Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/931 E. 2019/273 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/931
KARAR NO : 2019/273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/824 Esas – 2018/227 Karar
TARİHİ : 12/03/2018
DAVA : Tazminat
Taraflar arasındaki rucuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının iki ayrı taşımadan kaynaklı iki ayrı tazminat talebinin 17.788,00 TL ve 3.878,00 TL olmak üzere iş bu davaya konu edildiğini, sigortalı …. için … sayılı nakliyat sigorta poliçenin düzenlendiğini, 21/08/2015 tarihli … satışı yapılan emtianın 29 paket bürüt 1.390 kg olduğunu, kargonun davalı sorumluluğunda iken ıslanmasından dolayı hasar gördüğünü, zararın 17.788,00 TL olarak sigorta ekspertiz raporu da alınarak 25/03/2016 tarihinde sigortalısına ödendiğini, TTK madde 1472 gereği halefiyete hak kazanıldığını, ikinci hasarın ise sigortalının …. – …Ticaret olduğunu, 2101600013944 numaralı nakliyat sigorta poliçesi tahtında taşınan yükümn ABD’ye satışı sonsarı taşımasının yapılmakta olduğunu, 29 paket ve bürüt 400 kg miktarında olduğunu, iki kutuda ezilme ve ciddi ıslanma kaynaklı hasar sebebiyle yapılan ekspertiz çalışmasına göre 3.878,00 TL zarar belirlendiğini, 18/03/2016 tarihinde sigorta tazminatının sigortalıya ödendiğini, ve TTK’nın 1472. maddesi gereği halefiyete hak kazanıldığını, davalının her iki taşımada da meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu belirterek, sigortalılara ödenen tutarların, temerrüt faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; iddia edilen taşımaların her ikisinin de Montreal Konvansiyonu hükümlerine göre sorumluluk incelemesi ve değerledirmesi yapılması gerektiğini, Konvansiyon’un 31. madde gereği 14 günlük süre içinde gerekli hasar ihbarının yapılmadığı, ihbar süresine uyulmadığı için davanın reddinin gerektiğini, hasarın dava taşıma süreci ve davalının sorumluluğu sürecinde meydana geldiğinin ispatlanamadığını, davalının sorumluluğunun hava taşıma sürecini kapsadığını, hava taşıma sonrası veya öncesindeki hasarlardan sorumlu tutulamayacağını, kargonun itirazi kayıtsız alıcısına teslim edildiğini, her halde davalı açısından sorumluluğun sınırlı olduğunu, bürüt kg başına 19 SDR sorumluluk sınırının gözetilmesi gerektiğini, faiz talebinin ancak karar tarihinden sonrası için olabileceğini, açıklanan nedenlerle, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, davacı tarafından süresinde ihbarda bulunma yükümlülüğü yerine getirilmediğinden davanın reddini, sorumluluğun sınırlı sorumluluk limitleri içinde ancak gerkçek zarar kadar olduğu göz önünde bulundurularak fazla talebin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 12/03/2018 tarihli, 2016/824 Esas – 2018/227 Karar sayılı kararında: “…Dosyaya sunulan deliller uyarınca davaya konu her iki taşıma konusu emtiaların hava yolu taşıma sürecinde gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun sabit olmadığı gibi hasar ihbarının da süresinde yapılmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca palmiye yaprağı taşınması ile ilgili olarak hasarın ambalajlama ve yükün niteliğine uygun taşıma süreci işletilmemesinden kaynaklandığı, ambalajlamanın usulüne uygun olup olmadığı hususunda konvansiyonun 18. maddesi uyarınca değerlendirme yapılması gerekeceği, buna göre taşıyıcı tarafından yapılmayan ambalaj hatasından taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı ve bu nedenle ambalaj hatasından dolayı hasar gören emtiadan dolayı fiili taşıyıcı …’ nin sorumlu tutulamayacağı anlaşılmıştır. “Bu açıklamalar ışığında her iki taşıma konusu emtianın hasar görmüş olduğu sabit ise de söz konusu hasarın fiili taşıyıcının eylemi dolayısı ile ve hava yolu taşıma sırasında hasar gördüğü anlaşılamadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davalı … tarafından, emtiaları taşıma işi için taahhütte bulunulduğunu, bu taşımalar için 235-0056 9940 sayılı ve 235-0947 0554 sayılı hava yük senedi (airwaybill) düzenlendiğini, bahsi geçen emtiaların davalı … tarafından tam ve sağlam olarak tesellüm edilmiş olmasına rağmen varma yerinde alıcısına hasarlı bir şekilde teslim edildiğini, bunun üzerine 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca dava konusu zararın tespiti amacı ile ekspertiz raporu düzenlendiğini, raporda, meydana gelen hasar sebebinin … Kargo Alım Merkezi’nde yağmur altında ıslanma olarak belirlendiğini, dosyaya sunulan havayolu konişmentosu ve eksper raporu uyarınca her iki taşıma konusu emtialardaki hasarın havayolu taşıma sürecinde meydana geldiğini ispat eder nitelikte olduğunu, 17.788,00 TL bedelli ve 2100005201 sayılı dosya yönünden; bu dosyada kapıdan kapıya taşımanın söz konusu olduğunu, zararın ıslanma zararı olduğunu, alıcının Birleşik Arap Emirlikleri’nde mukim … firmasının deposunda tespit edildiğini, davalı uçağının bu esnada ülkeye geri döndüğünü, fiili imkansızlık sebebi ile davalı taşıyıcıya hasar ihbarı yapılamadığını, door to door (kapıdan kapıya) taşımalarda hasar ihbarı yapılmamış olmasının dava hakkını sükut ettiren bir sebep olmadığını, ispat külfetininin yer değiştirdiğini ve dosyaya sunulan deliller çerçevesinde hasarın meydana geldiğinin zaten ispat edildiğini, 3.878,00 TL bedelli 2100005356 sayılı dosya yönünden; bu dosyada 15.03.2016 tarihinde davalı şirkete bildirimde bulunulduğunu, bu talep yönünden dosyada hasar ihbar yazısı da mevcut iken davanın tamamının reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, Bu nedenlerle istinafa konu ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından dava dışı sigortalılarına nakliyat sigorta poliçeleri kapsamında ödenen hasar tutarları nedeniyle sigortalılara halef olunduğu ileri sürülerek, hava yolu taşımasını yapan fiili taşıyan davalıdan, ödenen zarar tutarının rucuen tahsili istemli dava açıldığı, mahkemece davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu her iki taşımada Akdi taşıyıcı … A.Ş. olup fiili taşıyıcı ise davalı …. İhtilafın çözümünde Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı ihtilafsızdır. Montreal Konvansiyonu 18. maddesi uyarınca, hava yolu taşımasını yapan davalı, hasarın hava yolu taşıması sırasında meydana gelmesi halinde sorumlu olacaktır. Yine Konvansiyon’un 31. maddesindeki düzenleme uyarınca, hasarın, teslimden itibaren 14 günlük sürede taşıyıcıya ihbarı gerekmektedir. Aksi halde gönderilene, taşınan emtianın eksiksiz ve hasarsız teslim edildiği karine olarak kabul edilir. Somut olayda, davacı yanca palmiye yaprakları emtiasına ilişkin hasar nedeniyle taşıyıcıya ihbar yapıldığı ileri sürülmediği gibi bu hususu kanıtlayan belge de sunulmamıştır. Diğer taşıma konusu silah kılıflarına ilişkin taşıma bakımından ise taşıyıcıya ihbar yazısı yazıldığı anlaşılmakla birlikte, davalının bu ihbar yazısının kendilerine tebliğ edilmediği savunması kapsamında, davacı tarafından ihbar yazısının davalıya usule uygun şekilde bildirilip tebliğ edildiğinin kanıtlanmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Davacı her ne kadar taşımanın door to door (kapıdan kapıya) kayıtlı taşıma olması nedeniyle ihbara gerek olmadığı ileri sürülmüş ise de door to door kaydı ile taşımanın gönderen ile akdi taşımacı arasında kararlaştırılan husus olup, Montreal Konvansiyonu 18. maddesi uyarınca sorumluluğu düşünülebilecek olan hava yolu taşımasını yapan davalı bakımından sorumluluk sürecini değiştirmeyecektir. Hükme dayanak alınan bilirkişi raporundaki tespitler de dikkate alındığında, hasarın davalı tarafından gerçekleştiren hava yolu taşıması sürecinde meydana geldiği kanıtlanmadığından, davacı vekilinin hasarın hava yolu taşımacısı sorumluluğunda gerçekleştiği ve door to door kayıtlı taşıma yönünden hasar ihbarı husunun yanlış değerlendirilip sonuca gidildiği yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Kaldı ki palmiye yaprağı taşıması yönündeki ihtilaf kapsamında, alınan bilirkişi ek rapor içeriğindeki tespitlere göre, hasarın ambalajlama hatasından kaynaklandığı anlaşılmakla, Konvansiyon’un 18/2 b maddesindeki düzenleme uyarınca, hava yolu taşımasını yapan davalı bu nitelikteki hasardan da sorumlu değildir.İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21/02/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.