Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/856 E. 2019/456 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/856
KARAR NO : 2019/456
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2017
NUMARASI : 2017/100 E.2017/458K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı tasfiye memuru vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekili kurum tarafından dava dışı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı …. Ticaret Ltd.Şti. aleyhine Kurum’un rücu alacağının tahsili amacıyla İstanbul 19. İş Mahkemesinin 2015/106 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, ancak söz konusu şirketin tasfiye edildiğini belirterek ….Ticaret Limited Şirketi’nin sicil kaydının ihyasına karar verilmesini istemiştir.Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde; TTK’nın 32. maddesi ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 34. Maddesi çerçevesinde işlem yapıldığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğuğu şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının tasfiye memurunun sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurunun alacaklılarının hakkını korumakla yükümlü olduğunu, vadesi gelmeyen borçlardan ihtilaflı veya şarta bağlı borçların notere tevdii ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…İncelenen dosyalar değerlendirilmiş olup davacının davasının yürümekte olan İstanbul 19.İş Mahkemesinin 2015/106 sayılı dosyasının sonuçlanmasın teminen TTK 547. Maddesi gereğince yeniden ihyasına karar verilerek tasfiye memuru olarak da daha önce bu görevde bulunmuş olan …. tayini ile adı geçenin tasfiye memuru olarak tescil ve ilanı hususu belirlenip, ancak davalılardan ticaret sicil memurluğunun davanın açılmasına neden olmadığı dikkate alınarak aleyhine masraf ve vekalete hükmedilmeyip, 27/12/2017 tarihli tashih şerhi ile de davacı harçtan muaf olduğundan hükmün düzeltilmesine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tasfiye memuru vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava dilekçesi ve duruşma gününün müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, müvekkilinin davadan haberdar olmadığını,Adil bir yargılamanın tam anlamıyla yapılabilmesinin en temel şartının, yargılamanın taraflarına hukuki dinlenilme imkanı sağlanması olduğunu, bunun da ancak tarafları dava ve dava çerçevesinde yapılan özellikle duruşma başta olmak üzere tüm işlemlerden usulüne uygun haberdar etmekle mümkün olduğunu,Tebligatın aynı adreste muhatapla birlikte sakin annesine Tebligat Kanunu (TK) m.16 hükmüne göre tebliğ edildiğini, ancak muhatabın o esanada orada bulunup bulunmadığı ve niçin muhataba değil de birlikte sakin kişiye tebligat yapıldığının açıkça dercedilmediğini, müvekkilinin usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmeden, yani davadan haberdar edilmeden, hukuki dinlenilme hakkı verilmeden usul ve yasaya aykırı şekilde yargılama yapılmak suretiyle dosyanın karara bağlandığını, müvekkilinin söz konusu davadan ilk olarak gerekçeli kararın kendisine tebliği ile haberdar olduğunu, bu sebeple adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olduğundan, davanın usulüne uygun olarak haberdar edilmek suretiyle yeniden görülmesi gerektiğini, Müvekkilinin haberdar olmadığı davanın ilk duruşmasında HMK m.320 düzenlemesine tamamen aykırı bir şekilde dosya karara bağlandığını, İlk derece mahkemesinin davanın esasına uygun biçimde gerekli araştırma ve inceleme yapmadan karar verdiğini,Dava konusu itibariyle dosya içine celbi gereken belgeler yeterince toplanmadan eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğunu, şirketin ticaret sicil kayıtları, tasfiyeye ilişkin bilgi ve belgeler ve en önemlisi usulüne uygun bir şekilde yapılmış ilanlar dosya içerisine alınmadan, sadece davacı yanın talebi dikkate alınarak aceleyle hüküm kurulduğunu,Davaya konu şirketin tasfiye işlemleri müvekkili tarafından usulüne uygun bir şekilde yerine getirildiğini, tasfiyeye yönelik tüm ilanlar usulüne uygun tasfiye işlemleri yerine getirildiğinden davanın reddi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece gönderilmesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca, tasfiye sonucu sicilden terkin edilen şirketin, ek tasfiye için ticaret siciline yeniden tescili (ihyası) talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. İhya davalarında davalı taraf ise şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir.Davalı tasfiye memuru, dava ve duruşma gününün aynı konutta annesine tebliğ edildiğini, tebligatın usulüne uygun olmadığını, taraf teşkili ve tebligat işlemlerin usulüne uygun bir şekilde yerine getirilmediğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.Dosyanın incelenmesinde; tensip zaptı ve dava dilekçesi içeren tebliğ zaptının davalı tasfiye memuru …. aynı adreste birlikte sakin olduğu annesine tebliğ edilmiş olduğu, ancak asıl muhatap olan …. o esnada tebliğ mahallinde bulunup bulunmadığına ilişkin herhangi bir ibarenin yazılmadığı görülmektedir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi hükmüne göre, “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinin birine yapılır”. Muhatap adına tebliği alacak kişinin, muhatap ile aynı konutta birlikte oturmuş, orayı adres olarak seçmiş olması gerekir. Tebligat Kanunu madde 16’da belirtilen şahıslara muhatap adına adli tebligatın yapılabilmesi için, muhatap o adreste olmakla beraber sadece tebligatın yapılacağı sırada orada bulunmaması gerekir. Muhatabın tebliğ sırasında orada bulunmadığı saptanmadan tebligat yapılamaz. Aksi halde yapılacak tebliğ, usulsüz olur( Yargıtay 3.HD’nin 28/12/2017 tarih, 2016/8619 E. 2017/18342K.sayılı ilamı).Buna göre, tensip ve dava dilekçesi için davalı tasfiye memuru İhsan Şerbet’e tebliğ evrakının, muhatabın o yerde bulunup bulunmadığının saptanmamış olması nedeniyle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre usulsüz olduğu anlaşılmakla, davada taraf teşkili usulüne uygun olarak sağlanmadan ve bu konuda davanın görülebilmesine ilişkin şartlar tamamlanmadan karar verilmesi usule aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan peşin istinaf harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,4-Yapılan kanun yolu masraflarının ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Kararın, ilk derece mahkemesince, taraf vekillerine tebliğine dair;Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, 28/03/2019 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.