Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1197 E. 2021/1333 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1197
KARAR NO: 2021/1333
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2016/1016 Esas – 2018/1205 Karar
BİRLEŞEN DAVA İSTANBUL 13.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2018/143 ESAS SAYILI DAVASINDA
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen hükme karşı, asıl ve birleşen davalarda davacılar vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında “… A.Ş.”deki davacı payının davalı alıcı şirkete satılarak devrine ilişkin “Mutabakat Metni” imzalandığını, imzalanacak asıl sözleşmenin genel şartları ile imzalama tarihine kadarki ilişkinin esaslarının kararlaştırıldığını, mutabakat metninin 1.2 maddesinde “Cezai Şart” başlığı altında ceza koşulunun düzenlendiğini, davalı alıcı şirketin mutabakat metnine aykırı davranması nedeniyle ihtarname keşide edildiğini ve 24/06/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının 01/07/2016 tarihli cevabi ihtarnamesi ile istemin haksızlığını savunduğunu, tarafların mutabakat metnini imzaladığı 02/11/2015 tarihinden itibaren altı hafta içinde sözleşmenin en geç üç ay içinde hisse devri ve ödemelerin yapılacağını kabul ettiklerini, madde 1.1’de ödeme koşullarının belirlendiğini, sözleşmenin 1.1 maddesinde belirlenen koşulların gerçekleştiğini, davalı alıcının 02/11/2015 tarihinden itibaren sözleşmeyi imzalama yükümlülüğünü yerine getirmediğini, zarardan bağımsız olarak ceza koşulu ödenmesi gerektiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı alıcının ceza-i şart ödemesinin gerekip gerekmediği ile ilgili olduğunu, borcun sözleşmede yükümlenilen koşullara ve önellere uygun biçimde eda edilip edilmediğinin ispat yükünün yükümlenende olduğunu, zarar gerçekleşmese bile cezanın ödenmesi gerektiğini, davalı alıcının “Sözleşmenin imzalanmasından beklediği faydayı ortadan kaldıracak derecede bir olumsuzluk” gördüğünü ispatlaması gerektiğini belirterek; 5.000.000,00 USD ceza koşulu alacağının, 24/06/2016 tarihinden itibaren yürütülecek en yüksek döviz faizi ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; sözleşmenin 1.2 maddesinde ceza koşulunun kararlaştırıldığını doğrulamış, müvekkilinin gerekli incelemeleri ve hazırlık çalışmalarını yaptığını, davacıların ise imzaya yanaşmadıklarını, EPDK devir onayının alınması için hiçbir çalışmada bulunmadıklarını ve sözleşmeyi imzaya hazır hale getirme yükümlülüklerine uymadıklarını, belirlenen altı haftalık ve üç aylık sürelerden çok sonra 27/04/2016 tarihinde üretim lisansının alındığını, sözleşmede kararlaştırılan sürede davacıların kusuru nedeniyle hisse devir sözleşmesinin imzalanamadığını ve devir işlemlerinin yapılamadığını, bu nedenle müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacı tarafın müvekkiline ceza koşulu ödemesi gerektiğini belirterek, davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen İstanbul 13.ATM 2018/143 esas sayılı dosyasında davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; vekil edeni ile davalılar arasında Alaşehir Jeotermal Elektrik Santrali-1 ve Alaşehir Jeotermal Elektrik Santrali-2 lisans sahibi … A.Ş.’nin hisselerinin %100’ünün satışının kesin hisse devir sözleşmesinin ve hisse devrinin nasıl ve hangi koşullarda yapılacağı konusunda 02.11.2015 tarihli mutabakat metni imzalandığını, vekiledeni tarafından yapılan inceleme üzerine davalıların kesin hisse devir sözleşmesi ve hisse devrini yapamayacaklarını, yani buna hazır olmadıklarını gördüğünü, davalıların mutabakat metni ile tanımlanan altı haftalık ve üç aylık süreler içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi, imzaya hazır hale gelmemeleri neticesinde hisse devri ve hisse devrine ilişkin kati hisse devir sözleşmesi imzalanmadığını ve hisse satışının gerçekleşmediğini, hem vekiledeni ile mutabakat metni imzalayıp hem de şirket hisse devri esas sözleşmesi imzalanması ve hisse devrinin gerçekleşmesi için yapılması gereken işlemleri yapmayan vekil edenini oyalayan, bağlayıcı zaman dolduktan sonra da mutabakat metni konusu hisseyi üçüncü kişiye satan davalının ticari etiğe sığmayan bu davranışlar ile yetinmeyip İstanbul 6. Asliye Ticaret mahkemesinin 2016/1016 esas sayılı dava dosyasından vekil edeni aleyhine mutabakat metninin 1.2 maddesine dayanarak 5.000.000,00 USD bedelli cezai şart davası açdığını, işbu dava dosyasına gelmiş olan teskere cevapları ile mutabakat metninin 1.2 maddesi gereği 5.000.000,00 USD cezai şartlardan davalıların sorumlu olduğunun ispat edildiğini, davalıların son derece kötü niyetli hareket ettiğini, vekiledeni şirket ile imzalamış oldukları mutabakat metni ile yükümlendirdikleri edimleri süresinde yerine getirmedikleri için kesin hisse devri sözleşmesini imzalanmasını olanaksız bırakan davalıların mutabakat metnindeki üç aylık süreyi doldurduktan tam 35 gün sonra 08.03.2016 tarihinde üçüncü kişi … A.Ş. ile şartlı hisse devir sözleşmesi imzalayıp lisans eksikliklerini 27.04.2016 tarihinde EPDK’ya onay için müracaat edip 01.06.2016 tarihinde mutabakat metni konusu … A.Ş.’nin %50 hissesini dava dışı üçüncü kişi … A.Ş.’ne sattıklarını, davalı tarafın vekil edenine mutabakat metninin 1.3 maddesi uyarınca 5.000.000,00 USD cezai şart ödemekle sorumlu olduğunu beyanla, davalılar ile vekil edeni şirket arasında imzalanan 02.11.2015 tarihli mutabakat metninin 1.2 cezai şart başlıklı maddesi uyarınca 5.000.000,00 USD’nin, bu alacağın davalılar vekiline çekilen ve ihtar ile tanınan sürenin sona erdiği tarih olan 27.07.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince yürütülecek faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalılar vekili savunmasında özetle; birleşen davada, davacının altı haftalık sürede gerekli incelemeyi yaptığını tekrar ettiğini, sözleşmenin imzalanmasının üretim lisansının alınmasına bağlı olduğunu ileri sürdüğünü, yönetmeliğin 57. maddesi ve HMK’nın 29/2. maddesine aykırı iddialarda bulunulduğunu, mutabakat metni ve yönetmeliğinin 57. maddesinin birbirini tamamlayan engellemeyen işlemler olduğunu, sözleşmenin imzalanmasının pay devri ve üretim lisansının alınmasına bağlı olmadığını, EPDK’nın onayı ile hisse devrinin yapılabileceğini, mutabakat metninde belirtilen altı hafta ve üç aylık sürelerde üretim lisansı alınacağına dair bir hükmün bulunmadığını, birleşen davada davacının kötü niyetli olduğunu belirterek, birleşen davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya içeriği delillere göre; tarafların sözleşmede kararlaştırılan hususları yerine getirmedikleri, her iki tarafın sözleşmeye aykırı davrandığı, bu nedenle sözleşmenin imzalanmamasında her iki yanında kusurunun bulunduğu kabulü zorunludur. Taraflar mutabakat metni ile belirlenen 6 haftalık + 3 aylık sürede edimlerini yerine getirmemişlerdir. Davalı alıcı kararlaştırılan 6 haftalık sürede gerekli incelemeyi yapmakla, imzalanması öngörülen sözleşmeden beklediği faydayı ortadan kaldıracak derecede bir olumsuzluk görmemesi halinde sözleşmeyi imzalamakla yükümlü olup, bu sürede bir olumsuzluk tespiti ve bunun satıcılara bildirimi yapılmamıştır. Davacı satıcılar da müvekkillerinin hisse devrine konu şirketin sahip olduğu ön lisansını üretim lisansına dönüştürme konusunda kararlaştırılan süre içinde herhangi bir çalışmada bulunmamışlar 3 aylık süre dolduktan sonra üretim lisansı alınarak davacı hisselerini %50 si dava dışı bir şirkete devredilmiştir. Her ne kadar sözleşmede 3 aylık süre içinde ön lisansın üretim lisansına dönüştürme zorunluluğu ön görülmemiş ise de; yönetmeliğin 57/1 maddesi çerçevesinde üretim lisansının alınmasından önce hisse devri, EPDK nın onayına bağlı olarak mümkün olup; hisse devir sözleşmesinin imzalanması konusunda tarafların ısrarlı, inandırıcı ve karşı tarafı zorlayıcı şekilde bir bildirimleri olmamıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; mutabakat metninin 1.2 maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmemesinde tarafların eşit derecede kusurlu oldukları ve bu nedenle karşı yandan ceza koşulu isteminde bulunamayacakları sonuç ve kanaatine varılarak…” gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl davada davacılar vekili ile birleşen davada davacı şirket vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl davanın davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili davacılar ile davalı arasında; “… A.Ş” deki davacılara ait hisseleri davalı şirketin satın almak istemesi, tarafların hisselerin devri için “hisse devir sözleşmesi” imzalamak istemeleri, hisse devir sözleşmesinin genel şartları ve sözleşme imzalanıncaya kadar ki taraflar arasındaki ilişkinin esaslarını kararlaştırılmasının istenmesi dolayısıyla 02.11.2015 tarihli “Mutabakat Metni” imzalandığını, Altı haftalık süre mutabakat metninin imzalanmasından itibaren başlayıp sadece alıcı davalı …’ye teknik, hukuki ve mali due diligence süreçlerini tamamlama edim yükünü yerine getirdiğini, davacıların altı hafta ile sınırlandırılmış hiçbir yükümlülüğü bulunmadığını, Hisse devri sözleşmesinin imzalanmamasında davalı alıcının tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin satıcı sıfatıyla tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, yapması gereken çalışmaları tamamladığını, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin mutabakat metninin içeriğinin, hükümlerinin incelemeden, irdelemeden hatalı karar verdiğini, söz konusu mutabakat metninden anlaşılacağı üzere, tarafların edimlerini belli bir sıra ile ifa etmeleri amacıyla iki ayrı süre tayin edildiğini, mutabakat metninde yükümlü olduğu edimleri yapması için davalı … A.Ş.’ye altı hafta süre verilmişken, hisse devir işlemlerinin tamamlanması için her iki tarafa üç ay süre verildiğini, bu durumun taraflar arasında öncelikle sözleşmenin imzalanması, devir işlemlerinin ise daha sonra tamamlanabileceği hususunun kararlaştırılmış olduğunu açıkça gösterdiğini, Sözleşmenin imzalanmasından beklediği faydayı ortadan kaldıracak derecede bir olumsuzluk gördüğü konusunda hiçbir irade beyanında bulunmamış olan davalı … A.Ş’nin, üretim lisansı alınmamış olmasından dolayı şirket hisselerinin devrinin mümkün olmayacağı seklindeki bir gerekçeyle sözleşmeyi imzalamamış olmasından doğan cezai şart ödeme yükümlülüğünden kurtulamayacağını, Müvekkillerin çalışmada bulunmadığının kabulü manasına gelmemekle birlikte; mutabakat metninin 1. maddesinde; “taraflar. 3 av içinde hisse devir işlemlerini satış bedelinin ödenmesi karşılısında tamamlanarak gerçekleştirmiş olacaklardır.“ denilerek, EPDK onayının sözleşmenin imzalanmasından sonra alınabileceğini, bunun her iki tarafımda sorumluluğunda olduğunun kabul edildiğini, Davalı alıcının sözleşmeyi imzalaması halinde, tarafların EPDK’ya başvurması için bakiye bir buçuk ay süreleri kaldığını, mahkemenin bir bucuk ay içinde EPDK’dan onay alınabileceğini öngörmeden asıl davayı reddettiğini, mahkemenin olasılık üzerinden karar verdiğini, hukuki dayanağı bulunmayan kanaati ile müvekkillerini eşit kusurlu bulduğunu, Davalı …’nin hisse devri sözleşmesinin imzalanmamasında asli ve tam kusurlu olduğunu, mutabakat metninden anlaşıldığı üzere alıcı davalının altı haftalık sürede gerekli incelemeyi yapmakla, imzalanması öngörülen sözleşmeden beklediği faydayı ortadan kaldıracak derecede bir olumsuzluk tespit etmemesi halinde sözleşmeyi imzalamakla yükümlü olduğunu, Mutabakata göre alıcının bir olumsuzluk görmemesi halinde sözleşmeyi imzalamakla yükümlü olacağı açıkça yazılı olup bu şartın sübjektif bir şart olduğunu, yani alıcının sübjektif olarak yapacağı bir değerlendirme sonucunda sözleşmeden beklediği faydayı ortadan kaldıracak derecede bir olumsuzluk görmemesi halinde sözleşmeyi imzalamakla yükümlü olduğu hususunun tartışma götürmeyeceğini, bunun da bir olumsuzluk görmesi halinde alıcının bunu satıcılara bildirmesini, bir olumsuzluk görüldüğünün bildirilmemesi halinde olumsuzluk bulunmadığının kabul edilmesini gerektirmediğini, buna karşılık alıcı davalının, ne bir olumsuz bildirimde bulunduğunu ne de müvekkillerinin tüm ısrarlarına rağmen sözleşmeyi imzaladığını, Mutabakat metnindeki kararlaştırmaya göre incelemeyi yapacak olan ve sözleşmeden beklediği faydayı ortadan kaldıracak bir olumsuzluğun bulunup bulunmadığına bakacak olan taraf alıcı taraf olup, alıcının bir olumsuzluk tespit etmişse bunu satıcılara bildirmesi kendisi acısından sözleşmeyi imzalama yükümlülüğünden kurtulabilmesi için yerine getirmesi gereken bir yükümlülük olduğunu, bunun yerel mahkeme kararıyla tespit edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin asıl davanın reddine dair verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve asıl davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından, dava dosyasına celp edilmiş deliller ile çelişen karar verildiğini, asıl dava dosyasına gelen müzekkere cevapları ile mutabakat metninin 1.2 maddesi gereği 5.000.000,00 USD cezai şarttan davalıların sorumlu olduğunun ispat edildiğini, Mutabakat metninin 1. maddesi gereği müvekkili şirket tarafından mali, teknik ve hukuki inceleme yapıldığını, yapılan inceleme neticesinde Alaşehir jes-2’ nin lisansının olmadığı, önlisans döneminde olduğu, …’in 26/03/2014 tarihli tadil edilen esas sözleşmesi gereği ve Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 57. maddesi gereği, davalıların jes-2’nin lisansını almadan ortaklık yapısını değiştiren hisse devri sözleşmesi ve hisse devri yapamayacağının tespit edildiğini, Mutabakat metni ile belirlenen üç aylık süre içerisinde de (02.02.2016 tarihine kadar) jes-2 lisansını alıp imza için hazır hale gelmemiş olduklarının ispat edildiğini, 02/11/2015 – 14/12/2015 – 02.02.2016 tarihleri arası Alaşehir Jeotermik Elektrik Santrali 2 (Alaşehir jes 2)’nin üretim lisansı bulunmadığını, hala ön lisans döneminde olduğunu, Enerji Piyasası Lisans Yönetmeliği madde 57/1 uyarınca, maddedeki istisnalar hariç önlisans sahibi tüzel kişinin lisans almadan ortaklık yapısının değiştirilemeceğini ifade etmekte olduğunu, hisse devrinin 57/1 maddeye aykırı olarak yapılması halinde ise Yönetmelik madde 19 uyarınca önlisansın iptaline neden olduğunu, ön lisansın iptal olması durumunda da Jeotermal Kaynak Alanları Kullanım Yönetmeliği’nin 5. maddesi uyarınca lisansa konu kaynak alanı için verilmiş işletme ruhsatının iptali sonucu doğduğunu, Yönetmeliklerden tartışmasız ve net bir şekilde anlaşıldığı üzere; mutabakat metni uyarınca öngörülen hisse devir işlemleri, Yönetmelik’te öngörülen istisnaların kapsamına girmediğinden, işlemin Yönetmelik madde 57’ye aykırı olarak gerçekleşmesi durumunda. Yönetmelik md. 19 uyarınca önüsans lisansa dönüşmeksizin gerçekleştirilecek olan herhangi bir hisse devri, hisse devri ile alakalı is ve işlemlerin Alaşehir JES 2 projesi için alman ön lisansın iptaline neden olacağını, yani 360.000.000.00-USD defter biçilen ve satım konusu yapılan şirketin %50 değerinin yani 180.000.000,00- USD değerinin yok olması anlamına geldiğini, Davalı tarafça mutabakat metni ile belirlenen sürede, bu işlemleri de yapıp lisansı alıp imza için hazır hale gelmediğini, hiçbir eylemde bulunmadığını, Birleşen dosya davalıları tarafından, sözleşme konusu …’e ait Alaşehir jes-2 üretim lisansı, mutabakat metninde belirlenen altı haftalık ve üç aylık sürede alınmadığının gelen müzekkere cevapları ile ispat edildiğini, böylece mutabakat metninde kararlaştırılan süre içerisinde davalıların edimlerini yerine getirmemiş olduklarından, kati hisse devri sözleşmesinin imzalanabilir hale gelmediğini, net bir şekilde sözleşmenin 1.2 maddesi gereği 5.000.000,00 USD cezai şarttan davalıların sorumlu olduğunu, Ayrıca davalıların son derece kötü niyetli hareket ettiklerini, müvekkili şirket ile imzalamış oldukları mutakabat metni ile yükümlendikleri edimlerini süresinde yerine getirmedikleri için kesin hisse devri sözleşmesini imzalanmasını olanaksız bırakan davalıların; mutabakat metnindeki üç aylık süreyi doldurduktan tam 35 gün sonra 08/03/2016 tarihinde üçüncü kişi … A.Ş. ile şartlı hisse devir sözleşmesi imzalayıp lisans eksikliklerini 27/04/2016 tarihinde tamamlayıp, jes-2 lisansını alıp, 02/05/2016 tarihinde EPDK’ya onay için müracaat edip 01.06.2016 tarihinde, mutabakat metni konusu … A.Ş.’nin %50 hissesini dava dışı üçüncü kişi … A.Ş.’ye sattıklarını, Açık ve net görüldüğü üzere, davalıların kendi esas sözleşmelerinde malum olan bir husus ile ilgili müvekkilinden bildirim yapma yükümlülüğünün beklenemeyeceğini, kendilerinin şirket esas sözleşmesindeki hisse devir yasağının müvekkil şirket tarafından kendilerine ihbar edilmesini beklediklerini, malum olan, kendi bilgilerinde olan bu durum ile ilgili müvekkilinden bildirim yapma yükümlülüğünün beklenemeyeceğini, bu nedenler ile müvekkilinin olumsuz bildirim yapma yükümlülüğü bulunmadığını, mahkeme gerekçesinin son derece hatalı ve kanuna aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin 02/11/2015 tarihli mutbakat metninin 1. maddesi gereği altı haftalık süre içerisinde due diligence araştırmasını yapmış olduğunun ispat edildiğini ve davalının kabulünde olduğunu, Bu nedenle ilk derece mahkemesinin istinafa konu birleşen davayla ilgili olarak verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen dava, şirket hisselerinin davalıya devrine ilişkin mutabakat metnine aykırı davranıldığı iddialarına dayalı cezai şart alacağı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda yazılı gerekçe ile asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; bu karara karşı, asıl ve birleşen davaların davacıları tarafından, yasal süreler içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, taraflarca imzalandığı ihtilafsız olan 02.01.2015 tarihli mutabakat metninde kararlaştırılan sürede asıl hisse devir sözleşmenin yapılmaması ve hisse devrinin gerçekleştirilememesinin hangi tarafın kusurundan kaynaklanmış olduğu, buna göre hangi tarafın cezai şart talebine haklı olduğuna ilişkindir. Taraflar arasında imzalandığı ihtilafsız olan 02/11/2015 tarihli “Mutabakat Metni” başlıklı sözleşmenin ön sözleşme niteliğinde olduğu, mutabakat metninin 1. maddesine göre 02/11/2015 imza tarihinden itibaren altı hafta içinde taraflarca asıl sözleşmenin imzalanacağı kabul ve taahhüt edilmiştir. Alıcının altı haftalık süre içinde teknik, hukuki ve mali due diligence süreçlerini tamamlaması, bu sürede asıl hisse devri sözleşmesinin imzalanması ve tarafların metnin imzalanmasından itibaren en geç üç ay içinde hisse devir işlemlerini 360.000,00 USD bedelin ödenmesi karşılığında gerçekleştireceği kararlaştırılmıştır. Mutabakat metninin 1.2 maddesinde alıcının iş bu mutabakat metnini imzası tarihinden itibaren altı hafta içinde yapacağı teknik, hukuki ve mali due diligence esnasında sözleşmenin imzalanmasından beklediği faydayı ortadan kaldıracak derecede bir olumsuzluk görmemesi halinde iş bu mutabakat metninde belirtilen asgari şartları içeren sözleşmeyi imzalamayı kabul, beyan ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir. Yine aynı madde de taraflardan herhangi birinin sözleşmeyi belirtilen sürede imzalamaması halinde diğer tarafa iş bu madde de belirtilen altı haftalık sürenin sona erdiği tarihten itibaren 15 iş günü içerisinde 5.000.000,00 USD cezai şart bedeli ödeyeceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmeye konu … A.Ş.’nin 02.04.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi (TGS)’nde yayınlanmış olan ana sözleşmenin tadiline ilişkin 7.maddesinde “Önlisans süresi içerisinde ve üretim lisansı alınıncaya kadar, veraset ve iflas nedenleri ile Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 57 maddesindeki istisnalar dışında şirket ortaklık yapısının doğrudan veya dolaylı olarak değişmesi, payların veya pay senetlerinin devri veya devir sonucunu doğuracak iş ve işlemler yapılamaz” denildiği anlaşılmaktadır. Bunun dışında Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 57/1 maddesinde “Lisans alınıncaya kadar veraset ve iflas nedenleri dışında önlisans sahibi tüzel kişinin ortaklık yapısının doğrudan veya dolaylı olarak değişmesi, paylarının devri veya payların devri sonucunu doğuracak iş ve işlemler yapılamaz” şeklinde düzenlendiği, buna göre sözleşme konusu şirketin önlisans sahibi olduğu da gözetildiğinde, üretim lisansının alınmasından önce hisse devrinin yapılamayacağı anlaşılmaktadır. Enerji Piyasası Daire Başkanlığının 23/08/2017 tarihli yazısında; Manisa ile Alaşehir ilçesinde kurulu ve işletmede olan Jeotermal Enerjiye dayalı “Alaşehir JES 2” için … A.Ş’ ne Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 10/07/2014 tarihli 5117-6 sayılı kararı ile 30 ay süreli, aynı tarihli ön lisans verildiği, söz konusu tüzel kişinin Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin “Önlisans süresi içinde tamamlanması gereken iş ve işlemler” başlıklı 17. maddesinde belirtilen yükümlülüklerini tamamlamış olması sebebiyle 27/04/2016 tarihli ve 6237-0-1 sayılı kurul kararı ile 24 yıl 11 ay 16 gün süreli, 27/04/2016 tarihli … numaralı üretim lisansının verildiğinin bildirildiği görülmektedir. Buna göre Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin yukarıda yer verilen 57/1. maddesindeki düzenleme de dikkate alındığında, mutabakat metninin imzalandığı 02.11.2015 tarihinden itibaren mutabakatta belirlenen üç aylık süre itibariyle hisseleri devre konu şirketin üretim lisansına sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda asıl davada davalı- birleşen davada davacı alıcının, kararlaştırılan altı haftalık sürede gerekli incelemeyi yapmakla, imzalanması öngörülen sözleşmeden beklediği faydayı ortadan kaldıracak derecede bir olumsuzluk görmemesi halinde sözleşmeyi imzalamakla yükümlü olup, bu sürede bir olumsuzluk tespiti ve bunu asıl davada davacı birleşen davada davalı satıcılara bu yönde bildirim yaptığını kanıtlamamıştır. Davacı satıcılar da müvekkillerinin hisse devrine konu şirketin sahip olduğu ön lisansını üç aylık süreden sonra üretim lisansına dönüştürmüştür. Her ne kadar sözleşmede üç aylık süre içinde ön lisansın üretim lisansına dönüştürme zorunluluğu ön görülmemiş ise de; yukarıda yer verilen Yönetmeliğin 57/1. maddesi çerçevesinde ön lisansa sahip şirketin üretim lisansının alınmasından önce hisselerinin devrinin yapılamayacağı, yine sözleşme konusu şirketin ana sözleşmesinin yukarıda yer verilen 7. maddesi dikkate alındığında da hisse devrinin yapılamayacağı dikkate alındığında, hisse devir sözleşmesinin yapılamaması ve gerçekleşmemesi nedeniyle her iki tarafında ceza koşulu isteminde bulunamayacakları sonucuyla kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki taraf vekillerinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, asıl davada davacı vekilinin, asıl davada kurulan hükme karşı; birleşen davada, birleşen dava davacı vekilinin birleşen davada kuralan hükme karşı istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, asıl ve birleşen davalarda davacılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Her iki davada davacı vekillerince yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90′ er TL istinaf karar harçlarının asıl ve birleşen davanın davacılarından ayrı ayrı tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.