Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1118 E. 2021/856 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1118
KARAR NO: 2021/856
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2018
NUMARASI: 2016/739E. 2018/956K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükme karşı, her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili ile davalı tarafın Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği’nin bir teşekkülü olan … A.Ş. İle %45 (… A.Ş.) – %55 (… A.Ş.) oranında ortak olarak … A.Ş. isimli şirket kurmak amacıyla … A.Ş.’yi davacı %75 ve davalı %25 pay ortaklığı şeklinde kurduklarını, davalının … A.Ş.’ye ortaklık taahhüdü olarak vermesi gereken 2.362.500,00 TL bedeli 24 ay süreli kesin teminat mektubuna karşılık davacı tarafından davalıya %8 daha şirket hissesi verildiğini, davacı ile davalı arasında 10/12/2015 tarihinde Pay Salipleri Sözleşmesi imzalandığını, davalının taahhüt ettiği teminat mektubunu vermediğini ve davacıdan aldığı %8’lik hisseyi de iade etmediğini ve sebepsiz zenginleştiğini, davalıya Kadıköy … Noterliğinin 07/06/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek tebliğden itibaren 30 gün süre verildiğini, ancak süre geçmesine rağmen davalı tarafından cezai şart bedeli ödenmediğini, davalının mal kaçırma ihtimalinin yüksek olduğunu, bu nedenle davalının gayrimenkulleri ile sahibi olduğu … A.Ş. hisseleri ve şirket yetkilisi … uhdesinde bulunan hisseleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının teminat mektubunu süresinde vermemesi nedeniyle şimdilik 30.000,00 TL, %8 oranındaki hisselerin iadesi ya da hisse bedellerinin taraflarına ödenmesi ile ilgili olarak şimdilik 10.000,00 TL, müvekkilinin uğradığı maddi zararların tanzimi için şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının davasının mesnetsiz olduğunu, Tarım Kredi Kooperatifine ait … A.Ş. ile beraber kurulan … A.Ş. üzerinden iş yapılamamasının sebebinin davacının iddia ettiği gibi müvekkili tarafından teminat mektubunun verilmemesi olmadığını, teminat mektubunun alınamamasında müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, davacının bankalar nezdinde finansal sicilinin bozuk olmasından ötürü teminat mektubunun alınamadığını beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davalının hisse devrine karşılık temin etmeyi taahhüt ettiği teminat mektubunu sağlamamış olması nedeniyle yedieminde olan senetlerin iadesi gerektiği görülmektedir. Sözleşmenin 7.1. maddesinde öngörülen ceza şartın 6098 sayılı TBK.nun 179. maddesinde öngörülen seçimlik cezai şart olduğu görülmektedir. Bu kapsamda davacının teminat mektubunun sağlanmaması nedeni Kadıköy … noterliğinin 7.6.2016 tarih ve … yevmiye nolu evrakı üzerinden keşide ettiği ihtarname ile sözleşmeden dönmek sureti ile cezai şart alacağından kaynaklanan 50.000.00 TL. alacağın tahsili talebi her ne kadar kısmi dava niteliğinde açılmış ise de değerlendirmenin talep edilen tüm cezai şart üzerinden yapılması gerektiği ve iş bu kısmi dava açısından kurulacak hüküm ile uygulanacak indirimin işbu dava ile talep edilmeyen cezai şart alaağı bakımından da ilam niteliğinde olarak (kessin hüküm niteliğinde değil) güçlü delil niteliğinde olacak olması karşısında, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart miktarının şirketin sermayesinin 5 katı kadar fahiş nitelikte büyük olması ve toplamının davalının ekonomik mahvına neden olacak olması nedeni ile talep edilen ceza şartın %80’i oranında indirim yapılarak 10.000.00 TL.sinin tahsiline karar vermek gerekmiştir. Davacı, cezai şartı aşan miktarda zararı olduğu nedeniyle ayrıca zarar nedeniyle talepte bulunmuş ise de sözleşme ile öngörülen 3.937.500.00 TL.yi aşan miktarda zararı olduğunu ispat edemediğinden ve bu nitelikteki bir zararın tahsili talebinin ancak ve ancak cezai şart olarak öngörülenden fazla miktrda zararın meydana geldiğinin ispatı halinde taib ee tahsilini mümkün olması karşısında dosya kapsamıyla da davacıının bu yöneyle ispat edilmiş bir zarar söz konusu olmadığından bu yönü ile davanın reddi gerektiği, …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabul – kısmen reddi ile davacı … tarafından davalı …Ş.’ye devredilen … A.Ş.’nin %8 oranındaki hisselerinin davalı şirket tarafından davacıya iadesine, iade edilen hisselerin ticaret sicil müdürlüğünde tesciline, 10.000,00 TL cezai şartın, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2. maddesinde düzenlenen avans faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, zarar iddiasına ilişkin tazminat talebinin ise ispat edilemediğinden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin kararında, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart miktarının şirketin sermayesinin beş katı olduğunun kabulüyle cezai şart miktarının fahiş olarak değerlendirilmesi neticesi hesaplanan cezai şart bedelinden %80 oranında indirim yapıldığını ve 10.000,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair hüküm tesis edildiğini, ancak hesaplanan bedelden esasen %80 değil %99.975 oranında bir indirim yapılması suretiyle hükmün oluşturulduğunu, davalı tarafın, cezai şartın fahiş olduğu hususunda bir savunması olmadığını, buna rağmen mahkemenin bu durumu gözeterek karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, 10,000,00 TL zararın tazminini teminen açılmış davanın atiye bırakılmış olduğunu ve takip edilmediğini, bu talep hakkında “karar verilmesine mahal bulunmadığına” karar verilmesi gerekirken, ispat edilmediğinden bahisle talebin reddi şeklinde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bahsi geçen sebeplerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu karının istinaf sebepleri yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın, cezai şart miktarının %80 (gerçekte %99,975) kısmının indirilmesi şeklinde verilen hükmün kaldırılarak talep veçhile veya bu kısmın sözleşme hukukuna, usul hukukuna uygun bir orana düşürülmesini, uğranılan zarara ilişkin davanın reddine dair kararın kaldırılarak “karar verilmesine mahal bulunmadığına” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik tahkikata dayanarak hatalı sonuca ulaşıldığını, esasen ilk derece mahkemesince hisse devir belgesi metni üzerinde inceleme yapılarak TBK’nın 182/2. maddesine göre hisse devir bedelinin …’ ya ödenmiş olduğuna dair bir karine olup olmadığının tespitiyle buna göre davacı …’ nın davasındaki haklılık durumunun belirlenmesi gerektiğini, … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş.’nin ticaret sicil dosyalarının tam suretlerinin, arttırılmasına karar verilen yeni sermaye tutarının nasıl ödeneceğine dair şirket yetkili organlarının karar suretlerinin, belgelerinin dosyaya kazandırılmadan hatalı şekilde karar verildiğini, Şirketler tarafından sermaye arttırımı yapıldığında sermaye arttırımına dair karar neticesinde hedeflenen yeni sermaye yapısına ancak hissedarların bu ödemeyi yapmaları halinde ulaşılacağı, aksi halde eski sermaye tutarında kalınmış olacağı dikkate alınmaksızın ve ayrıca sermaye şirketlerinde sermaye çoğunluğuna sahip olan hissedarların şirketin belli miktardaki sermayesini arttırılmasına karar verdikten sonra her zaman yeniden toplanarak, bu sermayenin azaltılmasına da karar verebilecekleri gözetilmeden sonuca ulaşılmasının hukuka aykırı olduğunu, İhlal tarihinin ve ihlal tarihindeki şirket esas sermaye tutarının ödenmiş olup olmadığın hususunun gerek bilirkişi raporunda gerekse mahkemenin gerekçeli kararında tartışılmamış olduğunu, … şirketinin aslen … şirketinde pay sahibi olmak adına kurulduğunu, buna göre de … şirketinin kendi faaliyetlerinden değil iştirak ettiği şirketlerin faaliyetlerinin kendisine transfer edilecek varsa kâr – zararı üzerinden kâr-zarar elde edebileceğini, ilk derece mahkemesince Kayeks şirketinin henüz hiç bir ticari faaliyetinin dosyaya yansımadığı gözetilmeksizin bu durumu tartışmayan yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak mahkemece gerekçeleri de açıklanmadan müvekkilinin kusurlu kabul edilerek cezai şarta mahkum edilmesinin hatalı olduğunu, Davacı …’nın bir sermaye şirketi olan anonim şirkette hissedar sıfatının bulunmadığını, davacının ancak davalının üzerine kayıtlı olmayan hisse oranı yönünden yeddiemin / vekil, namı müstear statüsü bulunduğunu ve bu durumun taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesinin yanı sıra imzalanan yedieminlik sözleşmesinin ilgili hükümlerinden de anlaşıldığını, davacı …’nın sermaye koyma borcunu hiç bir şekilde yerine getirmediği dikkate alınmadan, sermaye koyma borcunu TTK’nın anonim şirkete dair hükümlerine aykırı olarak hiç yerine getirmeyen davacı lehine ve diğer tarafta sermaye koyma borcunu tam olarak yerine getiren davalı aleyhine yazılı şekilde kanuna aykırı şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, Dosyada bulunan belgelere göre … A.Ş.’nin 11.1.2016 tarihli yönetim kurulu kararında ”A grubu pay senetlerinin yediemin heyetine teslimine” oybirliği ile karar verildiğini, dava tarihinde aktif husumet ehliyetinin artık yediemin heyetinde bulunduğunu, Şirketin çoğunluk hissesine sahip olan … A.Ş.’nin 12.2.2016 tarihli ve 374 sayılı yazısı ile … şirketinin tasfiyesine dair gerekli işlemlerin yapılması konusunda bildirim yapıldığını, yine Tarım Kredi Kooperatifi’nin 12.2.2016 ve 374 sayılı kararı ile … A.Ş.’nin tasfiyesine karar verildiğini, teminat mektubunun sunulmasına dair akdin ifasının müvekkili açısından imkansız hale gelmiş olduğu hususunun ilk derece mahkemesince göz ardı edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 10.12.2015 tarihli pay sahipleri sözleşmesinin 4.3. maddesi uyarınca ve 11.01.2016 tarihli Yediemin Sözleşmesi uyarınca yediemine tevdi edilmiş olan hisse senetlerinin iadesi, sözleşmeye aykırılık nedeniyle ceza koşulu alacağının ve ceza koşulunu aşan tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dışı … A.Ş.’nin ortakları olan davacı … ve davalı … A.Ş.arasında imzalanan 10.12.20215 tarihli “Pay Sahipleri Sözleşmesi” uyarınca taraflar, anılan şirketteki ortaklık koşullarını düzenlemek yanında şirket sermayesinin artırılması konusunda irade ortaya koydukları ve dava dışı … A.Ş. ile … A.Ş.’nin birlikte kuracakları … A.Ş. ile ilgili düzenleme getirdikleri, tarafların … A.Ş.’nin kuruluşu ile ilgili gerekli işlemleri yapmayı üstlendikleri, bu amaçla …’ın sermayesini artırmayı kabul ettikleri ve … Şirketi’nin kurulup faaliyete geçirilmesiyle ilgili olarak iş bu davanın taraflarının edim üstlendiği, bu kapsamda davalının, sözleşmenin 4.2. maddesi uyarınca, kurulcak …’e 30.01.2016 tarihine kadar 2.362.500,00 TL tutarında 24 ay süreli kesin teminat mektubu sunmayı üstlendiği, aynı sözleşmenin 4.3. maddesi uyarınca, davacının …’daki sahip olduğu hisseleri temsil eden devir cirolu pay senetlerini aynı tarihe kadar yediemine tevdi etmeyi üstlendiği, yediemine tevdi edilecek hisse senetlerinin akıbetinin aynı maddede düzenlendiği anlaşılmaktadır. İş bu davanın taraflarının ve iki yedieminin katılımıyla imzalanan 11.02.2016 tarihli “Yediemin Sözleşmesi” uyarınca, davacıya ait hisse senetlerinin yediemine tevdi edildiği ve hisse senetlerinin akıbetinin sözleşmede düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dava dışı … ve … arasında imzalanan 10.11.2015 tarihli ortaklık sözleşmesi imzalandığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı iş bu davada, davalının, 10.12.2015 tarihli pay sahipleri sözleşmesinin 4.2.maddesindeki taahhüdünü yerine getirmediğini, yani süresinde teminat mektubunu ibraz etmediğini ve böylece sözleşmedeki taahhütlerine aykırı davrandığını belirterek, hem yediemine tevdi edilen pay senetlerinin iadesini hem de aynı sözleşmenin 7. maddesinde öngörülen ceza koşulunun tahsilini talep etmekte, ayrıca cezayı aşar miktardaki zararının tazmininin tahsilini istemektedir. İlk derece mahkemesince, sözleşmelerde adı geçen şirketlerin sicil dosyaları celp edilip incelenmeden, sadece dava dışı … A.Ş.’nin defterleri incelenmek suretiyle hüküm verildiği anlaşılmaktadır. Oysa iddia ve savunma sebeplerinin denetlenebilmesi için şirketlerin sicil dosyalarının, özellikle … ve … şirketlerinin sicil dosyalarının tam birer örneğinin celbi ve incelenmesi zorunlu görülmektedir. Sözleşmenin 7. maddesindeki ceza koşulu, ihlal tarihindeki sermayenin beş katı olarak kararlaştırıldığına göre ihlalin hangi tarihte gerçekleştiğinin, o tarihteki sermaye tutarının ne olduğunun net olarak ortaya konulması gerekir. Ayrıca …’in ticari kayıtlarının da incelenmesi suretiyle ve sözleşme hükümleri ışığında değerlendirme yapılmalıdır. Ceza koşulu talep edebilmek için sözleşmede aranan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği denetlenebilir bir şekilde ortaya konulduktan sonra davalının tenkis talebi değerlendirilmelidir. Davalı tacirin tenkis talebinin Yargıtay içtihatları doğrultusunda değerlendirilebilmesi için davalı şirketin kayıtlarının incelenmesi suretiyle ceza koşulunun, şirketin mahvına sebebiyet verip vermeyeceği hususları net olarak ortaya konulmalıdır. İlk derece mahkemesi davalı şirketin kayıtlarını incelemeden hangi suretle bu sonuca vardığı denetlenememektedir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu hüküm vermeye elverişli olmayıp, tüm delillerin toplanmasından sonra; …, … ve davalı şirkete ait defter ve kayıtların ibrazı da emredilerek üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonuca gidilmelidir. İlk derece mahkemesi ceza koşulunu %80 oranında tenkis ettiğini bildirdiği halde bu gerekçeyle çelişir şekilde 10.000,00 TL ceza koşuluna hükmetmiş olup gerekçe ve verilen hüküm çelişkili olup istinaf denetimine elverişli değildir. Kabule göre ise; eldeki davada, dava dilekçesinde yer alan talepler gözönüne alındığında, sözkonusu payların davalıya devredilmek amacıyla davacının zilyetliğinden çıktığı ve bunun karşılığında davalının kesin teminat mektubunu teslim yükümlülüğünü yerine getirmediği iddia edilmekle davacı, ortak irade doğrultusunda yediemine teslim edilen senetlerin iadesini talep etmektedir. Somut olayda çözümlenmesi gerekli hukuki ihtilaf; az yukarıda bahsi geçen sözleşmeler uyarınca davacının bahsi geçen pay senetlerinin zilyetliğini geri alma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında olmakla, zaten senetlerin davalının mülkiyetine geçirilmiş olduğu hususunda bir iddia ve savunma olmadığından, mülkiyet tescilinin koşullarına yönelik bir yargılama faaliyeti içine girilmesi, dosya kapsamıyla uyumlu değildir. Taraflar, karşılıklı olarak imzaladıkları sözleşmeler ile önceden davacının uhdesinde olan devir cirolu pay senetlerini yediemin heyetine teslim etmiştir. Eldeki dava, bahsi geçen pay sahipleri sözleşmesine aykırılıktan kaynaklı olarak açılan tazminat davası olmakla, yine taraflar arasında imzalanmış bulunan yediemin sözleşmesinin 2.1.maddesi uyarınca B Grubu pay sahibi yani davalı, en geç 30.01.2016 tarihinde belirtilen nitelikte kesin teminat mektubunu ibraz etmeyi, bunun karşılığında A Grubu pay sahibi de davacı da A grubu pay senedini iş bu sözleşmenin imzası tarihinde yediemin heyetine teslim etmeyi yükümlenmekle; tarafların ortak iradeleri doğrultusunda belli koşullarının gerçekleşip gerçekleşmeme ihtimaline binaen söz konusu pay senetlerinin yediemine teslim edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki yediemin sözleşmesinin 2.4. maddesindeki düzenleme uyarınca …. hukuken kurulur ve 6 ay içinde fiilen faaliyete geçerse pay sahiplerinin birlikte yapacakları yazılı bildirim neticesi bahsi geçen hisse senetlerinin A grubu pay sahibine yani davacıya iade edileceği düzenlenmiştir. O halde, davacının hisselerin tarafına iadesini talep etmesinin sözleşmeden dönme beyanı şeklinde kabul edilip edilmemesi noktasında ilk derece mahkemesince bahsi geçen bu hususlar gözönünde bulundurularak değerlendirme yapılmalıdır. Davacı vekili, akde aykırılıktan kaynaklı zararına ilişkin tazminat taleplerini geri aldığına ilişkin beyanda bulunmuştur. Davanın geri alınması, HMK’nun ise 123. maddesinde düzenlenerek avalının rızası olmaksızın davacının davasından sarfınazar edemeyeceği (davasını geri alamayacağı) hüküm altına alınmıştır. HMK’daki düzenlemede davalı rızasının açık olması gerektiği belirtilmiştir. Davanın geri alınabilmesi için davalının açık muvafakati gerekir. Davacının davasını geri alması ve davalının da bu geri almaya açık muvafakat etmesi durumunda mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir (HMK m.123). Buna göre eldeki davada, davalının akde aykırılıktan kaynaklı tazminat taleplerinin geri alınmasına yönelik açık rızası bulunmadığından davada karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmayacaktır. Bu bağlamda geri alınan talep açısından ilk derece mahkemesince tüm dosya kapsamında yapılacak değerlendirme neticesi mevcut delillere göre karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın çözümünde oldukça önemli olan deliller toplanmadan ve dava dışı Kayeks ile davalı şirketin defter ve kayıtları incelenmeden hüküm verildiğinden, işin esasının incelenmesi mümkün bulunmamakla, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24.06.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.