Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2018/837 E. 2019/374 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/837
KARAR NO : 2019/374
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2018
NUMARASI : 2015/714 E.2018/100K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 2003-2014 yılları arasında davacı şirkette çalışırken, diğer çalışanlarla birlikte kendi adlarına, davacının iştigal konusu olan Ulusal ve Uluslararası nakliye, Gümrüklü Antrepo ve Gümrükleme alanlarında Ticari faaliyette bulunmaya başladığını, akabinde şirketten ayrıldığını ve iş akdinde belirlenen rekabet yasağına aykırı olarak, müvekkili şirketle aynı iştigal alanında faaliyet gösteren bir başka şirketin dolaylı veva doğrudan ortağı olmak suretiyle, müvekkilin müşterilerini ve müşteri çevresini kullanarak rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini, davalının, müvekkili şirkette sırasıyla pazarlama elemanı, antrepo müdürü ve pazarlama müdürlüğü görevlerinde bulunduğunu, davalı ile 09/09/2013 tarihinde imzalanan belirli süreli iş akdi ile birlikte aynı zamanda “Rekabet Yasağı Taahhütnamesi” imzalandığını, davalının haksız olarak iş akdini feshederek ayrıldığını, akabinde müvekkili firma ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren …. A.Ş. ile… ve Dış Ticaret A.Ş.’de dolaylı olarak çalıştığını ve müvekkili şirketin müşterilerini buraya yönlendirdiğini, davalının, davacının müşterileriyle, davacının bilgisi olmadan haricen ulusal nakliye, uluslararası nakliye, gümrüklü antrepo ve gümrükleme gibi farklı alanlarda üçüncü şahıs şirket ya da şahıslar üzerinden ticari faaliyette bulunarak haksız kazanç elde ettiğini, bu şekilde müvekkilini zarara uğrattığını belirterek, BK’nın 444-446. maddelerinde belirlenen ve 09.09.2013 tarihli sözleşme içeriği ile sabit rekabet yasağına aykırı fiillerinin tespiti ve BK’nın 446/3maddesi uyarınca önlenmesine ve davalının söz konusu eylemleri sebebi ile sözleşme ile belirlenen 205.000 TL tutarındaki cezai şartın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; davacının müvekkiline iftira attığını, müvekkilin kendisi aleyhine açtığı iş davası lehine sonuçlanma durumu göründüğü için davacı tarafın haksız ve başka şekillerde sıkıştırabilmek için huzurdaki davayı açtığını, kendisi hakkında cumhuriyet savcılığına şikayette bulunulduğunu, davalıya zorla imzalatılan 09.09.2013 günlü belirli süreli iş akdi ile eki diğer sözleşmelerin geçersiz olduğunu, müvekkilinin davacı şirkette pazarlamacı olarak işe başlamış olup tüm çalışmasının pazarlama biriminde devam ettiğini, işe başlamazdan önce de aynı sektörde ve aynı işi yapmakta olduğunu, şirket cirosunun büyük kısmının müvekkilinin portföyünde bulunan şirketlerden oluştuğunu, işten ayrıldıktan sonra da bu şirket ve kişilerle müvekkilinin bir araya gelmesinin temel hak olduğunu, müvekkilinin bir dönem antrepo müdürü olarak, pazarlama müdürü olarak gösterilmesinin görüntüden ibaret olduğunu, müvekkilinin davaya dayanak iş sözleşmelerini zorla imzaladığını, söz konusu belirli süreli iş sözleşmesine ve eklerine müvekkilin rızası olmayarak 250.000 TL cezai şart konulduğunu, diğer çalışan …’ın da kefil olarak gösterildiğini, …’dan 250.000 TL tutarında senet yerine boş senet imzalatarak aldığını, dava dilekçesinde belirtilen mail, üçüncü kişilerin beyanları ve sair şekilde delil olarak gösterilen hususların hiçbirisi müvekkilin davacı şirketin aleyhine olacak şekilde ticari sır paylaştığını, müşterileri başkalarına yönlendirdiğini ve rekabet yasağına aykırı davrandığını göstermeyeceğini, ortada bir zarar da bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
1-Davacı vekilinin dava dilekçesindeki ek olarak sunduğu tüm belgeler,
2-12/04/2017 tarihli bilirkişi raporu,
3-04/12/2017 tarihli bilirkişi raporu,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” …Davalının yukarıda anlatıldığı şekilde rekabet yasağını ihlal ettiği, dolayısıyla davacının cezai şart bedeli talebinin yerinde olduğu, ancak rekabet yasağına ilişkin taahhütnamede rekabet yasağına aykırı davranış halinde davalının 250.000-TL cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmış ise de cezai şartın miktarı ile öngörülen rekabet yasağı arasındaki denge, davalının menfaati ve davacının maddi zararının tespit edilememiş olması göz önünde bulundurularak BK 161/son maddesi uyarıca hakkaniyet uyarınca 25.000 TL cezai şarta hükmetmek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 25.000 TL cezai şartın davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Davacının iddiaları ve dosyaya sunduğu delillerin, iş sözleşmesi devam ederken rekabet yasağının davalı tarafça ihlal edildiğine ilişkin olduğunu, Dosya içerisinde mübrez rekabet yasağı sözleşmesinin tarihinin 09.09.2013 olduğunu, iş sözleşmesinin fesih tarihinin ise Ağustos 2014’ün sonları olduğunu, dolayısı ile dava konusu uyuşmazlığın rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık ile ilgili olmadığını, konunun iş hukukunu ilgilendiren hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi ve sonuca gidilmesi gerektiğini, Borçlar Kanunun’da 444. maddesinde düzenlenmiş olan rekabet etmeme borcunun ise iş sözleşmesinden sonraki süre için gündeme geldiğini,
09.09.2013 tarihli ”gizlilik ve ifşa etmeme taahhütnamesi ” ve ”rekabet yasağı ve üçüncü kişiler lehine iş yapmama taahhütnamesi”nin müvekkiline baskı ve işten çıkarma tehdidi altında imzalatıldığını, sözleşme incelendiğinde içeriğinin matbu olarak hazırlandığını, genel işlem koşulları taşıyan hükümler içerdiği görüleceğini,Davacı şirketin baskı ve tehditle sadece bu sözleşmeleri imzalatmakla kalmayıp aynı baskı ve tehdit altında teminat senetleri de aldığını, müvekkiline bu sözleşmeler imzalatıldıktan sonra mobbing yapılmak suretiyle işten ayrılmaya zorlandığını, işten ayrılmak zorunda kalan müvekkilinin Bakırköy …Noterliğinin 21 Ağustos 2014 tarih ..yevmiye no’lu ihtarnamesini davacı şirkete gönderildiğini, Müvekkilinin çalışma arkadaşı …’ın Sırnak Depolama şirketi aleyhine Bakırköy 13. İş Mahkemesi 2014/572 Esas sayılı dosyası ile açtığı işçilik alacak davasında davacı şirket yetkilisinin sözde kendisini sağlama almak amacıyla işçilerinden boş senetler aldığının anlaşıldığını, davada iş yerinde baskıcı ortam olduğunu, belirli süreli iş sözleşmesi ve ekindeki 09.09.2013 tarihli ”Gizlilik ve İfşa Etmeme Taahhütnamesi ” ve ”Rekabet Yasağı ve 3.Kişiler Lehine İş Yapmama Taahhütnamesi” nin baskı ile imzalatıldığı anlaşıldığını, ortada hiç bir sebep ve hukuki dayanak yokken …’a kefil olarak imza da attırıldığını, davacının haksız rekabet iddiasında samimi olmadığını, amacının işçilerini baskı altına almak olduğunu, Dosya içerisinde yer alan 24.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacının müşterisi olan 62 adet şirketle olan cirolarının yazıldığını, davacının, davalının haksız rekabet yasağına aykırı davranışından dolayı ticari ilişkilerinin zarar gördüğünü iddia ettiği firmalar ile bu firmalara yapılan satış rakamlarının 2013-2014-2015 yıllarındaki tutarları incelendiğinde bu firmalardan 1., 5., 8., 12., 21., 24., 30., 35., 39., 41., 42., 46., 49., 50., 53., 54., 55., sırasındaki şirketlerde 2013’ten 2014’e geçişte ciro artışı olduğu görüldüğünü, ciro düşüşlerine davalının sebep olduğuna ilişkin dosyada hiç bir delil olmadığını, Müvekkilinin her hangi bid ticari sırra vakıf olmadığını,Haksız rekabet iddiaları ve sözleşmenin geçerliliği ile alakalı olan ceza dosyalarının celbedilmeden karar verildiğini, Sırnak Depolama şirketi yetkilisi…’dan imzalı fakat boş olarak aldığı teminat senedini kendi ismini gizli tutarak … isimli kişiye vermiş ve icraya koydurttuğunu, bunun üzerine …ve … hakkında Dolandırıcılık , Resmi Belgede Sahtecilik ve Açığa İmzanın Kötüye kullanılması suçlarından Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2017/1424 Sor. Sayılı dosyası üzerinden soruşturma başlatıldığını, … ve işbirliği içerisinde olduğu …hakkındaki Küçükçekmece 16.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/466 Esas sayılı dosyasından ”Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması ” suçundan dava açıldığını, bu davanın ilk duruşmasında … hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2018/6384 Soruşturma sayılı dosya üzerinden nitelikli dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulduğunu bu ceza dosyasının celp edilmediğini, İlk derece mahkemesi kararının ”Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe ” kısmında rekabet yasağının geçerli olup olmadığının ve davalının bu yasağını ihlal edip etmediğinin gerekçelerinin açık ve net olarak belirtilmediğini,Mahkemece davacının 250.000 TL olan talebinde 9/10 oranında hakkaniyet indirimine gidildiğini, hakkaniyet indirimi yaptığı için davalı lehine vekalet ücretine hükmetmediğini, davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesi hatalı olup karar bu yönden de hukuka aykırı olduğunu,
Açıklanan bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı cezai şart talebine ilişkindir.Uyuşmazlık, davacı şirkette çalışmış olan davalının taraflar arasındaki rekabet yasağı taahhütnamesini çalışma ilişkisinin devamı ve sona ermesinden sonraki döneme ilişkin ihlal edip etmediği ve bu bağlamda sözleşmede yar alan cezai şartı ödemekle yükümlü olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Dava dilekçesindeki tespit ve önleme talepleri yönünden mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmemişse de bu husus davacı tarafından istinaf sebebi yapılmamıştır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosyada davacı ve davalının taraf olduğu 26.03.2003 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi, 09/09/2013 tarihli belirli süreli hizmet sözleşmesi, 09/09/2013 tarihli belirli hizmet sözleşmesi çerçevesinde imzalanmış 09/09/2013 tarihli rekabet yasağı ve üçüncü kişiler lehine iş yapmama taahhütnamesi, yine 09/09/2013 tarihli iş akdi çerçevesinde imzalanmış gizlilik ve ifşa etmeme taahhütnamenin imzalanmış olduğu anlaşılmaktadır. 09/09/2013 tarihli rekabet yasağı ve üçüncü kişiler lehine iş yapmama taahhütnamesi incelendiğinde; E bendinde söz konusu taahhütnamedeki yükümlülükleri ihlal etmesi durumunda herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın karşı tarafın uğradığı her türlü zararı tanzim etmeyi ve iş akdinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde 250.000,00 TL’yi, yapılan iş pazarlama satış müşteri ilişkileri konularında ise veya iş verenin müşterilerini ayartmak üçüncü şahıslara yönlendirme gibi bir eylem mevzu bahis ise söz konusu 250.000,00 TL cezai şartı nakit olarak ödeyeceğine ilişkin düzenleme yapıldığı, davalının söz konusu taahhütnamede isim ve imzasının bulunduğunu anlaşılmaktadır. Davalı söz konusu taahhütnamenin süre başlığı altındaki düzenlemede, iş akdi sona erdikten sonra da 2 yıllık süre içerisinde rekabette bulunmamayı taahhüt ettiği anlaşılmaktadır. Yine taahhütnamenin 3. maddesinde rekabet yasağının son görev yapılan iş yerinin bulunduğu yer yabancı bir ülke ise o ülke ve aynı zamanda işverenin merkez adresi var ise şubelerinin bulunduğu Türkiye sınırları içindeki il veya illerin mülki sınırlarının coğrafi sınır olarak kabul edildiğine ilişkin düzenleme imza altına alınmıştır.Dosya kapsamındaki davalı tarafından imza olunan 09/09/2013 tarihli gizlilik ve ifşa etmeme taahhütnamesinin 6. maddesinde, bu taahhütname kapsamındaki yükümlülüklerin ihlali halinde gizli bilgileri gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak açıklaması durumunda yine bu bilgileri kullanarak kendisi ve üçüncü kişiler için haksız kazanç temin etmesi halinde herhangi bir ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın 250.000,00 TL cezai şartı nakit olarak işverene ödemeyi kabul etmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının davacı şirkette antrepo müdürü ve pazarlama müdürü olarak muhtelif tarihlerde görev yaptığı, davalının Bakırköy ….Noterliğinin 21/08/2014 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iş akdini feshederek davacı şirketten ayrıldığı, yine davalının davacı şirketten ayrıldıktan hemen sonra dizayn … Lojistik A.Ş.’de çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır.Sözleşme tarihleri itibariyle olaya uygulanması gereken TBK’nın 420/1. maddesi uyarınca, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. Burada söz konusu olan kısmi geçersizlik olup sadece ceza koşulu geçersizdir.Olayımızda, rekabet yasağını ve buna bağlı olarak ceza koşulunu düzenleyen sözleşmede, sadece işçi aleyhine ceza koşulu getirildiği, bunun karşılığında işverene bir yükümlülük getirilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle sözleşmedeki ceza koşulu geçersiz olup, geçersiz sözleşmeye dayalı alacak talebi yerinde değildir.Açıklanan bu hukuki gerekçelerle, ceza koşulu içeren sözleşme hükmü geçersiz olup bu geçersizlik, hakimin müdahalesiyle giderilebilecek nitelikte bir geçersizlik değildir. TBK’nın 420/1. maddesindeki düzenleme emredici bir hüküm olup kamu düzenini ilgilendirdiğinden, HMK’nın 355. maddesi uyarınca resen dikkate alınması gerekir. İlk derece mahkemesince davacının cezai şart talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 355, 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine ve davanın reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 355, 353/1.b.2. maddeleri uyarınca kabulüyle istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 4.269,38 TL harçtan mahsubu ile artan 4.224,98 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’deki esaslara göre belirlenen 20.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 1282,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
7-İstinaf yargılaması yönünden;
a-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,
b-Davalı tarafından yatırılan 426,93 TL istinaf nispi peşin harcının talep halinde davalıya iadesine,
c-Davalı tarafından harcanan 98,10 TL istinaf başvuru harcı gideri ve 36,10 TL istinaf posta masrafı olmak üzere toplam 134,20 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine,
9-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14/03/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.