Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/845 E. 2019/450 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/845
KARAR NO : 2019/450
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2018
NUMARASI : 2017/548 E.2018/240K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı … tarafından üretilen örme kumaşların yurtdışına satışının yapılması amacıyla 08/06/2007 tarihli ticari iş tellallığı sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşmede, “davalı adına 1 yıl içerisinde 4.000.000,00 Euro değerinde yurtdışı firmalarına satış yapacağı; davalının ise 2 yıl boyunca aylık 1.500,00TL ücret ile birlikte yaptığı satışın 4.000.000,00 Euro’ya kadar olan kısmı için %3’ünü, fazlası için %1’inin komisyon bedeli ödeyeceği” hususunun hükme bağlandığını, kendisinin düşen sorumluluğu yerine getirmek için yeni bir ofis tuttuğunu, bazı yabancı şirketlerin siparişlerini davalı … yönlendirdiğini, davalı …müvekkilinin yönlendirdiği firmalar için banka kota başvurusunda bulunduğunu ve bu firmalara satış yaptığını, ancak sözleşme süresince yapılan satışlardaki komisyon tutarı ve masraflar için alınacak 1.500,00 TL de dahil olmak üzere kendisine hiçbir şey ödenmediğini, 20/07/2007 tarihinde davalı … tarafından sözleşmenin gerekçesiz feshedildiğini, bunun üzerine davalı …. 29.08.2007 tarihinde ihtarname gönderildiğini, sözleşmeye duyduğu güvene dayalı olarak yapmış olduğu masraflar sebebiyle borç altına girdiğini belirterek, söz konusu sözleşme kapsamında doğan alacağının HMK’nın 107. maddesi gereğince tespitini ve yasal faizi ile birlikte davalı … tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine tarar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; dava dilekçesinde dayanılan ancak dosyaya sunulmayan 08/06/2007 tarihli sözleşmenin dava dilekçesindeki ifadelerinden komisyonculuk sözleşmesi olduğunun anlaşıldığını, sözleşmenin zamanaşımına uğramış olduğunu, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davalının davacının yönlendirmesi veya komisyonculuğu adı altında hiçbir yurt dışı firmasına satış gerçekleştirmediğini,davacının gerek komisyon ücretlerini gerekse de masraflar için alınacak 1.500,00 TL’yi hiç almadığını belirttiğini ve bu konuda da LK-5 diye bir evraka dayandığını, ancak bu evrakın da dosyaya sunulmadığını, dava dilekçesinin 5.paragrafında” sözleşmenin 1 ay öncesinden sözleşmenin üretici tarafından fesh edilebileceği” hükmünün yer aldığının belirtildiğini, henüz sözleşmeyi görmemiş olmalarına rağmen eğer sözleşmede bu yönde bir hüküm varsa zaten haklı bir fesih durumunun söz konusu olduğunu ve davacının buna dayanarak bir tazminat talep edemeyeceğini, davacının dava konusu alacağının ispata muhtaç olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davacının delil olarak dayandığı ‘(davacı) …. ile (davalı) …nin imza ve kaşelerini içerir 08/06/2017 tarihli “temsilcilik sözleşmesi’ isimli sözleşme aslının tetkikinde ; söz konusu sözleşmenin tellallık/komisyonculuk sözleşmesi niteliğinde olduğu, sözleşmenin 20/07/2007 tarihinde feshedildiği, 818 sayılı eBK’nun 126/ 4 md de belirtilen 5 yıllık zamanaşımı süresinin davanın açıldığı 08/06/2017 tarihi itibariyle geçirilmiş olduğu, davacının bu sözleşmeden kaynaklanan alacağının dava edilebilme niteliğinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine…” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı istinaf başvuru dilekçesinde; Davalıyla 8.000.000,00 Euro’luk sözleşme yaptıklarını, kendisinin tüm müşterilerini, ihracata ilişkin bilgilerini davalının ele geçrdiğini ve tüm iş hayatının mahvedildiğini,Avukatı tarafından da kandırıldığını, çünkü eldeki davanın avukat tarafından zaman aşımı süresinden sonra açılmış olduğunu, yine aynı avukatın aradaki vekalet sözleşmesinin feshinden önce dosya kapsamında yapılan tebligatları kendisine bildirmediğini,Kendisini ticaret dahi yapamaz duruma getiren ve müşterilerin elden alınmasına yol açan iki senelik 8.000.000,00 Euro’luk bir temsilcilik sözleşmesini sanki hiç yapılmamış gibi göstermenin haksızlık olduğunu, tarafına yapılması gereken ödemelerin yapılmadığını, aradaki sözleşmenin haksız olarak feshedilmiş olduğunu, iş hayatının ve müşteri portföyünün yok edildiğini, davalının kendisini dolandırdığını, Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki 08/06/2007 tarihli sözleşmenin geçersiz olarak feshi nedeniyle maddi tazminat ve sözleşmenin feshinden önce doğan alacakların tahsili amacıyla açılmış bir belirsiz alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince dava, zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş, bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştırDava konusu sözleşme incelendiğinde; temsilcilik sözleşmesi başlığı altında düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.Somut uyuşmazlığa konu sözleşme 08/06/2007 tarihlidir. 6762 sayılı TTK’nın (eTTK) 100. maddesinde tanımlanan ticari işler tellallığı, ticari işlere müteallik sözleşmelerin kurulmasına aracılık edilmesine ilişkindir. Sözleşmenin akdedilmiş olduğu tarihte yürürlükte bulunan eTTK’nın 106. maddesine göre tellal aracılık yaptığı kişiler arasındaki sözleşmenin vücut bulması ve şayet bu sözleşme bir şarta bağlı ise o şart tahakkuk edince ücretini talep edebilme hakkı doğar ve bu hak işlemin yapıldığı günden itibaren 1 yıl geçince zamanaşımına uğrar. Sonuç olarak somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki ilişkinin ticari işler tellallığı olduğu, bu nedenle davaya konu ücret alacağının anılan madde gereğince, dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı açıktır. Bu nedenle, davada istenen ücret alacağı yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması isabetlidir.Davada talep edilen, ücret dışındaki tazminat talebi yönünden ise 818 sayılı BK’nın 126/4.maddesindeki beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Davaya konu sözleşmenin feshedildiği 20.07.2007 tarihinden davanın açıldığı 18.06.2017 tarihine kadar beş yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu anlaşılmaktadır. Zamanaşımının kesilmesini veya durmasını sağlayacak hukuki bir olgunun varlığı iddia ve ispat edilmediğinden, ilk derece mahkemesince, tazminat kalemleri yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması isabetlidir.Davacının avukatıyla arasındaki vekalet ilişkisi iş bu davanın konusu değildir. Kaldı ki dava, davacının iddia ettiği gibi on yıllık zamanaşımına tabi olmayıp yukarıda açıklandığı üzere ücret alacağı yönünden bir yıllık, diğer tazminat talepleri yönünden beş yıllık zamanaşımına tabidir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.