında ticari ilişkinin süregeldiği, dava konusu olan 10.03.2017 tarihli 018/2017 nolu fatura konusu ürünlerin davalıya teslim edildiği, bu hususun davalı cevabı ile de sabit olduğu, takip konusu bedelden 10.099,82 Euronun bu faturadan kaynaklandığı, davalı tarafından her ne kadar bu faturaya ilişkin ürünlerde ayıp olduğu iddia edilmiş ise de taraflar tacir olup davalının TTK 23/1 maddesi gereğince süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı, bu durumun taraflar arasındaki mail yazışmaları bulunduğu, dava açıldıktan sonra ayıbın davalı tarafından ispatlanması gerektiği halde herhangi bir delil sunulmadığı bakiye fatura miktarı olan bu miktardan sorumlu bulunduğu, takip konusu yapılan 09.09.2017 tarihli 23.850,00 Euro yönünden ihtilafın taraflar arasında fatura konusu olan icap ve kabulün gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun irdelenmesi gerektiği, taraflar arasında süregelen sözleşme gereğince üretimin davacı tarafından gerçekleştirildiği ve davalıya teslime hazır hale getirildiği, dosyada bulunan mail yazışmalarından 20.Temmuz 2017 tarihli davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen yazışmada teslim edilen ürün fatura bakiyesi ve teslim edilmeyen … kontak lensleri fatura tutarı toplamı 33.950,00 Euronun ödeneceğinin de bildirildiği, TBK 1,3,5,6 maddeleri gereğince teslim edilmeyen proforma faturaya konu ürünlerli ilgili de anlaşmanın gerçekleştiği, davalı tarafından her ne kadar bu faturanın kendi kayıtlarında bulunmadığını bildirmiş ise de ürünlerin henüz teslim alınmadığı, defter kayıtlarında bulunmamasının da olağan olduğu, 09.06 2017 tarihli … kit ve kontact lens ürünler ve bedeli yönünden TBK 97 maddesi gereğince ürünlerin teslimi ile itirazın iptaline konu borcun doğacağı, teslim ile itirazın iptali gerektiği, davacı tarafından her ne kadar taraflar arasındaki ihtilafın çözümü için hukuki yardım için kesilen Avukatlık serbest meslek makbuz bedeli ve davacı şirket yetkilerinin konaklama ve ulaşım giderlerinin HMK 326 ve devamı maddelerinde belirlenen nitelikte yargılama gideri olmadığından davacının kendi insiyatifi ile yapmış olduğu giderler olup kendisi tarafından katlanılması gerektiği anlaşılmakla 2.405,79 Euro luk kısım yönünden itirazın iptali talebinin reddi gerektiği, davacı tarafından her ne kadar İİK 67/2 maddesi gereğince tazminat talep edilmiş ise de talep yargılama ile belirlendiğinden tazminat şartları bulunmadığından reddi gerektiği, taraflar tacir olmakla fatura konusu ürünlerin teslimi sağlandığından 3095 S.Y 4/a maddesi gereğince takip tarihinden itibaren ödenmeyen fatura bakiyesi miktarı ile teslim alınmayan fatura bedeli toplamı 33.949,82 TL ye kamu bankalarının Euro cinsinden dövize 1 yıllıkmevduata uyguladıkları en yüksek faiz uygulanması gerektiği, …” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davacı elinde bulunan proforma fatura konusu ürünlerin davalıya teslimi şartı ile davalının İst. And. … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 33.949,82 Euro asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren bu döviz cinsine kamu bankalarının bir yıllık mevduata uyguladığı en yüksek faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının şartları bulunmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Şubat 2017 ayı içerisinde “Clisol Solüsyonları” için davalının vermiş olduğu siparişin hazır olmasına rağmen davalı tarafça siparişin iptal edilmiş olması nedeniyle tüm zarar-ziyan talep haklarını saklı tuttuklarını, Müvekkili şirket yetkililerinin “info@…com” email adresinden defalarca alacağın ödenmesine ilişkin talep ve rica yazıları göndermiş olmasına ve müvekkiline ödemenin yapılacağı sözü verilmiş olmasına rağmen ödemenin gerçekleşmediğini, Nitekim davalı şirket yetkilisi …’nun ” …@…com” mail adresinden 24.07.2017 tarih saat 20.57 de müvekkil şirket mail adresine gönderdiği mailde bahse konu alacağa ilişkin olarak ödemenin iki taksitte yapılacağının, ilk takside ilişkin ödemenin yedi gün içerisinde yapılacağının, bakiye kısmın ise en kısa zamanda yapılacağının taahhüt edilmiş olduğunu, ancak taahhüt edilen zamanda ödemenin gerçekleşmediğini, Davalı tarafından önceden hiçbir şekilde ayıp ihbarında bulunulmadığını, 24.07.2017 tarihinde davalı şirketin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak Crisol solüsyonları ile ilgili vermiş olduğu siparişi iptal ettiğine dair mail göndermiş olduğunu, aynı mailde … kitleri ve … lensleri ile ilgili toplamda 33.950 Euro tutarında ödeme yapılacağı konusunda taraflar arasında anlaşma sağlandığını, İşbu siparişlere konu ürünlerin özel olarak davalı için dizayn edildiğini, dolayısıyla bu ürünlerin ikame edilmesinin veya üçüncü kişilere pazarlanmasının söz konusu olmadığını, davalı tarafından taraflarca önceden kararlaştırılan ödeme gerçekleşmediğinden bahse konu ürünlerin müvekkilin deposunda davalıya teslime hazır ve fakat atıl vaziyette durmakta olduğunu, Doktrinde ödemezlik defi olarak adlandırılan itirazın, mahkemece resen dikkate alınamayacağını, davalı yanın gerek dilekçeler teatisinde gerekse yargılama esnasında ödemezlik define dayanmadığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak ifayı kabul etmediğini, Kabul anlamına gelmemek üzere, aksi kanaatin hasıl oluşması halinde dahi, bahse konu proforma fatura konusu ürünlerin teslim şeklinin tarafların kabulü ve anlaşması doğrultusunda FOB ( Free On Board) teslim olarak belirlendiğini, İstinafa konu davada tartışmalı olan hususun likit alacağa ilişkin olduğundan, icra inkar tazminatı talebinin de kabul edilmesi gerekirken aksi yönde karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, karanın kaldırılmasına ve dava dilekçesindeki tüm talepleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı, hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu, Ticaret Kanunu ile hiçbir şekilde örtüşmeyen bir yargılama neticesinde, hüküm kurmaya elverişli olmayan, geçersiz nitelikli bir bilirkişi raporu esas alınarak, haksız ve hukuka aykırı bir karar verildiğini, Davacı taraf, inceleme günü ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğinden davasını ispat edemediğini, Dosyada 09.09.2017 tarihli herhangi bir fatura olmamasına rağmen. böyle bir fatura varmış gibi hukuka aykırı şekilde hüküm kurulduğunu, Mahkemeye ibraz ettikleri müvekkili şirkete ait “BA-BS” formlarının dikkate alınmadan sonuca ulaşıldığını, Taraflar arasında ödemenin peşin olarak yapılacağına ilişkin herhangi bir sözleşme bulunmadığını, buna rağmen müvekkili tarafından davacıya 11.000.00 Euro ödendiğini, Taraflar arasındaki sözleşmede Hollanda Mahkemelerinin yetkili olduğunun açıkca belirtilmesine rağmen bu husus mahkemece dikkate almadan yargılama yapılmasının tamamen hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin yabancı olması sebebiyle 5718 sayılı MÖHUK’un 48. maddesi uyarınca dava açarken teminat göstermesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki ticari satım kapsamında oluşan açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreler içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …, borçlunun … A.Ş., asıl alacağın 35.717,54 Euro, işlemiş faizin 638,17 EURO olmak üzere toplam 36.355,61 EURO olduğu, borç sebebi olarak 10.03.2017 tarihli proforma fatura, 09.09.2017 tarihli proforma fatura, 29.11.2017 tarihli Avukatlara mahsus serbest meslek makbuzu, şirketin yetkililerinin ulaşım ve konaklama giderleri kapsamında 1.354.72 tazminat 30.01.2018 tarihli avukatlara mahsus serbest meslek makbuzu, 165.68 TL ile 296,82 TL tutarlık noterlik makbuzu gösterilmiştir. Borçlu vekilinin icra dosyasına yapmış olduğu itirazda alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığı faizle, alacağa ve tüm ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında sunulan 26.02.2019 tarihli eczacı bilirkişinin raporunun incelenmesinde, 10.03.2017 tarihli fatura kapsamındaki … kontakt lensine ilişkin olarak davacının süresinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı, 09.09.2017 tarihli konusu … Kontakt lens olan faturaya ilişkin olarak davacının süresinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı, sonuç olarak davacının isteyebileceği asıl alacak tutarının 33.949,82 EURO faiz alacağının ise 683,64 Euro olduğu yönünde tespit yapılmıştır. Dosya içerisinde 06.11.2018 tarihli duruşma zaptının 4 nolu ara kararı gereğince her iki tarafın ticari defter incelenmesi yapılabilmesi için eczacı bilirkişi ile birlikte SMM bilirkişi de seçilerek rapor ibrazı istenmiştir. Ancak inceleme günü SMM bilirkişinin ticari defter ibraz edilmediğinden inceleme yapılamadığına ilişkin beyanı tutanak altına alınmıştır. İlk derece mahkemesinin bilirkişi incelemesine karar vermiş olduğu, 06.11.2018 tarihli celsenin 4 nolu ara kararında, her iki tarafında ticari defterleri için ara karar oluşturulmuş, her iki taraf vekilinin de hazır olduğu duruşmada kesin süre içinde defter ibraz etmeyen tarafın veya şirket merkezinde incelemeye hazır bulundurmayan tarafın ibrazdan kaçılmış sayılarak dosyadaki delilin ve defterleri ibraz eden tarafın kayıtların incelenmesi le yetinileceğine dair karar vermiştir. Buna rağmen inceleme gün ve saatinde taraflarlar herhangi bir mazeret bildirmeksizin ticari defter ve belgelerini incelemeye hazır etmemişlerdir. İlk derece mahkemesince 04.03.2019 tarihli celsede 1 nolu ara kararı ile sözlü yargılama aşamasından dönülerek, davacı vekiline davalı adına düzenlenen faturalarda yer alan ve davalı şirkete ait vergi dairesine ilişkin vergi numarasını gösteren bir örneği sunmasının istenilmesine, fatura sunulduğunda ilgili vergi dairesi müdürlüğünden davalı şirketin 2014-2015-2016-2017 yıllarına ait mal alım veya beyanname örneklerinin istenmesine karar vermiştir. Davalı vekili 15.04.2019 tarihli dilekçesi ekinde müvekkili şirkete ait BA- BS formlarını sunmuştur ve tarafların ticari defterleri üzerinde usulüne uygun inceleme yapılmadığını ve sözlü yargılama aşamasından dönülerek müvekkili şirket defterleri üzerinde bilirkişi raporu incelemesi yapılmasını talep etmiştir. Davacı vekili 19.03.2019 tarihli duruşmadaki beyanında taraflar arasında uzun süreli ticari ilişki olduğunu, sözleşme gereğince ürünlerin bedelinin yüzde ellisinin davalı tarafından ödendiğini, ancak bakiye bedel ödenmediği için davalıya gönderilmediğini, ürünlerin halen İtalya’da olduğunu, ancak ürünler münhasıran davalı için üretildiğinden başkasına teslimin mümkün olmadığını beyan etmiştir. Davalı vekili ise davacı şirketten daha önce almış olduğu ürünlerin dava dışı firmalara satıldığını, ancak bu ürünler ayıplı olduğu için satın alan firmalarca iade edildiğini, davacı ile yapmış oldukları son alışveriş neticesindeki ürünün de aynı olması sebebiyle bu ürünün müvekkili tarafından alınmadığını beyan etmiştir. 10.03.2017 ve 09.09.2017 tarihli proforma fatura alacakları ve sair giderler icra takibine konu edilmekle, davalı vekili ilk faturaya konu emtianın teslim alındığını, ancak ayıplı olduğunu, bu sebeple ikinci faturaya konu emtianın teslim alınmadığını, davalı vekili ise ikinci faturaya konu emtianın halen müvekkilinde olduğunu duruşma sırasında beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince ilk faturaya konu emtiaya ilişkin davalının süresinde ve usulüne uygun bir ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle davalının itirazı haksız bulunarak reddedilmiş, ikinci fatura konusu emtianın davacı tarafından teslimi koşuluyla itiraz kısmen kabul edilmiştir. Özel Marka Üretim Sözleşmesinin eki niteliğinde olan ”Ote Genel Şart ve Koşulları” isimli belgenin incelenmesinde; ”XXI Tabi Olunan Hukuk ve İhtilaflar” başlıklı maddede Viyana Satış Anlaşmasının uygulanmasının açıkça hariç tutulduğu görülmektedir. Dolayısıyla ayıba ilişkin değerlendirmeler TTK hükümleri doğrultusunda yapılacaktır. TTK’nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı, malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nın 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden ayıp nedeniyle satıcıdan mal bedeli ve zarar gideriminde bulunamaz. Davacı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas- 2015/15327 Karar sayılı, 23/11/2015 emsal tarihli kararı). Somut olayda davalının 10.03.2017 proforma faturada yer alan ürünleri teslim aldığı, ancak fatura bedelini ödemediği, cevap dilekçesinde ürünlerin ayıplı olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmakla, süresinde ayıp ihbarında bulunmadığından ayıba yönelik savunma sebeplerinin dinlenilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesince bahsi geçen 10.03.2017 tarihli fatura tutarı olan 10.099,82 Euro açısından davalı takibe itirazında haksız olmakla, ilk derece mahkemesince isabetli şekilde bu fatura turarı yönünden davanın kısmen kabulüne ve itirazın iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Dosya içeriğinden, 09.09.2017 tarihli proforma faturadaki emtianın, davacı tarafça ilk faturaya konu emtiayı davalı alıcıya vermeyi teklif ettiği, ancak davalı alıcının ilk proforma faturaya konu ürünlerin ayıplı çıkmış olduğundan bahisle ifayı kabul etmediği anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki “Özel marka üretim sözleşmesi” isimli sözleşmenin VII. ”Ödeme ” başlıklı maddesinde; ”Aksi üzerinde mutabık kalınmadıkça, ödeme her zaman fatura tarihinin ardından 30 gün içerisinde yapılmalıdır…” şeklinde düzenleme olduğu görülmektedir. TBK’nın 207. maddesi gereğince, aksine adet veya sözleşme bulunmuyorsa, satıcı ve alıcı aynı zamanda borçlarını yerine getirmekle yükümlüdür. Satım konusu malın alıcıya teslim edilmesi, satış bedelinin alındığına delil teşkil eder. Satıcı, satış bedelinden alacaklı olduğunu iddia ediyorsa, bedelinin sonradan ödenmek üzere malın teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta ödemenin fatura keşide edildikten 30 gün sonra yapılacağı kararlaştırılmış olmakla elbette ki bu taraflar arasında peşin alım satım olduğu anlamına gelmemektedir. Ayrıca davaya konu fatura, proforma fatura şeklinde düzenlenmiş olmakla; sözleşmenin imzalanmasından önce malın fiyatını, özelliklerini göstermek amacıyla düzenlenen proforma fatura icap niteliğindedir. Davacı asıl faturayı düzenlememiş olduğundan ve icabın davalı tarafça kabul edildiği de kanıtlanmadığından, davacının ifayı talep hakkının doğmadığı anlaşılmaktadır. 09.09.2017 tarihli proforma faturaya konu emtianın halen davacının uhdesinde bulunduğu, dolayısıyla bu fatura yönünden teslimin gerçekleşmediği yönünden taraflar arasında ihtilaf yoktur. Takibe konu 09.09.2017 tarihli fatura açısından davacı satıcı, TBK’nın 107. maddesi gereğince emtiayı teslim ettiğini, teslim almaktan kaçınılması halinde tevdi etmek suretiyle kendi edimini yerine getirdiğini iddia ve ispat etmemiştir. O halde somut uyuşmazlıkta davacı satıcı açısından halen borç ifa edilmemiştir. İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı olmakla, takip tarihi itibariyle alacaklı satıcının bu 09.09.2017 tarihli proforma fatura yönünden borçluyu takip hakkı bulunmadığından, 09.09.2017 tarihli proforma fatura tutarı olan 23.850 Euro asıl alacak ve ferileri yönünden davalı vekili icra dosyasına yapmış olduğu itirazında haklıdır. O halde davalı vekilinin 09.09.2017 tarihli fatura yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun haklı olması nedeniyle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir. Bu düzeltme sonucunda, davacı vekilinin hükmün şartlı olarak kurulmuş olduğu yönündeki istinaf başvurusu da konusuz kalmaktadır. Davacı vekili, istinaf başvurusunda müvekkili lehine icra inkar tazminatı ödenmesi gerektiğini öne sürmüştür. 10.03.2017 tarihli fatura tutarı olan 10.099,82 Euro açısından davalı takibe itirazında haksız olmakla, itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir. Alacak faturaya dayalı ve likit olduğundan, kabul edilen tutar üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün düzeltilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin icra inkar tazminatı açısından yapmış olduğu istinaf başvurusunun bu nedenle kabulüyle, takip tarihindeki kur olan 4,826 TL üzerinden yapılacak hesaplama neticesi 10.099,82 Euro fatura bedelinin Türk lirası karşılığının % 20’sine tekabül eden 9.748,34 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına davalı tarafından yapılmış olan itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca kısmen iptaliyle 10.099,82 Euro alacağın, icra takip tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte, tahsil tarihindeki TCMB efektif satış kuru TL karşılığının tahsili için takibin devamına; fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, 2-Davacı yararına kabul edilen 10.099,82 Euro’nun takip tarihindeki efektif satış kuru TL karşılığı üzerinden, takdiren %20 oranında hesaplanmış olan 10.520,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Alınması gerekli 3.329,62 TL harçtan peşin alınan 3.073,95 TL’nin mahsubu ile 255,67 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4- Alınması gerekli 3.329,50 TL harçtan, peşin alınmış olan 3.073,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 255,75 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,5-Davacı tarafından yatırılan 3.115,05 TL toplam harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Davacı tarafından harcanan 1.601,50 TL bilirkişi ücreti dahil, tebligat ve yazı giderleriyle birlikte üzere toplam 1.637,40 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre belirlenen 443,38 TL’lik bölümünün davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini avukatla temsil ettirdiğinden, iş bu hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca, kabul edilen tutar üzerinden hesaplanan 7.136,42 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 8-Davalı kendisini avukatla temsil ettirdiğinden, iş bu hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen tutar üzerinden hesaplanan 16.419,54 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 9-Gider avanslarından artan tutarların, hüküm kesinleştiğinde ilgili taraflara ilk derece mahkemesince resen iadesine, 10-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a)Davacı ve davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; her iki tarafça yatırılan istinaf peşin karar karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine,b)Taraflarca yapılan yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,c)İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 11-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14.10.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve davacı yönününden temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır (Davacının temyizi halinde, davalının katılma yoluyla temyiz yoluna başvurması mümkündür).