Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1151 E. 2021/1205 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1151
KARAR NO: 2021/1205
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2019
NUMARASI: 2018/726 Esas – 2019/504 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davacının özel güvenlik sektöründe şirketlere malzeme tedarik ettiğini ve satışını yaptığını, davalının personel kıyafet ve ekipmanlarının bir kısmını davacı şirketten aldığını, davacının 13/10/2017 tarih ve … sıra nolu sevk irsaliyesi ile davalı şirkete malzemeler sattığını, davalı şirketin çalışanı olan … isimli kişiye imza karşılığında teslim edildiğini, davalının 16/10/2017 tarih ve … sıra nolu fatura ile davacı şirkete KDV dahil 53.724,60 TL borçlandığını, davalıya 13/10/2017 tarih ve … sıra nolu sevk irsaliyesi ile güvenlik yeleği sattığını, … isimli kişiye malların teslim edildiğini, davalının 16/10/2017 tarih ve … sıra nolu fatura ile KDV dahil 13.500 TL borçlandığını, 23/10/2017 tarih ve … sıra nolu fatura ve bağlı sevk irsaliyesi ile 302,40 TL bedelli ürünlerin davalıya satıldığını, davalı tarafından 15/12/2017 tarihinde 10.000,00 TL bedelli, 14/02/2018 tarihinde 15.000,00 TL bedelli havale işlemleri yapıldığını, davalı tarafından 31/01/2018 tarih ve … sıra nolu KDV dahil 1.377,00 TL bedelli iade faturasının davacıya teslim edildiğini ve cari hesaba eklendiğini, davalının davacıya net 41.150,00 TL borçlu olduğunu, Beyoğlu … Noterliğinin 05/02/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin çekildiğini ve davalının borcu kabul ettiğini, ancak ödeme yapmadığını, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek; öncelikle davalının menkul ve gayrimenkul mallarıya üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati haciz konulmasına, borçlunun icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasında cari hesap sözleşmesi olmadığı gibi imzalanan bir mutabakatın da bulunmadığını, davacının ve mali müşavirinin tek taraflı olarak hazırlayıp imzaladıkları belgelerle davalının borçlu olarak kabul edilemeyeceğini, yine takipteki faiz talebinin yasaya aykırı olduğunu belirterek; haksız davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline, takibinde haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20 oranındaki icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller, tarafların ticari defter ve kayıtları ile alının bilirkişi raporuna göre; davacı şirket tarafından davalı özel güvenlik şirketine çalıştırdığı özel güvenlik personeli için kıyafet ve ekipman sattığı bu nedenle aralarında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, ayrıca cari hesaba işlenen ve takibe konu edilen faturalara konu malların teslim edildiğinin sevk irsaliyeli fatura altındaki imzadan anlaşılmakla, davalı tarafça malların teslim alınmadığına yönelik bir savunmada bulunmamaktadır. Bu haliyle tarafların incelenen ticari defter ve kayıtları ile davacı şirket ile davalı şirket arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, buna dayalı olarak davacı şirket tarafından davalıya tedarik edilen ürünlerden kaynaklanan alacaktan dolayı cari hesap ekstresinin düzenlendiği, davalı tarafça bu ilişkiye istinaden bir miktar ödeme yapıldığı, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile davacı tarafın davalıdan alacaklı olduğu sabit olup, davalı taraf arada cari hesap ilişkisi bulunmadığı ve davacı şirkete borçlarının bulunmadığı yönünde itirazda bulunmuş ise de bu hususu ispata yarar delil ibraz edememiştir. Bu haliyle davacı taraf takip konusu cari hesaptan dolayı davalıdan alacaklı olduğunu ispat ettiği anlaşılmakla, düzenlenen uzman bilirkişi raporunun da mahkememizce dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle davacı tarafın davalıdan takip konusu cari hesaptan kaynaklanan 41.150,00-TL asıl alacak ve 901,35-TL işlemiş faiz alacağının bulunduğu anlaşıldığından davacı tarafça başlatılan icra takibine borçlu davalı tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin belirtilen miktarlar yönünden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle takibe haksız itiraz eden borçlu davalı aleyhine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı yüklenmesi gerektiği, …” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile istanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 41.150,00 TL asıl alacağa ve 901,35 TL işlemiş faiz alacağına yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin belirtilen miktarlar yönünden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Karara esas alınan bilirkişi raporunun, sadece davacı iddiaları gözetilerek hazırlandığını, cevap dilekçesinde belirtmiş oldukları hususların raporda değerlendirmeye alınmadığını, Davacının dava dilekçesinde ticari defterlere delil olarak dayanmadığını, delil olarak dayanılmamasına rağmen, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, Davaya konu icra takibi ile müvekkilinden faiz talebinde bulunulduğunu, iddia edilen alacağa faiz yürütülerek takibe konulmasının da yasaya aykırı olduğunu, İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için gerekli yasal koşulların oluşmadığını, Davanın kısmen kabul, kısmen red şeklinde olmasına rağmen, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, faturaya dayalı ticari satım ilişkisinden kaynaklı olarak başlatılan ilamsız icra takibin vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Şti., borçlunun … Şti., asıl borcun 41.500,00 TL, işlemiş faizin 909,02 TL olmak üzere toplam borç miktarının 42.409,02 TL olduğu, borç sebebi olarak 14.02.2018 tarihli 41500,00 TL tutarlı cari hesap alacağının gösterildiği, takip talebine ekli olarak … tarafından … adına keşide edilmiş 16.10.2017 tarihli 53.724,60 TL tutarlı fatura ile yine 16.10.2017 tarihli 19.000,00 TL tutarlı faturaların ve teslim alan olarak …’un isim ve imzasının bulunduğu sevk irsaliyelerinin olduğu anlaşılmaktadır. Sevk irsaliyelerine muhtelif adet ve sayıda giyim eşyaları konu edilmiştir. İtiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde, herhangi borcu bulunmadığından bahisle borca, faize ve masraf ve vekalet ücretine itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda; davacının ticari defterleri incelenmiş ve sonuç olarak davacının davalı adına toplamda 67.527,00 TL tutarında fatura keşide ettiği, davalının banka havalesi yoluyla yaptığı ödemenin 26.377,00 TL olduğu, davacının alacak bakiyesinin 41.150,00 TL olduğunu tespitlerininyapıldığı görülmektedir. Davalının ticari defterlerinde ise davacıdan alınan malzemeye ilişkin fatura toplamının 67.527,00 TL olduğu, bu kapsamda davalının davacıya havale yoluyla yaptığı ödemenin ve keşide ettiği iade faturasının toplamda 26.377,00 TL olduğu, bu şekilde davalının davacıya 41.150,00 TL borcunun bulunduğu tespitleri yapılmıştır. Tarafların fatura ve ödeme tutarları açısından defterleri birbirini teyit eder durumdadır. Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; salt davacı iddiaları üzerine raporun hazırlandığını, takip talebinde sadece borç sebebi olarak cari hesap sözleşmenin gösterildiğini oysaki taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığını, yine taraflar arasında yazılı bir mutabakatın da olmadığını, davacının salt fatura düzenlemekle yetindiğini halbuki faturanın tebliği ve fatura konusu malın teslimi hususlarının da davacı tarafça ayrıca ispatlanması gerektiğini belirtmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davalı tarafça malların teslim alınmadığına yönelik bir savunma bulunmadığı, davalının bu ilişki kapsamında önceden bir miktar ödeme de yapmış olduğu, davalı tarafça borcunun bulunmadığına yönelik savunma ileri sürülmüş olsa da bu hususun ispatlanamadığı gerekçesiyle, bilirkişi raporunda belirlenen miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, açıkça davacının fatura konusu malı teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini belirtmektedir. Davalı vekili bu yöndeki savunmasını 26.02.2018 tarihli rapora itiraz dilekçesinde de ileri sürmüştür. Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan açık hesap alacağının tahsiline yönelik itirazın iptaline ilişkindir. Davacının iddialarının dinlenebilirliği açısından yazılı bir cari hesap sözleşmesinin varlığı şart değildir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, davacının keşide ettiği faturalar davalının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Dosya kapsamındaki birbirini doğrulayan her iki tarafın ticari defter içeriklerine göre davacının davalıdan davaya konu edilen miktarda alacaklı olduğu sabittir. Hiç bir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden, faturaların davalı defterinde kayıtlı olması faturalar içeriğindeki malların davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini, bir başka deyişle faturalar içeriği emtianın teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır. Ayrıca adına fatura düzenlenen, bu faturayı ticari defterlerine itirazsız olarak kaydetmişse, bu kayıt, fatura konusu sözleşmenin gereğinin yapıldığı anlamına gelir. Davalı teslimin gerçekleşmediğine ilişkin tanık dinletme talebinde bulunmuştur. Ticari defterlerde kayıtlı bir hususun aksinin ispatı da nacak yazılı delille mümkün olabilecektir. Davalıdan sadır bir delil başlangıcı da sunulmadığından, tanık dinlenilmesi mümkün değildir. Sonuç olarak davalı teslime ilişkin mevcut karinenin aksini usulüne uygun delillerle ispat edememiştir. Davalı mevcut borç kapsamında zaten bir miktar ödeme yapmış olmakla, borcu sona erdirecek başkaca bir savunmayı da ileri sürüp ispat etmemiştir. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekili istinafında, davaya konu icra takibi ile müvekkilinden faiz talebinde bulunulduğunu, iddia edilen alacağı faiz yürütülerek takibe konulamayacağını ileri sürmektedir. Somut olayda, her ne kadar icra dosyasına ilişkin itirazın iptali dava konusu yapılmış olsa da 41.150,00 TL asıl alacak üzerinden harç yatırılarak dava açıldığı anlaşılmakla, icra dosyasındaki asıl borcun 41.500,00 TL olması sebebiyle, taleple bağlı kalınarak 41.150,00 TL asıl alacak ve bu miktara takipten işleyecek faiz ve ferileri yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Dava açılırken 41.150,00 TL asıl alacak üzerinden harç yatırıldığından, esasen davanın tam kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken ilk derece mahkemesince kısmen kabul yoluna gidilmiş olsa da hüküm kısmı tam kabul şeklinde oluşturulmuştur. Yine her ne kadar hüküm kısmında ”davanın kısmen kabulüne” şeklinde ibare bulunsa da hükmün gerekçesinin de tam kabul şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Davaya esas takipte ise asıl borcun 41.500,00 TL, işlemiş faizin 909,02 TL olduğu, böylece toplam borç miktarının 42.409,02 TL şeklinde hesaplandığı anlaşılmaktadır. Ancak somut olayda takip tarihinden öncesinde faize hükmedilmesini gerektirecek koşullar oluşmamakla ve dava dilekçesinde işlemiş faiz için harç yatırılarak açılmış bir dava bulunmamakla, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedeni yerinde görüldüğünden, ilk derece mahkemesi hükmünün bu yönlerden düzeltilmesi gerekmiştir. Dava, tam kabul kararıyla sonuçlandığından, davalı yararına avukatlık ücreti tayinini gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Alacak fatura ve ticari defterlere dayalı olup likit nitelikte olduğundan, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının temerrüt faizi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesini dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın KABULÜ ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafça yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca talep gibi kısmen iptali ile 41.150,00 TL asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek takipteki faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına, 2- Asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 8.230,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2- Davacı tarafça dava açılırken yatırılan peşin harcın, alınması gereken 2.834,86 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.344,17 TL karar ve ilam harcının borçlu davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 531,79 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-Davacı tarafça yargılamanın yürütülmesi nedeniyle yapılan 11 adet tebligat gideri 154,00 TL, posta masrafı 9,00 TL, bilirkişi ücreti 750,00 TL olmak üzere toplam 913,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5- Davacı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi 4.975,65 TL vekalet ücretinin borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 6- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra, kullanılmayan kısmının yatıran tarafa resen iadesine, 7- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 719,00 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine, b-Davalı tarafından harcanan 121,30 TL harç gideri ile 45,00 TL posta giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, c-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 9-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 07.10.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.