Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1057 E. 2021/1207 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1057
KARAR NO : 2021/1207
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/1462 Esas – 2018/1228 Karar
TARİHİ: 18/12/2018
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti- Meni- Tazminat
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti-meni ve tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın eski çalışanı olan davalı …’un … Tic.A.Ş.’yi kurarak müvekkilinin müşterilerini, güvenlik talimatlarını, iş metotlarını, kataloglarını, fiyat listelerini ve benzer ticari sır niteliğindeki gizli bilgilerini hukuka aykırı şekilde kullandığını, müvekkili şirket personelini ayartarak bunlarla işbirliğine girdeğini, davalının şirketi vasıtasıyla müvekkili aleyhinde rekabete aykırı davranarak müvekkilini maddi zarara uğrattığını, bu eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, haksız rekabetin tespitine, bu fiillerin önlenmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, fiili zararlarının tazmini için 25.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kararın basın yoluyla ilan edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili savunmasında özetle; TTK hükümlerine göre hem fiilen hem de hukuken haksız rekabet koşullarının oluşmadığını, davacının müvekkili şirkete kendi alt bayisi gibi çalışma teklifi götürdüğünü, müvekkilinin tedarik ettiği malzemeleri onların kendisine izin verdiği fiyatlar kapsamında satışını gerçekleştirdiğini, davacının bilgi ve onayı kapsamında aralarında anlaştıkları şekilde mal ve hizmet alışverişi yapıldığını, davacıya ait oduğu ve gizli öğrenildiği ileri sürülen fiyat listesi ve katalogların tüm bu yedek parça işini yapan kişilerin elinde bulunduğunu, herhangi bir ticari sır içermediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; tüm dosya kapsamına ve hükme esas alınan bilirkişi raporları içeriğine göre, davalı yanın davacının elemanlarını da kullanarak iş bilgilerini, ticari bilgilerini alıp kullanarak ticaret yapmasının TTK anlamında ticari dürüstlük kuralına aykırı bir eylem olarak haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, tespit olunabilenen ve illiyet bağı kurulabilen 1.341,52 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, talep edilmediğinden faiz uygulanmasına yer olmadığına, maddi tazminat yönünden illiyet bağı kurulamayan fazlaya ilişkin istemin reddine, kararın ulusal düzeyde yayın yapılan gazetelerden birinde ilan edilmesine, masrafın bilahere davalı yandan tahsiline, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Müvekkilnin emekli olunca çalıştığı oto yedek parçacılığı alanında iş yapmak istediğini ve bu durumu şirket ortaklarından … ile görüştüğünü ve olumlu yaklaşım aldığını, yine davacı şirketçe araçların sarf malzemelerini satacak bu yeni müvekkili firmasına kendi alt bayisi gibi çalışma teklifi götürüldüğünü, yapılan karşılıklı anlaşma neticesinde müvekkilinin, davacı firmanın kendisine tedarik ettiği malzemeleri, onların kendisine izin verdiği fiyatlar kapsamında satışını gerçekleştirdiğini, nitekim söz konusu satışların faturaları ve yine davacı firmaca müvekkiline verilen fiyat ve kataloglar dava dosyasına sunulduğunu, bu yazışmalar esnasında zaten her türlü bilgi paylaşımının yapıldığı ortada iken ileri sürülen mail yazışmalarının haksız rekabet oluşturduğuna dair verilen kararın hukuksuz olduğunu, Yine davacı şirketçe araçların sarf malzemelerini satacak bu yeni müvekkili firmasına kendi alt bayisi gibi çalışma teklifi götürüldüğünü, yapılan karşılıklı anlaşma neticesinde müvekkilinin, davacı firmanın kendisine tedarik ettiği malzemeleri, onların kendisine izin verdiği fiyatlar kapsamında satışını gerçekleştirdiğini, nitekim söz konusu satışların faturaları ve yine davacı firmaca müvekkile verilen fiyat ve kataloglar mahkemeye sunulduğunu, İlk 02.03.2016 tarihli raporda hukukçu bulurkuşu dışındaki diğer bilirkişiler (muhasip bilirkişi ve bilişim ve sektör uzmanı bilirkişisi ve teknik bilirkişi) davalı ve davacı defter kayıtları bilgisayarları ve mail yazışmaları ve şirket faaliyetleri üzerinde incelemeler yaptığını, müvekkilinin haksız rekabet oluşturacak bir eyleminin olmadığı ve bu nedenle davacının ileri sürdüğü gibi haksız rekabetten kaynaklı bir zararının da olmadığına dair tespit yapıldığını, devamla alınan 09.05.2016 tarihli 2. raporda da tam tersi bir şekilde bir beyanla fiili durumun haksız rekabet olarak değerlendirildiğini, bunun üzerine taraflarca 3. bilirkişi heyeti teşkil edilmesi istenmesine rağmen mahkeme tarafından dosya 2. heyete tekrar tevdii edilip heyetin ilk görüşlerini aynen tekrar eden ek rapor alındığını, mahkemece bu rapor esas alınarak karar verdiğini,Kararın bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti-meni ve tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. İlk derece mahkemesince iki ayrı bilirkişi kurulundan raporlar alınmış, itiraz üzerine ikinci heyetten ek rapor alınarak sonuca gidilmiştir. HMK’nın 282. maddesindeki düzenleme de dikkate alındığında, mahkemece bilirkişi raporlarındaki tespitler ile tarafların dosyaya sundukları deliller, iş mahkemesi kararları, birleşen ve sonrasında tefrik edilen dosyada yer alan mailler ve davacı şirket çalışanlarının ikrar içeren beyanları dikkate alınarak gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Buna göre davalılar vekilinin çelişkili raporlara göre ve üçüncü bir heyetten rapor alınmaksızın hüküm verilmesinin yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamında sunulu deliller ile alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre, iş bu dava ile önce birleştirilen sonra tefrik edilen dosyadaki bazı e-maillerde davacı şirketin yurtdışı bağlantılarına ilişkin bilgilerin paylaşıldığı ve bu şirketlerle bağlantı kurulduğu anlaşılmaktadır. Davacı firma çalışanlarından …, Haziran 2014 yılında şirketten ayrılmakla kalmamış, ayrıca davacı şirkette çalışan kişilerin kurduğu davalı şirkete sermaye katkısında bulunmalarını sağlayarak, davacı şirketin bazı çalışanlarını, davacı şirkette çalışmaya devam ederlerken kendi firmasına ortak etmiş ve onlardan davacı şirketin bütün ticari sırlarını kendi firmasına aktarmaya sevk ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Davacı şirketin, bu yöndeki eylemleri nedeniyle iş akitlerini feshettiği anlaşılan bir kısım davacı çalışanlarının iş mahkemelerinde açtığı işe iade davalarının, davacı şirketin çalışma metodu, fiyat politikası, bayilerine tanıdığı olanaklar gibi satış rakamlarını etkiyecek bilgilerin davalı şirketle paylaşılmasının davacı şirket yönünden haklı fesih oluşturacağı gerekçesiyle red kararlarıyla sonuçlandığı görülmektedir. Bu tür eylemler TTK’nın 55. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendi anlamında başkalarının yardımcılarını görevlerini kötüye kullanmaya sevketmek anlamına gelir. Bunun dışında başkasının yardımcıları vasıtasıyla işletme sırlarının ele geçirilmesi (TTK m. 55 /1 bent 3 ) şeklindeki haksız rekabet eyleminin koşullarının da somut olayda mevcut olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Zira ele geçirilen bilgiler iş sırrı niteliğinde olup, davacı şirket çalışanlarından elde edilmiştir. Kaldı ki davalı şirketçe davacının ticari ilişkide bulunduğu firmalara yaptığı satışlar bulunduğu da belirlenmiş, bu kapsamda alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalar kapsamında davacı şirketin 1.341,52 TL zarara uğradı anlaşılmıştır. Tüm bu tespitlere ve mahkeme gerekçesine göre kurulan hüküm isabetli olup, davalılar vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalılar vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davalılardan tahsiline,3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 16.09.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.