Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/964 E. 2019/353 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/964
KARAR NO : 2019/353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/1080 Esas- 2017/499 Karar
KARAR TARİHİ: 06/04/2017
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti- maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı, süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1972 yılında ABD de kurulan “…” markasını, 2000 yılında Ana Lisansörlük hakkını alarak Türkiye’ye getirdiğini, akabinde ABD orijinli olduğunu söyleyen ve … isimli markayı kullanan …. Tic. A.Ş.’ nin 2001 yılında aynı pazarda faaliyete başladığını, bu şekilde 6102 sayılı TTK’nın 55. Maddesinin a. 3 ve 4. bentlerine göre müvekkiline karşı haksız fiil ve haksız rekabet uygulandığını, TTK’nın 54/1. maddesinde ifadesini bulan haksız rekabete dayalı bir iş modeli oluşturduğunu, davalı … mini hasar onarımı hizmetlerini 20 adet sigorta şirketi ile müştereken ve sigorta şirketlerinin rekabeti yok edici fiyat uygulayarak sattıklarını, sigorta şirketlerinin oto kasko poliçesi başına ücret üzerinden anlaşma sağlanarak davalıdan satın aldıkları mini onarım paketlerini tüm oto poliçe standart bir ürün olarak dahi edilip müşterilere satıldığını, sigorta şirketleri tarafından müşterilerine mini hasar onarım hizmetinin sadece davalı şirketten alınmasının şart koşulduğunu, ancak bu durumun haksız rekabete neden olduğunu ve büyük maddi avantajlar sağladığını, bu nedenle davalının 6102 sayılı TTK’nın 55/1/2. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 54. maddesinde belirtilen genel hükümler kapsamında 55. maddenin a. Fıkrasınınn 2,4,7 numaralı bentlerini ihlal ettiğini, huzurdaki dava ile aynı nitelikte ikame edilen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/715 esas sayılı dosyası üzerinden, huzurdaki davalı şirket ile …Sigorta hakkında açılan davanın derdest olduğunu, emsal nitelikte davada bilirkişi heyetinden alınan rapor kapsamında müvekkilinin haklı olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle müvekkiline karşı haksız rekabet uygulandığının kanıtlandığını, bu kapsamda müvekkilinin bu haksız davranışlar ve ticari uygulamalar sonunda haksız rekatebe maruz bırakıldığından maddi ve manevi kayıplara uğratıldığını belirterek, davalının haksız rekabet teşkil eden fiillerinin menine, davalı tarafından uygulanan haksız fiiller sonunda oluşan haksız rekabetten dolayı müvekkilinin mahrum kalmış olduğu muhtemel kârından ve davalının elde etmiş olduğu haksız mini hasar onarımı kazançları üzerinden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 1.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkilinin yıllırdır otomobil bakım ve onarım hizmetleri veren bir firma olduğunu, müvekkilinin kalite anlayışı, müşteri memnuniyeti ve ticari başarısı üzerinde yarattığı fark nedeniyle piyasada tanınan ve tercih edilen bir marka olduğunu, davacı ile müvekkili şirketin çalıştığını fakat 2008-2015 yılları arasında sürekli olarak davacı tarafından müvekkili kurumun haksızlık yaptığı hakkında itirazda bulunulduğunu, ancak müvekkilinin bu iddia hakkında sürekli olark sessizliğini koruyarak bir karşılık verdiğini, ancak davacının iddalarının gerçeği yansıtmadığını, huzurdaki davanın TTK’nın 54 ve 60. maddelerini uyarınca 1 ve 3 yıllık süreler dolduktan sonra davanın açıldığını, bu nedenle davanın öncelikle zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından müvekkili hakkında 4 ayrı dava açıldığını, müvekkilinin müşterilere veya sigortalılara sunduğu hizmetin hiçbir şekilde haksız rekabet oluşturmadığını, aksine serbest rekabet kuralları içerisine tüketicilerin menfaatine uygun bir uygulama olduğunu, davacının müvekkilinin başarısını hazmedemediğini, sigortalıların iradesine herhangi bir müdahale olmadığı gibi hizmetin sadece belli bir firmadan alınması zorunluluğu da bulunmadığını, davacının tazminat taleplerinin fiili ve hukuki dayanağının bulunmadığını savunarak, esas ve usulden davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi 06/04/2017 tarihli, 2015/1080 Esas- 2017/499 Karar sayılı kararında özetle: Dosya kapsamına, Rekabet Kurulu kararına, Ankara 17. İdare Mahkemesinin 2014/93 esas, 2016/140 karar sayılı ilamı içeriğine, benzer nitelikteki davada alınan bilirkişi rapor içeriklerine göre, davalılara atfedilen eylemlerinin haksız rekabet oluşturmadığı, maddi ve manevi tazminatın koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;İstinafa konu kararda mahkemece İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/715 E sayılı dosyasından alınan ek bilirkişi raporuna ve İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1389 E sayıl dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarına ve mahkemelerin gerekçeli kararlarına dayanarak hüküm kurduğunu, bu dava dosyalarında verilen kararların henüz yargı denetiminden geçerek kesinleşmediğini, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında yer alan 18/05/2015 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda; TTK 54.maddesindeki “dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması koşulunun” davalı …’in dava konusu eylemleri ile ihlal edildiğini, davacı müvekkilimin talep ettiği maddi tazminatın, “kadri maruf” bulunduğu tespit edilmiş, davalının eylemlerinin aynı zamanda TTK m.55/a/b2,4,7 hükümlerine aykırılık teşkil ettiği hususunun da Mahkemenin takdirinde olduğu görüşü oy birliği ile benimsendiğini, bunun üzerine mahkemenin, aynı heyete bir muhasip bilirkişi dahil ederek, davacı müvekkilinin zarar ziyanının tespitini ve hesaplanmasını istediğini, davanın seyrini değiştirecek hukuk dışı bir takım gelişmeler olduğunu, muhasip bilirkişinin, davalı … ve diğer davalı .. Sigortanın Yasal Ticari defter ve kayıtlarını incelemiş ve… Sigortadan davalı … Otomotive “mini onarımlar” için poliçe başına ödenen tutarları tespit ederek elde ettiğini, ancak elde ettiği bu önemli bilgi ve belgeleri dosyaya intikal ettirmediğini, bidayette kötü niyetini ortaya koyduğunu, mahkemenin verdiği görevi ifa etmek yerine, kendisi hukukçu olmadığı halde hukuki değerlendirmeler yaparak, davalıyı haklı gösterme adına zorlama tespitlerde bulunduğunu ve denetime elverişsiz ek rapor tanzim edildiğini heyette yer alan ve kök raporda davayı haklı bulan iki bilirkişi, herhangi bir açıklama yapmadan görüş değiştirdiğini ve muhasip bilirkişi ile birlikte davrandığını, ancak her iki heyette de yer alan haksız rekabet konusunda uzman olan Ticaret Hukukçusu, … kök rapordaki görüşlerini değiştirmemiş ve ek rapora muhalefet şerhi koyarak görüşlere katılmadığını, İstanbul 1.asliye ticaret mahkemesi’nin 25/04/2016 tarihli gerekçeli kararında; kök rapor ile ek rapor arasındaki çelişkinin tespit edildiğini, buna rağmen, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın yeni bir uzman heyete sevk edilmesi talebinin karşılanmadığını ve karara çıkarak haklı davalarının reddedildiğini,Yine kesinleşmemiş ve istinaf incelemesi devam eden İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi kararı da hükme esas alınmış olup, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun da çelişkili ve hukuka aykırı olduğunu,İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin, gerekçeli kararının büyük bir bölümünde, İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi kararına ve bu dosya kapsamında alınan 28.04.2016 tarihli bilirkişi raporuna göndermede bulunarak gerekçeye esas alındığını, bilirkişi raporunun, İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinden celp edilen ve yukarıda tartışılan 29.01.2016 tarihli bilirkişi raporunun kötü bir kopyası ve tekrarı niteliğinde olduğunu, İstabul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’in 28.04.2016 tarihli raporunun, afaki yorumlar, özensiz betimlemeler ve birçok çelişki içerdiğini, bilirkişi raporunda haksız rekabete ilişkin yapılan değerlendirmeler ve buna dayanılarak oluşturulan gerekçenin de kesinleşmiş bir başka mahkeme kararıyla boşa çıktığını, Açıklanan nedenlerle, istinafa konu işbu kararda, henüz kesinleşmemiş, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/715 E. sayılı dosyası ve İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1389 E. sayılı dosyası esas alındığından ve bekletici mesele yapılması talebi hükmü kuran mahkemece kabul edilmediğinden, esas alınan dosyalar ve bilirkişi raporları ile ilgili beyan ve itirazları da kapsar istinaf taleplerinin kabulü ile İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.04.2017 tarih, 2015/1080 E., 2017/499 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalıların eyleminin hakısız rekabet teşkil etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. madde uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilince, keşinleşmemiş olan İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/715 E sayılı dosyasından alınan ek bilirkişi raporuna ve İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1389 E sayıl dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarına ve mahkemelerin gerekçeli kararlarına dayanarak hüküm kurulduğunu, raporlar arasında çelişkiler olmasına rağmen giderilmediğini ileri sürerek, bu nitelikteki bilirkişi raporlarına dayalı mahkeme kararlarının hükme esas alınarak , eksik ve hatalı inceleme ile karar verdiğini ileri sürmüştür. HMK 266 maddesinde “Mahkeme çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine ve yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz…” Yine HMK.’nın 30. maddesinde “Hakim yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür” şeklinde yasal düzenleme getirilmiştir. İlk derece mahkemesince davacı tarafından benzer iddialarla ilgili davalı … Şirketi ile farklı sigorta şirketlerini hasım göstererek açılan davalarda alınan bilirkişi rapor içerikleri ve verilen kararları dikkate alarak hüküm kurduğunu gerekçesinde belirtmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerdeki amaç da dikkate alındığında davacı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.Davacı vekilince ilk derece mahkemesinin hükme esas teşkil eden gerekçesini İstanbul 1. ATM 2014/715 E ve İstanbul 11. ATM 2014/1389 E sayılı dava dosyalarında alınan bilirkişi raporlarına dayanılarak verilen karar gerekçelerine dayandırdığını, ancak bu kararların üst mahkeme denetimi aşamasında olan ve kesinleşmemiş kararlar olduğunu, Ankara 3. ATM’nin 2014/1612 E. Sayılı dosyasında verilen karar ile, kasko genel şartları ile zaten teminat altında alınan riskler için mini hasar onarımı adı altında ikinci defa sigortalılardan ek mükerrer pirim alındığının anlaşıldığı, ancak bununu poliçede gösterilmeyerek gizlendiğinin sabit olduğunu, bu tespiti yapan Ankara 3. ATM.’ nin 2014/1612 E. Sayılı dosyasında verilen kararın emsal alınması gerektiğini, sigorta şirketleri ve tedarikçi kıldığı davalı yönünden bu uygulamanın 6102 sy TTK 54/1-2 , 55/1-a2,a7 Maddelerinde aranan dürüstlük ilkesini ağır ihlal ettiğinin kabulü ile bu çerçevede haksız rekabetin kabulünün gerektirdiği istinaf nedeni olarak ileri sürülmüştür. Davacı vekilinin bu iddia dayanak yaptığı kararın, iş bu istinaf incelemesine konu karar tarihinden daha sonra verildiği, Ankara 3. ATM nin 2014/1612 E sayılı dava dosyasında, davanın tarafları ve konusunun da farklı olduğu anlaşılmakla; davacı vekilince bu kararın kesin delil kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği yönündeki istinafı yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, mükerrer prim alınmasının tek başına haksız rekabet oluşturacağı sonucuna da varılamaz. Bu durum, tüketicilere, fazladan alınan primlerin iadesini talep hakkı verir. Salt bu olguya dayanarak, davalının haksız şart içeren genel koşulu düzenlediği ve haksız rekabet yaptığı sonucu çıkarılamaz. Davacı vekilinin istinaf dilekçesi içeriğinde davalının aynı uygulama içinde olduğunu benimsediği dava dışı …Sigorta ve … Sigorta’yı hasım göstererek açtığı benzer davalarda alınan bilirkişi rapor içerikleri ile verilen mahkeme karar gerekçeleri, Rekabet Kurulunun 09.10.2013 Tarih ve 13-57/808-345 sayılı toplantısında görüşülen davacı şikayetinin 4054 sayılı Yasa’nın 41. maddesi uyarınca reddine dair karar içeriği, bu kararın iptali yönünde davacı tarafından Ankara 17. İdare mahkemesine açılan ve 2014/93 E 2016/140 K sayılı karar ile davanın reddine ilişkin verilen karar ve gerekçesi dikkate alındığında, sigorta poliçeleri kapsamında, anlaşmalı şirketlerden mini onarım paketi hizmeti alınmasının sözleşme serbestisi sınırları içinde değerlendirilmesi gerektiği, bu tür işlemlerin rekabet ortamını bozan, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacının bu tür ticari ilişkilere girmesini, sigorta şirketleriyle bu tür anlaşmalar yapmasını engellemek amacıyla davalının her hangi bir eylemde bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir.Nitekim, davacının iş bu davada davalıların haksız rekabet oluşturduğuna dair iddiasına konu iş modeli gibi, kendisi tarafından da dava dışı Sigorta Şirketi ile mini hasar onarım ilişkisi içinde bulunduğu (delil olarak sunulan ve bilirkişi rapor içeriklerinde gösterilen … Sigorta nın anlaşmalı mini hasar servisi olunduğuna ilişkin tespit) da dikkate alındığında, davalının iş modelinin ve mini hasar onarım hizmetini tüketicilerle sunuş şeklinin haksız rekabet oluşturmayacağı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK.m.353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;
HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 361. maddesi gereğince, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliği tarihlerinden itibaren 2 haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.