Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/102 E. 2020/591 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/102
KARAR NO: 2020/591
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2017/885 Esas – 2017/1338 Karar
TARİHİ: 14/12/2017
DAVA TÜRÜ: Suistimal Kaydının Silinmesi
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin araçların satış, servis ve sigorta işleri ile ilgili olarak faaliyet gösteren yetkili bayi konumunda olduğunu, 13/11/2008 tarihinde müvekkili şirketin personelleri tarafından servis alanındaki bir aracın hasarının büyütüldüğünden bahisle müvekkili şirket yetkilisi hakkında ceza davası açıldığını, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, bu kararın bir ceza mahkumiyet kararı niteliğinde olmadığını, ancak davalı tarafın bu ceza mahkemesi kararına binaen müvekkili hakkında suistimal kaydı oluşturduğunu, bu durumun müvekkilinin kâr ve iş kaybına neden olduğunu ileri sürerek müvekkiline ait suistimal kaydının silinmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, ilgili yönetmelik hükmü gereği veri tabanına kayıt yapma yükümlülüğünün ilgili sigorta şirketine yüklendiğini, müvekkilinin görevinin ilgili verilerin tek bir merkezde ve güvenli bir ortamda tutulması olduğunu, dava konusu kaydın da bir sigorta şirketi tarafından oluşturulduğunu, yönetmelik uyarınca kaydın silinmesi gibi bir durumun mümkün olmadığını, kaldı ki davacı talebinin haksız olduğunu, davacı şirket yetkilisinin ceza mahkemesince suçlu bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Buna karşılık davacı vekili; kaydın silinmesi için ilgili sigorta şirketine de başvuruda bulunulduğunu, ancak sigorta şirketinin böyle bir yetkisinin olmadığını bildirdiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi 14/12/2017 tarihli, 2017/885 Esas – 2017/1338 Karar sayılı kararında “…Yargı yolunun caiz olmaması, dava şartı olup yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Sigorta Bilgi Merkezi, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı nezdinde kurulan, tüzel kişiliği haiz, yine denetimi adı geçen Müsteşarlık tarafından gerçekleştirilen bir kamu tüzel kişisidir. Davalı, kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. İstemin ileri sürülüş biçimine göre davacı; açıkça, davalı kamu tüzel kişisinin hizmet kusuruna dayanmıştır. Kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde idari yargı görevlidir. (2577 sayılı İYUY. m.2) (Emsal:Yargıtay 4 HD 29/01/2015 tarihli 2014/12287 E., 2015/1187 K. sayılı kararı) Yine Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 29/12/2014 tarihli 2014/1019 E., 2014/1079 K. sayılı kararı ile, kaza tespit tutanağındaki kusur oranlarının yeniden tespiti istemiyle …ne karşı açılan davada, kaza tespit tutanağının adli yargıda açılacak bir eda davasında kullanılabilecek bir belge olması ve idari yargıda tespit davası şeklinde dava olmaması nedeniyle adli yargı görevli bulunmuş, aksi halde idari yargının görevli olacağı kabul edilmiştir, iş bu davanın ise tespit davası niteliğinde olmaması ve silinmesi talep edilen suistimal kaydının adli yargıda açılacak bir eda davasında kullanılabilecek bir belge niteliğinde olmaması nedeniyle idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın dava şartı yokluğu…” gerekçesiyle Yargı yolunun caiz olmaması, davaya bakmakta idari yargının görevli olması nedeniyle HMK’nın 114/1.b maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davadaki talebin mevcut suistimal kaydının silinmesine ilişkin olup davanın eda davası niteliğinde olduğununu, davanın hizmet kusuruyla ilgili olmadığını, mahkemenin gerekçesinde dayandığı Uyuşmazlık Mahkemesi kararının yanlış yorumlandığını, mahkemenin davayı bir eda davası olarak görmediğinden bu hatayı yaptığını, davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğunu, çünkü eldeki davanın İYUK’un 2. maddesinde sayılan idari dava türlerinden hiç birine uymadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, … veri tabanında davacı hakkında oluşturulan kaydın silinmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle, yargı yoluna ilişkin dava koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı …, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 31/B maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı nezdinde kurulan, tüzel kişiliği haiz, yine denetimi adı geçen Müsteşarlık tarafından gerçekleştirilen ve faaliyetlerini 09/08/2008 tarihli R.G.’de yayınlanan … Yönetmeliği kapsamında yürüten bir kamu tüzel kişisidir. Davalı Trafik Sigortaları Bilgi ve Gözetim Merkezi, kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. Davacının davadaki talebi, davacı hakkında oluşturulan davalı kurum tarafından oluşturulan kaydın silinmesi istemine, diğer bir ifadeyle, davalı kurum nezdinde davacı hakkında kayıt oluşturulmasına dair davalı kurum işleminin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, bu işlemin iptali istemine ilişkindir. Yani, davacı, müvekkili hakkında davalı kurum veri tabanında oluşturulan kaydın hukuka aykırı olduğunu iddia etmekte ve bu kaydın silinmesini, yani iptalini talep etmektedir. Dava, gerek bu nedenle ve gerekse ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde gösterilen nedenlerle idari yargının görev alanında kalmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi isabetli olup davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekilince yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17/06/2020 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.