Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1130 E. 2020/476 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1130
KARAR NO : 2020/476
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/1310 Esas – 2019/279 Karar
TARİHİ: 08/03/2019
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2017-2018 yıllarında iplik satımına dayalı ticari ilişki olduğu, 2017 yılında davalı adına kesilen 2 adet fatura olduğu, faturalardan birinin mal satışı, diğerinin kur farkı faturası olduğunu, 2018 yılı için 3 adet fatura bulunduğu ve üçünün de kur farkına ilişkin olduğu, Küçükçekmece …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 29/09/2018 tarihli faturayı kapsamayan cari hesap ekstresine dayalı borç hakkında icra takibi başlatıldığını, Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu takibin ise 29/09/2018 tarihli faturaya ilişkin olduğunu, bu takiplerinin de davalı-borçlu şirketin borca ve yetkiyi itirazları sonucunda durduğunu belirterek TBK. 89. Maddesi gereği ortada para alacağı olup davalının yetkiye yönelik itirazının yerinde olmadığını ileri sürerek, davalının icra takip dosyalarına itirazların iptaline, takiplerin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket merkezinin Denizli’de bulunduğundan yetkili mahkemenin Denizli mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında ticari alım satımı belgeleyen herhangi bir yazılı sözleşmenin bulunmadığını, dava konusu ticari ilişkiyi kabul etmediklerini, davacı tarafın ibraz etmiş olduğu ambar makbuzunda müvekkilinden sadır bir imzanın bulunmadığını, bunun dışında sunulan ekstrenin kabullerinde olmadığını, neticeten müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 08/03/2019 tarihli, 2018/1310 Esas – 2019/279 Karar sayılı kararında, “… HMK 6 ve 10. maddeleri uyarınca huzurdaki dava yetkili mahkemede açılmamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde Denizli mahkemesinin yetkili olduğunu açıkça belirttiğinden yetki ilk itirazı süresinde ve usulüne uygun olarak yapılmış olmakla seçimlik hak davalıya geçmiştir. HMK’nın 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme davalının dava tarihi itibariyle ticaret sicilindeki muamele merkez adresinin bağlı bulunduğu mahkeme olduğundan süresinde yapılan yetki ilk itirazının HMK’nın 116 ve 117. maddeleri gereğince kabulü ile Küçükçekmece …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası yönünden mahkememizin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu…” gerekçesiyle yetkisizlik kararı karar verilmiştir.Bu karara davacı vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı tarafça her ne kadar taraflar arasında yazılı bir satım sözleşmesi akdedilmediği, iş bu sebeple ortada geçerli bir akit (borç ilişkisi) olmadığı öne sürülmüş olsa da; sözleşme serbestisi; sözleşme yapma serbestisi, sözleşme içeriğini düzenleme serbestisi ve şekil serbestisi hususlarını içine alan bir kavram olup, T.B.K.’nun 26 maddesinde “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar İçinde özgürce belirleyebilirler” şeklinde düzenlendiğini, taraflar arasında şifahen taşınır satışını konu alan bir satış sözleşmesi bulunmakla beraber, taşınır satışının kanunun öngördüğü herhangi bir şekle yahut sınırlandırmaya tabî olmadığını, taraflar arasında alım-satım hususunda şifahen kurulmuş geçerli bir akit bulunduğunu, T.B.K.nın 89. maddesi uyarınca ortada bir para alacağı mevcut ise, borcun alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa olunacağını , bu hususun Yargıtay kararları ile de sabut olduğunu, Davaya cevap dilekçesi içeriğinde ticarî ilişkiyi ispat etmek adına yalnızca fatura suretleri sunulmuş gibi bir üslupla beyanda bulunulmuş olsa da, faturalar, sevk irsaliyeleri, ambar tesellüm fişlerinin dava dilekçe ekinde sunulduğunu, ilk derece mahkemesince bu evraklar ve taraf ticari defterleri değerlendirilmeksizin, ihtilaf konusu fatura yönünden tensip zaptı ile Ba-Bs bildirimlerinin celbine karar verilmeksizin, eksik incelemeye dayalı şekilde usul ve yasaya aykırı hüküm kurulduğunu, kaldı ki yukarıda da belirtildiği üzere davalı tarafın itirazları yalnızca faturalara ilişkin olup, ambar tesellüm fişi yönünden herhangi bir itirazları bulunmadığını belirterek,
Açıklanan nedenlerle istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1310 E., 2019/279 K. sayılı, 08/03/2019 tarihli ilâmının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari ilişkiye dayalı cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkin olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’nın 67.maddesi iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçe ile mahkemenin yetkisiz olup, davalı adresi itibariyle Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içnde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nn 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.6100 sayılı HMK’nun 6/1.maddesinde “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir”. 10. maddede ise “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü getirilmiştir. Davacı, davalıyla arasındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesap ( fatura) alacağı bulunduğunu ileri sürmüş, davalı ise arada akdi bir ilişki bulunmadığını ileri sürerek akdi ilişkiyi kabul etmemiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince, taraflar arasında akdi ilişkinin kabul edilmediği de dikkate alınarak HMK’nın 6. maddesine göre yetkili mahkemenin, davalı tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olacağı gerekçesiyle verdiği yetkisizlik kararı yerinde olup, davacı vekilinin, davanın, sözleşmeden doğan bir miktar para alacağının tahsili istemine ilişkin olamasından ötürü TBK’nın 89/1. maddesi ve HMK’nın 10. maddeleri uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olarak mahkemenin yetkili olacağı yönündeki isitinaf nedeni yerinde görülmeyip, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1- b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından, ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02/06/2020