Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1007 E. 2021/502 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1007
KARAR NO: 2021/502
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/02/2019
NUMARASI: 2016/1246 Esas – 2019/145 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında davalının müvekkilinden aldığı ürünlerin karşılığı 79.992,03 TL’yi ödemediğini, süregelen ticari ilişkiye binaen … Mahallesi, … Ada, … parselde bulunan gayrimenkul üzerinde 1. dereceden ipotek tesis edildiğini, buna göre taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğmuş ve doğacak tüm alacakların teminat altına alındığını, karşı tarafa ihtarname gönderildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takibe yöneltilen davalı itirazının iptali ile takibin devamına, asgari yüzde yirmi oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin yasal şartlarının oluşmadığını, ihtarnamenin usulüne uygun olarak gönderilmediğini, genel mahkemede dava açmaksızın doğrudan ipotek takibi başlatılamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe ilişkin özel dava şartları hadise biçiminde irdelenmiştir. Buna göre, ipotek borçlusu ile davalı asıl borçlu aynı kişiler olup TMK’nın 887. maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığından buna ilişkin dava şartı itirazının reddi gerekmiştir. Öte yandan, söz konusu takip ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip olup, ipotek akit tablosunda da kayıtsız şartsız para borcu ikrarı bulunmadığı nazara alınarak davacının icra takibi yapmasında yasal engel bulunmadığı, kaldı ki eldeki dava da itirazın iptali davası olup alacaklılık borçluluk durumu yönünden esasa girilerek tahkikat yapıldığundan buna ilişkin itirazın da reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Taraflar arasındaki esasa ilişkin çözülmesi gereken uyuşmazlık, takip talebinde belirtilen miktara tekabül eden tutar kadar faturalara konu emtianın davalı borçluya teslim edilip edilmediği, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davalıdan ne kadar alacaklı olduğu konusundadır. Her iki tarafın ticari defterleri muhasip bilirkişi marifetiyle incelenmiş olup, gerek davacının gerekse de davalının ticari defter ve kayıtlarının HMK’nın 222. maddesi bağlamında birbirlerini doğrular nitelikte olduğu, her iki taraf defterlerine göre davacının takipteki tutar kadar alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin gerek usuli gerekse de esasa ilişkin şartlarının hasıl olduğu…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkiline usulüne uygun olarak gönderilmiş bir hesap katı ihtarnamesi bulunmadığı yönündeki itirazlara rağmen ilk derece mahkemesinin bu yöndeki itirazının değerlendirmediğini, Davacının kredi veren kuruluşlardan olmadığını, davacının genel mahkemede dava açarak alacağını belirli hale getirmeksizin müvekkili aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatmasının mümkün olmadığını, İİK’nın 150. maddesindeki düzenlemenin sadece banka ve kredi veren kuruluşlar bakımından geçerli olup davacı şirket banka veyahut da kredi verecek diğer kuruluşlardan olmadığından iş bu maddedeki düzenlemelerden de yararlanamayacağını, davacı tarafından müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Geçerli bir ipotek sözleşmesi kurulduğunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile söz konusu ipoteğin bir teminat ipoteği olup davacının teminat ipoteğinden kaynaklı genel mahkemelerde dava açıp alacağını miktar olarak belirlemeden takip yapmasının hukuka aykırı olduğunu, emsal yargısal içtihadın bu yönde olduğunu, Davacının, müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibine dayanak herhangi bir belge ibraz edemediğini, davacının icra takibine dayanak olarak ticari kredi alacağının var olduğunu ileri sürdüğünü, ancak davacının ticari kredi alacağının varlığının kabulünün mümkün olmadığını, şöyle ki kredi kullandırma işlemi yalnızca bankalar ve kredi kullandırmaya yetkili kuruluşlar tarafından yapılabilmekte olup davacı bir anonim şirket olduğunu ve üçüncü kişilere kredi tahsis etmesi söz konusu dahi olamayacağını, şu durumda müvekkilinin davacıya herhangi bir kredi borcu bulunmasının mümkün olmadığını, Davacının iddiaya konu alacağı likit olmadığından icra inkar tazminatının koşulların da bulunmadığını, Yukarıda belirtilen nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı, gerek ipotek veren gerekse asıl borçlu durumundadır. davacı tarafından davalıya Beyoğlu … Noterliğinin … no lu 25.04.2016 tarihli kat ihtarnamesinin gönderildiği ve tebligat örneğinden, asilin bizzat kendisine tebligatın yapıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin müvekkiline usule uygun ihtar gönderilmeden takip başlatıldığı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Somut olayda Özel hukuk tüzel kişisi olan alacaklı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine eldeki dava açılmıştır. İpotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermemesi, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel olmayıp bu durumda borçluya somut olayda olduğu gibi örnek 9 ödeme emri gönderilerek takip yapılması ve itiraz üzerine duran takip nedeniyle itirazın iptali davası açılmasında yasa ve usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin alacaklının banka ve kredi kuruluşu olmaması nedeniyle İİK’nın 150. maddesi uyarınca müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatmasının hatalı olduğu, öncelikle genel mahkemede alacağın miktar olarak belirlenmesi gerektiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Üst sınır ipoteğinde ayrıca alacağın varlığının kanıtlanması gerekir. Dosya kapsamına, bilirkişi rapor içeriklerine ve alacağın davalının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olmasına göre, ilk derece mahkemesince itirazın iptaline karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı alacağının davalı ticari defter ve kayıtlarında da görüldüğü, buna göre alacağın likit olduğu kabulü ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul yasaya uygun olup, aksi yöndeki istinaf da yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 4.097,25 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.04.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.