Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1090 E. 2021/639 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1090
KARAR NO: 2021/639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI: 2014/1113E. 2018/1087K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; 02/03/2009 tarihli Tüplü Bayilik Anlaşmasının 1. maddesi ile davalının … Mah. … Cad. … Germencik/AYDIN adresinde münhasıran müvekkili şirketin tescilli marka işaret ve rengini taşıyan kaplarda LPG veya müştaklarının gerek tüketicilere gerekse tali bayilere satımını yüklendiğini, davalının söz konusu yükümlülüğü paralelinde 02/03/2009 tarihli ek anlaşmayı imza ettiğini ve beraberinde taahhütname düzenleyerek belirlenen miktarlarda Tüplü LPG satın almayı taahhüt ettiğini, davalının sözleşmenin feshi halinde iade etmesi gereken tüp ve dedantörler ile diğer demirbaşları müvekkili firmaya iade etmediğini, davalının ihtara rağmen yükümlülüklerini ihlal etmeye devam ettiğini belirterek; detantör ve ariyet olarak verilen demirbaşların bedellerinin tazminine, vadesinde iade edilmemeleri nedeniyle şimdilik 750.000 USD cezai şartın ve 19.250 USD kâr mahrumiyetinin, ödeme tarihindeki efektif satış kuru karşılığı Türk lirası üzerinden tahsiline, yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı yanın taleplerine dayanak yaptığı beş yıl süreli bayilik sözleşmesinin, süre sonu olan 02/03/2014 tarihinde sona erdiği konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığını, davacı yanın iddia ve taleplerinin TMK’nın 2. maddesi çerçevesinde iyi niyetten uzak olduğunu, davacının beş yıl süreyle eksik alımlarla ilgili bir talepte bulunmamasının ek sözleşmedeki uygulamadan zımnen feragat ettiği anlamına geldiğini, davacının 2009-2013 senelerinde EPDK kayıtları baz alındığında %30 pazar kaybettiğini, davacının tacir olmasına rağmen pazar kaybını önleyememişken basit bir esnaf olan müvekkilinden sürekli aynı miktarda LPG alımı yapmasının beklemesinin TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğunu, davacının esasen kâr mahrumiyetinin söz konusu olmadığını, kâr mahrumiyeti hesabının davacı tarafça afaki olarak istendiğini, talep edilen cezai şart miktarının haksız ve fahiş olduğunu belirterek; davanın reddine, yargılama harç ve masraf ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davalının sözleşme süresi boyunca 2009 yılında 1.398 kg, 2010 yılında 9.608 kg, 2011 yılında 13.179 kg, 2012 yılında 24.514 kg, 2013 yılında 26.548 kg, 2014 yılında ise 1.474 kg eksik alım yaptığı tespit edilmiştir. Yani davalının sözleşme süresi boyunca her yıl eksik alım yaptığı, davacı tarafından ise eksik alım nedeniyle herhangi bir ihtar gönderilmediği, çekince belirtilmeksizin ürün teslimine devam edildiği belirlenmiştir. Bu nedenle davacının ihtarname gönderilen son yıl hariç olmak üzere önceki yıllara ilişkin eksik alım nedeniyle cezai şart isteminden zımnen vazgeçtiği, davalının sözleşme süresince davacı ürünlerinin satışını yapması, davacının da hiçbir zaman sözleşmede öngörülen asgari miktarda ürün alınmamasına rağmen davalı şirkete ürün sağlamaya devam etmesi ve ürün bedellerini çekincesiz kabul etmesi karşısında; sözleşme, ek anlaşma ve taahhütnamede belirtilen asgari alım taahhüdünün uygulanmayacağı ve davacı tarafından bu konuda cezai şart istenmeyeceği konusunda davalı tarafta haklı bir güven oluşturduğu ve taraflar arasındaki bu uygulama nedeniyle davacının artık davalıdan eksik ürün alımı nedeni ile önceki dört yıl için cezai şart isteyemeyeceği kanaatine varılmıştır. Son yıl olan 2014 yılında ise davalı tarafından eksik alınan ürün miktarının 1.474 kg olup bu miktar için cezai şart alacağının ise (1.474/1000X250 USD) 368,50 USD olduğu hesap edilmiştir. Davacı tarafından ayrıca teslim edilmeyen tüpler nedeniyle alacak isteminde bulunulmuş olup, bu kapsamda dosyada yer alan depozito makbuzlarının incelenmesi neticesinde 2 kg olan tüplerden 10 adet, 12 kg olan tüplerden 65 adet olmak üzere toplam 75 adet tüpün iade edilmediği belirlenmiştir. Sözleşme gereğince 2 kg olan tüpler için 7 USD, 12 kg olan tüpler için 22 USD ödeneceği kararlaştırılmış olup, bu kapsamda davacının 2 kg olan tüpler için (7X10) 70,00 USD, 12 kg olan tüpler için (65X22) 1.430,00 USD olmak üzere toplam 1.500,00 USD alacağının olduğu, …” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı tarafa teslim edilmeyen tüpler yönünden 1.500,00 USD, kâr mahrumiyeti yönünden 368,50 USD olmak üzere toplam 1.868,50 USD’nin, 03/04/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4-A maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte, ödeme günündeki TCMB efektik satış kuru TL karşılığının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlayarak, davalının yıllar itibariyle anılan ürün taahhüdünü yerine getirmediği takdirde müvekkili firmanın bayilik anlaşması ve eki niteliğindeki tüm anlaşmaları ve protokolleri tek taraflı olarak haklı nedenle feshetme hakkını haiz olduğunu, 02.03.2009 tarihli ek anlaşma ile de taahhütnameye paralel düzenlemeler getirildiğini ve ek anlaşmanın 2/B-5 maddesi ile davalı bayinin “yılda en az 90 ton tüplü LPG’yi münhasıran BP GAZ’dan ikmal etmeyi, bu tonaja ulaşılamaması halinde eksik kalan ton başına 250,00 USD kar mahrumiyeti ödemeyi” kabul ve taahhüt ettiğini, davalının taahhüdüne rağmen 450 ton ürün ikmal etmesi gerekir iken 373 ton LPG ikmali yaparak 77 ton eksik ikmal ettiğini, Söz konusu ariyetlerin bedelinin tahsiline ve süresinde iade edilmemesi sebebi ile beş katı tutarında cezai şartın ödenmesine karar verilmesi gerekmekte iken mahkemece salt bedele hükmedildiğini, ariyetlerin iade edilmemesi sebebi ile cezai şart taleplerinin de kabulü gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik ilişkisi kapsamında asgari alım taahhüdüne aykırılıktan ötürü ortaya çıktığı söylenilen kâr mahrumiyetine dayalı cezai şart talebiyle, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin süresinin sona ermesi nedeniyle, davacı tarafından davalıya ariyet verilen ekipmanların iadesi, mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili, teslimde gecikilen günler için cezai şart taleplerini içerir eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki … A.Ş. Tüplü LPG Bayilik sözleşmesini incelenmesinde; bayi unvanın … olduğu, sözleşmenin konusunun … LPG’nın marka işaret ve rengini taşıyan kaplarda satışa sunulan likit petrol gazının Germencik bölgesinde … LPC satılmakta ve satılacak her türlü emtianın iş bu sözleşme şartlarına göre bayi tarafından satımı ve dağıtımı işine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 31.03.2019 tarihine kadar beş yıl süreyle geçerli olup sözleşme ile belirlenen sürenin bitiminden üç ay öncesinde taraflarca bayiliğin devamı için sözleşme yenilenmezse sürenin bitiminde bayilik sözleşmesinin sona ereceği hususu 30. madde düzenlenmiştir. Sözleşmenin 27. maddesinde, …z LPG akdin ihlali sebebiyle sözleşmeyi feshederse veya bayilik sözleşmesinde belirlenen sürenin bitiminden önce bayi tarafından sözleşmenin feshi halinde … LPG’nin bayiden mahrum kaldığı kâr karşılığını talep edebileceğini bayinin peşinen kabul ettiği, kâr mahrumiyetinin hesaplanmasında fesih tarihine kadar döneme ilişkin bayinin aylık ortalama LPG alımının esas alınacağı, bir aylık kâr mahrumiyeti tutarının ise taraflar arasındaki son fatura tarihindeki … A.Ş.’nin dağıtıcı firmalara uyguladığı satış fiyatı ile … LPG’nin bayiye uyguladığı satış fiyatı arasındaki tutarın, tespit edilen ortalama aylık satış miktarı ile çarpımı olarak hesaplanacağı, bakiye kâr mahrumiyeti tutarının ise hesap edilen bir aylık kâr mahrumiyetinin bakiye sözleşme süresi ile çarpılarak hesap edileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 12. maddesinde ise bayiye depozito teminatı karşılığında verilecek tüplerin mülkiyetinin … YPG’de kalacağı ve bayinin hiçbir şekilde herhangi bir üçünçü şahsa tüpleri satamayacağı, içindeki gaz tüketimi süresince abonelerin yararlanması dışında başka bir kimseye kullandıramayacağı, kiraya veremeyeceği, rehne, işletme rehnine ve hacze konu edemeyeceği düzenlenmiştir. Dosya içerisinde yer alan ”BP Gaz Standart Tüplü Bayilik Anlaşmasının” imzalanmış olduğu, taraflarının … A.Ş. ile bayi sıfatıyla … olduğu, … adresinde kain tüplü likit petrol gazı satış yerinde bayi tarafından iş bu anlaşma süresince münhasıran … Gazın tescilli marka işaret ve rengini taşıyan kaplarda satılacağı hususları kaleme alınmıştır. Sözleşmenin 22. maddesinde, kâr mahrumiyeti ve cezai şartı başlığı altındaki b maddesinde düzenleme bulunan hususlarda, bayinin anlaşmayı ihlal etmesi durumunda … Gaz’ın anlaşmayı feshedebileceği, BP Gaz’ın maruz kaldığı zarar ve ziyan ve anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edilmek üzere mahrum kaldığı kâr karşılığı zararın … Gaz tarafından talep edilebileceği, bayinin … Gaz’ın bir aylık kâr mahrumiyetinin bir önceki yıl, aylık LPG satış ortalaması esas alınarak beher ton için asgari 500 USD’nin Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı TL olarak hesaplanacağını kabul ve beyan ettiği anlaşılmaktadır. Söz konusu sözleşme tarihi 02.03.2009 olup sözleşme süresi imza tarihinden itibaren beş yıldır. Sözleşmenin 21. maddesinin b bendinin 3. fıkrasında, bayinin sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun feshi veya sona ermesi üzerine beş gün içinde elinde mevcut veyahut müşterilerinde veya tali bayilerinde bulunan dolu ve boş, mülkiyeti …’a ait olan tüpleri, bedelsiz verilmiş detantörleri …’a iade etmek ve teslim etmekle yükümlü olduğu, aksi taktirde bayinin tüplerin bedelleri olan beher 2 kg’lik tüp için 7 USD, 12 kg’lik tüp için 22 USD, 24 kg’lık tüp için 45 USD, 45 kg’lık tüp için 85 USD’nin fiili ödeme tarihinde uygulanmakta olan Merkez Bankası döviz kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı tutarından az olmamak üzere … tarafından talep olunacak bedelleri iş bu anlaşmadan kaynaklanan cezai şart ve tazminat taleplerine halel gelmemek üzere bu değerlerin 5 katı tutarında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği belirtilmiştir. Dosya içerisinde 02.03.2009 tarihli aynı taraflarca imzalanan ”Bayilik anlaşmasına ek anlaşma” başlığı altındaki anlaşmanın karşılıklı taahhütler ve şartlar 2. ana başlığı altındaki b maddesinin 5. fıkrasında, bayinin yılda en az 90 tüplü LPG’yi münhasıran BP Gaz’dan ikmal etmeyi, bu tonaja ulaşılamaması halinde eksik kalan ton başına 250 USD kâr mahrumiyeti ödemeyi kabul ettiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde 02.03.2009 tarihli taahhütnamenin 3. ana başlığında ise, bayinin taahhüt ettiği yıllık alım miktarlarını satın alamaması halinde …’a her yıl sonunda ödeme gününde uygulanmakta olan Merkez Bankası döviz kuru satış fiyatı üzerinden hesaplanacak TL karşılığında kâr mahrumiyeti ödemeyi, ödeyemediği taktirde … nezdinde bulunan banka teminat mektuplarından ve ipoteklerden bedellerin tahsil edilmesinin …’ın kâr mahrumiyetini dilerse her anlaşma yılı sonunda, dilerse anlaşma süresinin sonunda toplam olarak talep edilmesine muvafakat ettiklerine ilişkin taahhütte bulunduğu görülmektedir. İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan borçlar hukuku öğretim üyesi ve mali müşavir bilirkişilerce düzenlenen 28.10.2016 tarihli raporda; davacının ticari defterleri incelenmiş, davalı taraf defterlerini ibraz etmediğinden ona ilişkin ticari defter incelemesi yapılamamış, davacı tarafından 2010,2011,2012 ve 2013 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, taraflar arasında bir asıl ve bir ek anlaşma düzenlendiği, davalının anlaşma süresince 450 ton ürün ikmal etmesi gerekirken 77 ton eksik ikmal ettiği, taraflar arasında 02.03.2009 tarihli ek anlaşmanın 2/b-5. maddesin göre davalının 19.250 USD cezai şart ödemesi gerektiği, davacı tarafından davalıya Kadıköy … Noterliği anacılığıyla 26.03.2014 tarihinde gönderilen ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinin 26.03.2014 olduğu, ihtarnamede verilen yedi günlük mehil süresine göre davalının 03.04.2014 tarihinde temerrütünün oluştuğu belirlenmiştir. Söz konusu raporda davalıya bedelsiz verilen tüp ve dedantörlerin sayısına ilişkin bir delil bulunmadığından, bu hususlara yönelik bir değerlendirme yapılmamıştır. Germencik Asliye Hukuk Mahkemesince talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda ise davalının ticari defterleri incelenmiş, sonuç olarak, davalının muhasebe kayıtlarına göre 2009 ila 2014 yılları da dahil olmak üzere altı yıla ilişkin ticari defterlerinde 77 ton eksik alım yapıldığının kayıtlı olduğu, davalının beş yıllık süre boyunca sözleşme ile kabul edilen yılda 90 ton mal alımı ile ilgili taahhüdüne aykırı davrandığı, buna rağmen davacının sözleşmeyi süresinde feshetmediği, beş yıllık sürenin sona ermesiyle davalı tarafından feshedildiği, bunun sözleşmenin yenilenmemesi anlamına geldiği şeklinde değerlendirmede bulunulmuştur. Dosyada bulunan ilk rapor olan 28.10.2016 tarihli raporun eki niteliğindeki 12.02.2018 tarihli raporda ise taraflar arasındaki ek anlaşmanın 2A-4 maddesinde yer alan açık hüküm nedeniyle davalının TBK’nın 179/2. maddesi hükmüne dayanamayacağı, davacının 2009 ila 2014 yılları da dahil olmak üzere altı yılda talep edebileceği kâr mahrumiyetinin 76.721 kg’lık eksik alım nedeniyle 19.180,25 USD olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafından dosyada mübrez 14 adet depozito makbuzu içeriğinde izah edilen ariyet malzemeleri bedelinin 23.89 TL olduğu tespit edilmiştir. Ancak satın alma taahhüdüne aykırılığa ilişkin taraflar arasındaki az yukarıda bahsi geçen düzenlemelerin hukuki niteliği incelendiğinde; sözleşmenin devamı süresince de taahhüde aykırılığın gündeme getirilmesi suretiyle kâr mahrumiyetinden kaynaklı cezai şart niteliğindeki alacağın yıllık dönemler sonunda talep edilebilmesine engel bir durum bulunmamaktadır (Yargıtay 19.HD, T: 21.11.2018, 2018 /2100 E,2018 /5952 K sayılı emsal ilamı). Hukuki niteleme mahkemeye ait olup, akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nın 179/2. (BK. md. 158/2) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan, burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmektedir. TBK’nın 179/2. maddesine göre; “Ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Zira, Kanun, 179. maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/2. maddesi emredici nitelikte olmayıp, taraflarca aksi kararlaştırılabilir. TBK’nın 179/2. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma, mal vermeye (ifaya) devam etse bile, önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir ( Benzer nitelikte, Yargıtay 19.HD, T: 24.05.2016,2015/17632 E,2016/9261 K sayılı; Yargıtay 19.HD, T: 17.09.2014,2014/1853 E,2014/13693 K sayılı emsal ilamları). İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davalının sözleşme süresi boyunca 2009,2010,2011,2012, 2013 ve 2014 yıllarında eksik alım yaptığı, ancak davacı tarafın herhangi bir ihtar göndererek çekince belirtmeksizin ürün teslimine devam ettiği, davacının ihtarname gönderilen son yıl hariç olmak üzere önceki yıllara ilişkin eksik alım nedeniyle cezai şart isteminden zinnen vazgeçtiği, dolayısıyla ek anlaşma ve taahhütnamede belirtilen asgari alım taahhüdünün uygulanamayacağı, bu bağlamda eksik ürün alımı nedeniyle önceki dört yıla ilişkin cezai şart istenemeyeceği, son yıl olan 2014 yılına ilişkin eksik ürün alım miktarı 1.477 kg olmakla bu miktar için cezai şart alacağının 368,50 USD olduğu hususları ilk derece mahkemesince isabetli şekilde belirlenmiştir. Bahsi geçen sebeplerle bu yöndeki davacı vekili istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacının teslim edilmeyen tüpler nedeniyle alacak istemine ilişkin olarak da dosyada yer alan depozito makbuzlarının incelenmesi neticesinde; 2 kg olan tüplerden 10 adet, 12 kg olan tüplerden 65 adet olmak üzere toplam 75 adet tüpün iade edilmediği belirlenmiştir. Sözleşme gereği 2 kg’lık tüp için 7 USD, 12 kg’lık tüp için 22 USD ödeneceği kararlaştırılmakla 2 kg’lık tüp için 70 USD, 12 kg’lık tüp için 1.430 USD olmak üzere toplam 1500 USD alacağın talep edilebileceği belirlenmiştir. Sözleşmenin 21. maddesinin b bendinin 3. fıkrasında, bayinin sözleşmenin her ne olursa olsun feshi veya sona ermesi üzerine beş gün içinde elinde mevcut veyahut müşterilerinde veya tali bayilerinde bulunan dolu ve boş, mülkiyeti …’a ait olan tüpleri bedelsiz verilmiş detantörleri …’a iade etmek ve teslim etmekle yükümlü olduğu, aksi taktirde bayinin tüplerin bedelleri olan beher 2 kg’lik tüp için 7 USD, 12 kg’lik tüp için 22 USD, 24 kg tüp için 45 USD, 45 kg tüp için 85USD’nin fiili ödeme tarihinde uygulanmakta olan Merkez Bankası döviz kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı tutarından az olmamak üzere … tarafından talep olunacak bedelleri iş bu anlaşmadan kaynaklanan cezai şart ve tazminat taleplerine helal gelmemek üzere bu değerlerin 5 katı tutarında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği belirtilmiştir. Ancak ilk derece mahkemesince, karar gerekçesinde yer verildiği üzere, davalı yanca iadesi geciktirilen ariyet konusu ekipmanlar yönünden davalı yanca iade edilmeyip uhdesinde kalan süre bakımından davacı talebi doğrultusunda sözleşmeye göre cezai şart alacağına hükmedilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince sözleşmedeki açık düzenlemeye aykırı şekilde cezai şarta hükmedilmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, ceza koşulu alacağı ile ilgili olarak ıslah dilekçesinde; mahkemenin bulduğu ariyet bedelini dava tarihindeki kur üzerinden USD’ye çevirip sözleşme uyarınca beş ile çarparak 1.905,80 USD talep etmiştir. Bu talebi ile bağlıdır. Sözleşmede tüp çeşidine, türüne ve sayısına göre USD üzerinden hesaplama yapılamaz. Davacının ıslah beyanı dikkate alınarak yaptığı hesaplama gözönünde bulundurularak sonuca ulaşılmalıdır. Yani, 368,50 USD ve 1.905,80 USD toplamı olan 2.774,30 USD üzerinden davanın kabulü gerekmekte olup davacı vekilinin bu konuya ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile 368,50 USD kâr kaybından kaynaklanan ceza koşulu alacağı, 1905,80 USD ariyet ve demirbaşların iade edilmemesinden kaynaklanan ceza koşulu alacağı olmak üzere toplam 2.274,30 USD alacağın, 03/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte ve tahsil tarihindeki TCMB efektif satış kuru TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.314,35 TL karar ve ilam harcından, peşin harç 707,05 TL ile ıslah harcı 118,06 TL’nin toplamı olan 825,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 489,24 TL harcın davalıdan tahsiline,Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından başlangıçta yapılan 25,20 TL gider ile yargılama aşamasında yapılan 2.575,00 TL olmak üzere toplam 2.600,20 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 274,32 TL’lik bölümünün davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına; davacı tarafından harcanan 825,11 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalının yaptığı 68,00 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına oranına hesaplanan 60,82 TL’lik bölümünün davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 6.486 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Kalan gider avansının ilgili tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı ile 48,50 TL posta giderleri olmak üzere toplam 169,80 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine gerek olmadığına, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.05.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve belirsiz alacak davası olması nedeniyle temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.