Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1036 E. 2021/572 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1036
KARAR NO: 2021/572
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/01/2019
NUMARASI: 2018/516 Esas – 2019/56 Karar
DAVA: Manevi Tazminat
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen kararın, davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili … A.Ş.’nin imtiyaz sözleşmesi kapsamında abonelerine mobil elektronik haberleşme hizmeti sunduğunu, isim ve logosu ile birçok ürünün TPE nezdinde marka olarak tescilli olup, markası tanınmış marka statüsünde olduğunu, davalının 25/03/2016 tarihinde @… adlı kişisel Twitter hesabından yapmış olduğu, “…” paylaşımıyla şirketin kişilik haklarına ağır saldırıda bulunduğundan TMK 25, TBK 49 ve 58. maddeleri gereğince davalının sorumlu olduğunu, aynı zamanda müvekkilini tecavüz skandalı nedeniyle gündemde yer alan …ı’yla ilişkilendirerek ticari itibarını zedelediğini, rakiplerini öne çıkarmak amacıyla hareket ederek haksız rekabet eyleminde bulunduğunu ve dolayısıyla TTK.nın 55 vd maddeleri gereğince de davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle, müvekkili hakkında herhangi bir cezai soruşturmanın bulunmadığını, twittin hakaret niteliği taşımadığını, davacı şirketin … da dahil olmak üzere eğitim ile ilgili bir çok dernek ve vakfın düzenlediği yarışmalara sponsor olduğu ve bu tür yarışma ve diğer eğitim faaliyetleriyle öğrencilere burslar yönünden desteğin devam edeceği haberi üzerine toplumda aşırı infial yaratan olay sonrası davacı şirketin sosyal medya üzerinden onbinlerce tepki aldığının kamuyounca bilinen bir gerçek olduğunu, davacının manevi şahsiyeti ve kişilik haklarının zedelenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin, istinafa konu 22/01/2019 tarihli, 2018/516 Esas – 2019/56 Karar sayılı ilamıyla; “… Somut olayda, davalı, twitter kullanan herkesin görebileceği şekilde, ‘…’ sözlerini yazmıştır. Davalının, davacı hakkında kullandığı sözler, kamuoyunda kuşku yaratıcı, davacının saygınlığını zedeleyici, haksız rekabete yol açıcı ve itham edici nitelikte olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, zarar derecesi, hakkaniyet dikkate alınarak manevi tazminatı 500,00-TL takdir etmek gerektiği anlaşıldığından…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 500 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacıya hakaret edilmediğini, manevi haklarının zedelenmediğini, haksız rekabet yaratılmadığını, davaya konu olayın ülkede büyük infial yaratan, … isimli vakfın yurt ve evlerinde kırk beş çocuğun cinsel istismar ve tecavüze uğraması ile ilgili olaylar ve yapılan cezai soruşturmalara ilişkin tüm ülkede görsel ve yazılı basın yayın organlarına konu olan olaylar zinciri olduğunu, toplumda aşırı infial yaratan olay sonrası, davacı şirketin sosyal medya üzerinden onbinlerce tepki aldığının da bilindiğini, bu kapsamda davalının ifadeleri sert, ağır ve hatta incitici eleştiri olarak kabul edilse dahi hakaret olarak kabul edilemeyeceğini, Olaydan sonra yazılı ve görsel yayınlarda yer alan haberlere göre, evlerinde çocuklara tecavüz olaylarının yaşanması nedeniyle büyük tepki toplayan ve kapatılması için imza kampanyaları düzenlenen … ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği “…” yarışmasına, …’in sponsor olmasının dikkat çektiği, … yönetimine özellikle sosyal medyada tepki yağdığına dair haberlerin yer aldığını, Bu ve benzeri pek çok haberde, söz konusu vakıf ile Milli Eğitim Bakanlığının birlikte düzenlediği “…” yarışmasına, …’in sponsor olduğunu, mahkemeye yazılan cevap yazılarında da bu hususun belirtildiğini, toplumda büyük infial yaratan olayla ilgili pek çok kişi tarafından yapılan ve tepki içeren paylaşımların eleştiri/ağır eleştiri sınırında mı kaldığı, yoksa manevi zarar mı oluşturduğu sorusuna açıklık getirmek gerektiğini, Anayasa, yasalar, yüksek yargı kararları ve AİHM kararları ile ticaret ve toplumsal hayatın içinde bulunan kamuya mal olmuş tüzel kişilerin, yaptıkları eylem ve hareketler sonucu yapılan ve kötü niyet içermeyen sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere ve tepkilere katlanmak durumunda olduklarını, Yukarıda açıklandığı üzere sözlerin sert, ağır ve hatta incitici eleştiri ve tepki olsa da kamuoyunda kuşku yaratıcı, davacının saygınlığını zedeleyici, haksız rekabete yol açıcı ve itham edici nitelikte olmadığını, mahkemenin gerekçesinin yerinde ve haklı olmadığını, Benzer davalarda, mahkemelerce davaların reddine karar verildiğini, Dava 10.000 TL üzerinden açılmış olup, reddedilen kısım için tayin edilen vekalet ücretinin 500 TL değil, reddedilen 9500 TL üzerinden hesaplanması gerektiğini, reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden, davalı taraf lehine nisbi avukatlık ücreti verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davalının paylaştığı sosyal medya içeriğinin davacının kişilik haklarına zarar verdiği, davalının eyleminin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu, davacıyı rakipleri karşısında küçük düşürdüğü iddiasına dayalı olarak TTK’nın 56/1.e maddesi uyarınca manevi tazminat talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıdaki gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İfade özgürlüğü; haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce, tavır ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme, anlatabilme, savunabilme, başkalarına aktarabilme ve yayabilme imkânlarına sahip olma anlamlarına gelir. İfade özgürlüğü; aynı zamanda demokratik toplumun temelini oluşturan, toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel unsurlardan olup bu özgürlük, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü; yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Von Hannover/Almanya, B. No: 40660/08 ve 60641/08, 7/2/2012). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; “…Sözleşme’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen “haber” veya “fikirler” için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın “demokratik toplum” olamayacağını …” belirtmiştir. Somut olayda, davalı tarafından yapılan paylaşımda, o dönem kamuoyunda gündeme gelen dava dışı vakıf bünyesindeki bir yurtta öğretmen tarafından çocuklara cinsel saldırı niteliği taşıyan eylemlerde bulunulması ve davacı şirketin de bu vakfa sponsorluğunun bulunması nedeniyle tepkinin dile getirildiği, eylemin çocuklara karşı yapılmış olması nedeniyle toplum vicdanında infial duygusu yarattığı, toplumun tepkisini hem vakfa hem de vakfa sponsor olan davacı şirkete yönelttiği, davalının 25/03/2016 tarihinde @… adlı kişisel Twitter hesabından yapmış olduğu, “…” şeklindeki paylaşımının eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, eleştirinin sadece olumlu karşılanan veya zararsız veya tarafsız görülen bilgi ve fikirleri değil, demokratik toplumun gereklilikleri olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin parçası olan, rencide eden, şoke eden, rahatsız eden bilgi ve fikirleri de koruma altına aldığının AİHM’nin birçok kararında ifade edildiği, kaldı ki tüzel kişi tacir olan davacının manevi zararının oluştuğuna dair kanaat te oluluşmadığı, bu nedenle davalının sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımın kişisel değer yargısı niteliğindeki ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında ağır eleştiri olarak kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Davalının istinaf başvurusunun incelenmesi sonucu ulaşılan sonuca göre davalı vekilinin vekalet ücreti yönünden istinaf sebeplerinin de incelenmesine de gerek kalmamıştır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki tespitler ışığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul yönünde verilen karar isabetsiz bulunduğundan, HMK’nın 353/1.b2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin olarak yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile artan 111,48 TL harcın, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Karar tarihinde yürürlükteki AAÜT esaslar uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a)Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına; davalı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin istinaf karar harcının, talep halinde davalıya iadesine, b)Davalı tarafça sarf edilen 121,30 TL başvuru harcı gideri, 17,66 TL posta gideri olmak üzere toplam 138,96 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 9-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29.04.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.