Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1069 E. 2021/562 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1069
KARAR NO : 2021/562
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2016/763E. 2018/985K.
DAVANIN KONUSU: Banka Teminat Mektubunun İadesi – Alacak
Taraflar arasında görülen banka teminat mektubunun iadesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı/karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 18/09/2010 tarihinde beş yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bayilik sözleşmesinin 18/09/2015 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirket tarafından 09/09/2015 tarihinde davalı şirkete keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin … ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğinin, yeni bir sözleşmenin imzalanmayacağının bildirildiğini, ayrıca davalı şirket lehine tesis edilen intifa hakkı şerhinin tapudan terkin edilmesinin ve bayilik sözleşmesi gereğince davalı şirkete ait giydirme ve ekipmanların sökülüp teslim alınmasının ihtar edildiğini, davalı şirket lehine tesis edilen intifa hakkı tapudan terkin edilmediğini, bu nedenle müvekilli şirket tarafından 14/10/2015 tarihinde Bursa … Noterliğinin … yevmiye numarasıyla davalı şirkete ihtarname keşide ederek intifa şerhinin tapudan terkin edilmesinin ihtar edildğini, bayilik ilişkisi nedeniyle müvekkili şirket lehine … Bankası tarafından düzenlenmiş olan 15/05/2007 tarihli, … mektup nolu 29/12/2015 tarihinde vadesi 14/12/2016 tarihine kadar uzatılan 100.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun davalı şirkete verildiğini belirterek; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 18.09.2015 tarihinde bitmiş olmasına ve davacı şirketin davalı şirkete herhangi bir borcu olmamasına rağmen iade edilmemiş bulunan … Bankası tarafından düzenlenen 15/05/2007 tarihli … mektup nolu 29.12.2015 tarihinde vadesi 14.12.2016 tarihine kadar uzatılan 100.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun davalıdan alınarak davacıya iadesine iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı- karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davaya konu banka teminat mektubunun davacının müvekkili şirket ile akdettiği ticari ilişkiden doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak verildiğini, ancak davacının bu kapsamda doğan borçlarını ifa etmediğinden teminat mektubunun iadesi için gerekli koşulların oluşmadığını ve davacının taleplerinin açıkça haksız nitelikte olduğunu, satış yerinde PO tarafından kendisine ariyet olarak verilen malzeme ve teçhizatı ve montajı yapılan tüm sökülebilecek malzeme ve teçhizatı aynen iade etmeyi, iade edemiyorsa PO tarafından tespit edilen rayiç bedellerini ödemeyi ve yine varsa PO tarafından yapılan sabit yatırımların ödeme tarihindeki değerlerle belirlenecek bedellerini ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt ettiğini, davacıya taraflarınca sağlanan ariyet malların ve istasyona yapılan kalıcı teknik yatırımların amortisman sonrası kalan net defter değeri için bakiye 41.632,62 TL’nin sözleşme fesih tarihi olan 18.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde intifanın müvekkili şirketçe terkin edilmediğini ileri sürmüşse de intifanın süresi dolmuş olup, herhangi bir hüküm ifade etmediği gibi davacının süresi dolan intifayı taşınmazı tapu kaydından terkin ettirebileceğini belirterek; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 41.632,62 TL’nin sözleşme fesih tarihi olan 18.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı- karşı davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davacı- karşı davalıya tahmiline karar verilmesini istemiştir.Davacı- karşı davalı vekili, karşı davaya cevap dilekçesinde; 14/10/2010 tarihli protokolün fesih başlıklı 11. maddesi ile fesih hallerinin sınırlı olarak sayıldığını, davalı şirketin cevap dilekçesinde ariyet olarak verildiği iddia edilen malzemelerin müvekkil şirkete teslim edilmediğini, müvekkilinin davalı şirket ile akdettiği ticari ilişkiden doğan tüm borçlarını ifa ettiğini, davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, temürrüdün gerçekleşmediğini, davalı şirketin ilgili teminat mektubunu yargılama aşamasının sonuna kadar bozdurmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi taleplerinin mevcut olduğunu belirterek, asıl davalarının kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava konusu akaryakıt istasyonunun Bursa İli, … İlçesi, …. Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer aldığı ve davalı/karşı davacı şirket ile dava dışı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.arasındaki sözleşme gereğince 12/08/2004 tarihinde davalı/karşı davacı lehine 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği, daha sonra taşınmazın davacı/karşı davalı tarafından devralınması üzerine taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun davacı/karşı davalı tarafından işletilmesi yönünde taraflar arasında 02/04/2010 tarihli Protokol ve 01/10/2010 tarihli Protokol Değişikliği Belgesi ile 02/04/2010 tarihli Ariyet Sözleşmesi, 02/04/2010 tarihli İstasyon Otomasyon Sistemi Servis, Bakım, Automatic ve Lojistik Kart Satış Sözleşmesi imzalandığı, imzalanan protokol ve sözleşmeler gereğince ayrıca 18/09/2010 tarihli ve 5 yıl süreli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi ile Otogaz Bayilik Sözleşmesi imzalandığı belirlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan 02/04/2010 tarihli Protokolün 2.maddesinde ile Eylül 2010 tarihinden itibaren 5 yıllık süre ile intifa hakkı tesis edileceğinin belirlendiği 01/10/2010 tarihli Protokol Değişikliği Belgesinin 3.maddesinde ise intifa hakkının süresinin 18/09/2015 tarihine kadar geçerli olacak şekilde kısaltılmasının kararlaştırılarak 05/10/2010 tarihli ve 22706 yevmiye numaralı resmi senet ile bu hususun sağlandığı belirlenmiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; dava konusu akaryakıt istasyonunun faal olmadığı, hizmet veremeyecek durumda ve pompaları sökülmüş, kanopilerinin bir kısım parçaları sökülmüş, parçalanmış, elektrik tesisatları sökülmüş olup arka tarafında bir kısım pompaların hurda halinde durduğu ve kullanılamaz durumda olduğu, akaryakıt istasyonunun terk edilmiş vaziyette olduğu ve Petrol Ofisi olarak faaliyet göstermediği, hemen yan tarafından Opet markasıyla bir akaryakıt istasyonun bulunduğu, 24/03/2010 tarihli ariyet alan imzalı, ariyet verenin imzasının bulunmadığı üç kalemlik ariyet malzeme listesinde … marka kanopi alt kaplama, aydınlatma armatürleri, … marka bina cephe kaplaması, HS01528 Tora marka kırılmış, ezilmiş, bir kısmı sökülmüş, kullanılamaz hurda durumda olan elektronik hava / su saatinin olduğu, keşif sırasında istasyonda ise dört adet akaryakıt pompasının tesisin arka bahçesinde, kırık dökük olarak bulunduğunun, akaryakıt tankları yer altında olduğundan projeleri olmadığından tespit edilemediğinin ancak tank menhollerinin bulunduğunun, içleri su dolu olduğundan kullanılamayacak durumda olduklarının yine yan taraftaki … İstasyonu deposunda ise altı adet santrafüj pompanın sökük olarak ve paslanmaya yüz tutmuş halde bulunduğunun tespit edildiği, ariyet listesinde mevcut üç kalem malzemenin mevcut olduğu, ancak davacı tarafından kullanılmadığı ve kullanılmalarının mümkün olmadığı, akaryakıt istasyonunun mevcut haliyle hizmet vermediği ve veremeyeceği, mevcut malzemelerin kullanılması mümkün olmadığından, tek tek bedel tespit etmek, doğru bedel olmayacağından, akaryakıt istasyonunda bulunan, mevcut haliyle kullanılamaz durumda olan, akaryakıt pompaları, LPG istasyonu tesisatları, santrafüj pompalar, menholler vs. tamamının sovtaj değerinin 10.000,00 TL olduğu, kanopinin keşif günkü mevcut durumuyla (yıpranma payı düşüldükten sonra) 12/07/2016 dava tarihi itibariyle serbest piyasa rayicine göre değerinin 30.000,00 TL, gölgeliğin keşif günkü mevcut durumuyla (yıpranma payı düşüldükten sonra) 12/07/2016 dava tarihi itibariyle serbest piyasa rayicine göre değerinin 7.500,00 TL, sahadaki tüm mevcut beton imalatının sökülüp başka bir yerde kullanma durumu olmadığından, sadece söküldüğünde içerisinden çıkacak inşaat demiri göz önüne alındığında hurda demir bedelinin 12/07/2016 dava tarihi itibariyle serbest piyasa rayicine göre değerinin 500,00 TL olup toplam değerin ise 30.000,00+7.500,00+500,00 = 38.000,00 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı/karşı davalının listede yer almayan malzemelerin teslim edilmediği yönünde itirazı mevcut ise de malzemelerin bir kısmının keşif sırasında tespit edilmiş olduğu ayrıca taraflar arasında protokol ve sözleşmeler gereğince, davacı/karşı davalı tarafından akaryakıt istasyonun bulunduğu taşınmazın satın alınması sonucunda önceki sözleşme gereğince teslim edilen bir kısım ariyetlerin davacı/karşı davalı tarafından kullanılmaya devam edildiği, belirlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan Protokolün 12. maddesi, İstasyonlu Bayilik Sözleşmesinin 32.maddesi, Otogaz Bayilik Sözleşmesinin 35. maddesi ve Ariyet Sözleşmesinin 20.maddesi de ise ariyetler yönünden hükümlere yer verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmelerde sözleşme süresi sonunda ariyetler ile yatırımların bila bedel davalıya bırakılacağına dair bir hükmün yer almadığı, davacı/karşı davalı tarafından sözleşme süresi sonunda bedellerinin ödenmediği, yapılan keşifte kullanılmalarının mümkün olmadığının belirlendiği, bu durumda bilirkişi heyetince tespit edilen bedellerinin ödenmesi gerektiği kanaatine varıldığından ve bilirkişi heyetince tespit edilen değer 48.000,00 TL olup, davalı/karşı davacı ise 41.632,62 TL talep edilmiş olmakla karşı davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Taraflar arasında imzalanan Protokolün ‘Teminat’ başlıklı 9. maddesinin ‘iş bu protokol ve buna uygun olarak akdedilecek sözleşmeler nedeniyle taahhüt etmiş olduğu vecibelerini ifa etmemesi veya eksik ifa etmesi nedeniyle PO’nun uğrayacağı zarar, ziyan ve alacağı vadeli malların garantisi olarak BAYİ, PO’ya, PO adına düzenlenecek, PO’nun muvafakat edeceği bir ya da birkaç bankaya ait, PO’nun muvafakat edeceği metne uygun 1.250.000 TL tutarında banka teminat mektubu/mektuplarını kabul, beyan ve taahhüt etmiştir. Mezkur taminat mektubu/ipotek kısmen veya tamamen nakde tahvil edildiğinde veya gerekli görüldüğünde PO tarafından miktarı/miktarları yeniden belirlenecektir. BAYİ, PO tarafından belirlenecek olan teminatı içeren yeni teminat mektubunu/ipoteği, talep vukuundan itibaren en geç bir hafta içinde PO’ya tevdi/tesis edecektir. Banka teminat mektubunun masrafı BAYİ’nin Po’ya keseceği fatura mukabilinde BAYİ’ye ödenecektir.’ şeklinde düzenlendiği, İstasyonlu Bayilik Sözleşmesinin ‘Teminat’ başlıklı 26.maddesi ile Otogaz Bayilik Sözleşmesinin ‘Teminat’ başlıklı 28.maddesinin ise benzer şekilde ‘Alacağı vadeli malların ve işbu sözleşmede yazılı tüm vecibe ve taahhütlerinin teminatı olmak üzere BAYİ, PO’ya PO adına düzenlenecek, PO’nun muvafakat edeceği bir veya birkaç bankaya ait, PO’nun muvafakat edeceği metne uygun, her türlü masrafı BAYİ tarafından karşılanacak, tutarı PO tarafından tespit ve tayin edilecek kesin ve süresiz banka teminat mektubunu/mektuplarını vermeyi, verilen bu teminatları, ileride risk artışına göre yükseltmeyi beyan, kabul ve taahhüt eder. Ayrıca BAYİ işbu sözleşmeden ötürü PO’nun tazminat, cezai şart, kar mahrumiyeti, alacak ve sair talep hakkı doğduğu takdirde, hiçbir ihtara ve hüküm kurulmasına hacet kalmaksızın PO’nun bu talep haklarını işbu teminatlardan mahsup etmeye yetkili olduğunu peşinen kabul ve taahhüt etmiş olup, bu hususta PO’ya karşı her türlü itiraz, def’i ve dava haklarından peşinen ve gayrikabili rücu bir şekilde feragat etmiştir.’ şeklinde düzenlendiği belirlenmiş, davacı/karşı davalının, kabul edilen kaşı dava yönünden borçlu olduğu bu nedenle teminatın iadesi koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla asıl davanın ise reddi gerektiği, …” gerekçesiyle, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 41.632,62 TL’nin 02/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı/karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı/karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Müvekkili şirket ile karşı taraf arasında imzalanan 02.04.2010 tarihli Ariyet Sözleşmesi’nin konu kısmında da açıkça bahsedildiği üzere, ariyet olarak verilen malzemelerin ariyet sözleşmesine ek teslim tesellüm belgesinde gösterilenlerden ibaret olduğunu, ek teslim ve tesellüm belgesindeki malzemelerin kanopi alt kaplama ve aydınlatma armatürleri, bina cephe kaplaması ve hava su saati olduğunu, bahsi geçen bu malzemelerin de … San ve Tic. Ltd. Şti.’ne tutanakla iade edildiğini, ancak bilirkişi tarafından bu malzemelerin akaryakıt istasyonunda mevcut olduğu, kırılmış ezilmiş, bir kısmı sökülmüş, kullanılamaz hurda durumunda olduğu belirtilmiş olup bilirkişinin hatalı inceleme yaptığının açıkça ortada olduğunu, Cevap ve karşı dava dilekçesinde listelenen ve ekinde sunulan faturalarla desteklenmeye çalışılan malzemelerin müvekkili şirkete teslim edilmediğini, Ariyet Sözleşmesi 02.04.2010 tarihinde akdedilmişken, kabul anlamına gelememek kayıt ve şartı ile dosyaya sunulan fatura ve evrakların 2004 yılı ile 2010 yılı öncesine ait olduğunu, zira daha ariyet akdi kurulmadan malların zilyetliğinin müvekkili şirkete teslim edildiğinin iddia edilemeyeceğini, bu malzemelerin müvekkili şirketten önceki bayiye teslim edildiği şeklindeki iddiaların ise ariyet akdinin yalnız akdin tarafları açısından hüküm ve sonuç doğuracağı kuralına açıkça aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi hükmünde belirtildiği gibi her ne kadar sözleşmelerde yatırımların bila bedel müvekkili şirkete bırakılacağı düzenlenmemişse de yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre sabit yatırımların geri alınamayacağının kararlaştırıldığını, karşı tarafça dilekçelerinde listelenen malzemelerin bazılarının taşınmaz, yani sabit yatırım olduğunu, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında sabit yatırım olarak bina, kanopi çelik konstrüksiyon, saha betonu vs. değerlendirildiğini, Kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartıyla, karşı taraf dilekçesinde bahsettiği ancak taraflarına hiçbir şekilde teslim edilmeyen malzemelerden bazılarının sabit yatırım olarak değerlendirildiği düşünülürse bile bahsi geçen sabit yatırımların halen müvekkili şirket tarafından kullanıldığının ve müvekkil şirketin bunlardan fayda sağladığının kanıtlanması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle bu kapsamında verilen teminat mektubunun iadesi davası; birleşen dava ise aynı sözleşme kapsamında sabit yatırım ve ariyet bedelinin tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı-karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya içerisindeki … A.Ş. İstasyonlu Bayilik Sözleşmesinin taraflarının … A.Ş. ve …. A.Ş. olduğu, Demirci Nilüfer/Bursa adresinde kain … ada, … parselde kayıtlı satış yerinde akaryakıt müştakları ile makine yağları ve sair emtia satışı yapılacağına ilişkin olarak söz konusu sözleşmenin imzalandığı görülmektedir. Söz konusu bayilik sözleşmesinin ”Teminat” başlıklı 28.maddesinde ”… Bayi, PO’ya, PO adına düzenlenecek PO’nun muvafakat edeceği, bir veya birkaç bankaya ait PO’nun muvafakat edeceği metne uygun her türlü masrafı bayi tarafından karşılanacak tutarı PO tarafından tespit ve tayin edilecek kesin ve süresiz banka teminat mektubunu vermeyi … taahhüt eder. Ayrıca bayi, iş bu sözleşmeden ötürü PO’nun tazminat, cezai şart, kar mahrumiyeti, alacak vs talep hakkı doğduğu halde hiçbir ihtara ve hüküm kurulmasına hacet kalmaksızın PO’nun bu talep haklarını iş bu teminatlardan mahsup etmeyi hakkı olduğunu peşinen kabul ve taahhüt eder. Bu husus PO’ya karşı her türlü itiraz, defi ve dava haklarından … feragat etmiştir.” şeklinde düzenlemenin olduğu görülmüştür. Bu düzenleme ile aynı nitelikte bir düzenleme istasyonlu bayilik sözleşmesinin 26. maddesinde yapılmıştır.Dosya içerisinde Üsküdar …. Noterliğine ait ihtarnamenin incelenmesinde, fesih ihbarında bulananın … A.Ş., muhatabın Petrol Ofisi olduğu, ihtarnamenin konusunun Rekabet Kurulu’nun düzenlemeleri ve kararları uyarınca taraflar arasındaki otogaz bayilik sözleşmesi ve bağlı sözleşmelerin 18.09.2015 tarihinde sona erip geçersiz hale geldiği, muhatap ile yeni bir sözleşme imzalanmayacağı, intifa, ipotek dahil tüm şerhlerin 18.09.2015 tarihine kadar muhatap tarafından tapu sicilinden terkininin sağlanması gerektiği, yine bu tarihe kadar söz konusu istasyonda muhataba ait giydirme ve ekipmanların teslim alınmasını ayrıca muhataba ait otomasyon ekipmanlarının dağıtıcı sıfatının EPDK kayıtlarından kaldırıldığında sökülmesini ihbar etmiştir. Dosya içerisinde ”Vade uzatım yazısı” başlıklı belgenin incelenmesinde; 15.05.2007 tarihli 321710 numaralı lehtarı … A.Ş. olan, 100.000,00 TL tutarındaki teminat mektubunun vadesinin 14.12.2016 tarihine kadar uzatıldığı bildirilmiştir. Dosya içerisindeki ”Ariyet sözleşmesi” başlıklı belgenin incelenmesinde, tarafların PO ve Hanpet oldukları görülmektedir. ”Sözleşmenin sona ermesi” başlıklı maddenin incelenmesinde, “PO’nun dilediği zaman ariyet alana yazılı ihbarda bulunmak suretiyle söz konusu malzeme ve teçhizatın geri verilmesini istemesi ile kendiliğinden veya ariyet alanın iş bu sözleşme hükümlerini ihlal etmesi halinde PO tarafından tek taraflı fesih ile son bulacağı, PO’nun fesih için herhangi bir sebep göstermek zorunda olmadığı, ariyet alanın feshin haksızlığını öne sürerek malzeme ve teçhizatı PO’ye geri vermekten kaçınamayacağı ve fesih nedeniyle PO’dan herhangi bir zarar veya ziyan talebinde bulunamayacağı” düzenlamasının yer aldığı, aynı sözleşmenin 21.maddesinde de, “Ariyet alan malzeme ve teçhizatı süresinde PO’ya iade etmediği taktirde PO’nun bu malzeme ve teçhizattan yararlanmamasından doğacak zarar ve ziyana, mahrum kalacağı kara ve malzeme ve teçhizatı geri almak için PO tarafından yapılacak yargılama masraflarına karşılık olarak teslimde gecikilen her gün için PO’ya o tarihteki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak 100 USD karşılığı YTL’yi ödemeyi kabul eder” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmektedir. Dosya içerisinde PO ve Hanpet arasında imzalandığı anlaşılan 02.04.2010 tarihli protokolün incelenmesinde; bayinin maliki olduğu Bursa ili Nilüfer ilçesinde kain taşınmaz üzerinde PO lehine Eylül 2010 tarihinden itibaren olmak üzere 5 yıllık intifa hakkı tesis ettirmeyi ve bu suretle PO da 5 yıl süre için bayi ile istasyonlu bayilik sözleşmesi akdetmeyi kabul ve taahhüt etmiş olduğu görülmektedir.İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 31.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasında imzalanmış bulunan 01.10.2010 tarihli protokolde değişikli başlıklı belgenin 3. maddesinde intifa hakkının süresinin kısaltıldığı, PO lehine mevcut intifa süresinin 18.09.2015 kadar geçerliliğini koruyacak şekilde kısaltılması hususunda tarafların mutabık kaldıkları anlaşılmakla, intifa hakkı süreli olduğundan intifa hakkının kaldırılabileceği, dosya içerisinde davalı karşı davacı tarafından ariyet olarak teslim edilen malzemelerin listesinin sunulmadığı, davacı tarafından ihtarname ile bu malzemelerin teslim alınması istenilmiş olmasına rağmen teslim alınmadığının sabit bulunduğu, dava konusu akaryakıt istasyonunun gayri faal olarak, hizmet veremeyecek durumda ve pompaları sökülmüş, kanopilerinin bir kısım parçaları sökülmüş, parçalanmış, elektrik tesisatları sökülmüş olup arka tarafında bir kısım pompaların hurda halinde durduğu ve kullanılamaz durumda olduğu, akaryakıt istasyonunun terk edilmiş vaziyette olduğu ve Petrol Ofisi olarak faaliyet göstermediği, dosya içerisinde sadece 24.03.2010 tarihli ariyet malzeme listesinin mevcut olduğu ve bu listede de üç kalem halinde emtianın sıralandığı, ancak bu malzemelerin zaten davacı tarafın hali hazırda kullanılmadığı ve kullanılmasının da mümkün olmadığı, mevcut malzemelerin kullanılması mümkün olmadığından bu malzemelerin sovtaj bedelinin 10.000,00 TL olarak belirlendiği, dava konusu akaryakıt istasyonunun gayri faal olarak, hizmet veremeyecek durumda ve pompaları sökülmüş, kanopilerinin bir kısım parçaları sökülmüş, parçalanmış, elektrik tesisatları sökülmüş olup arka tarafında bir kısım pompaların hurda halinde durduğu ve kullanılamaz durumda olduğu, akaryakıt istasyonunun terk edilmiş vaziyette olduğu ve Petrol Ofisi olarak faaliyet göstermediği, ariyet listesinde mevcut üç kalem malzemenin mevcut olduğu, ancak davacı/karşı davalı tarafından kullanılmadığı ve mevcut haliyle de kullanılmalarının mümkün olmadığı, akaryakıt istasyonunda ise mevcut olduğu tespit edilen akaryakıt pompaları, LPG istasyonu tesisatları, santrafüj pompalar, menhollerin kullanılması mümkün olmadığından tamamının sovtaj değerinin 10.000,00 TL olduğu, 12.07.2016 tarihi dava tarihi itibariyle kanopi (30.000,00 TL), araba yıkama gölgeliği (7.500,00 TL) ve sahadaki mevcut beton imalatının (500,00 TL) serbest piyasa rayiçlerine göre yıpranma payı düşüldükten sonra toplam değerinin 38.000,00 TL olduğu, bu durumda davalı/karşı davacının ariyet ve yatırımlar nedeniyle talep edebileceği toplam bedelin 48.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davalının da esasen aradaki borç ilişkisinin tasfiye edilmediği, ancak ticari ilişkinin sona ermiş olduğu, bu durumda teminat mektubunun iade şartlarının oluşup oluşmadığı ilk derece mahkemesince tereddütsüz şekilde ortaya konulmalıdır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarında vurgulandığı üzere, sabit yatırımların davalıya ait taşınmazın değerinde bir artış/fayda sağlaması, kalıcı nitelikteki bu yatırımları kullanarak ticari faaliyetinin devam ettiğinin sabit olmasına bağlıdır. İstasyonun faaliyete geçmesi için zaruri olmayan (oto yıkama çelik yapı, çevre duvarı, zemin betonu, tel çit, yangın ve elektrik tesisatı, yer altı tesisatı vs.) giderlerinin geri istenmesi mümkün değildir. Ne var ki, istasyonun işletilmesi için zorunlu olup halen davalıya fayda sağlayan (akaryakıt tankı, tank havuzu, hizmet binası, kanopi-tonoz, vb.) sabit yatırım bedelleri talep edilebilir. ilk derece mahkemesince karşı davada yer alan sabit yatırıma ilişkin talebe yönelik olarak az yukarıda anlatılanların ışığında değerlendirme yapılması gerekmektedir. … bayi sıfatının bulunduğu, sözleşmenin ariyet başlıklı 10.maddesinde ”’ …iş bu bayilik sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bayi kendisine ödünç olarak verilen tüm malları, aynen kullanır ve sağlam bir şekilde derhal iade ve teslimle mükelleftir. Satış yeri için gerekli olan her türlü donatım malzemesinin temini bayiye aittir. ” şeklinde düzenlemenin olduğu görülmektedir. Davalıya ait işyerinde tespit edilen ariyet konusu ekipmanların fatura bilgileri ve KDV dahil sıfır fiyatları dikkate alınarak, sözleşme başlangıç tarihi ile sözleşmenin son bulduğu döneme ilişkin kullanımdan dolayı yıpranma payları da (amortisman oranları) hesaba katılarak değerleme yapılmalıdır. Yani sözleşmenin son bulduğu tarih itibariyle adil piyasa değerleri tespit edilmelidir. Somut olayda bilirkişiler, tutanakla teslim edildiği tespit edilen ariyet malzemelerinin kullanılamayacak halde olduğu kanaatiyle sovtaj değerlerini belirleyerek sadece bu değerlere ilişkin olarak davacının alacak hakkının olduğu yönünde değerlendirme yapmışlar, ilk derece mahkemesi de sözkonusu raporu hukuka aykırı şekilde hükme esas alarak asıl davanın reddi, birleşen davanın ise kısmen kabulüna karar vermiştir. Ancak, bilirkişi tarafından ariyet konusu malların normal kullanımından doğan yıpranmaların, yani fiili yıpranma payı matematiksel olarak hesap edilerek, bakiye bir değer kalırsa davacı lehine buna hükmedilmesi gerekir.Yukarıdaki açıklamalara göre ilk derece mahkemesinin uyuşmazlık noktalarını net olarak ortaya koymadığı, bu uyuşmazlıkları ne şekilde aştığını delillere dayalı bir şekilde ve gerekçeli olarak ortaya koymadığı, sadece soyut hukuki tartışma yapıp dosya kapsamında toplanan delilleri değerlendirmediği, uyuşmazlığın esaslı unsurlarını ortaya koyup çözüm oluşturulmadığı, kararın bu haliyle istinaf denetimine elverişli bir karar olmadığı anlaşılmakla, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, HMK’nın 356/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılması yönünde aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde iadesine,4-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.29.04.2021