Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/868 E. 2019/533 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/868
KARAR NO : 2019/533
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2017 tarihli ara kararı
NUMARASI : 2017/1315
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 26/12/2017 tarihli ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının işletmekte olduğu …. bünyesinde şirketleri ile herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadan, şirketi adına fatura tahsilatları yaptığını, tahsilat nedeniyle işlem ücreti aldığını ve şirketlerine ait logoyu kullanarak tüketiciler nezdinde şirketler arasında bir hukuki ilişki olduğu izlemini yarattığını, kendi işletmesinin sahip olmadığı bir takım özelliklere sahipmiş gibi göstererek rekabette öne çıktığını, müvekkili tarafından davalıya ihtarneme keşide edilmiş olmasına rağmen davalının eylemlerine devam ettiğini, düzenlemeye tabi veya serbest tüketici niteliğini haiz müşterilere enerji satışı karşılığında düzenlenen faturaların tahsil yetkisinin münhasıran …. ait olduğunu belirterek, TTK’nın 56/1-c maddesi uyarınca haksız rekabetin ortadan kaldırılmasına, davalının kullanmakta olduğu şirketlerine ait logonun kaldırılmasına, vezne içinde eğer var ise şirket ünvan ve logosuna havi matbu evarkın imhasına, 15000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, davacıya ait logonun kullanılmasının ve fatura tahsil işlemlerinin yargılama sonlanıp karar kesinleşinceye kadar tedbiren durdurulmasına, el konulan ürünlerinin ilan reklam broşür afiş ve saitr her türlü tanıtım malzemesinin hüküm kesinleşinceye kadar tedbiren imhasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının … Ticaret Limited Şirketi ünvanlı bir şirket ile yapmış olduğu acentelik sözleşmesi vasıtasıyla müvekkilinin ticaret yaptığı bölgede ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü ve müşterileriyle abonelik sözleşmeleri yaptığını, davacının, … ünvanlı şirkete vermiş olduğu yetki doğrultusunda söz konusu acente ile fatura ödemelerinin tahsili konusunda sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşme doğrultusunda müvekkili dükkânına tabela, dekorasyon ve tadilat yaptırmak durumunda kaldığını, iş bu sözleşme, …Ticaret Limited Şirketi’nin müvekkiline 13.02.2017 tarihli ihbarname göndererek tek taraflı olarak feshedildiğini, sadece müvekkilinin değil o dönemde verilen acenteliklerin birçoğu davacı yan tarafından iptal edildiğini, hem acentlerin hem de müşterilerin mağdur edildiğini, müvekkilinin o bölgede fatura tahsilatı konusunda ödeme kabul eden tek vezne olduğunu, senelerce bölgede basiretli bir tacir gibi davranıp güven ilişkisi çerçevesinde fatura tahsilatı yaptığını, davacının haksız rekabet iddiasına dayanak teşkil eden logo ve amblemler müvekkilince alt acentelik sözleşmesi gereğince kullanılmış ve alt acentelik sözleşmesinin feshedildiği kendisine ihbar edildikten sonra söz konusu logo ve tabelayı söktüğünü, müvekkilinin fatura tahsilatı yaptığı ticarethaneye ilişkin birçok masraf yaptığını ve bu masraflar alt acentelik sözleşmesinin sebepsizce feshedilmesinin ardından … unvanlı firma tarafından hiçbir şekilde tazmin edilmediğini, müvekkilinin bölgede fatura tahsil eden tek vezne olması sebebiyle müşteriler açısından davacının kişilik hakkına nazaran daha üstün özel bir yarar sağlayarak hizmette bulunduğunu, bu nedenle davacının manevi tazminat isteme hakkı bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının böyle bir hakkı olduğunu varsaydığımızda dahi 15.000 TL davacı yan açısından sebepsiz bir zenginleşme yaratacak nitelikte ve hakkaniyete aykırı bir meblağ olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, tedbir talebine ilişkin 26.12.2017 tarihli ara kararında; ”… Davacı vekili, kullanılan logonun ve fatura tahsilinin yargılama sonlanıp karar kesinleşinceye kadar tedbiren durdurulmasını, el konulan ürünlerinin ilan reklam broşür afiş ve saitr her türlü tanıtım malzemesinin hüküm kesinleşinceye kadar imhasına karar verilmesini talep etmiş ise de; tedbiren yasaklanması konusu yargılamayı gerektirip sonuca yönelik işin esasını çözecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden HMK 390/3. maddesi uyarınca davacı trafından dosya kapsamındaki deliller yaklaşık olarak ortaya konulmayan ve yasal şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin HMK 390/3 maddesi gereğince reddine” karar vermiştir.Bu ara karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, davalının, müvekkiline ait fatura tahsil yetkisini, logosunu ve unvanını hiçbir hakka dayanmadan kullanması, kötü niyetli olarak tüketicilerden fatura tahsilatı yapması ve haksız çıkar sağlaması amaçlarını güttüğünü, karşı tarafın fiilleri ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmazsa dava ile talep edilen sonuçların baştan etkisiz hale geleceği ve tüketicilerden haksız olarak yapılan fatura tahsilatı neticesinde mağduriyet yaşanacağını,İlk derece mahkemesinde verilen tedbir talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinafa konu ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabet davasıdır. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir.Bu yasal düzenlemeye rağmen ilk derece mahkemesi davacının tedbir talebini 6100 Sayılı Yasa’nın ihtiyati tedbir başlıklı 389. maddesi kapsamında değerlendirerek uyuşmazlığı tümden çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Oysa, öncelikle özel hüküm olan TTK’nın 61.maddesinin uygulanması gerekir. İlk derece mahkemesinin bu yasal düzenlemeyi dikkate almaksızın, davanın esasını çözecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceğine ilişkin gerekçesi yasaya aykırı olmuştur.Ancak, TTK’nın 61.maddesi uyarınca, haksız rekabet davalarında ihtiyati tedbir konusunda karar verirken, HMK’nın 390/3 maddesinin de dikkate alınması gerekir. Buna göre, ihtiyati tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünde kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti, savunmada ileri sürülen alt acentelik ilişkisinin bulunup bulunmadığı gibi konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinde yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararı sonucu itibariyle isabetli bulunmuştur.Bu sebeplerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11/04/2019