Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1050 E. 2019/808 K. 30.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1050
KARAR NO : 2019/808
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 04/01/2019 tarihli ara kararı
NUMARASI : 2018/180
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, tedbir talebinin reddine ilişkin verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında borçlu şirkete ait maden ruhsatının müvekkili şirkete devrinin kararlaştırıldığını ve 15.09.2017 tarihinde devir bedelli olan 500.000,00 TL’nin borçlu şirket adına …’e teslim edildiğini, devirden vazgeçilmesine rağmen ödenen devir bedelinin taraflarına iade edilmediğini, müvekkili şirket tarafından borçlu şirket ve şirket adına ödemeyi teslim alan … aleyhine Gaziosmanpaşa …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, her iki borçlunun da icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz etmesi neticesinde takibinin durduğunu, borçluların mal kaçırma ihtimali de bulunduğundan, borçluların malvarlığı üzerindeki tasarruflarının engellenmesi için menkul ve gayrimenkul malvarlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulması gerektiğini belirterek, borçluların itirazlarının iptali ile takibin devamına, borçlular aleyhine dava konusu miktarın %20’ından aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, ayrıca, talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’in müvekkili şirketi imza ve temsil yetkisi bulunmadığını, bu nedenle öncelikle davanın müvekkili şirket yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu icra takibi hukuka aykırı olarak başlatıldığını, davacının icra müdürlüğüne sunduğu takip talebiyle bağlı olduğunu, takip talebinin 15.09,2017 tarihli teslim tutanağına dayandırıldığını, oysa müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir teslim tutanağı düzenlenmediğini, esasen müvekkili şirket ile dava dışı …. Tic. Ltd. Şti. arasında maden devri anlaşması yapıldığını, ancak dava dışı şirketin madeni devralma borcunu yerine getirmediğini, müvekkili şirkete herhangi bir ihtar veya bildirim yapılmadığından takip öncesi faiz işletilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin mal kaçırma gibi bir konumu bulunmadığını belirterek, öncelikle husumet yokluğundan davanın reddine, müvekkil şirket aleyhine açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile başlatılan icra takibinin iptaline, haksız ve mesnetsiz takipten ötürü %20’den aşağı olmamak üzere davacının kötüniyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 04/01/2019 tarihli ara kararında; ” …HMK 389 maddesinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir düzenlemesi karşısında davacının tedbir konulmasını istediği menkul ve gayrimenkullerin uyuşmazlık konusu olmaması, davanın gayrimenkulün aynına ilişkin olmaması, yargılama sonucunda hükmedilebilecek alacağın tahsilini teminata yönelik olması, alacağın yargılamaya muhtaç olması birlikte değerlendirildiğinde HMK.389 ve devamı maddeleri gereğince şartları oluşmayan davacı vekilinin davalıların adlarına kayıtlı gayrimenkul mallar üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine” karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Takibe konu ödemeyi teslim alan …’in de malvarlığını kaçırmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, İlk derece mahkemesince icra dosyası ve dosyaya sunmuş oldukları bilgi ve belgelerden hareketle alacaklı oldukları sabit olduğundan yeniden inceleme yapılarak alacak miktarınca takdiren teminat karşılığı veya teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, ayrıca her ne kadar davalının malvarlığının eldeki itirazın iptali davasının konusunu oluşturmadığı gerekçesiyle taleplerinin reddine karar verilmiş ise de verilecek karar sonucu icra dosyasının akıbeti belli olacağından, alacağın tahsil edilmesi için borçluların malvarlığı üzerine tedbir talep etmekte müvekkilinin hukuki yararının bulunduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin 04.01.2019 tarihli ihtiyati tedbirin reddi kararının kaldırılarak, davalı borçluların malvarlığı üzerine asıl alacak ve ferileri miktarınca teminat karşılığı veya teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67.maddesi uyarınca itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, davalının malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmiş, mahkemece tedbir talebinin ara kararıyla reddine karar verilmesi üzerine, davacı vekili tarafından bu ara kararına karşı yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Para alacağı için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Koşulları varsa, ihtiyati haciz hükümlerinden yararlanılabilir. Yargıtay’ın emsal içtihadında da durum bu yöndedir ( Yargıtay 19. HD. 2012/16760 E-2013/3136 K.sayılı, 19/02/2013 tarihli kararı). Yine, Yargıtay 21.HD.’nin E. 2015/5842, K. 2015/8588 sayılı, 20.4.2015tarihli kararında belirtildiği üzere: “…Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HUMK’un 101 vd., HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine yarayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur “.Somut olayda, para alacağının tahsili amaçlanmaktadır. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince dava konusu olmayan davalıya ait gayrimenkul ve menkuller üzerinde ihtiyati tedbir konulması talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığından, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 30/05/2019