Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1028 E. 2021/1212 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1028
KARAR NO : 2021/1212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2017/438 Esas – 2019/188 Karar
TARİHİ: 15/02/2019
DAVA: Alacak-Menfi Tespit
Taraflar arasındaki alacak-menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle alacak davasının kabulüne, menfi tespit talebinin reddine dair verilen hükme karşı, her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tekstil işi ile iştigal ettiğini, 17/01/2008 tarihli sipariş formu, fatura ve irsaliye karşılığında davalının sahibi ve ortağı olduğu Zeytinburnu’nda bulunan … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne 17/01/2008 tarihinde 100.304,88 TL ve 03/03/2008 tarihinde 101.771,91 TL tutarında mal sattığını, satılan mal bedeline karşılık davalı tarafça 3 adet çek verildiğini, ancak bu çeklerin karşılığının çıkmaması üzerine davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalının imza inkarına yönelik itirazının kabulüne ve takibin iptaline karar verildiğini ve hükmün Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, çeklerden biri için davalı tarafça çalındığından bahisle Bakırköy C. Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, 2008/36046 nolu soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiğini, ancak çek iptali için dava açılmadığını, müvekkili şirket temsilcisinin şikayeti üzerine davalı hakkında Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/367 esas sayılı dosyası üzerinden Nitelikli Dolandırıcılık, Resmi Belgede Sahtecilik suçundan kamu davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, davalının tamamen kötü niyetle ve hile ile kendini şirket ortağı ve sahibi olarak tanıtarak müvekkil şirketten ürün aldığını, şahsi çekini bilerek meçhul bir şahsa imzalattığını, daha sonrada çaldırdığından bahisle imzayı inkar ettiğini ve takip konusu 40.000,00 TL takip alacağını inkar ettiğini beyanla, müvekkilinin Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu 10.103,17 TL alacak itibari ile borçlu olmadığının tespiti ile davalının müvekkiline ödemediği iki adet çek bedelinden kaynaklanan 40.000,00 TL alacağının tahsiline ve ayrıca % 40 icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf yasal süresinde cevap dilekçesi sunmamış, davalı vekili bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde, dava konusu çeklerin üzerinde … ciro veya imzasının olmadığını, davalı …’ın da davacı ile ticari ilişkisinin bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı ile davalının yasal temsilcisi olduğu dava dışı şirket arasında ticari alım-satıma ilişkin akdi ilişki bulunduğu, davacının sunduğu mal karşılığı satış bedelinin davalının şahsına ait ve şirketin vereceği çeklerle ödeneceğinin taahhüt edildiği, davalı tarafça verilen üç adet çekten biri olan ve bu davaya konu olmayan 28/06/2008 tarihli, 25.000,00 TL bedelli çekin piyasaya ciro edildiği ve yetkili hamil tarafından tahsil edildiği, davalının şahsi hesabına tanımlı olup meçhul şahsa imzalatılarak davacıya verilen dava konusu 13/07/2018 tarihli 20.000,00 TL bedelli ve 26/07/2008 tarih, 20.000,00 TL bedelli iki adet çekin ise ibrazında kar- şılıksız çıktığı, bu çeklerle ilgili olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden davacı tarafça girişilen takibin davalı borçlu …’ın imza itirazına uğradığı, Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan inceleme sonucu dava konusu çekler üzerine (keşideci) … adına atılan imzanın gerçekte adı geçen kişinin eli ürünü olmadığı tespit edilerek ‘borçlu hakkındaki takibin iptaline, takip alacaklısı durumundaki davacının icra-inkar taz minatı, vekalet ücreti, yargılama gideri vs ile mahkumiyetine’ karar verildiği, Yargıtay’ca onanarak kesinleşen söz konusu ilam hakkında davacı taarfça ileri sürülen yargılamanın iadesi talebinin mahkemece reddedildiği, bilahare bu ilamda takip borçlusu (davalı) … lehine hüküm altına alınan icra-inkar tazminatı, vekalet ücreti, yargılama gideri vs’nin davalı borçlu vekili tarafından ilamlı icraya konu edildiği, davacı tarafça söz konusu ilamlı icra neticesinde icra dosyasına 10.103,17 TL yatırıldığı, işbu davadan önce Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2011/ 430 Esas sayılı davada icra dosyasına yatırılan paranın dava sonuna kadar takip alacaklısına ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, ancak söz konusu davanın takipsiz bırakılması nedeniyle HMK 150 gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı her ne kadar yapılan bu ödeme tutarı ile ilgili olarak davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de, yapılan ödemenin kesinleşmiş ilama bağlı icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ,yargılama gideri,işlemiş faiz vs ilişkin olduğu gözetilerek menfi tespit talebinin reddine karar verilmiştir. Diğer yandan yapılan incelemede davalının şahsi çeklerini meçhul şahsa imzalattığı, imzanın kendisine ait olmadığını bildiği halde bu çekleri tedavüle soktuğu ve satın alınan mal bedeli olarak davacıya verdiği, nihayette bu çeklerin karşılıksız çıktığı, yapılan defter incelemesinden söz konusu çek bedellerinin halen ödenmediği, genel hükümlere göre açılan alacağın tahsili davasında takip hukukundan kaynaklanan icra/inkar tazminatına hükmedilemeyeceği gözetilerek sadece davacının söz konusu çek bedellerinden kaynaklanan alacağının tahsiline karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, alacak davasının kabulüne, menfi tespit isteminin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Müvekkili şirketin, davalının ortağı bulunduğu …. San ve Tic. Ltd. Şti. ticari alışverişte bulunduğunu, satılan mal karşılığı olan şirket borcuna karşılık, şirket şeriki davalının hazırlayıp şirkete bıraktığı üç adet her biri 20.000 00TL tutarlı çekleri şirket elamanlarının teslim aldığını, çeklerden biri ciro edildiğinde üçüncü şahısa Gaziantep’te ödenmiş olup diğer iki çekin şirketin ortağınca bankaya ibrazında karşılığının çıkmaması üzerine arkası yazdırılarak icraya verdiğinde de imza inkarı ile karşılaşıldığını, İmzaya vaki itirazın kaldırılması amacıyla Bakırköy … İcra Tetkik Merciinde … esas ile yapılan imza incelemesinde imzanın davalının eli mahsulü olmadığı yönünde karar verilerek haksız olarak imza inkar tazminatı ve mahkeme masraflarına mahkum edilmeleri üzerine alınan kararla aleyhlerine İstanbul Anadolu … İcra (Kadıköy … İcra Müdürlüğü ) müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibi üzerine dosya borcu yatırılarak Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2011 / 430 esas ile menfi tespit davası açılarak icra kasasına giren paranın ödenmemesine yönelik tedbir kararı alındığını, bu arada açılan davanın uzaması mazeret dilekçesini dosyanın içine girmemesi sebebiyle düşen ve takipsiz kalan dosya konusu davanın yeniden istinaf konusu olan Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2017/ 438 esas ile açılmış davada yeniden tedbir kararı verildiğini, Yapılan yargılamada, verilen çeklerden birinin ödenmesi, mal teslimine ilişkin belgeler ticari defter kayıtlar, olumlu yönde verilen bilirkişi raporu ve sanığın sahte imzaya dayalı çeki vermesi nedeniyle Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinde 2013/ 367 Esas – 2017/340 Karar sayılı ilam ile resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilmiş olması göz önünde alınarak aşağıda zikredilen husus hariç davalarının kabul edildiğini, Mahkeme taraflar arasında ticari alış verişin olduğunu, çeklerden dolayı davalının 40.000.00 TL’yi ödenmesi gerektiği yönünden karar vermiş olmasına rağmen, davanın niteliğine ve hukuk mantığına aykırı olarak, hile ile sahte imza atıldığı ortaya çıkan çeklere dayalı ağır ceza mahkemesi ve asliye ticaret mahkemesi kararı öncesi imzaya yönelik merci kararının geçersiz olduğu sabit olduğu halde, merci kararına dayalı borcun ortadan kaldırılmasına yönelik menfi tespit taleplerinin reddedildiğini, Dar yetkili icra tetkik merciinin istihkaka ve bazı usuli işlemlere ilişkin kararları dışındaki kararlarının kesin hüküm oluşturmayacağı hususunun mahkemece atlandığını (Yargıtay HGK 2014/19-729 Esas, 2016/ 77 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı),Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Davalının, … ile olan ortaklığını ve müdürlük yetkisini 2007 Kasım ayında hisse devri ile devrettiğini, devir işlemi noterde tasdik edildikten sonra tescil ve ilan edildiğini, oysa davacının 2008 yılı içinde … ile ticaret yaptığını iddia ettiğini, davacının, … ile ticaret yaptığını beyan ettiği dönemde davalının, … ile bir ilişkisi bulunmadığını, bu durumun ticaret oda kayıtlarından açıkça görülebildiğini, ayrıca … ile yapıldığı iddia edilen ticarete ilişkin sunulan belgelerin hiç birinde müvekkilinin imzasının yer almadığını, Davacının, dava konusu çeklerin iktisabı konusundaki beyanlarında da çelişkiler bulunduğunu, davacı tarafından C. Başsavcılığına verilen şikayet dilekçelerinde çeklerin iktisabına ilişkin beyanları ile dava dilekçesindeki beyanları farklılıklar arzettiğini ve çelişkiler içerdiğini, davacının çekleri İstanbul’da tahsilat işlerini yapan … davalı …’ın olmadığı bir ortamda … isimli bir şahıstan aldığını iddia ettiğini, oysa savcılıklara vermiş olduğu şikayet dilekçelerinde ise davalı …’ın da hazır olduğu bir ortamda … isimli bir şahıstan almış olduklarını ifade ettiğini, bu çelişkinin başlı başına davacının art niyetli olduğunu gösterdiğini, dava konusu çeklerin üzerinde … cirosu veya … ilişkilendirilecek bir ibarede bulunmadığını, Davacı, tacir olmasına rağmen TTK’nın tanımlamış olduğu özen ve dikkat yükünü yerine getirmediğini, ayrıca şirket alacağına karşılık dava konusu çekleri aldığını her ne kadar iddia etmekte ise de çeklerin şirket namına düzenlenmediği gibi üzerinde borçlu olduğu iddia edilen … de kaşe veya cirosunun bulunmadığını, tekstil alanında isim yapmış bir firmanın bunlara dikkat ve riayet etmesi gerektiğini, Davacının, davalının şirket ortağı gibi davrandığı ve haciz sırasında borçlu şirkette hazır olduğu ve haciz zaptını imzaladığı iddiasının gerçek olmadığını, söz konusu dosya incelendiğinde davalının imzasının bulunduğu haciz işleminin davalının evinde yapılan haciz işlemine ait olduğunun açıkça görüleceğini, davacının mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, Davalının, İstanbul dışında (köyde) olduğu esnada suça konu çekler ile başka çek yapraklarının çek defterinden alınmış olduğunu fark ettiğini, bunun üzerine çalışmakta olduğu bankayı telefon ile arayarak ödemeden men talimatı verdiğini, kaybolan çek yaprakları ile ilgili savcılığa 28.03.2018 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğunu, savcılığın soruşturma numarasının 2008/31014 olduğunu, kendisinin rahatsız olması nedeniyle avukatına akrabasının yanlış bilgi verildiğinin fark edilmesi üzerine savcılığa yeni bir suç duyurusunda bulunulduğunu, buna ilişkin soruşturma numarasının ise 2008/36046 olduğunu, Davacı, TTK hükümleri gereğince çek keşidecisinin (çek hesabı sahibinin) çek iptali davası açamayacağını bilmesine rağmen, davalının çek iptali davası açmaması nedeniyle kötü niyetli olduğunu iddia ettiğini, davalının süresi içinde savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, yapılan icra takibinde de imza itirazında bulunduğunu, davalının yasal olarak üzerine düşen iş ve işlemleri yaptığını, Bilirkişi raporunun defter incelemesi ve sonuç bölümünde ticari defterlerin sahibi lehine delil teşkil etmeyeceği, davacı … ile davalı … arasında ticari bir ilişkinin mevcut olmadığı, davacı yanın … ile 2008 yılında başlıyan bir ticari ilişkisine rastlanmış olduğu, davacı ticari defterlerine göre, çeklerin vade tarihleri itibariyle … davacıya 38.471 TL borçlu olduğu tespitlerinin yapıldığını, İlk derece mahkemesinin delillerin takdirinde hataya düştüğünü, lehine delil teşkil etmeyen defterlerden davacı ile dava dışı … arasındaki ticari ilişkinin 2008 yılında başladığının rapor edildiğini, oysa müvekkilinin Kasım 2007 tarihinde söz konusu firmadaki hisselerini TTK’da belirtilen usul ve esaslara riayet ederk devredip ayrıldığını, raporun bu yönüyle de savunmalarını desteklediğini, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/367 E -2017/340 K sayılı ilamı ile davalı hakkında CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verildiğini, müvekkilinin bu nedenle karara itiraz etmediğini, hukuken ortada kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadığını, fakat Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin bu kararı davalının mahkum olduğu gibi okuduğunu ve değerlendirdiğini, Deliller arasında yer alan ve davacının çekleri nasıl ve ne şekilde iktisap ettiğine dair beyanların yer aldığı Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/572 E – 2012/234 K sayılı dosya içeri dikkate alınmadığını, sadece ilamın dosya içine alındığını, oysa dosya istenip fiziki olarak incelenmiş olsaydı davacının çekleri ne şekilde ve kimden aldığının görüleceğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne dair hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 40.000,00 TL toplam tutarlı iki adet çek nedeniyle alacak ve Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi ilamı nedeniyle hükmedilen inkar tazminatı ve mahkeme masraflarına ilişkin olarak İstanbul Anadolu …. İcra (Kadıköy ….İcra Müdürlüğü ) müdürlüğünün … sayılı dosyasına konu edilen alacak nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti taleplerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile alacak davasının kabulüne, menfi tespit isteminin reddine karar verilmiş; bu karara karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde;Davalı vekilince, imzaları davalı müvekkiline ait olmadığı sabit olan iki adet toplam 40.000 TL tutarlı çekten dolayı alacak isteminin kabulü yönünden verilen hüküm bölümü istinaf etmiştir.Davalının, davacı ile ticari ilişkisi sabit olan dava dışı … Ltd. Şti.’nin kurucu ortağı olup, 26.09.2007 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi (TSG)’nde ilan ile kurulan şirketten kısa bir süre sonra 12.11.2007 tarihli TSG ile yayınlanan 06.11.2007 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirket hisselerini devir ile ortaklıktan ayrıldığı anlaşılmaktadır. Davalı ve abisi olan dava dışı … hakkında dava konusu çekler nedeniyle davacı tarafından yapılan şikayet üzerine açılan ve Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/367 E- 2017/340 K sayılı dosyasında görülen ceza yargılamasında sanık olan davalının abisi … ifadelerinde davacı şirket ile ticari ilişkiyi doğruladığı, 2008 yılı öncesi diğer sanık kardeşi ile ortak iş yaptıklarını beyan ettiği, aynı davada tanık olarak dinlenen … ise davacı şirket sahiplerinin talebi ile dava dışı … şirketinin iş yerine gittiğini, davacının abisi … dava konusu çekler de dahil olmak üzere çek tahsil makbuzunda yazılı üç adet çeki verdiğini, çeklerin doldurulmuş ve imzalı bir şekilde verildiğini beyan ettiği, yargılama sonucu davalı ve abisi olan sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği, ancak CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca sanıklar hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen ceza mahkemesi kararları, TBK’nın 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte kesin bir karar olmamakla birlikte, kuvvetli bir takdiri delil niteliğindedir. Ayrıca davacı şirketin ticari kayıtlarında, dava dışı …. Ltd. Şti.’ nden verdiği mallar karşılığı alacaklı göründüğü, dava konusu çeklerin dava dışı şirket kayıtlarına işlenmiş bulunduğu, çeklerin davacı elinde olduğu ve yine dava konusu çeklerle birlikte aynı tahsilat makbuzuna konu verilen üçüncü bir çekin ödenmiş olduğu da gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin dava konusu toplam 40.000 TL tutarlı iki çekle ilgili olarak alacak davasının kabulü yönünde kurduğu hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davalı vekili istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde;Davacı vekili menfi tespit istemli talep ve davanın reddi yönündeki hüküm bölümünü istinaf etmiştir. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında dava konusu iki çeke ilişkin başlatılan icra takibinde, takip borçlusu …’ın takip konusu 6989377 seri nolu, 26/07/2008 keşide tarihli, 20.000,00 Tl bedelli ve 6989376 seri nolu, 13/07/2008 keşide tarihli 20.000,00 TL bedelli 2 adet çekte kendisine atfen atılan imzaların esasen kendisine ait olmadığından bahisle imza itirazında bulunduğu, Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/293 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporuna göre, söz konusu çeklerin ön yüzünde (keşideci) … adına atılan imzaların …’ın eli ürünü olmadığının tespit edildiği, bu nedenle davanın kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen takibin itiraz eden borçlu yönünden durdurulmasına, asıl alacak üzerinden %20 icra-inkar tazminatının ve % 10 oranındaki (4.000,00 TL) para cezasının, 231,90 TL yargılama giderinin ve 285,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2009/21636 Esas- 2010/3549 karar sayılı, 18/10/2010 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği, takip alacaklısı durumundaki ….Şti. vekilinin yargılamanın iadesine ilişkin talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır. Davalı … tarafından davacı … aleyhine Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 17/06/2009 tarih, 2009/293 Esas- 2009/945 Karar sayılı ilamına dayanarak 285,00 TL vekalet ücreti + 231,90 TL yargılama gideri + 8.000,00 TL inkar tazminatı + 1.586,27 TL işlemiş faizden ibaret toplam 10.113,17 TL alacağın tahsili talebiyle İstanbul Anadolu … İcra (Kapatılan Kadıköy …. İcra ) Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamlı icra takibi yapıldığı, takip borçlusu … tarafından takip konusu borç karşılığında 10.103,17 TL icra dosyasına ödeme yapıldığı, sonrasında davacı …San ve Tic. A.Ş. tarafından davalı … aleyhine işbu davaya da konu iddia ve talepler ile ilgili olarak Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/430 esas sayılı dosyasında menfi tespit ve alacağın tahsili davası açıldığı, davacının talebi üzerine %15 teminat karşılığında İstanbul Anadolu … İcra (Kapatılan Kadıköy … İcra ) Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyadi tedbir kararı verildiği, ancak takipsiz bırakılan davanın yasal süre içinde yenilenmemesi üzerine açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.İİK’nın 170/son maddesinde alacaklının genel mahkemede dava açması halinde para cezasının tahsilinin dava sonuna kadar tehir olunacağı ve davayı kazanması halinde hakkında verilmiş para cezasının kalkacağı hüküm altına alınmıştır. Yine, aynı Kanun’un 170/b maddesi yollamasıyla kambiyo senetlerine özgü takipte de uygulanması gereken 68/a maddesinin son fıkrası uyarınca, alacaklı genel mahkemede dava açarsa hükmolunan tazminatın tahsilinin dava sonuna kadar tehir edilir ve dava lehine sonuçlanan taraf için daha önce icra hakimliğince hükmedilmiş olan tazminat kalkar. Bu hukuki açıklamaya göre, Mahkemece davacının dava konusu iki adet çek nedeniyle alacak davasının kabulü yönünde isabetli olarak karar verilmiş olmasına rağmen, İİK’nın 170/ son, 170/b ve 68/a maddelerindeki yasal düzenlemeler uyarınca menfi tespit talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, yani davacının İstanbul Anadolu … İcra (Kapatılan Kadıköy …. İcra ) Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip konusu alacaktan ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile iş bu dava ve talebin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçeler ışığında, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin menfi tespit davası yönünden kurduğu hükmün kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, davacının menfi tespit isteminin de kabulü yönünde Dairemizce aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; A) Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 2.049,30 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,B-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden:HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;Davanın kabulü ile; 1-Davacının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konu ettiği keşideci …’ın … Zeytinburnu Şubesi’ndeki … nolu hesabına tanımlı … seri nolu 26/07/2008 tarihli 20.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 13/07/2008 tarihli 20.000,00 TL bedelli iki adet çekten kaynaklanan ve ödenmeyen toplam 40.000,00 TL tutarındaki alacağının takip tarihi olan 14/01/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,2-Menfi tespit talebinin kabulü ile Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyası nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,3- Davacının yasal koşullar oluşmayan icra- inkar tazminatı talebinin reddine,4- Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 3.422,53 TL karar harcından, peşin yatırılan 172,54 TL’nin mahsubu sonucu bakiye 3.250,03 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 5-a) Davacı tarafından sarf olunan (500,00 TL bilirkişi ücreti +197,30 TL posta/tebligat/ müzekkere/talimattan ibaret ) 697,30 TL yargılama gideri ile ( 31,40 TL başvuru harcı + 172,54 TL peşin nispi harç + 4,60 TL vekalet harcından ibaret ) toplam 208,54 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,b) Davalı tarafça sarf olunan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,c) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,6-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan alacak davası değerine göre karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 4.750,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine; yine menfi tespit davası yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin da davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,7- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama yargılama giderleri yönünden;a)Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL peşin istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,b)Davacı tarafından sarfedilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 44,00 TL posta ve tebligat gideri olarak toplam 165,70 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,c)İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadağına,8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,9-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1-2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07.07.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.