Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1111 E. 2021/636 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1111
KARAR NO: 2021/636
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2016/488E. 2018/988K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin davalı şirkete bir kısım ticari ürünler sattığını, ancak davalı şirket tarafından ürünlerin bedellerinin ödenmediğini, düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafın faturalara itirazda bulunmadığını, ödenmeyen borç nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığını, yapılan icra takibine davalı – borçlu tarafından itiraz edildiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu tüm itirazlarının iptali ile takibin devamına, % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir. Davalı taraf, cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İcra dosyası, davacı şirket tarafından düzenlenen faturalar, ticari defterler, mutabakat mektubu, cari hesap raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı şirketin 11/06/2015-15/04/2016 tarihleri arasında düzenlediği faturalar karşılığı davalıya mal sattığı, karşılığının ödendiğinin ispat edilemediği, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 20.655,84-TL alacaklı olduğu, davalı tarafın icra takibine bu miktar için yaptığı itirazın yerinde olmadığı, davacı tarafıdan davanın bu miktardan fazlası için açıldığı göz önüne alınarak davanın kısmen kabulü ile itirazın 20.655,84-TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle % 20 icra inkar tazminatı gerektiği,…” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itiraza takip tarihi itibariyle 20.655,84 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar yönünden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile hükmedilen alacak üzerinden hesaplanan 4.131,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve ilk derece mahkemesi hükmüne reddedilen kısım yönünden itiraz ettiklerini, 05.04.2016 tarihinde (takip tarihinden sonra) davalının 2.400,11 TL iade faturası düzenlediğini ve aynı tarihte bu miktarın ödeme kabul edilerek kayıtlara geçtiğini, müvekkilinin 23.055,95 TL üzerinden takip başlatmakta haklı olduğunu, davalının da takip tarihinde borca itirazın tamamında haksız olduğunun sabit olduğunu, icra harçları ve vekalet ücretinin de takip tarihindeki takip miktarı matrah alınarak belirlendiğini, takipten sonra yapılan ödemenin TBK’nın 100. maddesi gereğince, ödeme tarihindeki icra dosyası hesabına göre borcun ferilerinden düşülmesi gerektiğini, mahkemenin”itiraz tarihi itibarıyla itirazın haklı olmaması nedeniyle iptaline, takip tarihinden sonra yapılan ödemenin ödeme tarihi itibarı ile icra müdürlüğünce tahsilat olarak girilmesine” şeklinde karar vermesi gerektiğini, davalının itirazında haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığından AAÜT madde 23 doğrultusunda yasal avukatlık ücreti ve HMK’nın 329/2. maddesi doğrultusunda disiplin para cezası ödemeye mahkumiyetine de karar verilmesi gerekiğini, bu yönlerden ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın aleyhe olan yönlerden kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve ilk derece mahkemesinin kararına dayanak yaptığı bilirkişi raporunun eksik inceleme ile hazırlanmış bir rapor olduğunu, davacı ile müvekkili arasında sözleşmesel bakımından bir ilişki bulunmadığını, Mahkeme tarafından celse arasında ara karar oluşturularak imza örneklerinin ivedi şekilde dava dosyasına toplanmasına, davacı taraf nezdinde bulunan sözleşme aslının tutanak ile birlikte mahkeme kasasına teslim edilmesine, günsüz olarak şirket yetkilileri uygulamaya elverişli imza örneklerinin huzurda dosyaya alınmasına ve dosyanın grafolojik inceleme için bilirkişiye tevdiine karar verilmesini talep ettiklerini, ancak taleplerinin değerlendirilmediğini, ilk derece mahkemesince %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, likit bir alacağın söz konusu olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinden kaynaklı açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süreleri içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … A.Ş., borçlunun … A.Ş., asıl alacağın 23.055,95 TL olduğu, borç sebebi olarak muhtelif faturalar ve ticari alacak olarak gösterildiği, takip talebinin ekinde toplam 23.055,95 TL cari hesap alacağına ilişkin evrak çıktısının bulunduğu, itiraz eden vekilinin icra dosyasındaki itirazında, müvekkilinin alacaklı tarafa borcu bulunmadığını, cari ekstrelere ilişkin mutabakat da yapılmadığını, tek başına fatura düzenlenmesinin alacağı muaccel hale getirmeyeceğini belirterek borca ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Dava dosyası içerisinde muhtelif sayıda irsaliyeli fatura bulunduğu, … tarafından … İşletmeleri adına keşide edilen … yevmiye numaralı fiili sevk tarihi 21.12.2015 olarak görülen irsaliyeli faturanın üzerinde genel toplam olarak 769,37 TL’nin yazdığı, teslim alan sıfatıyla … isim ve imzasınını bulunduğu, yine … tarafından … İşletmeleri adına keşide edilen … yevmiye numaralı fiili sevk tarihi 15.12.2015 olarak görülen irsaliyeli faturanın üzerinde genel toplam olarak 387,72 TL’nin yazdığı, teslim alan sıfatıyla … isim ve imzasınını bulunduğu, diğer irsaliyeli faturaların ise teslim alan isim ve imzasının yer almadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında mali müşavir ve gıda satış temsilcisi bilirkişilerden rapor alınmış, söz konusu raporun incelenmesinde; davacının ticari defterlerinin değerlendirildiği, davalı ticari defterleri sunulmadığından ona yönelik bir inceleme yapılmadığı, davacının tutmuş olduğu 2015-2016 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, dava konusu irsaliye faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve sadece az önce yukarıda belirtilen iki adet irsaliyeli fatura üzerinde teslim alan isim ve imzalarının yer aldığı, yine 15.04.2016 tarihli mutabakat mektubunda 20.655,84 TL borçlu olduğuna ilişkin …ı Otel İşletmeleri kaşe ve … isim ve imzasının yer aldığı belirtilmiştir. Davalının İstinaf Başvurusu Açısından; UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede ”mutabakat mektubu” isimli belgenin tarafların 15.04.2016 tarihi itibariyle 20.665,84 TL borç bakiyesi üzerinde mutabık kaldıkları bildirilmekle, söz konusu belgenin altının … tarafından … A.Ş. adına imza edildiği görülmektedir. Dosya içerisindeki bilirkişi raporunun davalı vekiline 20.4.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin rapora karşı herhangi bir itiraz dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, davalı vekili söz konusu raporda bahsi geçen mutabakat mektubu isimli belgede yer alan imzaya ilişkin inkarda ilk defa istinaf aşamasında bulunmakla, bu aşamaya dek söz konusu iddiayı ileri sürmemiştir. Bahsi geçen sebeple davalı vekilinin imza inkarına yönelik istinaf başvurusunun dinlenmesi mümkün değildir. Taraflar arasındaki ilişkide, yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Satım sözleşmesinde, satılanın sözleşmeye uygun şekilde teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacıda olup, davacının teslimi kanıtlaması halinde davalı alıcının sözleme bedelini ödediğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı yan, sözleşme ilişkisini inkar etmektedir. Somut olayda davacının lehe delil vasfını haiz olan ticari defter kayıtlarına göre davacı alacaklı görünmekte olup, davalı taraf ise ticari defterlerini sunmamıştır. Davacının akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini kanıtlaması gerekir. Davacı, usulüne uygun ticari defterlerinin yanısıra taraflar arasındaki mutabakat belgesiyle, bu hususları kanıtlandığının kabulü gerekir. Bu yöne ilişkin davalı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davcının alacağı faturaya ve ticari defterlere dayalı likit bir alacaktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu konudaki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacının istinaf başvurusu açısından; Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda davalı borçlunun takipte istenen tutarın bir kısmı kadar davacıya cari hesaptan kaynaklı bakiye borcunun bulunduğu, dava tarihi itibariyle bakiye borç tutarı üzerinden hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davcı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 329. maddesi uyarınca, kötü niyetli şekilde dava açan/kanun yoluna başvuran taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Ek olarak kötü niyetli taraf, bundan başka beş yüz Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Somut olayda, istinaf konusu uyuşmazlık itirazın iptali davası olmakla ilamsız takip başlatan ve itiraz üzerine eldeki davayı açan davacı taraftır. Ayrıca davalı vekilinin, kabul edilen kısma ilişkin istinaf başvurusunu kötüniyetli olarak yaptığına dair dosyada somut bir delil bulunmadığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 1058,25 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 8-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27.05.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.