Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1005
KARAR NO : 2021/651
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/531 Esas – 2018/1444 Karar
TARİHİ: 28/12/2018
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı ve feri müdahil vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Bankası/Karaköy Şubesinde bulunan mevduat hesabı ve adına kayıtlı bir adet kasanın, bu bankanın kapatılmasını takiben tüm vecibeleriyle devredildiği … Bankası A.Ş. nezdinde yaptığı istihbarat neticesinde mevduat hesabının … Bankası/Galata Şubesinde, kiraladığı kasanın da Garanti Bankası/Kabataş şubesinde varlığını devam ettirdiğini istihbar ettiğini, bu devrin 1999 tarihinde gerçekleştiğini, bu devir/teslim ameliyesi öncesinde … bankasındaki vadeli hesabından parasını ikamet ettiği Amerika’da talep ettiği banka şubesine transfer ettirdiğini, bu temastan sonra hiçbir kere ne mevduat hesabına ne de kasasına ulaşmayı başarabildiğini, müvekkilinin maddi varlığı davalı banka şubelerine devredildikten sonra yurt dışında ikamet eden müvekkilinin gerek telefon vasıtasıyla gerekse de mektup yolu ile yaptığı başvurular neticesiz ve cevapsız bırakıldığını, neticeten 6.000.USD dolan vadesiz hesabını ve 61 numaralı kiralık kasasını … Bankasının emanetçisi sıfatıyla uhdesinde bulunduran davalı banka şubelerinden tüm yazılı ve sözlü başvurularına rağmen müvekkilinin bilgi almayı başaramadığını, davalı banka şubelerine Beyoğlu …. Noterliğinin 17.10.2014/… yevmiye sayılı ihtarname tebliğ edildiğini, huzurdaki davanın açıldığı güne kadar taraflarına herhangi bir bilgi vermeyen davalı banka şubelerine karşı iş bu alacak davasını açmak bizim için zaruri olduğunu belirterek; 6.000 USD’nin 22.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve ayrıca bankası mevcudunun aynen iadesine, olmadığı takdirde bedelinin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı banka vekili savunmasında özetle; son işlem tarihinin 1999 olması nedeniyle esasa girilmeden zamanaşımından davanın reddinin gerektiği, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun zamanaşımı ile ilgili 62. maddesine göre, bankalar nezdindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanların zamanaşımına tabi olduğunu ve hak sahibine ulaşılamaması halinde yapılacak ilanı takiben fona gelir kaydedileceği hükmünü taşıdığından, on yıldan fazla süre işlem yapılmaması nedeniyle yazılı ihbarda bulunulduktan sonra Fona devredildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle davacı alacağının müvekkili tasarrufunda değil, … tasarrufunda olduğundan pasif husumet nedeniyle davanın reddi gerektiği, davacıya ait kiralık kasanın … Bankası Cihangir Şubesi nezdinde açıldığını ve birleşme üzerine müvekkili bankanın Kabataş Şubesine nakledilerek muhafaza edildiğini, yönetmelik hükümleri gereğince on yıl boyunca işlem görmediğinden davalının sistemde mevcut adresine 20.01.2012 tarihli ihbarname gönderilerek 15.05.2012 tarihine kadar herhangi bir başvuru olmazsa kasanın ve USD mevduatının …’ye devredileceğinin bildirildiğini ve bu bilgilerin dört ay süre ile müvekkili bankanın internet sitesinden ilan edildiğini, neticeten mevzuat gereklerinin yerine getirilmiş olması nedeniyle davacı talebinin reddi gerektiği, huzurdaki davanın …’ye ihbar edilmesini de talep ettiklerini belirterek; zamanaşımı ve husumet yönünden davanın reddine, esasa ilişkin savunmaları doğrultusunda haksız ve yersiz esas yönünden davanın reddine, davanın …’ye ihbarına ve yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.Feri Müdahil … vekili cevap dilekçesinde özetle; Fona gelir kaydedilen alacakların hak sahiplerine iadesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla huzurdaki davanın muhatabının banka olduğu, devir işleminin hatalı ve mevzuata aykırı olduğunun tespiti halinde bunun davalı bankaca karşılanması gerektiğini, davacı iddiasına dayanan hususların devredilip edilmediği hususu araştırıldığında 2012 yılında fona devredilen hesaplar arasında … adına kayıtlı 6.871,26 USD tutarında bir mevduat hesabı ile yine aynı kişi adına bir adet emanet kasa hesabı olmak üzere iki işlem bulunduğu ve hesap detaylarının ekte verildiğini, kasada bulunanların da tutanağa bağlanarak 500 gr. külçe altın ve bir adet yüzük ve muhtelif paraları içerdiğinin görüldüğünü, konu ile ilgili otarak Fona devir işlemlerinin sehven yapıldığı yönünde herhangi bir başvuru olmadığını, bu nedenle banka tarafından mevduat ve kiralık kasa mevcudunun devrindeki bir eksiktik veya hatanın müvekkili ile ilgisi bulunmadığını, zira müvekkili kurumun denetleme yetki ve sorumluluğu bulunmadığını, zamanaşımına uğrayan mevduatlarla ilgili yasa ve yönetmeliklerle belirlenen işlemlerde bankanın da herhangi bir hatasının bulunmadığı ve mevzuata uygun yapıldığının ortaya konulması halinde, davanın konusunun kalmayacağını, kaldı ki davanın zamanaşımına uğramış olduğunu, davanın muhatabı banka ise de davalı yanında fer’i müdahil olarak davaya katılmalarına karar verilmesini istediklerini belirterek; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce halli gereken mesele, davacının, davalı bankaya devredilen banka uhdesinde bulunan mevduatının ve kasa mevcudunun iadesi gerekip gerekmediği, mevduatın ve kasa mevcudunun …’ye devredilmesi nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığıdır. Mahkememizce davalı banka tarafından davacıya gönderildiği bildirilen … barkodlu gönderinin akibeti … A. Ş. Adliye Şubesi’ne sorulmuş, cevabi yazıda gönderinin göndericisinin … Bankası A. Ş. alıcısının …- Almanya olduğu bildirilmiştir. Davalı banka tarafından başvuruda bulunulmasına dair davacıya ihtarname gönderildiği ispat edilemediğinden Mahkememizce dava konusu alacağın zamanaşımına uğramadığına kanaat getirilmiştir. Dosyamız değerli metal ( Altın – Gümüş ) konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi, dosyadaki belgeler ve banka kayıtları üzerinde inceleme yapıp 03/12/2018 tarihli raporunu tanzim etmiştir. Yapılan inceleme neticesinde davacı …’ya ait … Bankası Kabataş Şubesi’nden 61 nolu kasadan çıkan 500,00 gr Külçe altının 22.10.2014 ihtar tarihine göre değerinin 44.775,00 TL, 03.12.2018 rapor tarihine göre 101.987,50 TL olduğunun tespit etmiştir. Bilirkişi raporu usul, yasaya uygun denetime elverişli olduğundan Mahkememizce kabul edilmiştir. Netice itibariyle davacının alacağı sabit olduğundan davanın kabulü ile 6.000 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a. Maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının aynen iade talebinin kabulü ile … Bankasından devrolunan … Bankası Galata Şubesi’ne devredilen 61 nolu kasa’nın mevcudunun aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde kasada bulunduğu tespit edilen değerli metalin dava tarihindeki değeri olan 44.775,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı ve feri müdahil vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Yapılan bildirime ve ilanlara rağmen davacı tarafından müvekkili bankaya herhangi bir başvuru yapılmadığından davacı hesabının zamanaşımı nedeniyle …’ye devredildiğini, Müvekkili bankanın yasal düzenlemeye uygun olarak davacı hesabının devrini gerçekleştirmiş olup, mahkemece davacıya ihbarname gönderildiği ispatlanamadığı gerekçesiyle hatalı ve haksız bir karar verildiğini,Sonuç itibariyle müvekkili bankanın yasal düzenlemeye uygun olarak dava konusu hesabın ve kiralık kasanın devrini gerçekleştirdiğini ve PTT’nin verdiği yanıt sebebiyle müvekkili bankanın yaptığı işlemin yok sayılmasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Mahkemece düzenlenen ilamın 5. maddesinde yer alan vekalet ücretine ilişkin kısmın da hatalı olup düzeltilmesi gerektiğini, Yine mahkemece verilen hüküm infaz açısından sorun yaratacak şekilde terditli kurulduğunu ve bu yönüyle de usule aykırı olup kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Feri müdahil … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Zamanaşımına uğrayan mevduatlarla ilgili yasa ve yönetmeliklerde bankanın mudiyi ya da hak sahiplerini bulana kadar araştırma yapacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, bankacılık teamüllerine uygun olarak bankanın kayıtlarında gözüken irtibat adresine tebligat yapmakla yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılacağını, mudi yönünden bir adres/telefon değişikliği sözkonusu ise hesap sahibinin bu değişikliği bankaya bildirmesi gerektiğini, bankaların, müşterilerin ya da mirasçılarının yeni adreslerini araştırmak gibi bir vazifeleri olmadığını, zaten bankalara böyle bir sorumluluk yüklemenin hatalı olacağını, mudinin adres değişikliğini bildirmediği müddetçe bankanın haberdar olması mümkün olmadığını, bu gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Dosyada bulunan bilirkişi raporlarında devir işleminin usulüne uygun olarak yapıldığı hususu açıkça tespit edilmiş olmasına rağmen Mahkemece bankacılık tekniği konusundaki raporlara itibar edilmediğini, kasa muhteviyatı ile ilgili hükümde çelişkili ifadeler bulunmakta olup kararın kaldırılması gerektiğini, Ayrıca, dilekçelerde açıklanan hususlar, hesabın açılış tarihi, son işlem tarihleri, davalı banka tarafından dosyaya ibraz edilen bilgi, kayıt ve yazışmalar incelendiğinde görüleceği üzere, davacı yanın dava konusu mevduat ve kasa muhteviyatına ilişkin her türlü talep ve dava hakları zamanaşımına uğradığını, bu sebeple davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği halde kabulünün de hukuken yerinde olmadığını, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanı reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı banka nezdinde bulunan mevduat tutarının tahsili ve banka kasasına emanet edilen değerli metalin iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı ve feri müdahil vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı banka, davacıya ait mevduat hesabında bulunan para ve emanet kasasında bulunan değerli metali, on yıllık zaman aşımının dolduğu gerekçesiyle …’ye aktarmış, davacı da bu işlemin usulsüz olduğunu ileri sürerek paranın tahsili istemiyle dava açmıştır. 28.05.2014’te yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesindeki tanıma göre “tüketici”, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-l maddesine göre ise “tüketici işlemi”, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir. Yine anılan yasanın 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda; davanın 18.03.2015 tarihinde açılmış bulunmasına ve uyuşmazlığın, davacı tüketicinin tarafı olduğu bankacılık işleminden kaynaklanmasına göre, görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Bu nedenle ticaret mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan ve HMK’nın 355. maddesi uyarınca mahkemenin görevli olup olmadığını Dairemizin resen inceleme yükümlülüğü bulunduğundan, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca, davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine fiziken ve UYAP üzerinden derhal gönderilmek üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine,4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, görevli ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın, görevli İlk Derece Mahkemesince taraflara çıkarılacak duruşma davetiyesiyle birlikte tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.05.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.