Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1254 E. 2022/74 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1254
KARAR NO: 2022/74
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14.03.2019
NUMARASI: 2017/947 Esas – 2019/222 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; yanlar arasında 20/10/2016 tarihli satın alma sözleşmesi düzenlendiğini, vekiledeninin “üretici” sıfatıyla tekstil ürünlerini üretmeyi, teslim etmeyi ve fatura düzenlemeyi yüklendiğini, davalı tarafın da sipariş geçilen ürünleri satın almayı, bir kısmını peşin bir kısmını fatura tahsili sırasında çek ile ödemeyi kabul ettiğini, 30/11/2016- 31/03/2017 tarihli üretilen teslim edilen ürünlere ilişkin fatura ve sevk irsaliyeli ürünlerin karşılıklı olarak ticari defterlere işlendiğini, davalı tarafın 04/05/2016 tarihli antetli imzalı ve kaşeli beyanında “şirketimizde cari hesabınız 31/03/2017 tarihi itibariyla 1.349.042,62TL alacak bakiyesi göstermektedir” beyanı yazıldığını, 24/03/2017 tarih ve.. seri ve … sayılı 15.762,60 TL fatura alacağıda olduğundan mutabakat belgesine cevaben alacak miktarının 1.364.805,37 TL olduğunun bildirildiğini, ödeme yapılmamasını takiben İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takip başlattığını, takip dayanağının, cari hesap alacağına istinaden 04/05/2017 tarihli borç mutabakat belgesi olduğunu, borçlunun takip tarihinde vadesi gelmiş borcunun bulunmadığını beyanla itiraz ettiğini, TBK’nın 207/2. maddesi gereğince satıcı ve alıcının ifa ile yükümlü olduğunu, borçlunun herhangi bir çek teslim etmediğini beyanla, davalının haksız olarak yaptığı itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı ile vekiledeni şirket arasında 20.10.2016 tarihli “Satın Alma Sözleşmesi” bağıtlandığını, iş bu sözleşme doğrultusunda karşı tarafın, vekiledeni şirket tarafından tanzim ve imza edilecek “Satın Alma Sipariş Formu”nda renk, miktar, beden ölçüleri gibi ayrıntıları ve teknik özellikleri belirtilerek yine sözleşmedeki şartlara uygun olarak verilecek ve kesinleşecek siparişler doğrultusunda çocuk tekstil ürünlerini üreterek vekiledeni şirkete teslim etmeyi üstlendiğini, söz konusu sözleşme hükümlerine göre kesinleşen siparişlerle ilgili ödemenin bir kısmının avans şeklinde peşinen, kalan bakiyenin ise ürünlerin teslim edilmesinden sonrasında düzenlenecek fatura tarihinden itibaren 90-120-150 gün vadeli olarak ödeneceği hususunda sözleşildiğini, davacı tarafından sözleşme hükümlerine aykırı hareket ederek vekiledeni şirkete ait ve tamamen ticari sır niteliğindeki gizli bilgiler olan ürün tasarımları kullanarak üçüncü kişilere üretim yaptığını, vekiledeni şirketin önemli ölçüde maddi ve manevi zarara uğratıldığını, iş bu sebeplerle davacı ile imzalanan sözleşmenin vekiledeni şirket tarafından tamamen haklı gerekçelerle feshedildiğini, iş bu fesih işlemi sonrasında ise davacı yanca sözleşme hükümlerine aykırı bir şekilde ve muaccel hale gelmemiş alacakların tahsili amacıyla davaya konu icra takibinin başlatıldığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamında toplanan tüm delillere ve hükme dayanak teşkil etmeye elverişli 05/12/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalı yanın kendi ticari defterleri ve cari hesap durumuna nazaran, 05.05.2017 tarihli mutabakat mektubunda belirtilen 31.03.2017 tarihi itibarıyla davacı yana 1.349.042,62 TL, 13.06.2017 takip tarihi itibariyle bakiyesine göre ise 1.700.304,73 TL borçlu olduğu, davalı yanca sözleşmenin 7.5 maddesi: ‘Sözleşme bedelinin %30’u oranında ön avans, %30’u oranında hammadde bedeli, geri kalan bedel ürün tesliminden ve fatura tarihinden sonraki 90-120-150 gün vadeli olarak çek verilecektir.’ hükmüne uyulmaması nedeniyle 04.05.2017 mutabakat tarihinde borcun muaccel olduğu anlaşılmakla davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında itirazının iptaline, takibin koşullarıyla devamına, alacak miktarının likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmeye karar vermek…” gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına yönelik itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’si oranında belirlenen 272.961 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafça başlatılan icra takibinin, sözleşme hükümlerine göre alacak muaccel hale gelmeden başlatılmış olduğundan icra takibine yapılan itirazın haklı olduğunu,Davacı tarafça yapılan icra takibinin taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine aykırı bir şekilde henüz muaccel hale gelmemiş alacaklara ilişkin olarak başlatıldığını, Davacı firma ile müvekkil şirket arasında 20.10.2016 tarihli “Satın Alma Sözleşmesi” imzalanmış olup iş bu sözleşme doğrultusunda karşı tarafın, müvekkili şirket tarafından tanzim ve imza edilecek “Satın Alma Sipariş Formu”nda renk, miktar, beden ölçüleri gibi ayrıntıları ve teknik özellikleri belirtilerek yine sözleşmedeki şartlara uygun olarak verilecek ve kesinleşecek siparişler doğrultusunda çocuk tekstil ürünlerini üreterek müvekkili şirkete teslim etmeyi üstlendiğini, söz konusu sözleşme hükümlerine göre kesinleşen siparişlerle ilgili ödemenin bir kısmının avans şeklinde peşinen, bakiyenin ise ürünlerin teslim edilmesi sonrasında düzenlenecek fatura tarihinden itibaren 90-120-150 gün vadeli olarak ödeneceğini, Davacı tarafından sözleşme hükümlerine aykırı hareket edilerek müvekkili şirkete ait ve tamamen ticari sır niteliğindeki gizli bilgiler olan ürün tasarımları kullanılarak üçüncü kişilere üretim yapıldığını, müvekkili şirketin önemli ölçüde maddi ve manevi zarara uğratıldığını, icra takibinin yapıldığı tarih ve müvekkili şirket tarafından itirazın yapıldığı tarih itibariyle muaccel hale gelmiş bir alacak olmadığından takibe yapılan itirazın haklı olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda itirazlarının dikkate alınmadan inceleme tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtların esas alındığını, müvekkili şirket tarafından itiraz edilen hususur davacının, henüz vadesi gelmemiş olan alacakları icra takibine konu etmeye çalışması olduğunu, müvekkili şirketin satın alma sözleşmesi hükümlerine göre 2.000.000,00 TL’lik bir ön avans ödemesi yaptığı, daha sonra da 1.304.829.30 TL’lik hammadde faturası düzenlediği, yani müvekkili şirketin satım sözleşmesinin devamı boyunca sözleşmenin ödeme hükümlerine göre hareket ettiği açık olup, davacı tarafın sözleşmeye uygun şekilde faturaların vadesini beklemeden ve alacakları muaccel hale gelmeden icra takibi başlattığını, bilirkişi raporunda bu yönde inceleme yapılmadığını, davacının düzenlediği her bir faturanın dikkate alınarak sözleşmede kararlaştırılan 150 günlük ödeme vadesinin geçip geçmediği konusunda bir inceleme yapılmadığını, İlk derece mahkemesinin itirazın iptali davasını adeta alacak davası gibi inceleyerek hüküm verdiğini, Yargıtay içtihatları ile de kabul edildiği üzere itirazın iptali davasının, takiple, dolayısıyla icra hukukunun kendine özgü kuralları ile sıkı sıkıya bağlı, nevi şahsına münhasır bir dava türü olduğunu, itirazın iptali davası ile alacak davası birbirinden tamamen farklı olup itirazın iptali alacak davası gibi görülüp incelenemeyeceğini, itirazın iptali davalarında taraflar arasındaki alacağın varlığından ziyade icra takibine yönelik olarak borçlu tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktasında inceleme yapılması gerektiğini, zira her davanın açıldığı tarihte tespit edilen durum ve koşullar esas alınarak hüküm kurulması gerektiğini,Davacı tarafın tamamen kötü niyetli olup taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, ticari ahlaka, örf ve âdete aykırı işlemler yaparak müvekkili şirketi büyük zararlara uğrattığını, davacı firmanın, müvekkili şirkete ait gizli ve ticari sır niteliğindeki tasarımları ve ürünleri kullanarak şirketin eski yetkililerine ait firmalara üretim yaptığını, müvekkili şirkete ait tasarımları birebir aynen kullanarak ürettiği ürünleri söz konusu firmalara satarak müvekkili şirketi büyük miktarda maddi ve manevi zarara uğrattığını, bu sebeple müvekkili şirketin ticari ilişkiyi sonlandırma kararı alması üzerine de haksız ve mesnetsiz şekilde icra takibi başlattığını, Taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisi yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, faturaya dayalı cari hesap alacağını tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, taraflar arasındaki satış sözleşmesi uyarınca davalıya çocuk giyim ürünlerinin satımına ilişkin fatura bedellerinin ödenmemesi sebebi ile başlatılan icra takibine davalının kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, takip dayanağı fatura alacaklarının muaccel olmadığını, müvekkiline, aralarındaki ticari ilişki nedeni ile gönderilen faturaların taraflar arasındaki sözleşmenin 7.5 maddesindeki düzenleme uyarınca bir kısmının avans olarak ödenmesinin, bakiyesinin ise ürünlerin tesliminden sonraki 90-120-150 gün vadeli çek verilerek ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna göre davacı tarafından vadesi gelmeyen alacağa dayalı, kötü niyetli icra takibi başlatıldığını savunarak, davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi karar gerekçesinde de işaret edildiği üzere; alınan bilirkişi rapor içeriği ile davalının kendi aleyhindeki ticari kayıtları kapsamında takip tarihi itibariyle davacıya 1.700.304,73 TL borçlu göründüğü, yine 04.05.2017 tarihli mutabakat belgesi uyarınca 31.03.2017 tarihi itibariyle 1.364.805,37 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı, kaldı ki bu hususların taraflar arasında ihtilafsız olduğu anlaşılmaktadır.Davalı yan takip tarihi itibariyle davacı ile aralarındaki sözleşmenin 7.5 maddesi uyarınca takip tarihinde alacağın muaccel olmadığını ileri sürmektedir. Tarafların kabulündeki 20.10.2016 tarihli sözleşmenin ödeme başlıklı 7.5 maddesinde “Sözleşme bedelinin %30’u oranında ön avans %30’u oranında hammadde bedeli geri kalan bedel ürün tesliminden ve fatura tarihinden sonraki 90-12-150 gün vadeli olarak çek verilecektir” şeklinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalı savunması kapsamında taraflar arasındaki sözleşmenin 7.5 maddesindeki düzenlemede ödemenin, çek verileceğinin hükme bağlanmış olması nedeniyle, vadeli olacağına dair bir kayıt bulunmadığı anlaşılmaktadır. Satış sözleşmesinde kural, peşin satıştır. Tarafların karşılıklı edimlerini aynı anda ifa ettikleri satışın, peşin yapıldığı kabul edilir. Bunun aksi yazılı belge ile kanıtlanır. Çek, yasal düzenleme uyarınca ödeme aracıdır. Sözleşmenin 7.5 maddesinde ön avans ve hammadde bedeli olarak ödenecek tutarın bakiyesinin 90-120-150 gün vadeli olarak çek ile yapılacağının belirtilmesi, satışların 90-12-150 gün vadeli yapılacağını göstermez. Kaldı ki bilirkişi rapor içeriğinden de davalının aldığı ürünler kapsamında 29.12.2016 tarihinden itibaren davacı yana, sözleşmenin 7.5 maddesinde öngörüldüğü şekilde ön avans ve ham madde bedeli ödemediği gibi, ürünlerin teslimini müteakip bakiye tutar yönünden de ileri keşide tarihli çekler düzenleyip davacıya teslim etmediği, ödeme vasıtası olan çekin alıcıya verilmediği de anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemenin davanın kabulü yönünde kurduğu hüküm isabetli olup, davalı vekilinin davacının takipte istediği alacağın muaccel olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Takip ve davaya konu alacak likit alacak niteliğinde olmakla, kabul edilen tutar yönünden icra inkar tazminatına karar verilmesi isabetli olup, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni de yerinde değildir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinini istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 69.966,82 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.01.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.