Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1112 E. 2021/634 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1112
KARAR NO : 2021/634
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2019
NUMARASI: 2015/227 E.2019/316K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin su ve meyve suyu üretimi ile iştigal ettiğini, üretmiş olduğu “…” markalı ürünleri için davalıdan baskılı alüminyum kapak malzemesi satın almak konusunda anlaşmaya vardıklarını, davalının satım sözleşmesindeki ediminin bir kısmı için 13/06/2013, 14/06/2013, 10/07/2013 tarihli üç adet fatura düzenlediğini, sözleşmeye konu malın davacıya teslim edildiğini, davacının alüminyum kapakları 18/06/2013 tarihinde “…” marka ürününde kullandığını, davalıdan tedarik edilen ürünün yapışkanlık özelliğini kaybetmesi neticesi, davacının ürettiği limonataların bozulduğunu, bu durumun davalıya 04/07/2013 tarihinde bildirildiğini, davalı yetkililerinin davacı üretim fabrikasına gelerek numune aldığını, davalının ayıplı ifası nedeniyle davacının piyasaya pazarladığı ürünleri iade alıp imha tutanakları ile imha etmek zorundu kaldığını, ayrıca ayıplı alüminyum kapaklarını kullandığı ancak pazarlamasını henüz yapmadığı bir kısım ürünü daha imha etmek zorunda kaldığını, toplam 5.274 koli “…” marka bardak limonatanın imha edildiğini, bu ürünlerin toplam değerinin 27.985,87 TL olduğunu, davacının kullanmadığı ayıplı alüminyum kapakları davalıya iade ettiğini, davalı yetkilisi … 04/07/2013 tarihinde davacıyı arayarak davacının söz konusu zararını karşılayacaklarını beyan ettiğini, davacının zararını 0,50 – 1,5 4 etiket ile ödemeyi planladıklarını ve 423 B 38 mieron etiketin fiyatının 3,75 Euro olduğunu, bu fiyattan 0,25 Euro indirim yapılarak davacıya 3,50 Euro’ya satacağını belirterek alüminyum kapakların ayıplı olduğunu bir kez daha kabul ettiğini, davalının teklifinin anlaşma sağlanamadığından davacı tarafından kabul edilmediğini, davacının ayıplı ifa nedeniyle zararının 50.000,00 TL üzerinde olduğunu belirterek; fazlaya dair hakları saklı kal ayıplı ifa nedeniyle şimdilik 50.000,00 TL zararın reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; taraflar arasındaki ilişkinin sipariş tarihinden 3 – 4 ay önce başladığını, davacının bardak kapak üretmesini davalıdan istediğini davacının istediği ürünün numune olarak hazırlandığını, 15/03/2013 ve 26/03/2013 tarihli faturalarla birlikte numunelerin davacıya gönderildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin kurulmasına şirketin çalışanı ve yetkilisi olmayan … aracılık ettiğini, davacıya ait fabrikada deneme üretimi yapıldığını ve herhangi bir sorun olmadığı görüldüğünü, 10/04/2013 tarihinde … ve … arasında e-mail yazışmaları olduğu, davacının ürün siparişini öne almayı istediğini, bunun mümkün olmadığının … tarafından bildirildiğini, davacının siparişi üzerine 04/06/2013 tarihinde sipariş formu gönderildiğini, davacıdan “sarım yönü” bilgisi istendiğini no’lu sarım yönünün doğru olduğu davacı tarafından bildirilmesi üzerine “siparişin onaylandığını”, daha sonra davalıca üretilen bardak kapakların 13/06/2013 tarihli 6741,07 TL’lik bardak kapak faturası, gravür işleme bedeline ilişkin 14/06/2013 tarihli 3974,64 TL faturalarla birlikte davacıya (toplam 10.715,74 TL) gönderildiğini, 04/07/2013 cevabi e-mailde ürünün ayıplı olduğunun kabulü şeklinde beyan ve kabulün kesinlikle mevcut olmadığını, 2013 tarih 10.716 TL’lik çekin iade edildiğini, davacının önce 50.000 TL zararın ödenmesini istediğini, sonra İzmir … Noterliğinin 13/01/2014 tarihli ihtarnamesi ile bu defa 100.000,00TL zararının ödenmesini istediğini, 20/01/2014 tarihli cevabi ihtarnamede müvekkili tarafından ürünlerin kesinlikle ayıplı olmadığının bildirildiğini, davacı taleplerinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının ürünlerinin ayıplı olduğu hususunda elinde bir mahkeme tespiti ve geçerli yasal delili olmadığını, satış bedelinin tamamının davacıya iade edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça ilk başta söz konusu folyo etiketlere ilişkin bir tespit yaptırılmamış olup, alınan gıda mühendisi bilirkişilerin bulunduğu bilirkişi heyet raporuna göre üründeki ayıba ilişkin teknik bir inceleme yapılmadığından ve söz konusu ürünlerdeki folyo kapak kısmının açılmasının şu nedenle şu tarafın kusurundan kaynaklı olduğunun tespitinin dosya kapsamıyla mümkün olmadığını bu nedenle ürün ayıplıdır denilemeyeceği bildirilmiş olup, mahkememizce de her ne kadar söz konusu davacının ürettiği ürünlerdeki hava alma sonrası bozulmanın davacının üretiminden kaynaklı olup olmadığı, etiket kapağın davacı tarafça ısıl işlemle yapıştırılması sırasında koşullara uygun hareket edilip edilmediği belirsiz olduğundan, ürünün ayıplı olduğu yönünde bir tespit yapılamasa da, yaşanan süreç sonrası taraflar arasındaki yazışmalar ve iade faturası düzenlenmesi, davalının davacının doğan zararını başka bir ürün teslim etmek şartıyla gidermeyi kabul ettiği hatta yeni verilecek üründe fiyat indirimine gidildiği açık olup bu haliyle davalı tarafça açık bir irade beyanı olmasa da eylemli olarak davacıya teslim edilen alüminyum folyo etiketlerin ayıplı olduğunun kabul edildiği sabit olduğundan ve davalı tarafça ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılmakla düzenlenen mali müşavir ve ticaret hukukçusu bilirkişiler tarafından tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde tespit edildiği üzere davacı tarafın ayıplı etiketlerden kaynaklı doğan zararının 27.985,77-TL olduğu anlaşılmış, düzenlenen raporların dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle raporlara itibar edilerek davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulü ile davacı tarafın uğradığı maddi zarar miktarı olan 27.985,77-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 23/02/2015 tarihinden itibaren avans faiz oranını aşmamak kaydıyla işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının uğradığı zarar karşılığı toplam 27.985,77 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 23/02/2015 tarihinden itibaren avans faiz oranını aşmamak kaydıyla işleyecek reeskont faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;Teknik bilirkişi heyetinden alınan raporda kusurun ve ayıbın varlığının tespit edilemediğini, kusur ve ayıba ilişkin dosyada bir delil olmadığını, mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda tarafların defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacının ticari defterlerine yansımış ve 27.985,71 TL olarak tespit edilmiş zararın esasen mevcut olmadığını, dosya içerisindeki gıda mühendisi …, Gıda Mühendisi … ve Mali Müşavir … oluşan 21.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda ürünün ayıplı olup olmadığı, eğer varsa ayıbın davalıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, yine varsa ayıbın davalının imal etmiş olduğu bardak üst kapak folyo isimli ürünün davacı tarafından üretim tesislerinde ışıl işlem uygulamasıyla pet bardağa yapıştırılması sebebiyle davacıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının mevcut delil durumuna göre tespit edilemediğinin sabit olduğu tespitlerine rağmen bilirkişi Prof. Dr. A. B’in ürünün ayıplı olduğu ve bu ayıbın davalıdan kaynaklandığı kanaatine vararak hatalı şekilde rapor tanzim ettiğini, 29.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda mali müşavir bilirkişinin hem hukuki değerlendirme yaptığını hem de görev sınırlarını aşarak malın ayıplı olduğu tespitini yaptığını, 29.05.2017 tarihli bilirkişi raporundaki defter incelemesi dışındaki tüm değerlendirmelerin yok sayılması gerektiğini, ayrıca söz konusu raporda sayfa 9-10-11 de davacı tarafından tutulan ve geçerliliği bulunmayan tutanaklardan bahsedilerek 5.274 koli mal imha edildiği ve imha edilen ürünlerin toplam değerinin 27.985,87 TL olarak tespit edildiğine dair tutanakların her koşulda tek taraflı olarak düzenlenebileceğini, davacının ticari defterlerinde dahi bu tutanaklarının kaydının bulunmadığını, dolayısıyla tutanakların delil niteliğinin olmadığını, Prof. Dr. A. B. tarafından da raporunda bahsi geçen tutanaklara ilişkin 29.05.2017 tarihli rapora atıf yapılarak usul ve yasaya aykırı şekilde zarar miktarını 27.985,77 TL olarak belirlendiğini, davacının 04.07.2013 tarihli ilk yazı ve mail gönderisinde ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerin bir kısmını piyasadan toplatarak iade aldığı, bir kısmını ise yerinde imha ettiğini iddia etmiş olduğunu, dolayısıyla 19.07.2013, 26.08.2013, 31.10.2013, 24.09.2013, 16.07.2013, 21.09.2013, 27.08.2013, 30.08.2013, 26.08.2013 tarihlerinde imha tutanaklarının düzenlenmesinin mümkün olmadığını, 11.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda 13.06.2013 tarihinde davalıca gönderilen ürünün 18.06.2013 tarihinde dolum tesislerinde bozulmuş olduğunun anlaşıldığının 04.07.2013 tarihinde e mail ile bildirildiğini, dolayısıyla uygun sürede ayıp ihbarının yapıldığı sonucuna ulaşıldığını, oysaki bu sürenin uygun süre olarak kabulünün mümkün olmadığını, dolayısıyla usulüne uygun ayıp ihbarının mevcut bulunmadığını, satın aldığı ürünle ilgili de müvekkili şirkete 28.10.2013 tarihli 10.716,00 TL tutarındaki çeki gönderdiğini, bu çekin de müvekkili şirket kayıtlarına 28.06.2013 tarihinde kaydedildiğini, 04.07.2013 tarihli mailde karşı tarafça iddia edildiği gibi ürünün ayıplı olduğunun müvekkili tarafından kabulünün kesinlikle söz konusu olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştin.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava hukuki niteliği itibariyle, TBK’nın 227.maddesinin 2. fıkrası yollamasıyla aynı Kanun’un 112. maddesi uyarınca, satım sözleşmesine konu emtianın ayıplı olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosyanın incelenmesinde muhtelif tarihli imha tutanaklarının dosya içerisinde olduğu, yine ”limonata fire faturaları” adı altında fatura no ve tarih adet ve koli ibareleri bulunan ürünlere ilişkin toplam tutarın 27.985,87 TL olduğunun gösterir evrak çıktısının bulunduğu, … San. yetkilisi tarafından … A.Ş. yöneticilerine hitaben 04.07.2013 tarihinde yazılan yazının incelenmesinde, belli bir süre sonra alüminyum folyo kapağının yapışkanlığını kaybettiği, bardak limonatalarının hava aldığı ve patladığı ve bozulduğu ibarelerini içerdiği, bu durumda … tarafından hatalı şekilde gönderilen alüminyum folyo için gereğinin yapılması hususunun bildirildiği görülmektedir.Mersin 1.ATM’nden talimat yoluyla alınan mali müşavir tarafından düzenlenen raporun incelenmesinde; davacı tarafın ticari defterlerinin değerlendirilmesinin yapıldığı, söz konusu raporda davacı tarafın 2013 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı firmanın 13.06.2013 tarih … seri numaralı 14.06.2013 tarih … seri nolu faturaları yasal süresi içerisinde ticari defterlerine kayıt ettiği, davacı tarafın 198 kg ürünle ilgili 13.06.2013 tarih … nolu faturayla gelen bozuk ve hatalı bardak üst folyo kapak iadesi açıklaması ile 10.07.2013 tarihli 23942 nolu 10.715,75 TL tutarlı iade faturası düzenlendiği ve bu faturayı kendi kayıtlarına aldığı, 31.12.2013 tarihi itibariyle davacının davalıya bir borcunun olmadığı, davacı tarafından pet bardak limonata imhasına ilişkin 26.08.2013, 31.10.2013, 19.07.2013, 24.09.2013, 16.07.2013, 26.08.2013, 27.09.2013, 27.08.2013, 30.08.2013, tarihli tutanakların düzenlendiği, söz konusu tutanakların altında şirket yetkilisinin imzalarının bulunduğu, bu şekilde toplam 5.774 koli malın imha edildiği, imha edilen ürünlerin toplam değerinin 27.985,87 TL olduğu, sonuç olarak davacı tarafından davalı tarafa 304 kg ürün satıldığı, 28.10.2013 tarihinde davacı firma tarafından davalı firmaya 198 kg’lık kısmın folyo kapaklarında yapışma olmadığı açıklaması ile iade edildiği, geri kalan 106 kg’lık kısmın ise davacı firma tarafından üretimde kullanıldığı, satışı yapılan 27.985,87 TL tutarındaki ürünün, folyo kapaklarındaki sorunlar nedeniyle piyasadan toplatılarak imha edildiği, folyo kapaklarındaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıplı ürünlerden dolayı davacı firmanın zararının bahsi geçtiği üzere 27.985,87 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.İlk derece mahkemesince iki gıda mühendisi ve bir mali müşavirden oluşan bilirkişi kurulundan aldığı raporun incelenmesinde; davalının 2013 yılı ticari defterlerinin değerlendirildiği, söz konusu defterlerin delil vasfının bulunduğu, davalı defter ve kayıtlarına göre davalı tarafından davacı adına 2 adet numune 2 adet satış faturası olmak üzere toplam 10.715,74 TL tutarında 4 adet faturanın borç kaydedildiği, iş bu faturaya karşılık 28.06.2013 tarihinde davacıdan 10.716,00 TL tutarında bir adet çek alındığı, davacıdan alınan bu çekin 29.07.2013 tarihinde 10.716,00 TL borç kaydı ile davacıya iade edildiği, ayrıca 2 satış faturasının toplamı olan 10.715,71 TL iadesi faturasının da hesaba davacı adına alacak olarak kaydedildiği, davalının ticari defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olmadığının anlaşıldığı, teknik yönden yapılan değerlendirmede ise dosya içerisinde ayıbın tespitine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığından davacının ayıplı ifa nedeniyle uğramış olduğu zararın tespit edilemediği yönünde görüş bildirildiği anlaşılmaştır.Dosya içerisinde Prof.Dr. A. B. tarafından hazırlanan 11.01.2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; dosya içerisindeki 04.06.2013 tarihli sipariş formuna ilişkin e mail yazışmaları ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin sipariş formunun gönderilmesi ile aynı tarihteki e mail ile onaylanması neticesi kurulmuş olduğu, davacının 4.07.2013 tarihli e mali yazısı ile davalıya 13.06.2013 tarihli … nolu fatura ile gelen 304 kg ürünün 18.06.2013 tarihinde bozulduğunun görüldüğünün bildirildiği, davacının 17.07.2013 tarihli e mail ile 50.000,00 TL zararın nakden, 50.000,00 TL zararın alüminyum folyo kapak ve 50.000 TL zararın etiket olarak istendiği, dava dışı … 19.07.2013 tarihli, dava dışı … 26.08.2013 tarihli, … firmasının 12.07.2013 tarihli, … firmasının, Grup içecek firmasının 13.09.2013 tarihli, … Firmasının 07.10.2013 tarihli ve dava dışı bir kısım firmaların 2013 yılının 7 ve 8. aylarında davacı adına iade faturaları düzenlediği belirtilmekle, 13.06.2013 tarihinde davalıca gönderilen ürünün 18.06.2013 tarihinde dolum tesislerinde bozulmuş olduğunun anlaşıldığının 04.07.2013 tarihli e mali ile bildirildiği, ürünlerdeki gizli ayıp nedeniyle davacının davalıdan 27.985,77 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.Dosya içerisindeki 13.06.2013 tarihinde davacı tarafı yetkilisi tarafından davalı yan yetkilisine gönderilen e mail çıktısının incelenmesinde; 13.06.2013 tarih … nolu fatura ile gelen 304 kg alüminyum folya kapağın 18.06.2013 tarihinde üretim tesislerinde üretilen …. markalı pet bardak içeçek dolumu üretiminden ve bir süre sonra alüminyum folya kapağının yapışkanlığını kaybettiği, bardak limonataların hava aldığı, patladığı ve bozulduğunun görüldüğü belirtilmiş; 04.07.2013 tarihli davalı yetkilisi … tarafından davacı yetkililerine gönderildiği anlaşılan e mail çıktısının incelenmesinde, konunun 13.06.2013 tarihli 089885 nolu fatura ile sevk edilen hatalı 304 kg bardak üst kapak folyo (… zarar ve ziyan) talebine ilişkin olduğu, e mail çıktısının incelenmesinde, karşı tarafa iki kez numune gönderildiği, numunelerin üretim müdürlüğünce onaylanmasını takiben şirket inisiyatifi ile 250 kg gibi düşük tonajda bir üretimin yapıldığı, ilgili ürünlerin davacı yana sevk edildiği ve üretimde herhangi bir problemle karşılaşılmadığının bildirildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi davalının davacının doğan zararını başka bir ürün teslim etmek şartıyla gidermeyi kabul ettiği, hatta yeni verilecek üründe fiyat indirimine gittiği hususu da dosya içerisinde sabit olmakla, davacı tarafın ayıplı etiketlerden kaynaklı zararının 27.985,77 TL olduğu sonucuna varılmış ve bu tutarda maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir. 29.07.2013 tarihli e mail çıktısının incelenmesinde; davacı taraf yetkilisi tarafından davalı yan yetkilisine gönderildiği, 50.000,00 TL zararın nakden ödenmesi ve veya bu miktar değerinde alüminyum folyo kapak olarak verilmesi, 0.5-1,5 lt etiket olarak verilmesi, 423 b38nicron etiket fiyatının 3,75 Euro’dan kabul görülmek kaydıyla 1 Euro zarar iskontosu uygulanarak 2.75 Euro’dan faturalandırılması teklif edilmekle davalı yan yetkilisinin ise ilgili fiyatın 350 Eurodan 0,25 Euro kg başı indirim yapılarak bu bedelin ödenmesinin sağlanacağı hususunun bildirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda davalının, davacıya talebi üzerine numune gönderdiği, davacının bu talebinin hukuki mahiyeti itibari ile bir icaba davet olduğu, taraflar arasında sözleşmenin geçerli olarak kurulabilmesi için bu icaba davetin davalı tarafından kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafça sözkonusu davetin kabul edilerek sözleşme ilişkisinin kurulduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır. TTK’nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Satıcı, TBK’nın 219. maddesine göre, ayıptan genel olarak sorumludur. TBK’nın 223. maddesine göre, alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Davacı yanın taraflar arasındaki ticari ilişkinin 04.06.2013 tarihli davacı tarafından yapılan icap ile başladığını iddia etmiş olsa da, davalı yan taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacı tarafından istenilen ürünün numune olarak hazırlanarak gönderilmesi ile başladığını ileri sürerek bu hususlara ilişkin 15.03.2013 tarihli 034765 sıra nolu 26.03.2013 tarihli … sıra nolu faturaları ibraz etmiştir. Ancak somut olayda 13.06.2013 tarihinde gönderilen ürünün 18.06.2013 tarihinde dolum tesislerinde bozulmuş olduğunun anlaşıldığını 04.07.2013 tarihli e mali ile davacı tarafın davalıya bildirmiş olduğu, 13.06.2013 tarih 089885 nolu fatura ile gelen 304 kg alüminyum folya kapağına ilişkin ayıp iddiasının eldeki davaya konu edildiği, davalı tarafından davacı adına toplam10.715,74 TL tutarında 4 adet faturanın borç kaydedildiği, iş bu fatura karşılık davacıdan 10.716,00 TL tutarında bir adet çek alındığı, davacıdan alınan bu çekin 29.07.2013 tarihinde 10.716,00 TL borç kaydı ile davacıya iade edildiği, ayrıca 2 satış faturasının toplamı olan 10.715,71 TL iadesi faturasının da hesaba davacı adına alacak olarak kaydedildiği, sonuç olarak davalının ticari defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olmadığının tespit edildiği, 29.07.2013 tarihli e mail çıktısınında davalı yan yetkilisinin ilgili fiyatın 350 Eurodan 0,25 Euro kg başı indirim yapılarak bu bedelin ödenmesinin sağlanacağı hususunun bildirildiği ancak bu şekildeki bildirimin tek başına ayıbın kabul edilmesi şeklinde algılanmasının mümkün olmadığı, zira dosya kapsamındaki e mail çıktılarının incelenmesinde, davalının ayıbı ikrar etmiş olduğuna yönelik hiçbir beyanının bulunmadığı; davalının iradesinin davacı ile olan ticari münasebetini sürdürmek yönünde olabileceği, bu yüzden az yukarıda bahsi geçen çek iadesini de bedelde indirim yapmış olabileceği yönünde kanaat oluşmuştur.Dosya içerisindeki teknik bilirkişi raporunda, satıma konu üründe imalattan kaynaklı ayıbın tespit edilemediği açıkça tespit edilmiştir. TBK’nun 223. maddesi uyarınca alıcı muayene yükümlülüğünü ve bu konudaki tespit yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlayamamış olmakla, yine imalat ayıbının varlığına dair somut bir delil dosyaya sunulmamıştır.İlk derece mahkemesinin gerekçesi de bu yönde olup, ayıbın varlığının teknik olarak ispatlanmadığı belirtilmiştir. Davacının satış bedelini iade etmiş olması ve indirimli mal vermeyi kabul etmesi az yukarıda bahsi geçtiği üzere ayıbı da kabul ettiği ve zararı tazmin etmeyi de kabul ettiği sonucunu çıkarmaya yeterli değildir. Teknik raporlarda imalat ayıbı tespit edilmediği gibi davalının da e mail yazışmalarında imalat ayıbını açıkça kabul eden beyanının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ticari ilişkisini korumak adına bir tacirin müşterisine karşı bu şekilde davranışlarda bulunması ayıbı ve ortaya çıktığı iddia edilen zararları kabul ettiği şeklinde yorumlanamaz.Bu açıklamalara göre, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul kararı vermiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve neticeten davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın REDDİNE,2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin olarak yatırılan 853,88 TL’den mahsubu ile artan 804,58 TL harcın, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça yargılama sırasında yapılan 5 adet tebligat gideri 63,00 TL, posta masrafı 18,00 TL olmak üzere toplam 81,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 5- Artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine,6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT gereğince dava değeri üzerinden hesaplanan 7.300,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp ile davalıya verilmesine,6-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden;a)Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına; davalı tarafından yatırılan 478,00 TL peşin istinaf karar harcının, talep halinde davalıya iadesine,b)Davalı tarafça sarf edilen 121,30 TL başvuru harcı gideri, 23,63 TL posta gideri olmak üzere toplam 144,63 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,8-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 3531.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.05.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.