Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/101
KARAR NO: 2020/1037
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2016/1014 Esas – 2018/515 Karar
TARİHİ: 29/05/2018
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 29/05/2000 tarihinde …bünyesinde kar ve zarara katılma hesabı açtırdığını ve bu hesaba muhtelif zamanlarda toplam 14.382,00 USD para yatırdığını, ancak davalılardan …’nin tasfiye sürecine girmesinin ardından 13 Aralık 2010 tarihinde müvekkilinin temlik sözleşmesi ile …’ndan olan alacağını, tüm haklarıyla birlikte diğer davalı …ye temlik ettiğini, sözleşmenin 4. Maddesi gereğince temlik alan davalı şirket tarafından, sözleşmede yer alan taksitler çerçevesinde 28/06/2011 tarihinden başlamak üzere 60 ay boyunca her ay 240 USD olmak üzere toplam 14.382,00 USD’yi müvekkiline ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı şirket tarafından söz konusu alacağın temliki sözleşmesinin kurulmasından itibaren müvekkiline 1.640,36 USD dışında hiçbir suretle ödemede bulunulmadığını ve dolayısıyla sözleşmeye aykırı davranıldığını, davalı …’nin tasfiye sürecine girmesinden itibaren paravan şirketler aracılığıyla mudilere “borcunuzu ödeyeceğiz” denilerek “alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi” imzalatıldığını, ancak davalı tarafın sözleşmeden doğan borcunun hiçbir taksitini zamanında ve sözleşmeye bağlı olarak edimini yerine getirmediğinden ödenmemiş ve vadesinden önce muaccel olmuş toplam 12.741,64 USD tutarındaki alacağını, her bir taksit için vadesinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …’nin cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle görev yönünden reddini, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini, yetki yönünden Bakırköy Mahkemeleri yetkili olduğundan davanın yetki yönünden de reddini, davacı yanın hukuki dayanaktan yoksun davasının esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanında kalması nedeniyle görev itirazının kabulüyle davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddini, izah ettiği nedenlerle davanın esastan reddini, mahkeme masrafları ve ücret-i vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 29/05/2018 tarihli, 2016/1014 Esas – 2018/515 Karar sayılı kararında,”…Tüm dosya kapsamı, yargıtay bozma ilamı ve toplumdan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında 13.12.2010 tarihinde “Alacağın temliki, sulh-ibra ve feragat sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin imzalandığı, davacı tarafça; bu sözleşme kapsamında ödenmeyen miktarların tahsilinin talep edildiği, ilgili sözleşmenin 4.5. maddesi gereğince; “ardışık 6 taksidin gününde ödenmemesi halinde takip eden 6 aylık ödeme muacceliyet kespedecektir.” hükmünün yer aldığı, davalılardan … Dağ. Ve Paz. Tic. Ltd. Şti’ nin Ocak 2012 tarihinden itibaren ödeme yapmadığı ve bu tarihten itibaren ardışık altı taksidin de ödenmemesi nedeniyle Temmuz 2012 dönem itibariyle tüm borçlarının muaccel olduğu; ancak 23.10.2012 tarihinde davacı … tarafından diğer davalı … Dağ. Ve Paz. Tic. Ltd. Şti’ ye virman talimatı verildiği, anılan talimatta hesabında daha önceden virman edilmiş olandan kalan 12.341,64-USD’ nin Tasfiye Halindeki … hesabına geri virman edilmesini talep ettiği, davalılardan … tarafından diğer davalı … Dağ. ve Paz. Tic. Ltd. Şti’ ye 01.11.2012 tarihli virman talimatının muhasebe kaydı ile gerçekleştirildiği ve 12.341,64-USD bakiyenin davacı yan hesabına tekrar virman edildiği, bu bağlamda davacı tarafın, davalı … Dağ. Ve Paz. Tic. Ltd. Şti’ den alacaklı olmadığı, borcun kendi virman talimatı neticesinde tekrar diğer davalı Tasfiye Halindeki … sorumluluğuna geçtiği anlaşıldığından bu davalı aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer davalı Tasfiye Halindeki …’nin halen tasfiye halinde olduğu, tasfiye sonuçlanıp kar ve zarar durumu belirginleşmeden davacının alacak talep etmesinin mümkün olmadığı ve yine talep tarihi itibariyle alacağın da muaccel olmadığı, tasfiye tamamlanmadan açılan davanın zamansız açılan dava olması nedeniyle reddi gerektiği anlaşılmış, bu nedenle davalı … Dağıtım ve Pazarlama Tic. Ltd. Şti yönünden açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın erken açılan dava olması …” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalılardan … 13.12.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmemiş olup verilen ret kararının bozulması gerektiğini, Müvekkili ile davalılardan … ile imzalanan 13.12.2010 tarihli sözleşme gereği müvekkilinin, tasfiye halindeki … nezdindeki 14.382,00 USD alacağını bütün hakları ile …’a temlik ettiğini ve işbu sözleşmenin 4.3 maddesi gereği … ‘ın 14.382,00 USD ‘yi belirlenen vadelerle 60 taksitle ödemesi kararlaştırıldığını ve ödemelerin ardışık altı taksidinin gününde ödenmemesi halinde takip eden altı aylık ödemenin muacceliyet kespedeceğinin kararlaştırıldığını, Dosya kapsamında alınan bilirkişi kök raporunda bilirkişi ek raporunda ise davalı … Ltd. Şti tarafından verilen talimat ile 12.341,64 USD bakiyenin davacı hesabına virman edildiğini, davalı Tasfiye Halinde … A.ş’nin muhasebe kayıt raporu incelendiğinde 01.11.2012 tarihinde 12.341,6 USD ‘nin 428290 … açıklaması ile davalı … hesabına borç, davacı … hesabına alacak kaydedilerek virman işleminin gerçekleştiğini bu anlamda davacı yanın davalılardan …’dan alacaklı olmadığını, borcun kendi virman talimatı neticesinde tekrar diğer davalı … sorumluluğuna geçtiği yönünde değerlendirmede bulunulduğunu, Bilirkişi raporundaki hatalı tespitlerin değerlendirilerek kararın da bu nedenle hatalı verildiğini ve kaldırılması gerektiğini, Tasfiye halindeki davalı … yönünden davanın zamansız açıldığından bahisle reddinin hukuki dayanağı bulunmadığını ve kararın bu yönüyle de kaldırlıması gerektiğini, Bilirkişi ek raporunda davalı Tasfiye Halinde … A.ş’nin muhasebe kayıt raporu incelendiğinde 01.11.2012 tarihinde 12.341,6 USD ‘nin 428290 … açıklaması ile davalı … hesabına borç, davacı … hesabına alacak kaydedilerek virman işleminin gerçekleştiği bu anlamda davacı yanın davalılardan …’dan alacaklı olmadığını, borcun kendi virman talimatı neticesinde tekrar diğer davalı … sorumluluğuna geçtiği yönünde değerlendirmede bulunulduğunu, İlk derece mahkemesince davalılardan … yönünden davanın zamansız açıldığından bahisle gerekçesi açıklanmadan hüküm kurulduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1014 E. 2018/515K Sayılı 29.05.2018 tarihli kararının istinaf incelemesi ile kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, davalı … İle arasındaki kar ve zarara katılma ortaklığı sözleşmesinden doğan alacağın diğer davalı ile aralarında akdedilen temlik sözleşmesi ile davalıya temlik edildiğini, borcun ödenmediğini ve her iki davalının birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek 12.740,64 USD alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesi istemli alacak davası açmıştır. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkeme gerekçeli kararında da yer verildiği üzere; davacı ve davalı … Ltd. Şti arasında 13.12.2010 tarihinde “Alacağın temliki, sulh-ibra ve feragat sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin imzalandığı, davacı tarafça; bu sözleşme kapsamında ödenmeyen miktarların tahsilinin talep edildiği, ilgili sözleşmenin 4.5. maddesi gereğince; “ardışık 6 taksidin gününde ödenmemesi halinde takip eden 6 aylık ödeme muacceliyet kespedecektir.” hükmünün yer aldığı, davalılardan … Dağ. Ve Paz. Tic. Ltd. Şti’ nin Ocak 2012 tarihinden itibaren ödeme yapmadığı ve bu tarihten itibaren ardışık altı taksidin de ödenmemesi nedeniyle Temmuz 2012 dönem itibariyle tüm borçlarının muaccel olduğu; ancak 23.10.2012 tarihinde davacı … tarafından diğer davalı … Dağ. Ve Paz. Tic. Ltd. Şti’ ne virman talimatı verildiği, anılan talimatta hesabında daha önceden virman edilmiş olandan kalan 12.341,64-USD’ nin Tasfiye Halindeki … hesabına geri virman edilmesini talep ettiği, virman işleminin gerçekleşmesi halinde davalı … Dağ. Ve Paz. Tic. Ltd. Şti’ yi kayıtsız ve şartsız olarak ibra etmiş sayılacağını beyan kabul ve talep ettiği, davalılardan … Tarafından verilen müzekere cevabı ve eklerine göre diğer davalı … Dağ. ve Paz. Tic. Ltd. Şti’ nin 01.11.2012 tarihli virman talimatının muhasebe kaydı ile gerçekleştirildiği ve 12.341,64-USD bakiyenin davacı yan hesabına tekrar virman edildiği, bu bağlamda, borcun davacının kendi virman talimatı neticesinde tekrar diğer davalı Tasfiye Halindeki … sorumluluğuna geçtiği anlaşıldığından davalı …aleyhine açılan davanın reddi kararı isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı … hakkında BDDK’nın 10.02.2001 tarih ve 171 sayılı kararı ile faaliyetin sona erdirilmesine karar verilmiştir. Faaliyet izni kaldırılan şirketin tasfiye haline girmesine ve tasfiye işlemlerinin 6762 sayılı Kanun gereği yapılmasına fon kurulunca karar verilmiş olup, tasfiye işlemleri anonim şirketin tasfiyesi hükümlerine göre devam etmektedir. Kâr ve Zarara Katılma Hesabı akdi çerçevesinde açılan hesaplara Katılma Hesabı adı verilir. Tasarrufunu faizsiz bankaya yatırarak katılma hesabı açtıran kişi vade sonunda ne miktarda kâr payı alacağını önceden bilemez. Hatta kârın yanında anaparanın da aynen ödeneceği garantisi verilmemektedir. Katılma hesaplarında biriken para, aynı vade ve döviz türündekilerle birleşerek bir havuz oluşturur ve katılım bankası tarafından çeşitli kredi usûlleriyle işletilir. Bir kredi kârla sonuçlanırsa havuza kâr gelir. Zararla sonuçlanırsa da havuz bu ölçüde zarar etmiş olur. Havuz kendi dönemini kârla kapatırsa banka hesap sahibine anapara ile birlikte kâr dağıtır. Banka dönemi zararla kapatırsa dönem sonunda hesap sahibinin anaparasının bir kısmı eksilmiş olur. Zaten işlemin niteliği kâr kadar zarar riskinin de varlığıdır. Kâr- zarara katılım hesaplarının tasfiye sonucu beklenmeden talep edilemeyeceği doğrultusunda Yargıtay’ca pek çok emsal nitelikte kararlar verilmiştir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2015/2915 E.-15255 K.sayılı ve 23.11.2015 tarihli kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/4854 E.- 2019/6315 K. Sayılı ve 08.10.2019 tarihli kararları da aynı yoldadır.). Dosyada bulunan taraf beyanlarından, davalı … kurumunun tasfiye süreci devam etmekte olup, tasfiyenin sonuçlandığı davacı yanca iddia dahi edilmemiştir. Davalı … tasfiye halinde olup bu aşamada kâr- zarar durumunun sonuçlanmadığından davacının kâr- zarar hesabına yatırdığı para hakkında bu aşamada talepte bulunmasının mümkün bulunmadığı, tasfiye süreci devam ettiğinden alacağın varlığı ve miktarının bu aşamada belirlenemeyeceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davalı … yönünden de davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.10.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.