Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1075
KARAR NO: 2021/653
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2019
NUMARASI: 2017/259 E.2019/172K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davalı şirketin müvekkiline toplam beş adet faturadan kaynaklanan cari hesap bakiyesinden dolayı borçlu olduğunu, alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Mdürülüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığının, itiraz edilmesiyle takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek; itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; takibe dayanak gösterilen faturalar alacağa konu edilmişse de mezkur faturlardan sadece 11.11.2016 tarih … nolu 9.440,00 TL bedelli faturanın davalıya tebliğ edildiğini, diğer faturaların tebliğ edilmediğini, davacının davalı için üretimini gerçekleştirdiği separatör ürünlerinin bazı partilerinde kabulü mümkün olmayacak derecede ayıpların mevcut olduğunu, 18.11.2015 tarih ve … fatura no ve 31.08.2016 tarih ve … nolu faturalarla toplam 15.814,36 TL bedel ödenerek satın alınan ürünlerin davalı şirketçe teslim alındıktan sonra kullanım aşamasına gelindiğinde yapıştırma işlemlerinin hatalı olduğunu ve hatanın %100 üretim kaynaklı olduğunun tespit edildiğini, bu hususta sözlü ve yazılı ihbarda bulunduklarını, ayıplı ürün örneklerinin davacı şirket yetkilisine elden teslim edildiğini, ancak olumlu yada olumsuz dönüş alamadıklarını, davacının ayıplı ürün teslim etmiş olmasından dolayı davalı şirketin üretimini durdurmak zorunda kaldığını ve ticari zarara uğradığını, bekleyen siparişlerin teslim edilemediğini, akabinde davacı tarafa Kadıköy … Noterliğinin 30.01.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini ve ayıplı ifa nedeniyle seçimlik hak olarak ayıplı ve kullanılamayan ürünler için ödenmiş bulunan 15.814,36 TL’nin iade edilmesinin istendiğini, ancak talebin yerine getirilmediğini belirterek; davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; Davanın, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı taraf cari hesabı oluşturan 1 adet faturayı kabul ederek ve 9.440,00 TL cari hesap borcu olduğunu ikrar etmiştir. Davacı vekili her ne kadar muhasebesel bir hatadan dolayı sehven … numaralı faturayı kabul ettiklerini, yaptıkları maddi hatayı düzelterek 9.440,00 TL bedelli faturayı tebliğ ve teslim almadıklarını beyan etmiş ise de maddi bir hatadan kaynaklandığı sabit olmadıkça ikrardan dönülemez kuralı gereği davalı vekilinin maddi hatayı ispat edemediği gözetilerek maddi hata beyanına itibar edilmemiştir. Davalı tarafın … numaralı 7.965,00 TL bedelli, … numaralı 2.006,00 TL bedelli, … numaralı 2.360,00 TL bedelli, … numaralı 5.168,00 TL bedelli faturaları kabul etmediği, dolayısıyla uyuşmazlığın bu faturalardan kaynaklandığı, söz konusu faturanın davalı defterinde de kayıtlı olmadığı, ayrıca bu faturaların teslim alan kısmının imza olduğu ancak isim olmadığı, dolayısıyla davacının uyuşmazlık konusu faturaya konu malı teslim ettiğini ispat edemediği, dolayısıyla davacının yalnızca 9.440,00 TL cari hesap alacağına yönelik davasını ispat etmiş olduğu, fazlaya ilişkin iddiasını ispat edemediği, bunun yanında alacağın likit olması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinde haklı görüldüğü anlaşılmakla davanın kısmen kabulü gerektiği, …” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 9.440,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf verillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve dava konusu tüm faturaların davalı tarafa teslim edildiğini, uyuşmazlık konusu faturaya konu malın teslim edildiğinin ispat edilemediğine ilişkin gerekçenin açıkça hatalı değerlendirmeye dayandığını, İlk derece mahkemesinin, davalı şirket yetkilisinin isticvabına ilişkin ara kararından hatalı şekilde dönmüş olduğunu, Müvekkili şirket defter ve kayıtlarında bilirkişi incelemesi sonunda müvekkilinin davalıdan talep edebileceği alacak miktarının 24.534,40 TL olduğu ve hesaplanan tutarın icra takibine konu asıl alacak tutarı ile örtüştüğünün tespit edildiğini, Davalı tarafın müvekkilinin göndermiş olduğu fatura içeriğine yasal süresi içinde itiraz etmediğini, davalı dava konusu fatura içeriğine itiraz etmeyerek kabul ettiğinden hatalı değerlendirmeler ile bir kısım fatura alacakları yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın red edilen kısım yönünden kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve bilirkişi raporunda 9.440,00 TL’lik faturanın davacı yanca, davalıya teslim edildiği yönünde tespit bulunsa da cevap dilekçesinin düzenlenmesi aşamasında, müvekkili şirket muhasebesinden alınan bazı bilgilerin taraflarına hatalı olarak iletilmesi nedeniyle, mahkemeye sehven bu yönde beyanda bulunduklarını, sonrasında yapılan maddi hatayı düzeltmekle, bahsi geçen 9.440,00 TL bedelli faturanın da davacı tarafça müvekkiline tebliğ veya teslim edilmediği hususunu beyan ettiklerini, buna rağmen ilk derece mahkemesince maddi bir hatadan kaynaklandığı sabit olmadıkça ikrardan dönülemez kuralı gereği maddi hata beyanlarına itibar edilmediğini, maddi hata beyanına itibar edilmemesinin hukuken hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda da bahsi geçen faturanın ticari defterlerde kayıtı olmadığının, aynı döneme ilişin BA, BS formlarında yer almadığının ortaya konulduğunu, açık bir maddi hata durumu ortaya konulmakla, iddia ve savunmanın genişletilmesi kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini, Bilirkişi raporunda 9.440,00 TL lik fatura yönünden ayıp ihbarında bulunulmadığı belirtilmiş ise de müvekkiline hizmet verilmediğinden ötürü ayıp ihbarında bulunulmadığını, Alacağın likit olmaması sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuken hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklı açık hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreler içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde, alacaklının … A.Ş., borçlunun … Şti olduğu, 24.534,40 TL asıl alacak için icra takibi başlatıldığı, borç sebebi olarak 11.11.2016 tarihli 9.440,00 TL bedelli, 11.11.2016 tarihli 7.465,00 TL bedelli, 19.12.2016 tarihli 2006,00 TL bedelli, 05.01.2017 tarihli 236,00 TL bedelli, 11.01.2017 tarihli 5168,40 TL bedelli faturalardan kaynaklı cari hesap alacağının gösterildiği belirlenmiştir. Borçlu vekili icra dosyasına itirazında, alacaklı görünen tarafa müvekkilinin borcu olmaması sebebiyle, takibe borca, ödeme emrine faiz oranına ve işlemiş faiz oranına açıkça itiraz etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde ilk derece mahkemesince mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla dosyaya kazandırılan 02.05.2018 havale tarihli raporda, davacı tarafa ait 2016-2017 yıllarına ilişkin ticari defterler incelenmiş, söz konusu ticari defterlerin sahibi lehine delil niteliği bulunduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde davalıya ait işlemlerin takip edildiği, 2016 ve 2017 yılına ait cari hesap ekstresinde yapılan değerlendirmede davalı firmanın davacıya 24.534,40 TL borçlu olduğunun belirtildiği görülmektedir.Davalıya ait ticari defterlerinin incelenmesinde ise 2016 yılı kapanış tasdiklerinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacıya ait işlemlerin takip edildiği 2016-2017 yılı cari hesap ekstresi üzerinde yapılan incelemede davalı firmanın davacı firmanın 2.405,00 TL alacaklı olduğu, her ne kadar davalı vekili 9.440,00 TL bedelli 11.11.2016 tarihli … sıra nolu faturanın kendisine tebliğ edildiğini beyan etmiş olsa da davalının ticari defterlerinde ilgili fatura kaydına rastlanmadığı, yine döneme ait BA formunda da söz konusu faturanın beyan edilmediği, davalının ticari defterlerinde faturanın kabul edilmediğine dair beyan ve ayıp ihbarına da rastlanmadığı, diğer faturalara yönelik olarak ise, 7.965,00 TL bedelli 11.11.2016 tarihli, 2.006,00 TL bedelli 19.12.2016 tarihli faturanın, 2.360,00 TL bedelli 05.01.2017 tarihli faturanın sadece teslim alan kısmında imza bulunduğu, 5.168,40 TL bedelli 11.01.2017 tarihli faturanın üzerinde teslim alan kısmında herhangi bir imza bulunmadığı, … Kargo firmasına ait sunulan teslim belgesinde teslimatın 12.01.2017 tarihinde …’ya yapıldığı, ancak kargo içeriği hakkında herhangi bir bilgi yer almadığı tespitleri yapılmıştır. 2016 yılı ekstresine göre, hesap kapalı olmakla 2017 yılında herhangi bir borç kaydı olmaksızın davalı tarafın 18.01.2017 tarihinde davacı hesabına olmak üzere 2.405,00 TL havale yoluyla ödeme yaptığı belirtilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde de … nolu faturanın müvekkiline tebliğ edildiğini ikrar etmiş olsa da sonrasında yaptıkları maddi hatayı düzelterek 9.440,00 TL bedelli faturayı tebliğ ve teslim almadıklarını beyan etmiş ve müvekkilinin söz konusu faturaya ticari defterlerine işlemediği tespit edilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan dilekçesinde her ne kadar 9.440,00 TL bedelli 11.11.2016 tarihli … sıra nolu faturanın davalı tarafça teslim alındığına yönelik müvekkilinin ikrarı bulunmuşsa da müvekkili ile tekrar yapmış olduğu görüşmede bu şekilde bir bilginin tarafına sehven iletilmiş olduğu, dolayısıyla bunun bir maddi hata niteliğinde kabul edilmesi gerektiğini, zira bahsi geçen 9.440,00 TL bedelli faturanın davacı tarafça müvekkiline tebliğ veya teslim edilmediğini çünkü söz konusu faturanın davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi aynı döneme ilişkin BA BS formlarında yer alan bildirimlerde de bulunmadığı hususlarında beyanda bulunmuştur. İlk derece mahkemesince ikrardan dönülemeyeceği gerekçesiyle davacının sadece 9.440,00 TL cari hesap alacağına yönelik iddiasını ispatlamış olduğundan bahisle davanın kısmen kabulüne gidilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde, takip ve dava konusu 7.965,00 TL bedelli 11.11.2016 tarihli 2.006 TL bedelli 19.12.2016 tarihi, 2.360,00 TL bedelli 05.01.2017 tarihli sevk irsaliyeli faturalarında davalı tarafından kabul edilen faturadaki aynı çalışan tarafından aynı imza ile imzalanarak teslim alınmış olduğunu öne sürmüştür. Yine 5.168,40 TL bedelli 11.01.2017 tarihli fatura ise davalı çalışanı … tarafından … Kargo vesilesiyle 12.01.2017 tarihinde teslim alındığı belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince faturalardaki imzalar yönünden davalının isticvabına karar verilmiş, ancak imzalayanların ismi bulunmadığı gerekçesiyle bu yöndeki ara kararın vazgeçilmiştir. Ancak, faturalar üzerinde isim bulunmasa dahi ilk derece mahkemesince davalı tarafın isticvabı yapılarak bahsi geçen imzaların kendisine ya da çalışanlarına ait olup olmadığı konusunda izahat alındıktan sonra, inkâr halinde faturadaki imzaların önceki ilişkilerde yer alan faturalardaki imzalarla aynı olup olmadığı üzerinde de durularak, teslim olgusunun somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece, davanın çözümünde oldukça önemli olan bu deliller değerlendirilmeden karar verildiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı istinaf denetimine elverişli olmadığnıdan, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27.05.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.