Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1128 E. 2021/685 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1128
KARAR NO: 2021/685
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2017
NUMARASI: 2015/1131E. 2017/897K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; davalı … İmes Sanayi Sitesi Şubesinin … hesap numarasından … müşteri numarası ile kullanılan kredi sözleşmesi nedeniyle kesilen ve toplamı 25.470,00 TL olan 24.740,00 TL TTK kredi tahsis ve değerlendirme, 500,00 TL ekspertiz komisyonu, 230,00 TL ekspertiz ücreti bedelinin haksız kesinti niteliğinde olduğunu belirterek, bu tutarların ödeme tarihlerinde itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili. savunmasında özetle; davacının müvekkili banka ile imzaladığı “Gerçek kişi işyeri kredisi sözleşmesi ve sabit faizli konut finansman kredisi ve teminat sözleşmesi” ve “Konut Finansman Kredisi ile ilgili sözleşme öncesi bilgi formu” kapsamında konut finansman kredisi kullandığını, davacı yanın, dava konusu yaptığı tüm ücret ve masrafı ödeyeceğini, sözleşme ve geri ödeme planı gibi belgeleri imzalamak suretiyle bizzat taahhüt ettiğini, müvekkilinin verdiği hizmetler karşılığında ücret talep edebileceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…toplanan deliller, ticaret sicil kayıtları, kredi sözleşmesi, dekontlar, emsal banka uygulamalarına ilişkin cevabi yazılar, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; Davalı banka tarafından davacı müşterisine kullandırılan kredi nedeni ile 24.740,00 TL kredi tahsis ve değerlendirme, 500,00 TL ekspertiz komisyonu, 230,00 TL eksper ücreti alındığı, 6098 sayılı TBK nın yürürlük tarihi olan 14/02/2011 tarihinden önce 17/02/2010 tarihinde kredinin kullanılmış olması nedeni ile genel işlem koşuluna ilişkin düzenlemelerin eldeki davada uygulanma olanağı bulunmadığı, emsal banka uygulamaları da araştırılıp uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül bulunup bulunmadığı ve varsa diğer bankalarca hangi oranda tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/10/2016 tarih, 2016/6174 E, 2016/8375 K sayılı ilamı) hususunun değerlendirilmesi gerektiği, diğer banka uygulamalarının tespiti için yazılan müzekkere cevaplarına göre, davalı bankanın müşterisinden tahsil ettiği komisyon ücretine ilişkin %1,76 lık oranın makul olduğu, kaldı ki davalı bankanın gördüğü iş nedeni ile uygun bir ücret isteme hakkına sahip olduğu, buna karşın ekspertiz ve komisyonu ücretlerinin alınmasına ilişkin işlem dayanağı ilgili dosyaya herhangi bir belge davalı banka tarafından ibraz edilmediği için bu alacak kalemleri yönünden davalı bankaca yapılan kesintinin yerinde olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne kısmen reddi gerektiği, …” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte 730,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama aşamasında yatırılan 435,00 TL tamamlama harcının, alınması gerekli olan 49,87 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından, fazla alınan 385,13 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve yapılan sözleşme ve detayları yazılı kesintiler konusunda ihtilaf bulunmadığını, uyuşmazlık banka tarafından sözleşmedeki hükme dayanarak bu ücretin tüketiciden kesilip kesilemeyeceği konusunda olduğunu, bankanın yapılan sözleşme nedeniyle mutad giderler dışında tüketiciden sözleşmedeki hükme dayanarak herhangi bir ücret talep edemeyeceğini, davalı bankanın tahsil ettiği bedellerle ilgili herhangi bir belgeyi dosyaya sunmadığını, Taraflar arasında yapılan sözleşmede bankanın alabileceği bu ücrete ilişkin düzenlemenin haksız şart niteliğinde olduğunu ve tüketiciyi bağlamadığını, 08.04.2016 tarihli kök raporda ve 14.07.2017 tarihli ek raporda da haklılıkları tespit edilmiş olmasına rağmen mahkemenin bilirkişi raporlarının tersine karar verildiğini, bilirkişiler ek raporda, bir ihtimal olarak 730.00 TL‘nin iade edilmesi gerektiğini belirttiklerini, mahkemece sadece bu şekildeki belirleme gözönünde bulundurularak davanın 730.00 TL yönünden kabulü yoluna gidilesinin dosya kapsamıyla uyumlu olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştin.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari nitelikte kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandıran banka tarafından yapılan kesintilerin haksız olduğundan bahisle açılan alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki gerçek kişi iş yeri kredi sözleşmesinin … ve …’ya arasında imzalandığı, kredi ana parasının 1.400.000,00 TL olduğu, kredi vadesini 60 ay olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Eldeki davanın konusu az yukarıda bahsi geçen kredi sözleşmesi nedeniyle kesilen 24.740,00 TL tutarındaki kredi tahsis ve değerlendirme 500,00 TL ekspertiz komisyonu, 230,00 TL ekspertiz ücreti bedelinin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili talebine ilişkindir. Dosya içerisindeki sabit faizli konut finansman kredisi ve teminat sözleşmesinin yapıldığı, TL ve Dövize endeksli olarak açılan ve kullandırılan konut finansal kredisinin koşullarının düzenlenmesi amacıyla akdedildiği, sabit faizli kredilerin müşterilerin bir ya da birden fazla ödemeyi vadesinden önce yapması durumunda müşteriden erken ödeme ücreti talep edebileceği, bu ücret erken ödenen tutarın en fazla %2’sı olabileceği kararlaştırılmıştır. Kadıköy Noterliğince gönderilen ihtarnamenin incelenmesinde, ihtar edenin …’ya ihtar edilenin … Bankası, ihtar konusunun müşteri tarafından 17.02.2010 tarihinde 1.4000.000,00 TL tutarında gerçek kişi tüketici kredisi kullandırılmış olmakla bu kredinin kullandırılması esnasında bankaca tahakkuk edilen faiz dışındaki bedellerin ayrıntılı ve gerekçeli olarak bilgilendirilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında emekli banka müfettişi ve hukuk fakültesi öğretim üyesi bilirkişiler tarafından hazırlanan 08.04.2016 tarihli rapor dosyaya ibraz edilmiş, bilirkişilerce yapılan değerlendirme neticesi, taraflar arasındaki esas ihtilaf konusunun davalı banka tarafından davacının … nolu vadesiz ticari mevduat hesabından resen tenzil edilerek alınarak kredi tahsis komisyonu ve ekspertiz ücreti ve ekspertiz komisyonu tutarını davalı bankadan geri alıp alamayacağıdır. Bilirkişilerce da tespit edildiği üzere, dosya içerisinde yer alan konut kredisi bilgilendirme formunda kredi tahsis komisyonu alınacağına ve oranına ilişkin bir kayıt bulunmadığı, halbuki kredi kullandırılmadan önce düzenlenerek müşterinin bilgisine sunulması gereken kredi bilgilendirme formunda alınacak kredi tahsis komisyonu açıkça ve rakamsal olarak belirtilmesi gerektiği, sonuç olarak, dava tarihi itibariyle 25.470,00 TL asıl alacak borç ve 17.256,28 TL faiz olmak üzere toplam 42.726,28 TL davacı alacağı hesaplanmakla dava tarihinden itibaren 25.470,00 TL olarak belirlenen asıl alacağa yıllık %11,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerektiği yönünde tespit yapılmıştır. İlk derece mahkemesince 20.12.2016 tarihli celse sırasındaki ara kararında, ”emsal banka uygulamaları değerlendirilerek uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül bulunup bulunmadığı ve varsa diğer bankalarca hangi oranlarda tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı” hususunda değerlendirme yapılması için dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiştir. 14.07.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda yapılan değerlendirme neticesi, kredi sözleşme hükümleri dikkate alınarak emsal banka uygulamalarının ilk derece mahkemesince dava dosyasına celp edildiği, bu uygulamaların emsal davalarda emsal dava dosyalarına ibraz edildiği ve bir örneklerinin de bilirkişilik nezdinde mevcut dava dosyasına celp edilmiş uygulamalarla birleştirilerek tablolaştırıldığı, sonuç olarak; … Bankası, …, …, … Bankası, …, … ve … Bankasının emsal uygulamaları göz önünde bulundurularak kredi tahsis komisyonu olarak en yüksek %4 komisyon alındığı, eldeki davada alınan komisyon tutarının ise %1,76 olduğu, ekspertiz ücreti ve komisyonunun ise somut olayda alınmış bir ipotek bulunmadığı sebebiyle yersiz tahsil edildiği, netice olarak, davacının, davalı bankadan kullandığı taksitli krediye ilişkin olarak davacının ticari mevduat hesabından alınmış toplam 25.470,00 TL tutarının müşteri bilgilendirme formu kapsamında BDDK tebliğine uygun mahiyette bulunmadığı, bu şekilde resen tahsil edilen (kredi tahsis komisyonu, ekspertiz ücreti ve ekspertiz komisyonu toplamı) olan 25.470,00 TL tutarın BDDK uygulamalarına uygun bulunmadığı, bu konuda davacı firmanın onayı olduğuna ilişkin belgenin de sunulmadığı sebepleriyle,17.02.2010 tarihi olan ticari mevduat hesabından tenzil edilme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müşteriye iade edilmesi gerektiği, eğer kredi tahsis ücretinin alınması hususu kredi sözleşme hükümlerine göre uygun görülür ise davacı firmanın davalı bankaya yersiz ödediği ekspertiz ücreti ve komisyon tutarı şeklindeki 730,00 TL tutara talep gibi 3095 Sayılı Kanunun 2/2. maddesi gereğince avans faizi yürütülmesi gerektiği, sonuç olarak dava tarihi itibariyle 730,00 TL asıl borç 494,59TL faiz olmak üzere toplam 1.224,59 TL asıl alacağın bulunduğu ve 730,00 TL asıl alacağın %11,75 oranında değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerektiği görüşü ortaya konulmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davalı banka tarafından davacı müşterisine kullandırılan kredi nedeniyle 24.740,00 TL kredi tahsis ve değerlendirme, 500,00 TL ekspertiz komisyonu, 230,00 TL ekspertiz ücreti alacağı tahsil edildiği, emsal banka uygulamalarına göre uyuşmazlık konusu bedellerin kredi müşterilerinden tahsiline dair teemmül bulunup bulunmadığı ve varsa diğer bankalarca hangi oranlarca tahakkuku ettirildiği gerektiği, mahkemece yargılama aşamasında bankalara yazılan müzekkereler doğrultusunda davalı bankanın müşteriden tahsil ettiği komisyon ücretine ilişkin %1,76 oranın makul olduğu, ancak diğer alacak kalemlerine yönelik olarak işlemlerin dayanağı ile ilgili dosyada belge bulunmadığından davalı bankaca yapılan kesintinin yerinde olmadığı sonucuna varılmakla davanın kısmen kabulü yoluna gidilmiştir. 02.02.2010 tarihli kredi sözleşmesi, genel kredi sözleşmesi niteliğinde olup 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önce aktedilmiştir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği, TBK’nın genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinin somut olayda uygulanma yerinin bulunmadığı, ticari kredi mahiyetindeki kredi sözleşmeleri hakkında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin de uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. TTK’nın 22. (6762 sayılı TTK’nın 20.) maddesiyle, tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin münasip bir ücret isteyebileceği düzenlenmiş olup, davalı banka tacir ve dava konusu kredi ticari işletmesiyle ilgili işlemlerdendir. Bu durumda davalı banka tarafından verilen hizmet gereği münasip bir ücret istemeye hakkı olduğunun kabulü gerekir. Dosya kapsamında bulunan kredi sözleşmesinin 4. maddesinde de “….her çeşit komisyon, ekspertiz, muhafaza ücretleri dahil , ihtiyar edilecek bütün masrafları bankaya derhal ve nakten ödemeyi kabul ettikleri gibi uyarınca müşteriye ait olduğu/olacağı hüküm altına alınmış olsun veya olmasın her türlü …. komisyonlar, … ekspertiz masrafları… nın müşteriye ait olacağı” şeklinde düzenleme içerdiği, ancak, hangi oranlar üzerinden kesinti yapıldığının tespit edilemediği, bankalara faiz dışı gelir elde etme imkanı tanınmış ise de bu hakkın kötüye kullanılmaması gerektiği, bu nedenle diğer bankaların benzer işlemlerdeki emsal uygulamalarının da araştırılarak, davalının tahsil ettiği kredi tahsis komisyonu tutarı % 1,76 olmakla bu tutarın uygun olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alınıp sonuca gidildiği de dikkate alındığında, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki mahiyetinde bulunan ve davacı tarafından imzalanan Taksitli Ticari Kredi Ödeme Planlarında proje komisyonlarının ve diğer masrafların miktarı net olarak gösterilmiş, kredi sözleşmesinin 10.7. maddesinde de “İşbu sözleşme uyarınca müşteriye ait olduğu/olacağı hüküm altına alınmış olsun veya olmasın her türlü …. komisyonlar, … ekspertiz masrafları… nın müşteriye ait olacağı” kararlaştırılmıştır. Ancak somut olayda ekspertiz komisyonu ve ekspertiz ücreti verilmiş bir konut kredisi bulunmadığı ve alınmış bir teminat ipoteği olmadığı halde banka tarafından haksız şekilde tahsil edildiği belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince dava bu yönden kısmen kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 27,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.06.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.