Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1041 E. 2021/794 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1041
KARAR NO : 2021/794
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2019
NUMARASI 2014/716E. 2019/35K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 20.799,99 TL bedelle satışı konusunda anlaşıldığını ve davalılardan … adına devir ve satış işlemlerinin yapıldığını, ancak müvekkiline hiçbir bedel ödenmediğini, davalılar … ve … şirketine ihtarname keşide ettiklerini, cevabi ihtarnamede bu davalıların borçlarını ödediklerini beyan ettiklerini, davalı …’ün müvekkili şirketin satış danışmanı olduğunu, davalılar … ve … yetkilisinin bu bedeli davalı …’e ödediklerini beyan ettiklerini, bunun üzerine … hakkında savcılığa şikayette bulunduklarını, davaya konu aracın … tarafından alındığını ve kullanıldığını, müvekkili şirkete hiçbir şekilde ödeme yapılmadığını belirterek; davanın kabulü ile 20.799,99 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle: davaya konu araç bedelinin davacı şirket yetkilisi …’e ödendiğini, davacının bu şahsa tahsilat yetkisi vererek bu yetkiyi onayladığını, davacı tarafın basiretli tacir yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ceza yargılamasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle: davacı tarafından … plakalı aracın satışı yapıldığı halde bedelinin ödenmediği iddiasıyla huzurdaki davanın ikame edildiğini, ancak satın alınan aracın bedelinin davalı müvekkili … tarafından …’e bırakıldığını ve … Otomotiv tarafından da makbuz mukabili davacı şirket yetkilisi …’e ödendiğini, davacı şirketin muhtelif tarihlerdeki ticari ilişkilerine ilişkin tahsilatları yapmak üzere …’e yetki verdiğini ve bundan önce yapılan tahsilatları da kabul ederek bu yetkiyi zımnen onayladığını, davacının davalılardan … ile yapılan görüşmede, …’ün, bazı müşterilerden paralar aldığı, aldığı paraların bir kısmını şirket hesabına girip bir kısmını hiç girmediği, aldığı bazı paraları hiç şirket hesabına girmediği, ancak davalı …’ün, müşterilerden ne kadar para aldığını bilmediğini, aldığı paraların ne kadarını şirkete ödediğini, ne kadarını kendi hesabına geçirdiğini bilmediği, ancak müşterilerin borçlarının tamamının ödenmiş olamayacağını söylediğini, TMK’nın ispat yükünü düzenleyen 6. maddesinde: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” denildiğini, davacı tarafın söz konusu madde hükmüne aykırı olarak, herhangi bir maddi ve somut bir delile dayanmaksızın, ihtimallerden yola çıkarak iddiasını dayandırdığı olguları ispatlamadan huzurdaki davayı ikame ettiğini, ayrıca TTK’ nın 18. maddesinde, “Her tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir” denildiğini, TTK hükümleri gereğince tacir olan ve basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davacının TTK’ya aykırı olarak kendi kusurlu davranışının sonucundan müvekkilini sorumlu tutmaya çalışmasının kabul edilebilir olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce yapılan yargılama toplanan deliller ve denetime elverişli bulunan ve bu nedenle hükme esas alınan 28/09/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile; davacı tarafından davalı …’ye … plakalı aracın 20.781,44-TL araç satış bedeli ve 18,55-TL damga vergisi olmak üzere toplam 20.799,99-TL üzerinden satışının yapıldığı, satışa konu edilen bedelin işlem tarihinde davacı firmada çalışan davalı … tarafından tahsil edilerek, tahsile ilişkin imzalı makbuzun düzenlenerek diğer davalılara verildiği, ancak davacı çalışanı olan davalı …’ün tahsil ettiği bu ve başkaca satışlara ilişkin bedelleri davacı şirkete teslim etmeyerek kendi uhdesinde bıraktığı, davacının bu konuyla ilgili şikayeti üzerine davalı … aleyhine Kartal 3. Asliye Ceza mahkemesinde dava açıldığı ve bu dava sırasında aldırılan bilirkişi raporuyla davacı çalışanı olan sanığın diğer davalılardan tahsil ettiği 20.900,00-TL’yi davacıya aktarmadığının tespit edildiği, buna göre diğer davalıların satın aldıkları aracın bedelini davacının çalışanı olan davalı …’e ödemiş olmaları nedeniyle başkaca sorumluluklarının kalmadığı, davacıya ödeme yapması gerekirken satış bedelini kendi uhdesinde bırakan davalı …’ün açıklanan olayda yegane sorumlu olduğu anlaşıldığından bu davalıya yönelik davanın kabulü ile, olayda sorumluluklarının olmadığı anlaşılan diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın davalı … yönünden kabulü ile 20.799,99 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;İlk derece mahkemesince, dosya kapsamı bazı açılardan gerektiği gibi incelenmediğini, dosyada mübrez beyan ve delillerin bazılarının içeriği yeterince irdelenmediğini, bazı açılardan hatalı ve eksik değerlendirmelere dayanıldığını ve karara gerekçe olarak gösterilen hususlarda, yine bazı açılardan maddi ve hukuki gerçeklerle çelişen kanaate sahip olunduğunu, dolayısıyla bahse konu karara takdir olunduğunu,İlk derece mahkemesi kararının salt bilirkişi raporlarına dayalı olarak kurulduğunu, oysaki dosyadaki raporlar hatalarla dolu olduğunu, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarına itibar edilmesizin, sahte makbuz ve oto alım sözleşmelerine dayandırılarak oluşturulduğunu, Davalılardan … hakkında İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/125 E.- 2015/411 K. sayılı dosyasından yargılama yapıldığını, dosyaya sunulan ödeme makbuzlarının şirkete ait makbuzlar olmadığı, şirket açısından hiçbir bağlayıcılığı olmadığı, dosyaya sunulan makbuzlardaki ödemelerin şirket hesabına girmediği ve müvekkili şirkete anılan ödemelerin yapılmadığı tespitlerinin yapıldığını, bu dosyada sanık olan …’ün davalı şirketlerin kendisine zorla makbuz imzalattıklarını itiraf ettiğini, ayrıca bazı makbuzların da müvekkili şirket tarafından savcılık şikayetinden sonra düzenlendiğini duruşma tutanaklarına geçen ifadesi ile beyan ve ikrar ettiğini, Davalı tarafın, müvekkili şirketten araç alım satımında komisyoncu olarak çalıştıklarını ikrar etmekle beraber, bu hususa dair ticari defter ve kayıtlarında herhangi bir kayıt bulunmadığının tespit edildiğini, Tüm bu hususlara rağmen sahte makbuz ve oto alım sözleşmelerine dayalı olarak davalı tarafın borçtan kurtarılması sonucunu doğuran bilirkişi raporu dayanak tutularak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Davalılardan …’ün müvekkili şirkette para alma yetkisine sahip olup olmadığı sorgulamadan yetkisiz kişiye yapılan ödemelerden kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirkete karşı sorumlulukları devam ettiğini, Yetkisiz temsilci tarafından yapılan işlemlerin müvekkili şirketi bağlayabileceğinin ileri sürülebilmesi için ya üçüncü kişiye yönelik güven telkin edici hareketlerin müvekkili şirket tarafından yapılmış olması ya da zamana yayılmış fiili uygulamaların, yetkisiz temsilcinin yetkili temsilci zannedebilmesine olanak sağlayacak derecede istikrar kaznamış olması gerektiğini, oysa …’ün müvekkili adına araç devretmek ve bağlayıcı sözleşmeler yapma yetkisine sahip olmadığını, hiç bir zaman da böyle bir yetki ve konumda olmadığını, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı tarafın, yetkisiz …’e sözde ödedikleri araç satım bedelinden, müvekkili şirkete karşı sorumlu olmaya devam ettiğini, Dosyaya sunulan sahte oto alım satım sözleşmelerine bilirkişiler ve sayın mahkeme tarafından itibar edildiğini, Müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının yıl sonu kapanış tasdikleirnin yapılmış olması, bu defter ve kayıtların müvekkil şirket lehine, davalılar aleyhine delil niteliği taşıdığını ortaya koyduğunu, müvekkili şirket kayıtlarında, davaya konu sahte makbuzlar münderecatının yer almadığı ve fakat gerçekte başka araçlara ilişkin banka yoluyla yapılan ödemelerin tam olarak kaydedilmiş olduğu hususunun sabit olduğunu, hal böyle iken sahteliği ortada olan makbuz ve oto alım sözleşmelerine itibar edilmesinin, müvekkili şirkete ait olmayan seri sıra numarası bulunmayan, şirket anteti bulunmayan ve ceza dosyasında davalılar tarafından zorla imzalatıldığı ikrar olunan, herhes tarafından her durumda özgürce yaratılabilir müsveddeden öteye gidemeyen makbuz adlı kağıtlar içeriğince müvekkili şirkete ödeme yapıldığının kabulü hukuki düzeni ile bağdaşmadığını, bu husus aynı zamanda kişilerin hukuka olan güvenini zedeleyecek telafisi mümkün olmayan zararların doğumuna sebebiyet verebileceğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin iki davalı hakkındaki davanın reddine dair istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tüm davalılar yönünden kabulüne karar verilmesini iltemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacıya ait aracın davalı Alaatin’e satışı nedeniyle satış tutarının davalılardan tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. İlk derece mahkemece yazılı gerekçe ile davalı … yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içnde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacıya ait … plakalı aracın 20.799,99 TL bedel karşılığında, davalılardan … satışı yapılıp devredildiği ihtilafsızdır. Davalılar … ve … araç satış tutarının davalı çalışanı diğer davalı …’ e ödendiğini, satış tutarından davacıya karşı sorumlu olmayacaklarını ileri sürmüş; davacı ise çalışanı …’ e ödeme yapıldığı iddiasının kabul edilmediği gibi, davalı …’ in müvekkili şirket adına tahsil yetkisi bulunmadığını ileri sürerek, satış bedelinden tüm davalıların sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davacı şirketin çalışanı …’ün davacı adına tahsilat yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı şirket tarafından, çalışanı davalı … aleyhine savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Bu bağlamda davacının Kartal Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesinde, davalı …’ ün davacı şirkette satış danışmanı sıfatı ile görev yaptığını, yine davacı şirket yetkilisi … Kartal 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/ 774 E sayılı dosyasında müşteki olarak alınan ifadesinde davalı …’ün satış yönetmeni sıfatı ile 6-7 yıl çalıştığını, sonradan işten ayrıldığını beyan ettiği, yine davacı vekillerince 02.04.2015 havale tarihli sunulan beyan dilekçesinde davalı …’ ün davacı şirkette satış temsilcisi olarak görev yaptığını belirtmişlerdir. Bu durumda dava …’ ün davacı adına fiyat teklifi yapma- tahsilat yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekir (Yargıtay 19 HD 2015/13440 E 2016/237 K 18.01.2016 T.).Taraf ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucu tespit edilen hususlar dikkate alınarak düzenlendiği anlaşılan 28.09.2018 tarihli bilirkişi heyeti rapor içerikleri dikkate alındığında; davacı tarafından davalı … satılan araç bedeli için davacının çalışanı olan …’e yapılan ödemelerin davacıya yapılan ödeme olarak kabulü gerektiği dikkate alındığında, davalı … dışındaki davalılar yönünden davanın reddi yönünde kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.06.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.