Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1083
KARAR NO : 2019/827
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/801 Esas
KARAR TARİHİ: 02/04/2019
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sırasında talep edilen ihtiyati tedbirin ara kararda yazılı nedenlerden dolayı reddine yönelik olarak verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVATalep eden vekili dilekçesinde özetle; dilekçede açıklanan sebeplerle ve resen gözetilecek sebeplerle fazlaya ve diğer konulara ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin 07/06/2018 ve 09/07/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantılarında oy çokluğu ile alınan kararların dilekçede ileri sürülen nedenlerle hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahisle iptalini talep ve dava etmiş; TTK.’nın 449.maddesi uyarınca iptali istenen kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, açıkladığı nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 02/04/2019 tarihli ara kararla, “davacılar vekilinin dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesi istemiyle ilgili olarak TTK’nın 449.maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin görüşlerinin alınması için yönetim kurulu üyelerine tebliğden itibaren 7 gün içerisinde beyanda bulunmaları için meşruhatlı davetiye gönderilmiş, yönetim kurulu üyelerinden …’nun 28/03/2019 tarihli dilekçesi ile görüş bildirdigi görülmüştür.Talep, genel kurul kararının iptali davasında TTK’nın 449.maddesi uyarınca 07/06/2018 ve 09/07/2018 tarihlerinde yapılan davalı şirket genel kurul toplantısında oy çokluğu ile alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılması istemine ilişkindir. TTK 449.maddesi gereğince, genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Somut olayda, dava konusu yapılan icralarının geri bırakılması istenilen kararların icra edilmeleri halinde, HMK.’nın 389.maddesinde öngörülen hakkın elde edilmesinin zorlaşmayacağı gibi, bu nedenle ciddi bir zararın doğma olasılığının bulunmadığı; davanın kabulüne karar verilmesi halinde geriye doğru talep edilen hakların elde edilmesinin her zaman olanaklı olduğu icranın geri bırakılmasına ilişkin tedbir koşullarının bulunmadığı anlaşıldığı…” gerekçesiyle davaya konu davalı şirketin 07/06/2018 ve 09/07/2018 tarihlerinde yapılan genel kurul toplantısında alınan ve iptali istenilen kararların icrasının geri bırakılması isteminin yukarıda açıklanan gerekçelerle yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Görüş bildiren yönetim kurulu üyesinin, davalı şirketin yönetim kurulunda bulunan diğer dört üyeden sadece biri olduğunu, mahkemenin diğer yönetim kurulu üyelerinin görüş yazısını almaksızın acelece karar vermiş olmanın yanında, iptali istenen kararların icrasının geri bırakılması için yönetim kurulu üyesi …’nun olumsuz görüşünü esas aldığını, talebin reddine ilişkin oluşturulan ara kararda başkaca bir gerekçe gösterilmediğini, İptali istenen kararlarda olumlu oy kullanan yönetim kurulu üyelerinin bu kararların icrasının geri bırakılmasında olumlu görüş bildirmesi zaten beklenemeyeceğini, taleplerinin yasal dayanağı olan TTK m.449 hükmü dar anlamda yorumlanarak sadece bir yönetim kurulu üyesinin görüşü alınmış ve bu görüş doğrultusunda başka bir gerekçe gösterilmeksizin karar verildiğini, TTK m.449 hükmünün amacının, yönetim kurulu üyelerinin görüşleri ile mahkemeyi bağlı kılmak değil, mahkemenin takdir yetkisini kullanması için kapsamlı bir değerlendirme yapmasını sağlamak olduğunu, Bununla birlikte ilk derece mahkemesinin, hatalı olarak TTK m.499 hükmü ile sınırlı kaldığını ve fakat 6100 sayılı HMK m.389 anlamında herhangi bir değerlendirme yapmadığını, Yargıtay içtihatlarında da açıkça ifade edildiği üzere, mahkemenin icranın geri bırakılması talebini değerlendirirken aynı zamanda kararın icrasının telafisi güç veya imkansız /ararlara yol açıp açmayacağı yönünden de bir değerlendirme yapması gerekli olduğunu,Genel Kurul Toplantısı ve Erteleme Genel Kurul Toplantısına yapılan çağrının usulsüz olduğunu, usulsüz çağrı ile alınan kararların ise kanunen kabulünün mümkün olmadığını, nitekim Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Uygulanacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in “Çağrı Usulü” başlıklı 10/4 hükmü gereğince toplantı başkanı tarafından yapılan ertelemenin ticaret sicil gazetesinde yayınlanması gerekirken yayınlanmamış olmasının alınan kararların geçersizliğini sağlamaya yettiğini, Ayrıca TTK m.437/I.f. hükmüne aykırı olarak, 2014, 2015, 2016, 2017 yıllarına ilişkin yapılan genel kurul toplantısından 16 gün önce bu yıllara ait yönetim kumlu faaliyet raporları toplantıdan 15 gün önce paydaşların incelemesine açılmadığını, nitekim çağrı kağıdında da sadece 2017 yılma ilişkin yönetim kurulu faaliyetlerinin incelemeye açılacağının belirtildiğini, Yapılan 07.06.2018 tarihli genel kurul toplantısında 2014, 2015, 2016, 2017 yıllarına ait olmak üzere toplam 4 yıla ilişkin ibra kararının tek bir genel kurul toplantısında alındığını, böyle bir uygulamanın kanuna aykırı olduğunun açık olmakla birlikte, en önemlisi bu yıllara ilişkin fınansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların değerlendirilmesinin ertelenmesine karar verilmişken, fınansal tabloların müzakeresine bağlı olduğu kesin olan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına yönelik toplantıda karar alındığını, Karın kullanım şekline ilişkin önerinin de, yönetim kurulu toplantı çağrısı ile birlikte paydaşlara gönderilmesinin zorunlu olmasına rağmen. yönetim kurulu tarafından böyle bir öneri gönderilmediğini, bu nedenle karın dağıtılmasına ilişkin gündem maddesi görüşülememekte olup, şirkette kurulduğu günden bu yana kar dağıtımı yapılamadığını belirterek,
Yukarıda izah edilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak icranın geri bırakılması kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacılar tarafından davalı şirket aleyhine açılan davada; davalı şirketin 07/06/2018 tarihinde ve TTK 420 maddesi uyarınca erteleme ile 09/07/2018 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların TTK 445 vd maddeleri uyarınca iptali ile kararların TTK 449 maddesi uyarınca tedbiren yürütülmesinin durdurulması istenmiş olup, ilk derece mahkemesince kararların tedbiren yürütülmesinin geri bırakılması talebinin reddine karar verildiği ve davacılar vekilince bu kararın istinaf edildiği anlaşılmıştır.Davacılar vekilince, davacılara TTK 414 ve 420 maddelerindeki düzenlemeler uyarınca usulüne uygun genel kurul ve ertelenen genel kurul toplantısı çağrısının usule uygun yapılmadığı, 2014,2015,2016,2017 yıllarına ilişkin faaliyet raporlarının TTK 437 maddesi uyarınca 15. Gün öncesinden incelemeye açılmadığı, tüm yıllara ilişkin ibranın tek genel kurul kararı ile alınmasının doğru olmadığı, finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesine rağmen yönetim kurulu üyelerinin ibrasının da doğru olmadığını, kar dağıtımına ilişkin kararın da doğru olmadığını ileri sürerek toplantıda alınan kararların iptali gerekeceği ileri sürülüp istinaf başvuru nedeni yapılmıştır.Genel kurul toplantı çağrısının usulüne aykırı yapılmış olması nedeniyle davacıların TTK 446/2 madde uyarınca genel kurul kararının iptaline ilişkin dava açma hakkı bulunmaktadır. Ancak Yargıtay 11. H.D.’sinin yerleşmiş kararları da dikkate alındığında; çağrının usulsüzlüğünün genel kurulun iptalini ya da genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu göstermeyeceği, çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın, genel kurul toplantısında alınan kararların yasa’ya, ana sözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesinin zorunlu olduğu, çağrıdaki usulsüzlüğün, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmayacağı, dava konusu kararların yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği (Yargıtay 11.HD 2013/11622 E 2013/16502 K 25.09.2013 T ) ; genel kurulda alınan kararların TTK 449 maddesi uyarınca tedbiren yürütülmesinin durdurulmasının ise koruyucu önlem niteliğinde olduğu da gözetildiğinde , davanın esasıyla ilgili olarak karar verecek olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı vekilince yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 13/06/2019
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca, karar kesindir.