Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1200 E. 2019/1708 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1200
KARAR NO: 2019/1708
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2017/1161E. 2018/1257K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davaların birleştirilmesine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının dava dışı …’la yaptığı sözleşme uyarınca Eskişehir’de yapacağı proje imalatı için davalı ile türbin-kompresör üniteleri tedarik sözleşmesi imzaladığını, sözleşmenin gereği teradikçinin değiştirilme imkanının bulunmadığını, davalının istediği koşulları davacıya kabul ettirdiğini, ayrıca süreci uzatarak ve gereksiz masraflar yaparak davacıyı zarara uğratıp haksız kazanç elde ettiğini, davalının fatura kesip … M.V.’ye vergi avantajı sağlamak dışında hiçbir faaliyetinin olmadığını bildirmiş, dava konusu edilen 7.541.438,32 TL davacı zararının avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusunun müvekkili şirkete dava dışı … N.V tarafından devri yapılan supervizörlük sözleşmesi ile ilgili olduğunu, taraflarınca Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/122 esas sayılı dosyasında davacı taraf aleyhine başlatılan iflas yoluyla takibe ilişkin olarak karşı tarafın itirazı üzerine itirazın kaldırılması ve iflas talep edildiğini, bunun üzerine davacının salt söz konusu iflas davasının sonuçlandırılmasını geciktirmek amacıyla bu şekilde asılsız tazminat talebinde bulunduğunu, davacının tazminat talebinde belirtmiş olduğu kalemlerinin hiçbirinin hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/122 esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının … San. Tic. A.Ş., davalının … İnşaat Tesisat A.Ş. olduğu, davacı tarafından davalıya verilmiş olan montaj ve devreye alma supervizörlük hizmetine ilişkin olarak keşide edilen faturaların eksik ödenmiş olmasından bahisle davacı tarafından Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan iflas yolu ile adi takibe davalının itiraz etmesi üzerine davacının itirazının kaldırılarak iflasa karar verilmesi talebiyle dava açtığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararında; “…Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/122 esas sayılı dosyasındaki dava ile Mahkememiz dosyasındaki tarafların aynı olmasının yanında her iki davanın dayanağının taraflar arasındaki aynı sözleşme olup birleştirilen dosyada mahkememiz dosyasındaki davalı tarafın sözleşmeden kaynaklanan alacağının tahsili için icra takibinde borca ilişkin yapılan itirazın iptalini talep ettiği, Mahkememiz dosyasında ise davacı tarafın icra takibi yapan davalı taraftan sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle doğan zararının tazmini talep ettiği, buna göre her iki davada toplanacak delillerin ve yapılacak araştırma ve incelemelerin aynı nitelikte olup HMK’nun 166(4) maddesinde belirtilen şekilde davaların aynı nedenlerden doğduğu ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle davalar arasında fili ve hukuki bağlantı bulunduğu, davalı tarafın her iki dosyanın birleştirilmesini talep ettiği dikkate alınarak davaların birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi gerekse delillerin birlikte değerlendirilmesi ve bir biri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması yanında yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar ve zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla bu dava dosyasının Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/122 esas sayılı dosyası ile HMK’nun 166. maddesi uyarınca birleştirilmesine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/122E. sayılı davanın konusu itirazın kaldırılması ve iflas istemli olduğunun anlaşıldığını, esasen bir icra dosyasında kaynaklandığını, İlk derece mahkemesince her iki davada toplanacak delillerin, yapılacak araştırma ve incelemelerin aynı olduğu belirtilmekte ise de esasen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında iflas bakımından inceleme yapılacak olup her iki dosyada doğrudan aynı araştırmaların yapılması söz konusu olmadığını, dosyaların her ikisinin sonucunun birbirini etkilemesi değerlendirildiği takdirde davaların birleştirilmesinden ziyade gerekli görülmesi halinde bekletici mesele yapılmasının yasal imkânının bulunduğunu, Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir
İNCELEME VE GEREKÇE Esas davanın taraflar arasındaki sözleşme uyarınca hizmet edimini yerine getiren davalının haksız faturalar keşide ederek davacıyı zarara uğratmış olduğu iddiasına dayalı alacak davası olduğu; birleşen davanın ise davalının aynı sözleşme kapsamında muaccel olan alacağının tahsilini sağlamak için başlatmış olduğu iflas yoluyla takibe yapılan itirazın kaldırılması ve iflasa karar verilmesi taleplerini içerdiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, istinafa konu kararla, bu iki davanın birleştirilmesine karar verilmiş, bu birleştirme kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır. Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki mahkemelerde açılan davaların birleştirilmesi kararları nihai karar niteliğinde olmayıp, ara karar niteliğinde olduğundan, yanlız başına istinaf edilemez. Ancak, davalar ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise, HMK’nın166/4. maddesi gereğince aralarındaki bağlantı sebebiyle birleştirme kararı verildiği takdirde, ikinci mahkemenin bu yöndeki birleştirme kararı nihai karar niteliğinde olduğundan, bu karara karşı, HMK’nın 168. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak, aynı Kanun’un 341. maddesi uyarınca uyarınca istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Nitekim, Kanun’un 353/1.a.5. Maddesinde, ilk derece mahkemesince usule aykırı olarak birleştirme kararı verilmesi halinde, ilk derece mahkemesinin kararının istinaf mahkemesince kaldırılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda birleştirme kararına konu dava dosyaları farklı yerlerdeki asliye ticaret mahkemelerinde görüldüğünden, birleştirme kararına karşı istinaf kanun yolu açıktır. Bu nedenle, istinaf talebi incelenmiştir. İİK’nın 154. maddesi gereğince iflas yolu ile başlatılan takibe karşı borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde takip durur. Aynı Kanun’un 156/3. Maddesi uyarınca, alacaklı, bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini mahkemeden isteyebilir. Somut olayda, birleştirme kararına konu ilk dava dosyasında, mahkemeden, iflas takibine itirazın kaldırılması ve davalının iflasına karar verilmesi istenmiştir. Dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/122 esas sayılı iflas davasının 13.02.2017 tarihinde açılmış olduğu, istinafa konu edilen İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1161 esas sayılı davasının 25.10.2017 tarihinde açıldığı, mahkemece, iki dava arasında bağlantı bulunduğu gerekçesiyle birleştirme kararı verildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 166.madesi uyarınca, davalar arasında bağlantı bulunması halinde birleştirme kararı verilebilir. Davaların aynı sebepten doğması ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olması halinde bağlantı var sayılır.Kanun, bağlantı halinde birleştirme kararı verilebileceğini düzenlemiş, bunu bir zorunluluk olarak öngörmemiştir. Bu durumda, mahkeme, birleştirme talebini değerlendirirken, yargılamaya hakim olan ilkeleri dikkate alması, özellikle usul ekonomisi ilkesini ve adil yargılanma hakkını gözetilmesi gerekir. Tarafların iki davadaki iddiaları aynı hukuki ilişkiyi dayalı ise de iflas davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı bir dava olup basit yargılama usulüne tabidir. İstinaf incelemesine konu alacak davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. İflas yoluyla ilamsız takibe itiraz üzerine açılan itirazın kaldırılması ve iflas davasında, takip alacaklısının gerçekten bir alacağının bulunup bulunmadığı konusunda mahkemece bir yargılama yapılacaktır. Alacağın mevcudiyetine veya diğer itirazlara dair esasa ilişkin değerlendirmeler iflas davasında yapılacaktır. Basit yargılama usulüne tabi olan ve icra takip dosyasına bağlı olan iflas davasına, yazılı yargılama usulüne tabi alacak davasının birleştirilmesi, usul ekonomisi ilkesiyle bağdaşmaz. İflas davasına bakan mahkeme, alacak davasının bekletici sorun sayıp saymayacağını, dosya kapsamına ve taraf iddialarına göre kendisi değerlendirecektir. Açıklanan bu gerekçelerle, davaların birleştirilmesine dair ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, birleştirme kararının kaldırılmasna dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nun 353/1.a.5. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu birleştirme kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.5. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.12.2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.