Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/961 E. 2019/224 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/961
KARAR NO : 2019/224
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2018
NUMARASI : 2016/664- 2018/440 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMA ÖZETİ Davacı vekili, sigortalı ….. ait hava aracı yedek parça ekipmanı emtiasının müvekkili şirket tarafından Emtia Nakliye (Abonman) Sigorta Poliçesi kapsamında 02/03/2015-26/08/2015 tarihleri arasında nakliyat muhataralarına karşı sigortalandığını, …. no.lu hava konişmentosunda miktarı ve değeri kayıtlı bulunan sigortalı 5 kap emtiadan, davalıya ait…. sefer sayılı uçakla 20/07/2015 tarihli New York-ABD/İstanbul-Türkiye taşınması sonrasında, ….. döküman nolu 1 kap eksik olarak teslim edildiğini, eksik teslimat kaydı 03/08/2015 tarihinde konşimento üzerine dercedildiği gibi ayrıca sigortalısı tarafından davalı taşıyana hasar ihbarı da yapıldığını, davalı tarafından 04/08/2015 tarihinden itibaren muhtelif tarihli elektronik posta mesajları, 22/08/2015 tarih ve 02/11/2015 tarihli yazıları ile hasar/kayıp olayının bilgileri dahilinde olduğunun kabul edildiğini, hasar tespitine göre, sigortalıya kayıp/eksik emtianın bedeli olarak fatura tutarının 325.941,30 USD karşılığı 952.824,20 TL hasar tazminatının 04/01/2016 tarihinde ödendiğini, ayrıca sigortalının hasar nedeniyle sahip olduğu tüm talep ve dava haklarının devir ve temlik alındığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 952.824,20 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, somut olaya Montreal Konvansyonu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, müvekkiline süresi içinde usulüne uygun olarak ihbarda bulunulmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun eksik teslim olunan kargonun kilogramı ile 19 SDR’nin çarpımı sonucu bulunacak üst limitle sınırlı olmak kaydıyla ispat edilecek gerçek zararla sınırlı olduğunu, faiz talebinin başlangıcının karar tarihi olması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, uyuşmazlık konusu taşımanın Montreal Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu, Amerika Birleşik Devletleri …. adına gönderilen, muhteviyatı 5 kap 349,27 kg. uçak yedek aksamı olan emtia, ….. hava kargo acentesi tarafından düzenlenen 235-0834 4954 Air Waybill/Hava Yük Senedi tahtında 20/07/2015 tarihinde …..’nın TK 0012 sefer sayılı uçağı ile New York – İstanbul olarak sevk edildiği, Air Waybill/Hava Yük Senedi düzenlenmesinde gönderici tarafından emtia-kargo ile ilgili Daclared Value for Carriage(Kargonun Beyan Edilen Değeri) bölümünde herhangi bir değer beyanında bulunulmadığı, Amount of Insurance (Sigorta Bedeli) tahsil edilmediği, daha açık bir ifade ile gönderen tarafından özel bir fayda beyanında bulunulmadığı, ilave bir ödeme (sigorta primi) yapılmadığı, New York JFK havalimanında İstanbul’a gönderilmek üzere …..’na teslim edilen 5 kap, 349,27 kg tutarındaki emtia-kargodan uçağın …. inişini takiben 1 kabın uçaktan boşaltılma esnasında çıkmadığı, kayıp olduğu, davalı taşıyıcıya kayıp/hasar ihbarında bulunulduğu, yük/kargo taşımasında eşya/paket taşıyıcıya verilirken gönderici varış yerinde teslimindeki menfaatine ilişkin özel bir bildirimde bulunmadıkça ve gerekiyorsa ek bir meblağ ödemedikçe eşyanın sorumluluğu 19 Özel Çekme Hakkı (SDR) ile sınırlandırıldığı, buna göre, sorumluluğun 70 kg/brüt x 19 SDR = 1330 Özel Çekme Hakkı (SDR) olarak hesaplandığı, dava dışı sigortalının gerçek zararının ise, 817.363,00 TL olarak belirlendiği, 1330 SDR’nin karar tarihi itibariyle karşılığı 8.036,12 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 1330 SDR karşılığı 8.036,12 TL’nin, ödeme tarihi olan 04/01/2016 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİDavacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle;Somut olaya uygulanacak olan hukukun tespitinde “Eşyanın Taşınmasına İlişkin Sözleşmeler” başlıklı MÖHUK m.29 uygulama alanı bulduğunu, buna göre, sözleşmenin kuruluşu sırasında taşıyıcının esas işyerinin bulunduğu ülkenin hukukunun sözleşmeye uygulanabileceğini, bu durumda ise yerel mevzuatın uygulanması gerektiğinden davalının gerçek zarardan sorumlu olduğunu,Taşıma senedi(Air Waybill) incelendiğinde Declared Value for Customs, yani Gümrük için beyan edilen değer hanesinde emtia değerinin 512.114,82 USD olduğu açıkça belirtildiğini, dolayısıyla salt bu durum dahi davalının sınırsız sorumlu olduğunu gösterdiğini, devletin savunma sanayiine ilişkin olan ve savaş uçaklarına ait yedek parçaların taşındığı bir taşıma işleminin önemsiz olduğunun düşünülemeyeceği gibi işbu duruma ek olarak emtianın değeri de belirtilmiş ve aynı zamanda ek güvenlik ücreti de ödendiğini, taşıyıcı firmanın yapılan taşımanın önemini bilebilecek durumda olduğunu, bunlara rağmen taşımada gerekli özeni göstermediğini,Davalı taşıyıcı pervazıca hareket ettiğinden, sınırlı sorumluluktan faydalanamayacağını, uyuşmazlık konusu hasarın da bu şekilde davalı tarafın veya çalışanlarının emtiayı taşımada ziyaa uğrama ihtimalini öngörerek yaptıkları hareketler ile kaybedildiğini,Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kısmi ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sorumluluğunun sözleşme hükümleri çerçevesinde sınırlı olduğunu, ilk derece mahkemesinin kararının doğru olduğunu belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, TTK 1472. maddesi gereğince nakliyat sigortacısı tarafından hava taşıyıcısı aleyhine açılan, halefiyet ilkesine dayalı rücuen tazminat davasıdır.Somut olayda, ….. tarafından sigortalı …….. adına gönderilen, muhteviyatı 5 kap 349,27 kg. uçak yedek akşamı emtianın, New York JFK havalimanında Eagle Van Lines hava kargo acentesi tarafından düzenlenen 235-0834 4954 Air Waybill/Hava Yük Senedi tahtında 20/07/2015 tarihinde …..’nın TK 0012 sefer sayılı uçağı ile New York – İstanbul olarak sevk edildiği, Taşıma (navlun) tutarı Collect/ Varış Noktasında Teslimde Ödemeli olarak gönderilen uçak yedek akşamları için, Air Waybill/Hava Yük Senedi düzenlenmesinde gönderici tarafından emtia-kargo ile ilgili Daclared Value for Carriage(Kargonun Beyan Edilen Değeri) bölümünde herhangi bir değer beyanında bulunulmadığı, Amount of Insurance (Sigorta Bedeli) tahsil edilmediği, başka bir ifadeyle gönderen tarafından özel bir fayda beyanında bulunulmadığı, ilave bir ödeme (sigorta primi) yapılmadığı, davalı taşıyıcıya teslim edilen 5 kap, 349,27 kg tutarındaki emtia-kargodan 1 kabının kayıp olduğu, davalı taşıyıcıya kayıp/hasar ihbarında bulunulduğu dosya kapsamı itibariyle ihtilafsızdır.Havayolu ile yapılan uluslararası kargo/yük taşımalarında Varşova Konvansiyonu (1929), La Haye Değişiklikleri (1955), 4 no.lu Montreal Protokolü ile saptanmış yükümlülükler kapsamında, bu kurallara taraf olan Türkiye, son değişiklikleri içeren ve 1999 yılında imzalamış bulunduğu “Havayoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Kuralların Birleştirilmesine dair Sözleşme” yi 26/03/2011 tarihinde onaylamıştır. Bu nedenle anılan sözleşme Türkiye içinde bağlayıcı bulunmaktadır. Konvansiyonun coğrafi uygulama şartı, Konvansiyonun 1/2. maddesi anlamında uluslararası taşımanın icra edildiği ilgili devletlerin başlangıç ve varış ülkesi devletlerin her ikisinin de Konvansiyon tarafı olmasıdır.Uyuşmazlığa konu davada, Amerika Birleşik Devletlerinden Türkiye’ye havayolu ile yapılan taşımada her iki ülkenin de Konvansiyona taraf olması nedeniyle, somut olayda Montreal Konvansiyon hükümleri, Konvansiyonda yer almayan hükümler açısından iç hukuk kuralları uygulama alanı bulacaktır.Taşınan emtianın davalı tarafından taşındığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Hava Taşıma senedinde malın değerine yönelik herhangi bir bilginin yer almadığı gibi ayrıca taşımacının sınırlı sorumluluğunu yükseltecek bir özel fayda beyanın da bulunmadığı görülmektedir. Anılan AWB/Hava Taşıma senedinde “Declared Value for Customs” /Gümrüğe Beyan Edilen Değeri 512.114,82 USD olarak gösterilmiş ise de bu beyanın emtianın Türk Gümrüğü için yapılan değerini göstermekte olup, emtia değerinin taşıyıcıya sigorta yapılması yönünde bildirilen bir bilgi ve sigorta talebi olarak kabul edilemez.Öte yandan, dosyada alınan gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporunda, havacılık sektörü uygulamaları ile bağlantılı olarak tüm hava yolu ile gönderi yapanların güvenlik talimatlarına orantılı “Güvenlik Ek”, ayrıca “Yakıt Ek” ücretine tabi oldukları belirtilmiştir.Hal böyle olunca, somut olaya uygulanması gereken Montreal Konvansiyonun 18/1. maddesi uyarınca, “Taşıyıcının, kargonun tahrip olması yada kaybolması ya da kargoya zarar gelmesi durumunda uğranmış hasara karşı sadece, hasara bu şekilde uğranmasına neden olan olayın hava yoluyla taşıma esnasında meydana gelmiş olması halinde sorumlu olduğu”düzenlenmiştir. Davalı taşıyıcının teslim aldığı yükü sözleşmede belirtilen şekli ile teslim ettiğini kanıtlayamaması nedeniyle taşıyıcı sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumludur. Montreal Konvansiyonun 22/3. maddesi gereği sorumluluk, kg. başına 19 SDR ile sınırlıdır. Kargo taşımasına konu emtianın ziyaı veya hasara uğramasının davalı taşıyıcının veya adamlarının kasıtlı veya pervasız davranışlarından kaynaklanması halinde de bu durum, taşıyıcının konvansiyon hükümlerine göre sınırlı sorumluluktan faydalanmasına engel teşkil etmemektedir ( Bkz. Emsal Yargıtay 11.HD, 13.03.2014 tarih, 2012/14200-2014/4905 E.K sayılı ilamı).Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, davacı vekilinin, istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/02/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.