Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/90 E. 2018/695 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/90
KARAR NO : 2018/695
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : …17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2017
NUMARASI : 2014/934 E- 2017/308 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Davalı … şirketi tarafından tekne sigortasıyla sigortalanan yatın denizde batması suretiyle gerçekleşen riziko sebebiyle, tekne bedelinin (sigorta tazminatının) sigortacı olan davalıdan tahsili istemiyle acılan alacak davasının ilk derece mahkemesince kabulüne ilişkin karara karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirkete ait…isimli yatın davalı … şirketi tarafından 24/07/2012 tarihinde 140.000 USD bedel ile sigortalandığını, sigorta sözleşmesinde belirlenen süre içerisinde 11/07/2013 tarihinde Tuzla koyunda demirli bulunduğu esnada su alarak yatın battığını, 12/07/2013 tarihinde davalı … şirketine bildirimde bulunduklarını ve ekspertiz tayin edildiğini, davalı şirketin resen tayin ettiği eksper tarafından rapor düzenlendiğini, rapor esas alınarak müvekkiline ödeme yapılmadığını, itirazları üzerine başka bir eksperden rapor alındığını, ikinci eksper raporu sonucunda da müvekkili şirkete ödeme yapılmadığını, eksperler tarafından düzenlenen raporlar kazanın oluşumunu açıklayamayan, teknik ve objektif tespitler içermeyen hatalı raporlar olduğunu, her iki eksper raporunda da teknenin, pervane şaft kovanından, dümen şaft kovanında veya egzoz çıkışlarından su alarak battığının iddia edildiğini, teknenin sudan çıkartılması ve kızaklanması sırasında çekilen resimlerden anlaşılacağı üzere, batmanın bu raporlarda belirtildiği şekilde gerçekleşmediğini, suyun tekne içerisine girmesi sonucu teknedeki mevcut pompaların devreye girerek sintineye dolmaya başlayan suyu dışarıya atmaya çalıştığını ancak deniz suyu seviyesinin yükselmesi ile pompaların elektrik terminallerinin kısa devre yapması ve akülerin bitmesi sebebiyle pompaların durduğunu, deniz suyunun 30 cm yüksekliğe ulaşması ile tuvalet klozetinin deniz suyu seviyesinin altına düşmesine sebep olduğunu ve bu nedenle tuvalet klozetinden teknenin içine su gelmeye başladığını, eksperlerin bu durumu incelemediğini, eksper raporlarının bilimsel ve teknik verilere dayanmadığını, ikinci raporda belirtilen şekilde tekne içerisinde ters u şekilde boru tesisatı bulunmadığını, teknenin denizden kaynaklanan rizikolar nedeniyle battığını, davalı şirketin sigorta poliçesi kapsamında oluşan zarardan sorumlu olduğunu belirterek davalı şirketin müvekkil şirkete dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte 146.217,92.- TL ve 37.170.-EURO’yu aynen ödemesine ve yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı şirket üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; sigorta poliçesine konu teknenin 11/07/2013 tarihinde Tuzla koyunda bağlı bulunduğu sırada battığını, 12/07/2013 tarihinde müvekkili şirkete hasar ihbarı yapıldığını, müvekkili sigorta şirketi tarafından hasarın tespit ve tayini için konusunda uzman eksper tayin edildiğini, ekspertiz raporunda, hasarın deniz rizikosundan kaynaklanmayıp, harici etki olmadan bağlı bulunduğu yerde kendiliğinden su alarak kısmen batma şeklinde gerçekleştiğinden dolayı zararın poliçe teminatı haricinde olduğunu, davacı tarafından ekspertiz raporunda yer verilen tespitlere itiraz edilmesi üzerine başka bir eksper tayin edildiğini, bu eksper tarafından düzenlenen raporda, teknenin fırtınaya açık plaj veya kıyıda dubaya bağlı yada demirli iken içinde kimse olmaksızın bırakıldığı sırada batması nedeni ile doğan ziya ve hasarın teminat kapsamı dışında kaldığının belirtildiğini, sigorta eksperlerinin bağımsız ve tarafsız olduğunu, poliçenin tabi olduğu İnstitute yat klozunun 9. Maddesinde tayin edilen tehlikeler gerçekleşmeksizin sigorta konusu teknenin kendi kendine battığını, bu sebeple oluşan zararın poliçe kapsamı dışında olduğunu, teknenin marinaya bağlı olmaksızın korumasız ve gözetimsiz bir şekilde iken batması sebebiyle poliçenin sürat botu klozunun 19.2.1 madde hükmü gereğince, zararın istisna sayılan hallerden olması sebebiyle zarardan sorumlu olmadıklarını, poliçe bedelinin 140.000 USD olduğunu, tam ziya gerçekleştiğinin kabulü halinde de teknenin hurdasının müvekkiline teslimi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi; yatın demirli vaziyette su alarak batmasının bakımsızlıktan kaynaklanmayıp, pis su çıkışında bulunan geri döndürmez valfın içerisine giren bir parça nedeniyle olduğu konusunda bilirkişilerce görüş bildirilmiş ise de TTK 1401.maddesi gereğince, taraflar arasında sigorta sözleşmesi bulunduğu, zararın poliçede belirlenen süre içerisinde gerçekleştiği, dinlenen tanık beyanlarına göre, yatın bakım ve onarımının her gün sabah aksam saatlerinde yapıldığı, bu işlemlerin uzmanlık gerektirmediği, poliçenin surat botu klozu 19. maddesinde tazminat sorumluluğunu devre dışı bırakan düzenleme bulunsa da, bu maddede hiç kimse olmaksızın bırakıldığı sırada yatın batmasından bahsedildiği, tanık beyanlarına göre teknenin daimi gözetim altında olduğu, sintine motorlarının çalıştığı, dolayısıyla sözleşmenin bu maddesindeki ”hiç kimse olmaksızın bırakıldığı sırada batması” şartının gerçekleşmediği, günün her saatinde sürekli birinin bulunmasının beklenemeyeceği, dolayısıyla oluşan zarardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;
Gerek uzman sigorta eksperleri tarafından düzenlenen raporlarda ve gerekse mahkemece alınan bilirkişi raporlarında; taraflar arasında akdedilen poliçenin tabi olduğu enstitü yat klozu ve bu kloza denk gelen surat botu klozu, 19.maddesi ve 9.2.1.maddesinde ”fırtınaya açık plaj veya kıyıda dubaya bağlı ya da demirli iken içinde hiç kimse olmaksızın bırakıldığı sırada oturması, batması, denize gömülmesi veya dalması yahut sürüklenerek hasara uğraması nedeniyle veya bunlardan doğan zararların” poliçenin istisnası olarak düzenlendiğini, bu konunun bilirkişilerce ve eksperlerce tespit edildiğini, yatın sancak bordrosu da su seviyesinin altındaki pis su çıkışında bulunan check valve-geri döndürmez valfın içine giren bir parça sebebiyle içerisinde bulunan çalparanın görev yapamaması ve bu sebeple pis su tahliye borusundan içeriye deniz suyu dolması ve zamanla tüm sintiye doldurması sebebiyle gerçekleştiğini, yatta oluşan zararın deniz tehlikesi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, zararın gemi demirli iken ve içerisinde hiç kimsenin olmadığı sırada denize gömülmesi sonucu oluştuğunu, bu sebeple ilgili sigorta klozu hükümleri uyarınca tazmin yükümlülüklerinin bulunmadığını,
Hasarın, poliçenin tabi bulunduğu surat botu klozunun 19.2.1.madde hükmü uyarınca istisna sayılan hallerden olduğu, poliçe kapsamı dışında olduğu açıkken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Taraflar arasında 24/07/2012-24/07/2013 tarihleri arasını kapsar tekne yat sigorta poliçesi düzenlenmiştir.
Tekne, Tuzla koyundan tonoza bağlı ve yüzer vaziyette iken 11/07/2013 tarihinde batmıştır.
21/01/2013 tarihli eksper raporunda, teknenin pervane şaftından sızan deniz sularının sintineye yavaş yavaş dolması ve yükselen suyu dışarıya atması gereken sintine ponpasının aküsünün bitmesi ya da herhangi bir nedenle devreye girmemesi sebebiyle teknenin tamamen suya battığının tespiti yapılmıştır. Zararın poliçede yer alan surat botu klozundaki istisnalardan olması sebebiyle, ziya ve hasar tazminatından davalı …’nın sorumlu olmadığı belirtilmiştir.
21/08/2013 tarihli eksper raporunda, teknenin Tuzla koyunda tonazda bağlı bulunduğu sırada, tekne içine şaftlardan, dümen kovanlarından sızan suyun tekne içerisinde zamanla yükselmesi, otomatik sintine ponpalarının çalışmayarak suyun boşaltılmaması, sintine ve tuvalet çıkışlarının su altında kalması, böylece tekneye su girişinin artması sebebiyle teknenin kıç tarafına dikilerek battığı tespit edilmiştir. Hasarın denizlerin ve diğer gezilebilir suların rizikolarından kaynaklanmayıp hiçbir harici etki olmadan bağlı bulunduğu yerde kendiliğinden su alarak batması sebebiyle gerçekleştiğinden zararın teminat harici olduğu belirtilmiştir.
01/09/2015 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda, sancak bordasında su seviyesinin altında bulunan pis su çıkışlarında bulunan check valve-geri döndürmez valfın içine giren parça ile içerisinde bulunan çalparanın görev yapamaması ve bu sebeple pis su tahliye borusundan içeriye deniz suyunun dolması ve zamanla tüm sintineyi doldurması sebebiyle batma işleminin gerçekleştiği, poliçede yer alan surat botu klozu uyarınca davalının tazminat ödemesi koşullarının gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
Tanık …, teknenin halat bakımı, çalıştırılması, temizliği ve havalandırması işlemlerini yaptığını, olay günü başka bir teknede bulunduğunu, teknenin sintine motorlarının çalıştığını ve battığını görmesi üzerine tekneye gittiğini, makine dairesini açamadığını ve tekneden ayrıldığını, yapacak bir şey kalmadığını beyan etmiştir.
Tanık …, her gün sabah ve aksam teknenin kontrollerini yaptığını, eksiklik bulunup bulunmadığını tespit ettiğini, olay günü de aynı işlemleri yaptığını ve tekneden ayrıldığını, yaklaşık 1,5 saat sonra diğer tanık …’ın kendisini ayarak teknenin su aldığını belirttiğini, tekneye gittiğinde, teknenin battığını gördüğünü, …ın kendisine, olay günü başka bir teknede doğum günü partisine katıldığını, batan tekneye baktığında teknenin su seviyesinin düştüğünü gördüğünü, daha sonra tekneye gittiğini, teknenin içerisine girmek istediğini ancak teknenin fazla su alması sebebiyle tekneden ayrıldığını anlattığını beyan etmiştir.
Taraflar arasındaki sigorta poliçesinin 9. maddesinde, hangi rizikoların teminat kapsamında olduğu açıkça teker teker sayılmıştır. Sözleşmenin surat botu klozu başlıklı 19.2.1.maddesinde, ” Gemi, fırtınaya açık plaj veya kıyıda dubaya bağlı ya da demirli iken içinde hiç kimse olmaksızın bırakıldığı sırada oturması, batması, denize gömülmesi veya dalması yahut sürüklenerek hasara uğraması nedeniyle oluşacak ziya ve hasar ile kurtarma için yapılan harcama tazminat olarak talep edilemez ” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda da beyan edildiği üzere, tekne, Tuzla koyunda tonoza bağlı ve yüzer vaziyette iken 11/07/2013 tarihinde batmıştır. Taraflar arasındaki sigorta poliçesinin 19.2.1.maddesinde açıkça, gemi fırtınaya açık plaj ya da kıyıda dubaya bağlı olarak veya demirli iken içerisinde kimsenin olmadığı bir esnada batması halinde ziya ve hasardan davalının sorumlu olmayacağı belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, Tuzla koyu fırtınaya açık bir alan olmadığı gibi özellikle teknenin fırtınadan battığına dair dosyada bir delil bulunmamaktadır. Teknenin fırtınadan battığı ispat edilemediğine göre davalının poliçede yer alan 19. maddeden yararlanması mümkün değildir.
İlk derece mahkemesi karar gerekçesinde belirtildiği üzere; teknenin sürekli gözetim altında olduğu, tekneden kısa süreli ayrılmanın teknenin kimse olmaksızın bırakılması olarak yorumlanamayacağı, nitekim, teknenin su almaya başladığını görebilecek mesafede eleman bulunduğu anlaşıldığına göre, rizikonun istisna kapsamında olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu sebeple, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair kararı ve gerekçesi yerinde olduğundan davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-Bakiye 8.319,70 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,
6-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, temyiz yolu açık olmak üzere, 05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraflar vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.