Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1065 E. 2021/561 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1065
KARAR NO : 2021/561
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2019
NUMARASI: 2015/507 E.2019/179K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince müvekkilinin davalıya lojistik hizmeti verdiğini, bu kapsamda muaccel hale gelen alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borcun tamamına ve icra dairesinin yetkisine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, alacak sözleşmeden kaynaklandığından İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, dosyaya sunulan fatura örnekleri, cari hesap dökümü ve tarafların ticari defter kayıtlarından anlaşıldığı üzere müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, buna rağmen borçlu şirketin icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile icra takibinin devamına, alacağın % 20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibini başlattıktan sonra aynı alacak için Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yeni bir takip başlattığını, bu durumda tarafları ve konusu aynı olan iki ayrı takip bulunduğundan bahisle derdestlik itirazında bulunduktan sonra, taraflar arasında akdedilmiş herhangi bir sözleşme bulunmadığını, icra dairesine yapılan yetki itirazı çözümlenmeden itirazın iptali davasının açıldığını, müvekkili şirketin adresinin Esenyurt İlçesinde bulunması nedeniyle Bakırköy Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin davacıdan herhangi bir lojistik hizmeti almadığını, davacının düzenlediği faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu nedenle söz konusu faturaların alacağın varlığını ispat için yeterli olmadığını, öte yandan davacının muhatabının malları gönderen şirket olduğundan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek; davanın derdestlik, yetkisizlik, husumet ve esastan reddine, % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davacı tarafından davalıya lojistik hizmeti verildiğinden bahisle Çin’den Mersin’e taşınan yük nedeniyle navlun, demuraj ve ardiye ücretinden dolayı düzenlenen dört adet faturadan dolayı 26.383,80 TL alacağın bulunduğu ileri sürülerek alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiş ise de, davacının iddia ettiği taşımaya ilişkin olarak dosyaya sunulan … nolu deniz yük senedinin yükletenin davadışı … Ltd, gönderilenin ise davacı … olduğu, senedin davadışı … acentesi tarafından taşıyanı temsilen imzalandığı anlaşılmakta olup, dava konusu konteyner demuraj talebinin ise sözkonusu deniz yük senedinden kaynaklanmadığı, zira davalının dosyaya sunulan 09/07/2013 tarihli konişmentonun dayanağı olan navlun sözleşmesinin ilgilisi yani gönderileni olduğu, öte yandan dava ve takibe konu faturalar navlun, demuraj, ardiye ücreti ve bildirim ücretinden kaynaklanmakta olup, davacının navlun ücretinden sorumlu olması için arada navlun sözleşmesi yada taşımaya ilişkin konişmentoda buna ilişkin bir kaydın bulunması gerektiği, davalının taşıtan olarak kabulü için taşıma ilişkisinin ya yazılı anlaşma yada e maillerle ispatlanması gerektiği, navlun sözleşmesinin davacı tarafından herhangi bir delil ile ispatlanamadığı, ancak konişmentoda davalı gönderilen olarak yer aldığından mevcut delillere göre davalının malın alıcısı yani gönderilen olduğu, Mersin Gümrük Müdürlüğünün cevabi yazısından taşınan emtianın alıcısı tarafından teslim alınmadığından malın tasfiyeye tabi tutulduğu, gümrük beyannamesinin de davacı tarafından düzenlendiği anlaşılmış olup, konişmentoda demuraj ücretinden gönderilen yani davalının sorumlu olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmadığı gibi taşınan mal davalı tarafından teslim almadığından TTK’nun 1203. maddesine göre demuraj ve ardiye ücretinden sorumlu tutulamayacağı kanaatine varıldığından bu kanaat ışığında davanın reddine, davacının haksız ve kötüniyetli olarak takip yaptığı anlaşılamadığından davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği, …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla;İlk derece mahkemesi kararın eksik inceleme ile verildiğini, taraflarınca celbi talep edilen delillerin tamamı toplanmasızın bilirkişi incelemesi yapıldığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğunu ve taraflarınca raporlara itiraz edilmişse de itirazların dikkate alınmadığını,İlk derece mahkemesi tarafından verilen ara kararlara binaen yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde hazırlanan bilirkişi kök ve ek raporlarında, müvekkilinin ardiye masrafının davalıdan talep edebileceği, ancak demuraj bedelini ödediğini ispat edemediği yönünde görüş bildirildiğini, gerek kök raporda gerekse ek raporda ardiye masrafının davalıdan talep edilebileceği yönünde tespit yapılmışsa da mahkemece bu tespitler dikkate almaksızın davanın tümden reddine karar verildiğini, taraflarınca müteaddit defa sunulan bu delillerin ardiye bedeli ve demuraj ücreti ödemelerine ilişkin faturalar ile çek bilgilerinin mevcut olduğunu,Dava dışı … şirketine yapılan ödemelere ilişkin fatura bilgilerinin sunulduğunu, … şirketi tarafından, ardiye bedeli ve demuraj ücretine binaen düzenlenen işbu faturaların izah edilen çekler ile müvekkilince dava dışı … şirketine ödendiğini, mahkemece verilen ara karar üzerine bankaya yazı yazılarak ödenip ödenmediği bilgisi sorulduğunu, bankadan gelen cevabi yazıdan anılan çek bedelinin ödendiği bilgisi alındığını, buna rağmen mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, diğer çek (… – … ait 14.04.2014 tarihli, …. numaralı çek) ile ilgili bankalara, taleplerine ve mahkeme ara kararına rağmen yazı yazılmadığını, bu husus eksik kaldığından raporda yapılan incelemelerde de bu ödemeye yer verilmediğini, öncelikle bu çek bedelinin ödenip ödenmediğinin sorulması ve akabinde dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi edilmesi talep edilmişse de bu taleplerinin mahkemece dikkate alınmadığını, Taraflarınca, dava dışı … Nakliyat firmasına müzekkere yazılarak ödemeye ilişkin bilgi talep edilmesi istenildiğini, 21.05.2018 ara kararı ile dava dışı … şirketine yazı yazılarak davaya konu ödemelerin yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verildiğini, ancak yazı cevabı beklenmeksizin, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini,11.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda, diğer kök ve ek rapordan tamamen farklı şekilde bir tespit yapıldığını, bu çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, belirtilen eksiklikler tamamlandıktan sonra dosyanın içerisinde Deniz Ticareti Hukuku ve Deniz Taşımacılığı Hukuku konusunda uzman, demuraj ve ardiye bedeli hesaplaması yapabilecek bilirkişilerin bulunduğu bir heyete tevdiine karar verilmesinin gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, deniz yoluyla eşya taşımasından kaynaklanan navlun, demuraj ve ardiye ücretine ilişkin fatura bedellerinin tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde, alacaklının …. A.Ş., borçlunun … Şti. olduğu, 26.383,80 TL asıl alacak için icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak olarak 16.08.2013 tarihli … yevmiye numaralı, … yevmiye numaralı faturalarla 23.01.2014 tarihli … yevmiye numaralı ve … yevmiye numaralı 4 adet faturanın gösterildiği, icra dosyasına ekli dört adet fatura suretinin incelenmesinde, 16.08.2013 tarihli faturalardan birinin deniz navlunu hizmeti karşılığı düzenlendiği ve 2500 USD bedelli olduğu, aynı tarihli diğer bir faturanın da yük bildirim ücreti, ordino ücreti, tahliye ücreti, ekipman denetim ve kontrol ücreti, liman güvenlik ücreti karşılığında düzenlendiği ve 324.30 USD bedelli olduğu, 23.01.2014 tarihli faturalardan birinin 15.08.2013 ila 24.01.2014 tarihine kadar oluşan 163 günlük ardiye bedeli için düzenlendiği ve toplamda 4.486 USD bedelli olduğu, 23.01.2014 tarihli diğer bir faturanın ise demuraj ücretine ilişkin olarak düzenlendiği ve toplamda 5.260 USD olduğu görülmektedir. İcra takibine itiraz eden borçlu vekili, itiraz dilekçesinde, müvekkilinin adresi Esenyurt olduğundan takibin yürütüldüğü icra dairesinin yetkisiz olduğunu, yetkili icra müdürlüğünün Büyükçekmece icra müdürlüğü olduğunu belirterek, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığından, yetkiye, asıl alacağı, işlemiş faize ve faiz oranlarına itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 07.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda her iki tarafın ticari defterleri incelenmiş, davacı tarafın ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği bulunduğu, söz konusu faturaların defterlerde kayıtlı olduğu, davalının 2013-2014 ticari defterlerini sahibi lehine delil niteliği bulunmadığı, söz konusu defterlerde davacıya ait cari hesap bilgilerine rastlanılmalığı ve dava konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı değerlendirilmiştir. Davalının bağlı bulunduğu vergi dairesinin cevabı yazısında, davaya konu faturaların vergi dairesine bildiriminin yapılmamış olduğunun bildirildiği tespit edilmiştir. Mersin Gümrük Müdürlüğünün cevabı yazısında, … nolu konşimentoya göre yapılan incelemede 15.08.2013 tarihli varış bildirimi ile onay işleminin yapıldığı, verilen bildirime istinaden alıcı firma tarafından herhangi bir müracaat olmaması nedeniyle eşyaların 15.08.2013 tarihli tespit tahakkuk kağıdı düzenlenerek tasfiyeye tabi tutulduğu bildirilmiştir. Dosya içerisinde tercümesi yapılmış ana konşimentonun incelenmesinde; gönderenin Çin de mukim …. Ltd. Ningbo şubesi, Alıcının Türkiye’de mukim … A.Ş., yükleme limanının Ningbo, tahliye limanın Mersin olduğu, konşimentonun üzerinde “navlun tahsil edilmiştir” ibaresinin bulunduğu görülmektedir. Dosya içerisindeki tercümesi yapılmış ara konşimentonun incelenmesinde; gönderenin Wuyı Wusheng … Ltd., alıcının İstanbul Türkiye’de mukim … olduğu görülmektedir. Bu kez dosya uzak yol kaptanı … isimli bilirkişiye tevdi edilmiş ve bu bilirkişi tarafından 20.07.2017 havale tarihli rapor hazırlanmıştır. Bilirkişi tarafından konşimento detayları tespit edilmekle davacı firmanın alt taşıyan sıfatıyla gönderilen davalı firmadan demuraj talebinde bulunduğu, ana konşimentonun incelendiğinde asıl taşıtanın … firması olduğu değerlendirilmiştir. Davacı firmanın … firması olarak gönderilenin emtiasını içinde olduğu konteynerin asıl taşıtan … donatan firmasına ait bir gemi ile taşıttığı ana konşimentoda yer alan asıl taşıtan … demuraj tarifesinin, davalının gönderilen olarak kayıt edildiği ara konşimentoya kayıt edilmediği, dolayısıyla davalının demuraj tarifesinden ve sürelerinden haberinin olmadığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, davacının alt taşıyan davalının ise gönderilen sıfatına haiz olduğu, davalının gönderilen olarak kaydedildiği ara konşimento üzerinde demuraj tarifesinin kaydedilmediği, davacı tarafından gönderilene konteynerin tahliye limanına varışı ile ilgili olarak ihbarnamenin dosyada mevcut olmadığı, yine davacını talep ettiği demuraj bedelini … ödediğine dair dosyada bir belge bulunmadığı sebepleriyle davacının demuraj ücreti talep edemeyeceği kanaati belirtilmiştir.Davacı vekili 09.08.2017 tarihli dilekçesinde, bilirkişi raporuna itiraz ederek anılan demuraj ve ardiye bedellerinin konteyner sahibi asıl armator olan … denizciliğe ödenmiş olduğuna ilişkin 13.03.2014 tarihli … nolu fatura yine 13.08.2014 tarihli … numaralı fatura ve … Karaköy Rıhtım Şubesine ait … A.Ş. lehine keşide edilen 13.09.2014 keşide tarihli 4.366 USD bedelli çek ve … Bankası A.Ş. Levent Şubesine ait …. lehine keşide edilen 14.04.2014 keşide tarihli 5.700 USD bedelli çekin suretlerini dosyaya ibraz etmiştir. İlk derece mahkemesince oluşturulan ara karar gereği … nolu 13.043.2014 tarihli 5700 USD bedelli ve …. nolu 13.08.2014 tarihli 4.366,31 USD bedelli fatura suretlerinin mahkemeye gönderilmesi ve fatura bedellerinin kim tarafından ödendiği konusunda bilgi verilmesi için … A.Ş.’ye müzekkere yazılmış olduğu, …. A.Ş vekilinin söz konusu bahsi geçen 13.03.2014 tarihli 5.700 USD bedelli ve 13.08.2014 tarihli 4.366,31 USD bedelli faturaların ….’ye teslim edildiği, … tarafından … Aş, 18.03.2014 tarihli,… nolu 5.700 USD bedelli … Bankası A.Ş.’ye ait 15.08.2014 tarihli … nolu 4.366 USD bedelli çeklerle ödendiği bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince hem … Bankası Karaköy Rıhtım Şubesine hemde … Levent Şubesine ait bahsi geçin çeklerin ibra ve ödemesinin olup olmadığı konusunda bilgi verilip çeklerin önlü arkalı fotokopilerinin gönderilmesi için müzekkere yazıldığı, … 16.05.2018 havale tarihli cevabı yazıda, … seri numaralı çekin ….’ye ait olduğu söz konusu çekin 14.04.2014 tarihinde … Bankası Levent Şubesine elektronik takas ortamında işlem görerek tahsil olduğu belirtilerek çekin fotokopisi gönderilmiştir. … Bankasından gelen cevabı yazıda 91529 numaralı 4.366 USD bedelli çekin 15.09.2014 tarihinde … Bankasına takasa verildiği bildirilmiştir. … Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğü’nün 19.06.2018 havale tarihli cevabı yazısında 13.09.2014 keşide tarihli çekin … A.Ş. tarafından Mersin Şubesine ibraz edilerek ödendiği, çek fotokopisinin sunulduğu belirtilmiştir. Davacı bu ödemeleri yaptığını kanıtlamış olsa bile, davalının sorumluluğunu da ayrıca kanıtlamalıdır. Dosya içerisindeki uzak yol kaptanı … ve … tarafından düzenlenen 11.12.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda ise davacının dava konusu taşımada alt taşıyan sıfatını haiz olduğu, davalının gönderilen konumunda olduğu, ancak aynı zamanda navlun sözleşmesinin taşıtanı olduğunun ispatlanamadığı, somut olayda, konşimentoda gönderilenin borçlu olmadığına dair bir kayıt yer almadığı gibi gönderilenin eşyanın teslimini de talep etmediği anlaşılmakla, TTK’nın 1203. maddesi gereğince davalının pasif husumeti bulunmadığı kanaati belirtilmiştir. Taşınan emtianın, gönderilen davalı tarafından teslim alınmaması sebebiyle davacı alt taşıyan, teslim alınmayan mallar için yapıldığı ileri sürülen ve dava konusu taşımaya ilişkin konişmentolara da atıfta bulunan faturalar sunarak, söz konusu faturaları yine dosyaya suretleri ibraz edilen çeklerle dava dışı asıl taşıyana ödendiğini savunmuş ve bunlardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur.Davaya konu navlun sözleşmesinde davalının taşıtan olmayıp gönderilen olduğu, gönderilenin yükü teslim almaması durumunda artık taşıma sözleşmesine taraf olmayacağı, bu halde taşıyanın bütün alacaklarını taşıtandan isteme hakkının bulunduğu, ayrıca mal üzerinde kanuni rehin hakkını da kullanabileceği, 6102 sayılı TTK’nın 1203/1. maddesi uyarınca konşimento gereğince eşyanın tesliminin istendiğinde gönderilenin navlun ve diğer borçlardan sorumlu olacağı bilinmektedir.Ödeme yükümlülüğünün doğması başlığını taşıyan TTK’nın 1203. maddesi “(1) Eşya, taşıtandan başka bir kişiye teslim edilecekse, bu kişi, navlun sözleşmesi veya konişmento ya da diğer bir denizde taşıma senedi uyarınca eşyanın teslimini istediğinde, bu istemin dayandığı sözleşmenin veya konişmentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin hükümlerine göre ödemeye yetkili kılındığı bütün alacakları ödemekle, kendi hesabına gümrük resmi ödenmiş ve başka giderler yapılmış ise bunları da vermekle ve üstüne düşen diğer bütün borçları yerine getirmekle yükümlü olur” şeklindedir. Navlun sözleşmesi, üçüncü kişi lehine bir sözleşmedir. Sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereği navlun sözleşmesi ile gönderilenin aleyhine borç yaratılması mümkün değildir. Gönderilen ,ancak navlun sözleşmesinde veya konişmentoda, gönderilen tarafından bir ödeme yapılacağı bildirilmiş ise ödeme yapmakla yükümlüdür. Gönderilenin yükü teslim alma hakkı, sözleşmede veya konişmentoda, yük üzerinde hapis hakkının doğumuna yol açmış olan bazı alacakların ödenmesi koşuluna bağlanabilir. Bu alacakların, hangi alacaklar olduğu, tesellümün dayandığı sözleşme veya konişmentoda açıkça belirtilmelidir. Borcun üstlenip üstlenilmemesi noktasında kendisine ödeme yetkisi verilen kimse, serbest iradesiyle karar verir; ödemede bulunursa ancak o zaman asıl borçlu borcundan kurtulacaktır. Bilirkişi raporunda da isabetle belirtildiği üzere; navlun sözleşmesinin tarafı olmayan alıcının demuraj, navlun, ardiye giderlerinden sorumlu tutulabilmesi için konişmentoda bu giderlerin alıcı tarafından ödeneceğinin kararlaştırılmış olması ve alıcının da yükün kendisine teslimini talep etmiş olması gerekir. Olayda davalının gönderilen sıfatı ile yer aldığı ara konişmentoda böyle bir kaydın bulunmadığı, yine davalı gönderilenin, yani alıcının teslimi kabul iradesini ortaya koyduğuna dair bir belgenin sunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, TTK’nın 1203. maddesi uyarınca, davalı alıcının davaya konu edilen alacaklardan sorumluluğunun bulunduğu kanıtlanmamıştır. Bu nedenle, davacının bazı ödemeleri yaptığının kanıtlamış olmasının sonuca etkisi bulunmadığından, davacı tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.29.04.2021