Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/952
KARAR NO : 2019/84
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2018
NUMARASI : 2016/287 -2018/117 E.K
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketten muhtelif tarihlerde 9.514,70 TL bedelli fatura karşılığında 246,25 kg bobin üzerine sarılı iplik satın alındığını, müvekkili şirket çalışanlarınca bobinler açılıp iplikler makinelere takıldıktan sonra her bir bobin için renkte ton farkı, kopukluk, sertlik ve abraj tespit edildiğini, gizli ayıp niteliğinde bu ayıpların tespit edilmesi üzerine, ayıplı malın iadesine yönelik olarak 14.10.2015 tarihli iade faturalarının tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, ayıplı çıkan malların karşılığı olan bedelin iadesine yönelik keşide edilen ihtarnamenin semeresiz kalması üzerine, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirketin iplik alım-satımı ve imalatı konusunda faaliyet gösterdiğini, davacının müvekkilinden en son 06.03.2015 tarihinde olmak üzere muhtelif tarihlerde iplik satın aldığını, ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünlerin 24.02.2015-10.03.2015 tarihleri arasında davacıya teslim edildiğini, davacının teslim aldığı ürünlerin bedellerini ödediğini, müvekkilinin kur farkını talep etmesi üzerine ayıp iddiasında bulunduğunu, davacının iddia ettiği ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğunu, süresi içinde muayene ve ayıp ihbarında bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, davacının davalıdan iplik satın aldığı, davalının davacıya sattığı ipliklerin renginde ton farkı kopukluk, sertlik ve abraj olması nedeniyle davacının davalıya 4 adet toplam tutarı 9.514,70 TL olan iade faturaları düzenleyerek gönderdiği, davalının iade faturaları ticari defterlerine kaydetmediği, davacının davalıdan satın aldığı ipliklerde yapılan incelemede ipliklerin abrajlı oldukları ve bu hatanın gizli ayıp kapsamında bulunduğu, gizli ayıbın ipliklerin nihai ürüne dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkabileceği, bu nedenle davacının ayıba dayalı iade fatura düzenlemesinin haklı olduğu, davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının 9.514,70 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yıllık %10,50’yi geçmemek kaydıyla avans faiz işletilmesine, hüküm altına alınan 9.514,70 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 1.902,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; süresi içerisinde muayene ve ayıp ihbarında bulunma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, müvekkilinin davacıya 24.02.2015 tarihinde lacivert, nar ve mavi renkli, 02.03.2015 tarihinde siyah, 06.03.2015 tarihinde haki ve 10.03.2015 tarihinde ise yeşil renkli iplikler sattığını, bilirkişi tarafından beyaz, pembe ve sarı renkli ipliklerin iadesi istenen ürünler olduğu belirtilmiş ise de beyaz, pembe ve renkli iplikler için davacının ayıp iddiasının olmadığını, ayrıca müvekkil şirketin lot ve seri numarası olan orijinal masuralar dışında farklı masuralara sarıldığı tespit edilen ürünler olduğunun keşifte belirlendiğinden bu ürünlerin müvekkilinin sattığı ürünler olup olmadığının belli olmadığını, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının istinaf sebeplerinin ilk derece yargılamasında karşılandığını belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, iade faturasına dayalı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı, davalıdan muhtelif tarihlerde satın alınan iplik emtiasının ayıplı olduğunu iddia etmiş, davalı ise süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, ürünlerin ayıplı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Somut olayda, dava konusu 24.02.2015, 02.03.2015, 06.03.2015 ve 10.03.2015 tarihli “Fantazi Akrilik İplik” içeriği emtianın aynı tarihlerde davacıya teslim edildiği, teslim alınan bu mallara ilişkin olarak davacı tarafça 14.10.2015 tarihli “Abrajlı ve defolu” açıklamalı iade faturasının düzenlediği dosya kapsamı ile sabittir.Dava konusu emtia üzerinde yapılan keşifte, davacının deposunda beyaz, haki, nar çiçeği, yeşil, siyah, pembe, sarı ve mavi renklerinde toplam on bir çuval iplik bobini olduğunun tespit edildiği ve bu ürünlerin dava konusu faturalar içeriği ürünlerle uyuştuğu sabit olmakla, davalının etiketi, lot ve seri numarası bulunan sarı, nar çiçeği, haki ve siyah renkte bobinlerden numune alınarak inceleme yapılmış olmasına göre, davalının bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davacı, dava konusu ürünlerde abraj hatası olduğunu iddia etmiştir. Dosyada alınan teknik bilirkişi raporunda, tekstil terminolojisinde kumaşta abraj hatasının, kumaşın en ve boy yönünde gözükebilen çizgi ya da bant şeklinde ortaya çıkan düzgünsüzlükler olarak nitelendirerek bu hatanın iplikte ise ancak ipliklerden kumaş yüzeyi oluşturularak (yani iplikler örülerek veya dokunarak) tespit edilebileceği, bu nedenle ipliklerin abrajlı olduğu yönündeki iddia yönünden ipliklerin örülerek, örülmüş kumaş üzerinden değerlendirme yapılması gerektiğinden keşif sırasında depoda bulunan çuvallar içerisinden, davalı tarafından davacıya satıldığı kesin olan (içinde davalının etiketi, lot ve seri numarası bulunan) sarı, nar çiçeği, haki ve siyah renkte bobinlerden birer tane numune alınarak taraflarla ilgisi bulunmayan bir triko firmasında tek plakalı sistemli hem de çift plaklı sistemli olacak şekilde her renkten ikişer set numune ördürüldüğü, ördürülen bu numuneler doğrultusunda, ipliklerin abrajlı olduğu ve iplikte abraj hatasının ancak iplikler örülüp nihai ürün haline getirildikten sonra ortaya çıkacağından bu hatanın gizli ayıp kapsamına girdiği değerlendirilmiştir.Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür. Gizli ayıp basit bir muayeneyle anlaşılamayacak durumda ise bu tür bir ayıbın ortaya çıkması halinde TBK’nın 223-2. maddesi uyarınca ayıbın derhal satıcıya bildirilmesi gerekir.Bu durumda, dava konusu emtianın satın ve teslim alındığı tarihler, iade fatura tarihleri ve davalıya keşide edilen ihtarname tarihi gözetildiğinde, gizli ayıp durumunda ayıbın sonradan ortaya çıktığı tarihte derhal bildirimde bulunma yükümlülüğünün davacı tarafça yerine getirildiğinin kabulü gerektiğinden, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi yerinde olduğu gibi alacak faturaya dayalı olup, likit-bilinebilir olduğundan koşulları oluşan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince, hükümde dava konusu ürünlerin davalıya iadesine karar verilmemiş ise de davalının iadeye konu ürünleri her zaman davacıdan isteyebileceği gözetildiğinde, bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 451,57 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince, taraflara tebliğine,
7-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 24/01/2019
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.